Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6884 E. 2020/2121 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6884 Esas
KARAR NO: 2020/2121 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI: 2014/1425 E. – 2017/1016 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
OAVA: Davacı vekili dillekçesinde; Müvekkilinin, davalı şirketin %35 hisse oranında ortağı olduğunu, şirket ortaklığından kendi isteği üzerine ayrıldığını, ancak devir bedeli hesaplanırken şirket değerinin 4.000.000 TL esas alındığını, halbuki haricen yaptıkları araştırmaya göre şirket değerinin 8.000.000 TL olduğunu öğrendiğini, bu durumun kasten veya yanlışlıkla yapıldığının meçhul olup, sonuçta aradaki bedel kadar alacaklı olduğunu, ayrıca kar payının da şimdiye kadar kendisine ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: DavacI vekili 19/08/2016 tarihli ıslah dilekçesinde; mahkemece yaptırılan bilirkişilerin incelemesi sonucunda, dava dilekçelerinde talep ettikleri alacaklarından farklı olarak, müvekkillerinin 03/10/2013 dava tarihi itibariyle davalılardan 369.201,68 TL ücret alacağı bulunduğunu belirterek davasını ıslah etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında 10/01/2013 tarihli sözleşme akdedilerek davacının, şirketteki %35 hisse bedelinin satışı ve müvekkiline devri konusunun kararlaştırıldığını ve 35 hisse karşılığında 1.820.724 TL ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, anlaşılan bedelin tamamının davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
DAVACI EK BEYAN DİLEKÇESİ;Davacı vekilinin 16/01/2015 tarihli esas hakkında ek beyan ve tanık bildirim dilekçesinde; müvekkilinin ortak olduğu şirketten emrivaki bir tutumla aniden uzaklaştırıldığını, hisse devrinin müvekkilinin rızası dışında zorla gerçekleştirildiğini, bu hususun müvekkiline verilen paydan da aşikar olduğunu, davalı şirketin mal varlığı ve sermayesinin müvekkiline eksik gösterildiğini beyanla, davalının Şirket Pay oranlarının hesaplanmasında hile yaparak, müvekkilinin hile ile aldatılarak elde ettiği haksız zenginleşmeden dolayı, bedellerin aynen iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.10.2017 tarihli 2014/1425 E. – 2017/1016 K.sayılı kararıyla; “…Davacı, davalı şirketin işletme değerinin 4000.000,00 olduğu kabul edilere hesaplama yapıldığını, oysa şirketin değerinin 8000.000,00 TL olduğunu ileri sürerek kendisine hisse bedelinin bu miktar üzerinden hesaplanarak ödenmesi gerektiğini belirterek bakiye hisse bedelinin ödenmesini talep ettiği, makine ve inşaat mühendisi bilirkişi heyeti tarafından düzenlen 27/08/2015 tarihli rapor ile hesap bilirkişiler tarafından düzenlenen 31/08/2015 tarihli heyet rapor ve yine bu rapora karşı itirazları değerlendirilerek tanzim edilen 17/08/2016 havale tarihli heyet ek raporuna göre hisse devir tarihi itibariyle şirketin işletme değerinin 6.340.576,24 TL olduğu, davacının hissesine karşılık gelen tutarın ise 2.219201,68 TL olduğu, davacıya 1850.000,00 TL ödendiği, bu durumda davacının dava tarihi itibariyle davalı …’den 369.201,68 TL alacağının bulunduğu” gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın kabulüne, “her ne kadar husumet davalı şirkete de yöneltilmiş ise de, hisse devir sözleşmesinin davacı ve davalı … arasında yapıldığı, davalı şirketin hisse devir sözleşmesinin tarafı olmadığı” gerekçesiyle davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; tanık olarak dinlenen … hakkında savcılığa yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunduklarını, beyanlarının çelişkili olduğunu, çalıştığı yer itibarıyla bu konulara dair bilgi ve görgüsünün olamayacağını, bu tanığın müvekkili aleyhine davacı sıfatıyla açtığı dava dosyalarının istenmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, -hisse devrinin tanıklar ve Noter huzurunda bir kısım paranın peşin olarak verilmesi, geri kalanında çek olarak verilmesi suretiyle yapıldığını, satış yapılırken davacının aynı işkolunda iştigal ve faaliyet edilmemesinin sözleşmeye yazıldığını, bilirkişinin bu hususu gözardı ettiğini, davacının sözleşmeden iki gün önce aynı iş kolunda şirket kurduğunu, kötü niyetli olduğunu, -bilirkişinin gayrımenkulun değerini hesaplarken yanılgıya düştüğünü, binanın kaçak olduğunu, 1996 yılında yapıldığını, yıkım maliyetlerinin hesaba katılmadığını, 1.301,90 m2 alanın müvekkiline ait