Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/728 E. 2018/1900 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/728 Esas
KARAR NO : 2018/1900 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2016
NUMARASI : 2013/87 E., 2016/714 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile davacı arasında 12/02/2012 başlangıç tarihli bayilikl sözleşmesi yapıldığının ve bitiş tarihinin 23/09/2015 olduğunu, davalı tarafın sözleşmesinin devamı sırasında EPDK nezdindeki lisansını iptal ettirdiğini ve müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını,davalının istasyonunu başkalarına devrettiğini ve müvekkili tarafından 04/01/2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini bildirildiği, sözleşmede cezai şarta ilişkin hüküm bulunduğunu ve bunun 100.000 USD olup davacının buna hak kazandığını ayrıca sözleşmenin erken feshi nedeniyle zarara uğradıklarını ve bu zararınında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000 TL olarak talep ettiklerini ve dava tarihinden itibaren bu alacak kalemlerine ticari avans faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete Tebligat Kanunu 35.maddeye göre tebligat yapıldığı, cevap vermediği görülmüştür.
Mahkemenin dosya kapsamında aldığı 09/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin sözleşme devam ederken sözleşmeye aykırı olarak EPDK’dan davacı dağıtım şirketi adına alınmış bayilik lisansını hiçbir sebep göstermeden iptal etmesi dolayısıyla bayilik sözleşmesinin ifasını hiçbir haklı neden olmaksızın imkansız hale getirmesi karşısında davacı şirketin bayilik sözleşmesi kapsamında ticari ilişkilerini devam etmesi ve davacı şirkete ürün satmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin feshi koşullarının oluştuğunu, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği 04/01/2013 tarihinden 23/09/2015 tarihine kadar 2 yıl 8 ay 19 günlük süre için hesaplanan mahrum kalınan net karın 30.266,98 TL olarak hesaplandığını, bayilik sözleşmesinin 11.4 maddesi gereğince 100.000 USD cezai şarta hak kazandığını, davalı yanın iktisaden mahvına sebebiyet verecek nitelikte olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunu beyan etmişlerdir.
Davacı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde müvekkili şirketin net karının net satışa olan oranının bulunduğu, bu oranlar üzerinden makro değerler dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, hesaplamaya dayanak olarak net satışlar alınmışsa da müvekkili şirketin maliyetlerinin rakamlardan düşülmediğini beyan ettiği görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişinin 24/07/2014 tarihli ek raporunda davacı yanın itirazına göre davacı şirketin sözleşmenin bakiye süresinde yapamadığı ürün satışından elde edeceği kar tutarının % 44,81 gibi bir karlılık oranı ile hesaplanması gerektiğini, ancak böyle bir karlılık iddiasının dayanağı bulunmadığını, davalıya satılan ürünler ile diiğer bayilere satılan ürünlerin farklı olduğunu iddia etmediği gibi bu yönde bir kanıt da bulunmadığını, böyle bir karlılık oranını mali tablosu ile ispatlayamadığını beyanla kök rapordaki görüşünü tekrar etmiştir.
Davacı vekilinin itirazı üzerine hukukçu, akaryakıt uzmanı ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten 08/12/2014 tarihli bilirkişi raporu alındığı, ancak akaryakıt uzmanı bilirkişinin aylık rapor verdiği, diğer 2 bilirkişinin raporuna göre ihtarnamenin 24/01/2013 tarihinde keşide edildiği, kalan 2 yıl 8 ay 20 gün sürenin 994 gün yaptığı, ve bu süre için 117.903,00 TL kar mahrumiyeti ile 100.00 USD cezai şart talep edilebileceği beyan edilmiştir.
Akaryakıt uzmanı bilirkişinin 11/12/2015 tarihli raporunda fesih tarihinden sözleşmenin olağan süresinin sonu olan 23/09/2015 tarihine kadar geçecek 994 gün için kar kaybının hesap edilmesinin olanaklı olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/10818 esas 2011/10273 karar 13/09/2011 tarihli içtihadında da belirttiği üzere sözleşmenin feshinden sonra davacının yeni bir bayilik tesis etmek suretiyle bu zararı azaltabileceğini, bu süre zarfı için uğranılan zararın hesaplanması gerektiğini, sektörel inceleme ile bu sürenin azami 3 ay olduğunu, kar mahrumiyeti hesabının tekrar yapılması gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekilinin önceki gerekçelerle rapora itirazı üzerine, hukukçu ve mali müşavir bilirkişinin kök rapordaki görüşlerini tekrarladığı, davacı vekilinin davalıyı satışı yapılan metreküp bazında kar miktarı bulunup bundan sonra giderlerin tenzili ile kar miktarının belirlenmesi talep edilmiş ise de; davacının bu konuda kendi defterlerinde her bir bayi için ayrı ayrı hesaplama yapmadığı, tüm bayilerine yapmış olduğu satışların toplamı üzerinden maliyet ve giderlerin tenzil edilerek maliyet ve giderlerin tenzilinden sonra net karın belirlendiğini beyan etmişlerdir.
