Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6836 E. 2020/2087 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6836 Esas
KARAR NO: 2020/2087
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2017
NUMARASI: 2014/341 2017/157
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, … Bankası A.Ş’nin tüm aktif ve pasifleriyle birlikte davalı bankaya devredildiğini, bu bankanın Bayrampaşa/Elmadağ Şubesi tarafından …’nın talebi üzerine 1993 ve 1994 yıllarında teminat mektuplarının bir yıl süreli olarak düzenlenerek muhataplarına verildiğini, davalı bankanın 16/02/2010 tarihli ihtarnamesinde müvekkilinin … tarafından imzalanan kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla yer aldığını, borçlunun edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle hesapların kat edilerek teminat mektup bedellerinin depo edilmesinin ve komisyonların ödenmesinin talep edildiğini, bu ihtarnameye itiraz ettiklerini, teminat mektuplarının bir yıl süreli olup zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla talebin haksız olduğunu, ayrıca bu mektuplardan 09/05/1994 tarihli ve 801.000,00 USD bedelli olan yönünden 450.000,00 USD ödeme yapıldığını ve mektup tutarının 351.000,00 USD’ye düştüğünü, ancak daha sonra bu mektupla ilgili herhangi bir tazmin talebinin gelmediğini, ayrıca mektubun verildiği … şirketinin kapandığının tespit edildiğini, kaldı ki teminat mektubunun 09/05/2005 tarihinde 10 yıllık genel zamanaşımına da uğradığını, diğer 27/09/1993 tarihli 1.149.500,00 EURO’luk mektubun ise 10 yıllık genel zamanaşımına 27/09/2003 tarihinde uğradığını, kaldı ki davalı tarafından muhatabına yazılan yazıya rağmen bir cevap verilmediğini, yine banka tarafından komisyon tutarlarının mektupların zamanaşımına uğradıkları tarihe kadar hesaplanması gerektiğini belirterek her iki teminat mektubunun bedellerinin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle talep edilemeyeceğinden hükümsüz sayılarak iptal edilmelerine, teminat mektuplarının komisyon borcu, faizi ve BSMV’sinin zamanaşımı tarihlerine kadar hesaplanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 29/02/2010 tarihli dilekçesinde; dava dilekçesinin sonuç kısmını ıslah ettiklerini belirterek 09/05/1999 tarihli ve 27/09/1993 tarihli teminat mektupları bedellerinin talep edilebilirliklerinin zamanaşımına uğraması nedeniyle davalı bankanın tazmin yükümlülüğünün kalmaması ve genel kredi sözleşmesinde müvekkili şirketin kefalet ve herhangi bir imzasının bulunmaması nedeniyle davalı bankaya teminat mektupları nedeniyle hiçbir borçlarının bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının taraf ehliyeti bulunmadığını, mektupların lehtarının … firması olup davacının dava açmakta taraf ehliyeti bulunmadığını, ayrıca bu davada mektupların muhatapları olan şirketlerin davalı olarak yer almaları gerektiğini, teminat mektuplarının Türk Hukukuna tabi olmayıp tabi oldukları hukuka göre zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerektiğini, mektupların halen mer’i olduğunu, muhataplarca bankada ibra edilmediğini, davacının teminat mektuplarının lehtarı … firmasının kefili olduğunu, dolayısıyla depo talebi ve komisyonların ödenmesi talebinin yasalara ve sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacının dava dilekçesinde dava konusu iki adet teminat mektubunun 10 yıllık zamanaşımı süresine kadar komisyonlar için borcu kabul edildikten sonra fazla istemin dikkate alınmaması ve mektupların hükümsüz sayılmasını talep ettiği, ıslah dilekçesinde ise mektupların hükümsüz sayılması istemini aynen koruyup komisyonlar nedeniyle hiçbir borçlarının olmadığının tespitini talep ettiği, davacının bu ıslahı üzerine davalının da 17/12/2012 tarihli dilekçesiyle 1.149.500 EURO ve 351.000,00 USD’lik mektupların halen mer’i olduğu, ancak iade edildiği için riski bulunmayan ödenmemiş teminat