Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6839 E. 2020/2081 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6839 Esas
KARAR NO: 2020/2081
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2017
NUMARASI: 2013/348 2017/680
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalı banka tarafından müvekkilleri aleyhine bonoya dayalı takip başlatıldığını, bankanın sebepsiz zenginleşme amacında olduğunu, davalının takipte toplam 254.000,00 TL fazla talep ettiğini, bu meblağların müvekkili şirket tarafından çeklerle ödendiğini, takibe konu senedin şirket tarafından kullanılan krediler ile bireysel kredilerin teminatı olarak verildiğini belirterek müvekkili şirket tarafından davalıya ödemesi yapılan 254.000,00 TL yönünden borçlu olmadıklarını ve sadece 96.000,00 TL ana para yönünden borçlu olduklarının tespitine ve davalının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde toplam 350.000,00 TL olan takip miktarının 254.000,00 TL’lik kısmına ilişkin borçlu olmadığının tespiti istediğini, buna göre bu miktar üzerinden harç hesaplanması gerektiğini, ayrıca davanın müspet tespit davası mı, yoksa menfi tespit davası mı olup olmadığının belli olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmayıp davacının borçtan amacında olduğunu, bononun temlik yoluyla devralındığını, vadesinde ve protesto çekilmesine rağmen ödenmediğini, bu nedenle takip başlatıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava tarihi olan 18/11/2013 tarihi itibariyle davalı bankanın davacı borçlulardan 141.184,66 TL asıl alacak ve 3.580,60 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 144.765,26 TL alacağının bulunduğu, davacıların 254.000,00 TL ödeme yapıp 96.000,00 TL ana para yönünden borçlu olmadıkları yönünde talepte bulunmuş iseler de , davacıların halen davalıya 144.765,26 TL borçlarının bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin 144.765,26 TL borç bulunduğundan bahisle davayı reddettiğini, raporlara itiraz dilekçelerinde belirttikleri üzere müvekkili tarafından yapılan ödemelerin eksik ve hatalı gösterildiğini, bu nedenle hesaplamanın yanlış olduğunu, davanın müvekkillerinin 96.000,00 TL borçları bulunduğu ve başkaca borçları bulunmadığına dair açıldığı, müvekkilleri tarafından yapılan ödemelerin bilirkişi raporunda 30/07/2013 tarihinde 80.078,79 TL, 27/08/2013 tarihinde ise 86.250,00 TL olarak gösterildiğini, ancak müvekkilleri tarafından yapılan ödemelerin bilirkişi raporunda belirtilen tarihlerde 100.000’er TL olarak toplamda 200.000 TL yapıldığını, raporda bu ödemelerin eksik olarak ele alınması nedeniyle müvekkillerinin borcunun 96.000,00 TL değil, 144.765,26 TL olarak göründüğünü, ayrıca bilirkişi raporlarında henüz tahakkuk etmemiş ödemelere faiz hesaplanmasının da hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından davacı şirket ile davacılar aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 351.871,53 TL üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı bononun 16/08/2012 tanzim, 04/06/2013 vade tarihli, 350.000,00 TL bedelli, nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecilerin davacılar … ve …, lehtarın davacı şirket, hamilin ise davalı banka olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/07/2014 tarihli bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davalı banka ile davacı şirket arasında 21/11/2012 tarihli 1 milyon TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, diğer davacıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalı bankanın davacı şirkete 12/04/2012 tarihinde 150.000,00 TL’lik kredi kullandırmak suretiyle ve farklı tarihlerde de krediler kullandırıldığı, 29/05/2013 tarihi itibariyle davacılardan toplam 360.898,15 TL alacaklı bulunduğu, 30/05/2013 tarihli ihtarname ile bu tutarın 3 gün içinde ödenmesinin istendiği, davacı kefillere ihtarnamenin tebliğ edilemediği, takip tarihi itibariyle davalının 153.887,10 TL alacağının bulunduğu, dava tarihi olan 18/11/2013 tarihi itibariyle davacının alacağının 157.984,99 TL bulunduğu, davalının alacağına avans faizi işletebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02/07/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; davalının takipte bonoya dayandığı, istediği faiz oranının avans faiziyle örtüştüğü, davacı tarafça iki ayrı zamanda 100.000’er TL ödendiği ileri sürülmüş ise de, yapılan bu ödemelerin faiz ve komisyonlar düşüldükten sonra kalan ana paraların hesaba alacak geçirilmesi nedeniyle davacı vekilinin bu konudaki itirazlarının yerinde olmadığı, kök rapordaki görüşte herhangi bir değişiklik bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/12/2016 tarihli bankacı bilirkişi raporunda; davalı banka ile davacı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı bankanın davacı şirketten hesabın kat tarihi olan 29/05/2013 tarihi itibariyle 360.898,15 TL alacaklı bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafın ödemelerle ilgili itirazlarının tahsilatlardan faiz ve komisyon tutarları düşüldükten sonra kalan tutarların ana paradan düşülmesi nedeniyle yerinde olmadığı, davalının 30/05/2013 tarihli ihtarnamesinde 3 gün içinde ödeme yapılmasının istendiği, ihtarnamenin tebliğ edilemediği, buna göre davacıların temerrüdünün, takip tarihi olan 20/06/2013 tarihi itibariyle oluştuğu, 04/06/2013 vade tarihli olan bono yönünden protesto çekildiği ve temerrüdün 06/06/2013 tarihinde oluştuğu, buna göre davalının takip tarihi olan 20/06/2013 tarihi itibariyle 350.000,00 TL asıl alacak, 1.871,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 351.871,53 TL alacaklı bulunduğu, dava tarihi olan 18/11/2013 tarihi itibariyle davalı bankanın davacılardan 141.184,66 TL asıl alacak, 3.580,60 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 144.765,26 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, buna göre davacının davalıya ödemesi yapılan 254.000,00 TL yönünden borçlu olmadıkları ve sadece 96.000,00 TL ana para yönünden borçlu oldukları yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı, dava tarihinden 144.765,26 TL’ye değişen oranlarda avans faizi işletilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacılar aleyhine bonoya dayalı takip başlatmış, davacılar ise davalının takipte fazla miktarda talepte bulunduğunu, ödemelerin dikkate alınmadığını ileri sürmüşlerdir. Yargılama sırasında alınan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporları içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalı bankanın takip tarihi itibariyle davacı taraftan toplam 351.871,53 TL alacaklı olduğu, yine dava tarihi itibariyle davacılardan toplam 144.765,26 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup davacı tarafın ödemeler yapıldığı halde dikkate alınmadığı hususuna ilişkin talepleri yerinde değildir. Yapılan ödemeler öncelikle faiz ve komisyon alacaklarından düşüldüğü için ana para borcundan daha düşük miktarda mahsup yapıldığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalı tarafın takipte istediği tutar banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalı bankanın takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktarla uyumludur. Yapılan ödemeler de davalı banka tarafından mahsup edilmiştir. Açıklanan bu sebepler gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/12/2020