Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6852 E. 2018/388 K. 26.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/6852 Esas
KARAR NO : 2018/388 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2017
NUMARASI : 2017/140 E.,
DAVANIN KONUSU : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ : 26/02/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili “müvekkilinin ticari ünvanın …. ibaresi olduğunu, 2005 yılından beri gerçek kişi tacir olarak “….” ünvanıyla faaliyet yürüttüğünü, yurt içi ve yurt dışı fuarlara bu adla katıldığını, 2005 yılından beri … adını işletme adı ve marka olarak kullanıldığını, aynı zamanda…com.tr alan adlarının da sahibi olduğunu, bunlardan ilkinin 2005, ikincisinin 2011 yılında alındığını, bu marka üzerinde müvekkilinin kullanımla gerçek hak sahibi olduğunu ve markayı Türk patent nezdinde, 14, 35, 41 ve 42.sınıflardaki mal ve hizmetler için tescil ettirdiğini, … tescil numaralı bu markayı 2005’ten bu yana yoğun biçimde kullandığını, sektörde tanıttığını, bir süre sonra tesadüfen davalının … markasını taşıyan kullanımlarından haberdar olduklarını, davalının bu markayla Mart 2015’te İstanbul’da fuara katıldığını, davalının bu kullanımının, müvekkilinin marka ve ticaret ünvanı tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, davalının ….com olan adı da tescil ettirerek ihlallerine devam ettiğini, davalı .. Ltd. Şirketi ünvanını da, 2015’te tescil ettirdiğini, ihtar gönderilmesine rağmen davalının bu ihlal eylemlerini sürdürdüğünü, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduklarını, davalının son olarak TPMK’na … ibareli marka için 14. 35 ve 40.sınıflarda tescil başvurusu yaptığını, bu başvuruya hemen itiraz ettiklerini ve başvuru ilan dahi edilmeden TPMK tarafından resen aynı bir mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, davalının markasal kullanımlarının … veya şekil + …. biçiminde ve takı, mücevherler yanında, bu ürünler için mağazacılık hizmetine de ilişkin olduğunu, Gold sözcüğünün İngilizce’de altın anlamına geldiğini, S biçimindeki şeklin ise İbrani alfabesinin ilk harfi olan … diye okunduğunu” iddia ile öncelikle internet ortamında bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalının … ibareli tüm kullanımlarının, Mart 2017’de İstanbul’da yapılacak fuar dahil, tedbiren ref ve men’ini, tecavüz oluşturan ürün, tabela, reklam malzemesi vs’nin toplatılmasını, davalıya ait….com internet ortamındaki ihlallerin silinmesini, bu alan adına erişimin engellenmesini, kullanımına ilişkin belgelerin davalı tarafça sunulmasını, talep etmiş ayrıca esasa dair ret, men, tazminat, ilan, imha, tespit taleplerinde bulunmuştur.