mektubu komisyonları bulunan 41.000,00 USD’lik bir mektuba ait 15/02/2010 tarihi itibariyle 3.901,20 USD’lik bir alacaklarının daha bulunduğunu ileri sürdüğü, davacının davasının hiçbir borcu bulunmadığı yönünde ıslah etmesi karşısında davalının ıslah sonrasında 41.000,00 USD’lik teminat mektubunun ödenmemiş komisyonlarını da istediği yolunda cevabını genişletmesinin mümkün olduğu, bu doğrultuda davacı tarafın davalı tarafa teminat mektuplarından dolayı borçlu olmadığının söylenemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca yargılama sırasında toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi neticesinde davaya konu teminat mektuplarının tazmin edilebilmesi imkanının zamanaşımına uğradığının tespit edildiğini, ayrıca müvekkilinin genel kredi sözleşmelerinde kefaleti ve imzasının da bulunmadığının tespit edildiğini, davalı vekilinin 27/12/2010 tarihli duruşmada ibraz ettiği sözleşmeler incelendiğinde, müvekkilinin kefalet dahil herhangi bir sıfatla imzasının bulunmadığının anlaşıldığını, bunun üzerine 29/12/2010 tarihli dilekçeyle talep sonucunu ıslah ettiklerini, ıslahtan iki yıl sonra 17/12/2012 tarihinde davalı tarafın 41.000,00 USD’lik teminat mektubunun iade edildiği tarihe kadar doğmuş ve ödenmemiş komisyonlarını istediğini belirttiğini, bu teminat mektubu ve dayanılan kredi sözleşmesinin davanın konusunu teşkil etmediğini, ancak bilirkişilerin görev ve yetkilerini aşarak ıslahtan sonra da davalının savunmalarını genişletebileceği gibi anlaşılması imkansız ve fahiş bir hukuki hatadan ibaret savlarının mahkemenin esas aldığını ve davayı reddettiğini, ıslah tarihinde davalı tarafın 41.000,00 USD’lik bir mektupla ilgili müvekkiline yöneltilmiş bir talebinin bulunmadığını, müvekkilinin davasına konu etmediği bir mektup nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceğini, bu davanın sadece iki adet teminat mektubunun hükümsüzlüğü ve bu teminat mektupları nedeniyle müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine yönelik olduğunu, kaldı ki bu davanın bir alacak davası olmadığını, yine bilirkişi raporları incelendiğinde, her birinde uyuşmazlık ile ilgili olmayan beyanlara yer verilerek karmaşa oluşturulduğunu, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan ek protokoller veya TMSF ile davacı arasındaki protokoller şeklindeki nitelendirmeler ile imzası olmadığı genel kredi sözleşmelerinden bir şekilde sorumlu tutulmaya çalışıldığını, TMSF tarafından verilen cevapta fona devir ve temlik edilen borçlardan dolayı davacının ibra edildiği, fon tarafından herhangi bir tahsilat sağlanmadığının bildirildiğini, hukuki konularda görüş bildirilen bilirkişi raporunun karara esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiştir. Dava dilekçesine ekli 27/09/1993 tarihli bir yıl süreli 1.149,500 EURO bedelli teminat mektubunun ve diğer 801.000,00 USD bedelli 09/05/1994 tarihli teminat mektubunun İngilizce fotokopilerinin sunulduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 16/02/2010 tarihli ihtarnamede; 09/05/1994 ve 27/09/1993 tarihli teminat mektupları bedeli ile 2 gün içinde bu teminat mektup bedellerinin bankadaki açılacak faizsiz bir hesaba depo edilmesi, ayrıca 73.744,34 USD ve 196.696,40 EURO nakit borcun iki gün içinde ödenmesinin istendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen cevabi ihtarnamede ise; teminat mektuplarının hukuken zamanaşımına uğradığı, komisyon bedellerinin talep edilemeyeceği, kabul anlamına gelmemek şartıyla verilen sürenin yeterli olmadığının bildirildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından sunulan 19/01/2011 tarihli dilekçe ekinde birçok genel kredi sözleşmesi fotokopilerinin sunulduğu, bu sözleşmelerden Bayrampaşa Şubesi tarafından düzenlenen bedeli belirtilmeyen ve tarihsiz sözleşme fotokopisinin incelenmesinde; müşterinin …, kefillerin ise davacı ve … A.