Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/827 E. 2018/2190 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/827 Esas
KARAR NO : 2018/2190
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2016
NUMARASI : 2015/734 2016/906
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığını, söz konusu senedin düzenleme tarihinin 05/07/2011 iken tahrif edilerek 05/06/2011 tarihine dönüştürülerek geçerli bir senet haline getirilmeye çalışıldığını, söz konusu tahrifat nedeniyle icra hukuk mahkemesinde takibin iptali davası açtıklarını, dava sonucunda tahrifat öncesi tarihin vade tarihinden önceye denk geldiği, bu nedenle senedin bono vasfının kalmadığı gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiğini ve kararın Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini, bunun üzerine davalının söz konusu senedi ilamsız takibe koyduğunu, ancak senedin teminat senedi olduğunu, bu konuda yazılı protokol bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla takibe konu senedin zamanaşımı süresinin de 01/07/2014 tarihinde dolduğunu belirterek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin toptan gıda maddeleri satışı üzerine çalıştığını, davacıların borçlarını ödemeyince senedin takibe konulduğunu, davacıların senetteki imzaya itiraz etmediklerini, sunmuş oldukları 05/07/2011 tarihli sözleşmenin taraflarının senedin taraflarından farklı olduğunu, bu durumun senedin 05/07/2011 tarihli sözleşme ile verilen senet olmadığının açık delili olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu senedin düzenleme tarihinin 05/07/2011 iken davalı tarafından tahrifat ile 05/06/2011 olarak değiştirildiği, davacı tarafça sunulan protokol dikkate alındığında takibe konu senedin teminat senedi olarak verildiğinin anlaşıldığı, davacı ile davalı arasında doğrudan doğruya alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, davalının taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini ispat edemediği, yaptırılan bilirkişi incelemesinde de … Pazarlama … ve… Gıda Ltd.Şti … şirketleri arasında herhangi bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, davalı tarafın teminat senedi olarak aldığı senedi herhangi bir alacağı olmamasın arağmen takibe koyduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davacı tarafın %20 tazminat isteminin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Davacılar vekili istinaf sebebi olarak; davalının herhangi bir alacağı olmadığı halde ısrarla ve haksız kazanç elde etme amacıyla kötüniyetli olarak takip yaptığını, bu nedenle müvekkilleri lehine %40 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, mahkemenin İİK’nun 72/3 maddesinin açık hükmüne rağmen tensiple birlikte takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, yine mahkemenin gerekçeli kararda takibin kambiyo takibi olduğunu belirterek karar verdiğini, oysa takibin genel takip olduğunu, mahkemenin bilirkişi incelemesi kararı verirken ihsası rey anlamına gelecek ve açıkça bilirkişiyi yönlendirecek biçimde ara karar ittihaz ettiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, davacının teminat senedi iddiasını ispat etmesi gerektiğini, oysa bu hususun ispatlanamadığını, bilirkişi raporunda da görüleceği üzere dava konusu senetle ilgili olarak davacı … .’nün 2011 yılı işletme defterinde lehine ya da aleyhine delil bulunmadığını, dosyaya sunulan sözleşmenin tarafları ile dava konusu senedin taraflarının farklı olduğunu, senedin bedel hanesinde nakden yazdığını, senedin metni incelendiğinde teminat senedi olmadığının anlaşılacağını, mahkemenin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/130 D.İş ve Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1195 Esas sayılı dosyalarını hakkıyla değerlendiremediğini, davacının senette tahrifat iddiası kabul edilse bile senedin tahrifattan önceki haliyle sorumlu olacağını, senetteki imzaların davacı tarafa ait olduğunu, bu nedenle bu belgenin İİK’nun 68/1 anlamında imzası ikrar edilmiş belge niteliğinde bulunduğunu bildirmiştir.
Takibe konu senedin düzenleme tarihi kısmına 05/06/2011 yazılı olduğu, ay hanesinde değişiklik yapıldığı, vadesinin 01/07/2011 ve 80.000 TL bedelli olduğu, keşidecinin davacılar , lehtarın ise davalı olduğu ve senedin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür.
