Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/757 E. 2018/1828 K. 17.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/658 Esas
KARAR NO : 2018/1809
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2016
NUMARASI : 2015/248 E. – 2016/154 K.
DAVANIN KONUSU : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ : 14/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, “müvekkilinin yaklaşık 200 markası ve binlerce tasarımı bulunduğunu,… markasının dünya çapında tanınmış marka olduğunu, TP nezdinde özel/02532 no’lu tanınmışlık siciline de sahip olduğunu, davalının … no’lu… ibareli marka tescili yaptırdığını, oysa müvekkilinin tanınmış markası nedeniyle davalı markasının hiçbir sınıfta tescil edilmemesi gerektiğini, buna rağmen davalı tescilinin 11. sınıfı da kapsadığı, davalı markasındaki “..” ibaresinin hiçbir ayırd ediciliğini bulunmadığı, Karaca ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu ve bunun da yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, davalı tescilinin haksız yararlanmaya ve ayırd ediciliğe, itibara zarar vermeye yol açacağını, mal ve hizmetlerin dahi aynı olduğunun, … ibaresinin davalı şirket yöneticisinin soyadı olmasının, kendisine bir hak bahşetmeyeceğini, davalının ticaret unvan tescilinin de kötüniyetli ve bilinçli olduğunu, bu unvanın müvekkilinin haklarına ve itibarına zarar verdiğini,” iddia ile davalı adına tescilli … no’lu …+şekil markanın sicil kaydına tedbir konularak, dava sonunda hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, davalının ticaret unvanında ve www…..com sitesinde … ibaresini kullanmasının haksız rekabet ve ticaret unvanına tecavüz oluşturduğunun tespitini, … kelimesinin unvandan terkinini, site kullanımının yasaklanmasını, kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde, “davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, üretim kollarının ve müşteri portföyünün tamamen farklı olduğunu, kendilerinin ürünlerinin tamamen sanayiye yönelik olduğunu ve sanayiye yakın yerlerde satıldığını, endüstriyel mutfak denince kendilerinin piyasada en bilinen 3 firmadan biri olduğunun, iltibasın söz konusu olmadığının, bilirkişi incelemesi ile anlaşılacağını,” savunarak tedbirin kaldırılması ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının marka tescilleri ile davalıya ait dava konusu marka tescil kaydı TP’den getirtilmiş, sicil kayıtları dosyaya konulmuş ve tarafların kullanıcı delilleriyle birlikte bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
2 Avukat ve bir tasarımcı bilirkişiden alınan bilirkişilerce hazırlanan 21/06/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, “davalıya ait … no’lu marka ile davacının …, … no’lu markaları arasında iltibasa yol açacak derecede şeklen bir benzerlik bulunmadığı, ismen orta derecede bir benzerlik bulunduğu, mal ve hizmet sınıflarının (11) aynı olduğu, markalar arasında ayniyetten bahsedilemeyeceği, karıştırma ihtimalinin oluşabileceği, davalının ticaret unvanı tescilinden dava tarihine kadar 5 yıldan fazla zaman geçtiği, davalının www…..com internet sitesinin tescil tarihi de 2011 olup, bu tarihten itibaren de 5 yıldan fazla geçtiği,” görüşü açıklanmıştır.
Mahkemece 22/09/2216 tarihinde “davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … no’lu …+şekil markasının hükümsüzlüğüne sicilden terkinine, sair tüm taleplerin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, “sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olmadığını, gerekçeli kararda bu konuda somut bir değerlendirme yapılmayıp, genel-geçer değerlendirme yapıldığını, durumu öğrenir öğrenmez dava açtıklarını, zaten davalının faaliyete başlama tarihinin 2010 olduğunu, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, ek rapor dahi alınmadığını, internette ve ticaret unvanındaki kullanımların da çok önemli olduğunu,” iddia ile tüm talepleri yönünden davanın kabulünü istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, “davacının faaliyet alanının ağırlıklı olarak ev tekstili ve züccaciye, müvekkilinin faaliyet alanının ise endüstriyel mutfak olduğunu, davacının markayı aynı alanda fiilen kullanmadığını ve üretim yapmadığını, müvekkilinin marka tesciline davacının itiraz etmediğini ve tescilden itibaren 5 yıldan fazla sessiz kaldığını, müvekkili şirketin ortaklarının aile soyadının… olduğunu ve soyadlarını marka olarak tescil ettirdiklerini, iyiniyetli olduklarını,” savunarak, kararın, “kısmen kabul” kısmının bozulmasını istemiştir.