Ş olduğu, …’nın sözleşmede imzasının olmadığı görülmüştür. Davalı vekilince 19/01/2011 tarihli dilekçede; ıslah talebini kabul etmediklerini bildirdiği görülmüştür. Davalı vekilinin 17/12/2012 tarihli dilekçesi ile; davacının 41.000,00 USD’lik bir teminat mektubu dolayısıyla da 3.901,20 USD komisyon borcu bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/07/2011 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu teminat mektuplarının Türkiye’deki bir banka tarafından yurt dışında mukim bir lehtar lehine düzenlendiği, sözleşme yönünden davacının geçerli bir imzasının bulunmadığı, ancak dosyada akdedilen mevcut protokoller çerçevesinde davacının sorumluluğunun bulunduğunun değerlendirildiği, dava konusu teminat mektuplarının süreli olarak düzenlendiği, sürelerinin dolduğu, ancak bankaların sorumluluğunun ya vade sonunda, ya da muhatabın riskin vade içinde doğduğunu ispat etmesi koşuluyla 10 yıl boyunca devam ettiği, dava tarihi itibariyle 10 yıllık sürenin de geçtiği, muhatabın artık tazmin talebini karşılanmasının söz konusu olmayacağı, buna göre 27/09/2004 ve 09/05/2005 tarihlerinden itibaren 10 yıllık genel zamanaşımına uğraması nedeniyle hükümsüz olduğu, bankanın teminat mektuplarının düzenlendiği tarihten zamanaşımına uğradıkları tarihe kadar başlangıçta anlaşıldığı oranda komisyon talep etme hakkının mevcut bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/09/2012 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların kök rapora karşı yaptıkları itiraz ve beyanlarının raporda vardıkları tespit ve sonuçta bir değişiklik yapmasını gerektirmediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda; kredi sözleşmelerinde ve protokollerde yetkil iahkeme ve icra dairelirinin Türkiye’de olduğuna dair hükümler bulunduğundan teminat mektuplarına ilişkin uyuşmazlığın çözüm yerinin Türkiye’de olması gerektiği, teminat mektuplarının zamanaşımına uğramış oldukları tarihe kadar komisyon bedelinin talep edilebileceği, davalının dava tarihi itibariyle 1.149.500 EURO’luk mektup nedeniyle 59.094,61 EURO , 351,000,00 USD’lik mektup nedeniyle 24.961,12 USD ve 41.000,00 USD’lik mektup nedeniyle de 3.621,98 USD komisyon ve faiz alacak hakkının bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/05/2015 tarihli ek raporda ise; davacının davasını hiçbir borcu bulunmadı yolunda ıslah etmesi karşısında davalı bankanın da cevap dilekçesinde yer alması bile ısla hsonrasında cevabını 41.000,00 USD’lik teminat mektubunun ödenmemiş komisyonlarını da istediği yolunda genişletmesinin mümkün olduğu kanaatine vardıkları yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit davasıdır. Davalı tarafça davacıya gönderilen 16/02/2010 tarihli ihtarname ile 09/05/1994 ve 27/09/1993 tarihli teminat mektupları bedelinin depo edilmesinin ve bu mektuplara ilişkin olarak 73.744,34 USD ile 196.696,40 EURO teminat mektupları komisyon borçlarının ödenmesinin istendiği görülmüştür. Davacı taraf bu ihtarnamenin gönderilmesi üzerine 28/04/2010 tarihinde işbu davayı açmıştır. Davacı tarafın gerek dava dilekçesindeki, gerekse ıslah dilekçesindeki talepleri birlikte değerlendirildiğinde, isteminin ihtarnamede istenilen teminat mektup bedellerinin depo edilmesi talebi ve komisyon bedellerinin ödenmesi talepleri nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespitine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın da bu talepler doğrultusunda ele alınması gerekir. Yargılama sırasında bilirkişi raporları alınmış, davacının ihtarnameye konu teminat mektupları nedeniyle komisyon borçlarının bulunduğu ve ayrıca davalının ıslahtan sonra verdiği 17/12/2012 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği 41.000,00 USD’lik başka bir teminat mektubu dolayısıyla 3.901,20 USD komisyon borcu daha bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Öncelikle ifade