Davacılar tarafından sunulan 5 temmuz 2011 tarihli sözleşmenin … ile …. Şti … arasında düzenlendiği, 1.maddede… firmasından yapılan alışverişte 80.000 TL teminat karşılığında senet verilecek olduğu, 2.maddede verilen senede istinaden …şirketi 100.000 TL alış veriş yapacak yazılı olduğu, 4.maddede iki firma arasında anlaşma bittiğinde teminatın iade edileceğinin yazılı olduğu, sözleşmeyi ayrıca … ve … isimli şahısların şahit olarak imzaladığı görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ….’nün 2011 yılı işletme defterinin dava konusu olayla ilgili olarak sahibi lehine ya da aleyhine delil oluşturmayacağı, davalının temsilcisi olduğu dava dışı … Peynircilik Ltd. Şti’nin ticari defterlerinin HMK ve TTK’ya uygun olmadığı, davacı ….’ın dava dışı …şirketinden 2011 yılında herhangi bir alım ya da satımının yapılmamış olduğu, davacının bu senedi hangi sebeple vermiş oludğunun davacı yanın ticari defterinde tespit edilme imkanının bulunmadığı, dava dışı …şirketinin defter kayıtlarında senedin yer almadığı, yine bu şirketin davacı … ile aralarında herhangi bir ticari ilişki kaydına rastlanmadığı yolunda görüş bildirilmiştir.
Bakırköy 18.Asliye ceza mahkemesinin 2014/202 esas, 2014/674 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; senetteki tahrifatın sanık …’ın eli ürün olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verildiği, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
Bakırköy 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1995 esas, 2012/637 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacıların davalı aleyhine takibin iptali davası açtıkları, yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, senedin düzenleme tarihin 05/07/2011 iken 7 rakamının üzerinden farklı evsafta bir kalem ile gitmek suretiyle 6 rakamına dönüştürüldüğü ve herhangi bir paraf atılmadığı şeklinde rapor verildiği, mahkemenin de bu raporu gerekçe yaparak tahrifat öncesindeki tarihin vade tarihi olarak kabulü gerektiği, buna göre senedin bono vasfında olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği ve kararın Yargıtay 12. HD tarafından onandığı görülmüştür.
Davalının başlangıçta davacılar aleyhine dava konusu senede dayanılarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf söz konusu senedin düzenleme tarihinde tahrifat yapıldığını, ayrıca bu senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise davacıya yapılan satışlar nedeniyle bu senedin alındığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Dava konusu senedin düzenleme tarihinin 05/07/2011 iken davalı tarafından yapılan tahrifatla 05/12/2011 olarak değiştirildiği anlaşılmıştır. Dava konusu senedin vadesi 01/07/2011 olup tahrifattan önceki düzenleme tarihi 05/07/2011 olduğundan, bir başka ifadeyle düzenleme tarihi vade tarihinden sonra olduğundan, kıymetli evrak (bono) niteliği kalmamıştır. Bununla birlikte söz konusu senet adi borç senedi niteliğindedir. Zira davacı taraf senetteki imzasını inkar etmemiştir. Yani davacı taraf bu senedi düzenlemekle bir borç ödeme yükümlülüğü altına girmiştir. Öte yandan davacı tarafından sunulan protokolün tarafları ile senedin tarafları dikkate alındığında söz konusu senedin teminat senedi olmadığı kanaatine varılmıştır. Protokol hükümleri dava konusu senedin teminat senedi olduğunun ispata yeterli değildir. Bu durumda mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilerek davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü , davacılar vekilinin istinaf talebinin ise reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
3-Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2016 gün, 2015/734 Esas, 2016/906 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4- Davanın REDDİNE,
5-Mahkemece verilen takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı infaz edildiğinden, İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’si oranında tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 2.132,47 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 2.096,57 TL TL harcın talebi halinde davacılara iadesine,
7-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7.maddesine göre hesaplanan 12.739,60 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
10-İstinaf incelemesi yönünden davacılardan alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
11-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
12- İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 79,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 70,40 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 150,10 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.18/10/2018