Mahkeme duruşmalı inceleme sonunda, 05.10.2017’de bilirkişi raporu, ticaret sicil kaydı, internet kayıtları karşısında ihtiyati tedbir talebinin 50.000 TL tazminat karşılığı kabulüne karar vermiş ve davalının …. ibarelerini markasal olarak ürünler üzerinde, tanıtım evrakında, tabelada, internette, reklamsal olarak kullanılmasının engellenmesine, bu ibareleri taşıyan ürünlere, tabela, broşür, tanıtım evrakı gibi materyale el konularak yediemine teslimine, davalının Ekim 2017’de İstanbul’da yapılacak mücevher fuarına … markasıyla katılmasının engellenmesine, fuarda bu ibareleri taşıyan kullanımlara el konulmasına, alefgold.com internet sitelerine erişimin engellenmesine karar vermiş, bu tedbire itiraz 24.10.2017’de reddedilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, “tedbire itirazın reddi kararının gerekçesinin doğru olmadığını, tedbir incelemesinin müvekkilinin yokluğunda verildiğini, tedbir koşulllarının oluşmadığını, müvekkilinin markayı Türkiye’de kullanmadığını, ürünlerin yurt dışına ihraç edildiğini, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, davacının ticaret ünvanının … olduğunu, … ibaresinin ünvanda bulunmadığını, müvekkilinin … Ltd Şirketi ünvanının usulüne uygun şekilde kullandığını, bunun TTK 50.maddesi gereği bir hak olduğunu, marka ile ünvanın birbirinden farklı işlevleri olduğunu, müvekkilinin kullanımının haklı olduğunu, iltibasın söz konusu olmadığını, her iki markanın hedeflediği halk kitlesinin farklı olduğunu, .. ibaresinin İbranice’de ilk harf olduğunu ve museviler tarafından sıkça kullanıldığını, bilgisayar uzmanı bilirkişinin yaptığı incelemenin eksik olduğunu, .. markasının zayıf marka olduğunu, musevi inanç sisteminde herkes tarafından kullanılabildiğini, SMK 5/h maddesi gereği tescili mümkün olmadığını, müvekkilinin mücevher üretmediğini, sadece topladığı ürünleri yurt dışına pazarladığını, verilen tedbir kararının davanın esasının çözülmesi niteliğinde olduğunu” savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevabında, önceki iddialarını tekrarla, “mahkemenin tedbir kararının doğru olduğunu, SMK 7/2-e maddeleri gereğince artık KHK döneminde verilen Yargıtay kararlarının ticaret ünvanı kullanımı yönünden bir geçerliliği olmadığını, ünvan üzerindeki kullanımının da ortak markaya tecavüz olduğunu, davalı tarafın hukuk tanımaz tutumunu sürdürdüğünü, davalının savunmalarının SMK ve marka hukuku anlamında da bir karşılığının bulunmadığını” savunarak istinaf isteminin reddini talep etmiş, ayrıca muhtemel kullanımlarının önlenmesini, kullanımları içeren ticari evrak ve tanıtım malzemesinin de toplatılması, davalının … markalı kullanımlarınn ihraç edilen ürünler bakımından da engellenmesi ve bunlara da el konulması, SMK 150/3 maddesi gereğince kullanılan belgelerin de ibrazının istenmesi yönünde ek tedbir istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesine cevap dilekçesinde, “ilk derece mahkemesinin reddettiği taleplerin, istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğini, daha önce ileri sürmediği talepleri istinafta ileri süremeyeceğini, ticaret ünvanı kullanımının engellenemeyeceğini, telefonla arama iddialarının soyut olduğunu, taraf markalarının görsel olarak farklı olduğunu, … ibaresinin dini bir anlamı olduğunu ve kimsenin tekeline verilemeyeceğini, karıştırma ihtimalinin söz konusu olunamayacağını” beyanla ve önceki savunmasını tekrarla, ek tedbir taleplerinin reddini, istinaf konusu kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Her ne kadar davalı vekili yukarıda yazılı gerekçe ile ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacının … numaralı “….” ibareli marka tescilinin kapsamı, 20.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre SMK’nun 159.maddesi ile HMK 389-390.maddelerinde yazılı ihtiyati tedbir koşullarının somut olayda mevcut olduğu davalı tarafın satışını yaptığı ürünlerin sınıfsal olarak da davacı marka kapsamında kaldığı, verilen ihtiyati tedbir kararının, davanın çözümü anlamına gelmediği, nihai değerlendirmenin yargılama sonucunda yapılacağı, bu nedenle mahkemenin tedbir kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek ve davacı tarafın 04.12.2017 tarihli dilekçesinin de “istinafa cevap dilekçesi olduğu, “tedbir talebi harcı” adı altında yatırılan 51,70 TL’lik harcın istinaf harcı olmadığı ve bu cevap dilekçesinin istinaf dilekçesi olarak görülmediği, kaldı ki bu dilekçede istenen de tedbirler hususunda ilk derece mahkemesi tarafından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği için bu hususta ilk derece mahkemesi nezdinde talepte bulunulabileceği dikkate alınarak davalı tarafın istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesince alınması gereken alınması gereken 35,90 TL harçtan harç peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından istinaf incelemesi sırasında yapılmış yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 26/02/2018