İstinaf incelemesi yönünden dairemizce ek incelemeye gerek görülerek davalıya ait www…..com internet alan adın tescil tarihi ve bu sitedeki faaliyet konularında bilirkişi raporu alınmıştır. İbarz edilen 06.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda, www…..com internet sitesinin 1 Nisan 2011 tarihinde tescil edildiği, belirtilmiş ve sitede … markası altında sanayi tipi çeşitli mutfak ürünlerinin tanıtım ve satımı yapılmakta olduğuna dair internet sayfa çıktıları ibraz edilmiştir.
Davacının … ve … markalarının tanınmış marka oluşu, davalı markasındaki asli unsurun … ibaresi oluşu ve davalı markasının 11.sınıfı kapsaması karşısında, davacı markayla davalı markası arasında bariz bir karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu ve davalının tescilinin davacı markasının tanınmışlığından haksız yararlanmaya yol açacağı gözetilerek marka hükümsüzlüğü talebi yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararında, internet sitesi yönünden de 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle sessiz kalma yoluyla hak kaybın uğranıldığı kabul edilmiş ise de, yukarındaki açıklamadan anlaşılacağı üzere internet alan adının tescil tarihi ile dava tarihi olan 30 Kasım 2015 tarihi arasında 5 yıllık süre geçmiş değildir. Dolayısıyla her ne kadar ticaret ünvanı tescil tarihi olan Ocak 2010 tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık süre geçmiş ise de, internet alan adı yönünden ve internetteki markasal kullanımlar yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu değildir. Bu nedenle davalı tarafın internet alan adında, ticaret ünvanından farklı ve markasal biçimde “…” ibaresenin kullanması ve bu ibare altında aynı internet sitesinde tanıtım ve satış yapması dava tarihinde yürülükte olan 556 sayılı KHK’nın 9.maddesi kapsamında davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda TTK anlamında davacının iş mamulleriyle iltibas yoluyla haksız rekabet oluşturur. Dolayısıyla davalının ticaret ünvanının terkini talebi dışındaki diğer tüm taleplerin kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmeyerek davalı tarafın istinaf isteminin reddi, davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile istinaf konusu karara kaldırılmak suretiyle, aşağıdaki biçimde yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 2.FSHHM’nin 22.09.2016 tarih ve 2015/248 E., 2016/154 K. sayılı istinaf konusu kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın kısmen kabulü ile,
a)Davalının TPE nezdinde tescilli … sayılı ” … + şekil + …Tic. Ltd. Şti.” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, TPE sicilinden terkinine,
b)Davalının … ibaresinin internet alan adında ve internet sitesinde kullanımının haksız rekabet ve ticaret ünvanına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, davalının … ibaresini internet alan adında ve site içeriğinde markasal biçimde kullanmasının yasaklanmasına,
c) Karar kesinleştiğinde karar özetinin, Türkiye çapında yayın yapan ve tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde 1 kez ilanına,
d) Ticaret ünvanından …. ibaresinin terkini talebinin reddine,
3- Davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,
4- İlk derece mahkemesi yönünden,
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin alınan 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
c) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen talep yönünden hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
d) Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 186,00 TL posta ücreti, 55,40 TL peşin +başvuru harcı olmak üzere toplam 1.741,40 TL yargılama giderinin talebin kısmen kabul, kısmen red olması nedeniyle, (2/3) oranında 1.160,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- İstinaf yargılaması yönünden,
a)İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
b)Davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmediğinden, 35,90 TL istinaf harcının, peşin alınan 31,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan tahsiline,
c)İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 49,90 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 635,60 TL’nin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 14/09/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.