Akaryakıt uzmanı bilirkişinin ise aylık ek raporunda davacının lisans alıp faaliyete başladığı 19/04/2012 tarihinden 04/01/2013 tarihine kadar 8 ay 15 gün faaliyet gösterdiğini, normal şartlarda sözleşmenin 23/09/2015 tarihine kadar sürmesi gerektiğini, sektörel olarak akaryakıt dağıtım şirketinin net karının faaliyet satışlar ve net kalemler üzerinden hesaplanması gerektiğini, mali bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonrası ortaya çıkan % 13 oranında net kar marjının sektörde dağıtım şirketlerinin net faaliyet kar marjı olarak karşılarına çıkmadığını, bu oranın net kar marjı olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasının olanağının bulunmadığını, istasyon ticari faaliyetinin sürdürülürken bu karın elde edilemeyeceğini beyan etmiştir.
Mahkeme tarafından dosya kapsamında alınan 08/08/2016 tarihli 3.raporda davalının sözleşmeyi ifa etmemeye yönelik hareketlerinin sözleşmenin feshine imkan veren ihlal olduğu, davacının 100.000 USD cezai şart talebine hak kazandığı, yeni bayilik açılıncaya kadar mahrum kalınan karın istenebileceği, 3 aylık süre için mahrum kalınan karın 14.374,64 TL olduğu, sözleşmenin bitiş tarihine kadar talep edilebilecek görüşünde olunursa bu miktarın 158.440,58 TL olduğu beyan edilmiştir.
Davacı vekilinin 09/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile kar mahrumiyeti talebini 117.903,00 TL’ye yükselttiği anlaşılmıştır.
EPDK’nın yazı cevabından davalı şirket adına düzenlenen 19/04/2012 tarihi BAY 939-82/30851 sayılı istasyonlu bayilik lisansının tesisin … Tic. Ltd. Şti’ne devredilmesi sebebiyle ve şirketin talebi üzerine 31/12/2012 tarihinde sona erdiğinin bildirildiği görülmüştür.
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2016 tarihli 2013/87 esas 2016/714 karar sayılı ilamıyla davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile ,100.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren TCMB nin yabancı paraya uyguladığı faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kar mahrumiyeti yönünden 14.374,64 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının geri kalan tazminat talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde 3 aylık sürenin yeni bir istasyon açmak için yeterli olmadığı, yeni bir yatırım yapmak gerektiği, o bölgede yeni bir bayilik ilişkisi kurulmadığı, yeni bir istasyon açılmasının yıllar aldığı, sözleşme sonuna kadar hesaplanan 117.903,00 TL kar mahrumiyeti talebinin kabulü gerektiği beyan edilmiştir.
GEREKÇE:
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2016 tarihli 2013/87 esas 2016/714 karar sayılı ilamıyla; davacının feshinin haklı olduğu, davalı taraftan 100.000 USD cezai şart ile fesih nedeniyle uğranılan zarar yönünden sektör uzmanı bilirkişi tarafından beyan edilen görüşe itibar edilerek ortalama gelirin 3 aylık kısmıyla davalıyı sorumlu tutmanın yapılan işin niteliği ve hakkaniyet gereği olacağı kanaatiyle 3 aylık kısım için hesaplanan 14.374,64 TL kar mahrumiyeti tazminatının tahsiline karar verdiği, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkili şirketin sözleşmenin kararlaştırıldığı üzere 23/09/2015 tarihinden önce biteceğini bilseydi istasyona yatırım yapmayacağını, 3 aylık sürenin akaryakıt istasyonu açılabilmesi için yeterli bir süre olmadığını, herhangi bir istasyonun dava konusu yer ile aynı nitelikte olmadığını, kaldı ki aynı dahi olsa yeniden aynı miktarda ya da daha fazla yatırım yapılması gerektiğini, bayilik ilişkisi sona erdikten sonra o bölgede yeni bir bayilik ilişkisi kurulmadığını beyanla sözleşme süresi sonuna kadar hesaplanan kar mahrumiyeti talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davacının istinaf talebinin kar mahrumiyetine yönelik olduğu anlaşılmakla, dosya kapsamında alınan akaryakıt uzmanı sektör bilirkişisinin 14/11/2012 tarihli aylık raporu ile hükme esas alınan 25/08/2016 tarihli bilirkişi heyet raporu incelenmiş, sektör bilirkişisinin raporunda beyan ettiği üzere sözleşmenin fesih tarihi olan 04/01/2013 tarihinden, sözleşmenin olağan süresinin sonu olan 23/09/2015 tarihine kadar geçecek süre için kar mahrumiyeti tazminatı hesaplanmasının hakkaniyete uygun olmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/09/2011 tarihli 2009/10818 esas 2011/10273 karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere fesihten sonraki zararın fesih sonrası aynı veya benzer şekilde sözleşme yapması için gerekli süre tespit edilerek tespit edilen süre için elde edeceği gelirin hesaplanarak tahsiline karar verilmesinin hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılarak sektör bilirkişisinin bu sürenin azami 3 aylık bir süre olduğu görüş ve kanaatine itibar edilmek suretiyle tazminat hesabı yapılmasının dosya kapsamına uygun olduğu, mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/09/2018