etmek gerekir ki davalı vekilinin bahse konu dilekçesinde belirttiği teminat mektubu bu davanın konusu değildir. Dolayısıyla bu mektup yönünden davacının teminat mektup komisyon borcu bulunup bulunmadığı hususu konusunda değerlendirme yapmak ve sonuca gitmek usule aykırıdır. Öte yandan menfi tespit davalarında dava tarihi itibariyle borçluluk durumunun tespiti ve varsa borçlu olunmayan miktarın hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece davacının talebinin hiç borcu bulunmadığı hususuna ilişkin olup davacının bir miktar komisyon borcu bulunduğundan bahisle yazılı şekilde davanın tümden reddi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Öte yandan davacı taraf sözleşmelerde sıfatının bulunmadığını belirterek davanın tümden kabulünü istemiş ise de, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da vurgulandığı üzere davacının sorumluluğunun protokolden kaynaklandığı anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf talebi ise yerinde değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosyaya alınan ayrıntılı incelemeyi içerir ve istinaf denetimine elverişli 09/12/2013 tarihli bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere teminat mektuplarının depo talebinin yerinde olmadığı, bu yönden davacının menfi tespit talebinin kabulü gerektiği, komisyon bedelleri yönünden ise 1.149.500 EURO’luk teminat bedeli yönünden davacının 59.094,61 EURO komisyon borcu bulunduğu, 351.000,00 USD’lik teminat mektubu yönünden ise 24.961,12 USD komisyon borcu bulunduğu anlaşılmakla, komisyon borçları yönünden ise davanın kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2017 gün, 2014/341 Esas, 2017/157 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacının davaya konu 1.149.500,00 EURO’luk ve 351.000,00 USD’lik teminat mektup bedellerinin depo talebi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 4-Davacının komisyon bedellerine yönelik talebinin ise kısmen kabulü ile; 1.149.500,00 EURO’luk mektup nedeniyle istenen 196.696,40 EURO komisyon bedelinin 137.601,79 EURO’luk kısmından ve 351.000,00 USD’lik (başlangıçta 801.000,00 USD için düzenlenmiş olup sonradan 351.000,00 USD’ye düşürüldüğü anlaşılan) teminat mektubu nedeniyle istenen 73.744,34 USD komisyon bedelinin 48.783,22 USD’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Teminat mektuplarının depo talebi yönünden alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcı ile komisyon bedelleri üzerinden hüküm altına alınan tutar üzerinden hesap edilen 23.728,17 TL olmak üzere toplam 23.782,57 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 41.728,50 TL harçtan mahsubu ile artan 17.945,93 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edilen 23.782,57 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 17,15 TL başvurma harcı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti ile 120,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.437,15 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 993,28 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 50,00 TL posta ve tebligat ücreti ile, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 550,00 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 169,86 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Deposu talep edilen teminat mektupları bedeli yönünden davacı yararına 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Teminat komisyon bedelleri yönünden kabul edilen tutar üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 32.765,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Teminat komisyon bedelleri yönünden reddedilen tutar üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 18.696,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 62,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 148,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/12/2020