olmadığını, bilirkişinin imar durumunu dikkate almadığını, fiyat araştırmasını sahibinden.com’a ilan verilerek 14/04/2015 tarihine göre yaptığını oysa hisse satışının 2012 yılı sonunda olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; dosyada tanık beyanı dışında faturalar ve somut deliller kapsamında inceleme yapıldığını, sorunun hisse devrinin Noter huzurunda veya tanıklar ile yapılması olmadığını, sorunun müvekkilinin şirket ortaklığındaki payını devrederken, şirketin gerçek değeri üzerinden hisse bedelinin ödenip ödenmemesi ile ilgili olduğunu, bilirkişi incelemesi ile eksik ödeme yapıldığının tespit edildiğini, davalının hisse devri yaparken şirketin gerçek değerini gizlediğini, mal varlıklarını düşük ve eksik belirlediğini, hileli davranışlarla müvekkilinin sözleşme yapmasını sağladığını, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde dava ile ilgili olmayan hususlardan bahsettiğini, yıkılıp yıkılmayacağı belli olmayan binadan yıkım maliyeti düşülemeyeceğini ve bilirkişinin şirketin taşınmazdaki hisse oranına göre hesaplama yaptığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek raporunda; Şirket merkezinde yapılan defter ve kayıtların incelenmesinde; davacının, davalı şirketin % 35 payla ortağı olduğu, bu hissenin tamamını, şirket ortaklar kurulunun 10/01/2013 tarih (1) sayılı kararıyla diğer ortak (davalı) …’e devir ettiği, devir işleminin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 18/01/2013/8239 sayılı nüshasında da yayımlanarak tescil edildiği, Şirketin ticari defter kayıtlarında; davacıya ödenen hisse devir bedelinin 1.274.276 TL olduğu, ayrıca davalı …’in şahsi hesabından 575.724 TL ilavesiyle toplam ödemenin 1.850.000 TL olduğu, 31/12/2012 son bilanço tarihi itibariyle rayiç piyasa fiyatlarıyla değerlendirilmesi gereken varlıkların, davalı şirketin işyeri olarak kullandığı bina, Sultanbeyli … mevkii … pafta … parsel sayılı 1301.80 m2 alanlı, bodrum + zemin + 4 katlı binanı, bilançodaki defter değerinin 507.096.51 TL, Tuzla/Orhanlı’da yine mülkiyeti davalı şirkete ait 1.200 m2 arsa niteliğindeki taşınmazın bilançodaki defter değerinin de 141.034.22 TL olduğu, şirket anasözleşmesinin, kar dağıtımına ilişkin 13.maddesinde; safi kardan her yıl % 5 ihtiyat akçesi ayrıldıktan sonra kalan tutarın, şirket ortaklarına hisseleri oranında dağıtılacağının öngörüldüğü(11.03.2014/6005 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi), çıkartılan özvarlık hesabında 10/01/2013 hisse devir tarihi itibariyle aktif toplamından (net aktif değerinden), pasifte borç kabul edilen hesaplar tenzil edilerek net özvarlık bulunduğu, bu şekilde bulunan özvarlık hesaplanmasında şirketin hisse devir tarihi itibariyle müspet özvarlığının (+) 6.140.088.24 TL olduğu, davalı şirketin, hisse devir tarihindeki işletme değeri 6.340.576.24 TL olup, davacının 245.000 TL (% 35) payına isabet eden özvarlık tutarının 6.340.576.24 x 0.35 = 2.219.201.68 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafa ödenen 1.850.000 TL devir payı mahsup edildiğinde, noksan ödenen tutarın, (2.219.201.68 – 1.850.000.00) = 369.201.68 TL hesaplandığı beyan edilmiştir. -Ortaklar kurulunun 17.05.2010 tarih 1 sayılı kararıyla şirket sermayesinin 700.000 TL’ye çıkartıldığı, bu tutardan, 245.000 TL nin davacı …’a, 455.000 TL’nin ise davalı …’e ait olduğu görülmüştür. (04.06.2010/7578 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi). -Davacı … ile davalı … arasında, Kartal … noterliği 10.01.2013/… yevmiye sayılı Hisse Devir Sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme ile davacı …, şirketteki 245.000 TL tutarlı hissesinin tamamını …’e devrettiği, devir bedelini nakden ve tamamen ödendiğinin beyan ve kabul edilmiştir. Davacı … ile davalı … arasında, 10/01/2013 tarihli (adi) sözleşme düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu; şirkette % 35 hisseye sahip olan davacının bu hissesinin tamamının 1.820.724 TL bedelle, …’e devredilmesini içermektedir. Davacı … ile davalı … arasında, yukarıda (b) bendindeki sözleşmeye ek olarak 10/01/2013 tarihli (adi) ek sözleşme düzenlenerek, 1.850.000 TL hisse devir bedelinin;575.724.00 TL … hesabından, 245.000.00 TL sermaye hisse payı … hesabından 29.276.00 TL ortaklar borç hesabından 1.000.000.00 TL … şirketinin çeklerinde 1.850.000.00 TL olmak üzere toplam 1.850.000.00 TL nin davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür. -Davacı tanığı …, ifadesinde;” kendisinin davalı … Ltd. Şirketinde Mayıs 2012 – Mart 2013 tarihleri arasında çalıştığında, ön muhasebeye baktığını, 2012 yılı sonunda yapılan malzeme sayımında kendisinin ve depo sorumlusu … birlikte yaptıklarını, sadece hammaddeleri saydıklarını, bitmiş ürünleri ve makineleri saymadıklarını, depo sorumlusunun mamulleri ve makineleri saymalarının istemediğini, sayımları bilgisayara kendisinin işlediğini ve 4 milyon bedel çıktığını “beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, eksik ödenen hisse devir bedeli ile ödenmeyen kar payının tahsili talebiyle dava açılmıştır. Mahkemece davalı … Ltd. Şti. Aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … hakkında açılan dava ve ıslah talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde; ” şirket değerinin düşük gösterilerek eksik ödeme yapıldığı , bu durumun kasten veya yanlışlıkla yapıldığının meçhul olup, sonuçta aradaki bedel kadar alacaklı olduğunu” ileri sürmüş, daha sonra ön inceleme duruşmasından önce ibraz ettiği 16/01/2015 tarihli esas dilekçesinde; ” davalının şirket pay oranlarının hesaplanmasında hile yaparak, müvekkilinin hile ile aldatılarak haksız zenginleşme elde ettiğini” ileri sürmüştür. 6100 Sayılı HMK 141. Madde gereğince; tarafların dilekçe teatisi aşamasında, ön inceleme duruşmasından önce serbestçe iddia ve savunmalarını değiştirebileceği kabul edilmekle birlikte, hisse devir sözleşmesinin 10/01/2013 tarihli olduğu, davanın 03/10/2013 tarihinde açıldığı ve hile iddiasının 6098 Sayılı TBK 36 ve 39. maddeler gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediği, hak düşürücü sürenin resen dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kaldı ki kabule göre de, öncelikli olarak, davacının hile ile hataya düşürülerek, iradesinin sakatlandığı ve sözleşme yapmaya sevk edildiğinin ispatı gereklidir. Dosyada bulunan 10/01/2013 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı, aynı tarihli olup şahitler huzurunda imzalanan adi yazılı sözleşme, Kartal Noterliğinin 10/01/2010 tarihli … yevmiye numaralı Hisse Devir Sözleşmesi ve Ticaret Sicil Gazetesinden, davacının, şirketteki %35 sermaye payını, 1.850.000 TL karşılığında davalı …’e devrettiği ve bedelin davacıya ödendiği anlaşılmaktadır. Tarafların hisse devir sözleşmesinde, devir bedelini serbestçe belirleyebilecekleri, devir bedelinin düşük olmasının sözleşmenin davacının hile ile hataya düşürülerek, iradesinin sakatlandığı ve sözleşme yapmaya sevk edildiğini ispat yönünden yeterli olmadığı gibi, dosyada dinlenen tanık beyanı da hile iddiasını ispat yönünden yeterli değildir. Davacı tarafın dava dilekçesinde kar payının tahsilini de talep etmişse de; bilirkişi raporunda hisse devir tarihinde, şirketin dönem net karının 784.448,86 TL olduğu, kar payının şirketin özvarlığı içerisinde bulunduğu, ayrıca hesaplanarak ödenmesi talebinin yerinde bulunmadığı beyan edilmiş, davacı tarafça kar payına yönelik istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Hal böyle iken, davacının … hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin esastan KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 11/10/2017 tarihli 2014/1425 E. – 2017/1016 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın : PASİF HUSUMETTEN REDDİNE, 4- Davalı … aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,5- İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL harç ile 6.288,00 TL ıslah harcından mahsubu ile, fazla alınan 6.257,9 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, -Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, -Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, 33.439 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, -Husumet yönünden reddedilen dava yönünden, davalı … Şirketi için 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı vekilinin vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırdığı 6.306,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde kendisine iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 59,10 tehir-icra karar harcı ile 36,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 180,80 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, -İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 04/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.