Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6766 E. 2020/2048 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6766 Esas
KARAR NO : 2020/2048
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2017
NUMARASI : 2014/402 E. – 2017/444 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile vekil edenin davalı şirket ile yaptığı 2 bayilik sözleşmesinde gerekli destekleri göremediğini,davalı tarafın pahalı fiyat üzerinden sevk ettiği malları bayilerine danışmadan ve haber vermeden müvekiline ve aynı durumda olan bayilere alış bedelinin altında satmaya zorladığını, bu hususun malların giriş ve çıkış fiyat listeleri ile ispat olunacağını, insert dönemlerinde ( insert adı verilen ve bir takım ürünlerin indirime girdiğini fiyatı ile görseli ile, tüketicilere haber veren birkaç sayfalık indirim dergileri) yeterli miktarda ürünü göndermeyerek ürünlerin stock out’a düşmesine neden olduğunu ve müvekkilinin ciddi zarara uğradığını, mağazalarda satılmak üzere davalıdan talep edilen ürünlerin genellikle ya da sürekli stock- out denilen stoksuzluk durumuna düştüğünü davalının kendisine ait mağazalarda ürünler bol miktarda dolu dolu bulunmakta iken müvekkili gibi alt bayilere mal gönderilmediğini ve stock out sorununun yaşandığını, davalı şirketin demirbaşların bozulduğunda ve yıprandığında tamir ettirmediğini buna engel olduğunu, mağazaların yenilenmesi yükümlülüğünü yerine getirmediğini, soğutucu dolap arızalarına müdahale etmediğini hatta yaptırmayarak içindeki ürünlerin bozularak müvekkilinin zararına neden olduğunu, müvekkiline ait yazarkasaların kontrolünün davalı şirkete ait olduğunu,kasaların online olarak çalıştığını ve fiyat değişikliklerini müvekkiline haber vermeden yaptığını, kasaların kontrolünün davalı şirkette olması sebebiyle aylık raporların müvekkili tarafından düzgün verilmemesinden dolayı ile işyerindeki çalışanların kontrollerinin düzgün yapılamadığını ve bu sebepten dolayı gerçekleşen 150.000TL’lik zimmet olayından davalı şirketin sorumlu olduğunu, müvekkilinin işletmesinin bulunduğu bölgede davalı şirket tarafından birçok marketin açıldığını ve fiyat farkı uygulamalarının olduğunu bu nedenlerden dolayı müvekkilinin rekabet etme olanığının ortadan kaldırıldığını, müvekkilinin bayilik sözleşmesi karşılığında 2 adet 35.000TL ve 40.000TL’lik toplam 75.000TL’lik Teminat Mektuplarını davalı şirkete teslim ettiğini, müvekkilinin 08.02.2012 tarihli 35.000TL’lik Teminat Mektubunun haksız bir şekilde davalı şirket tarafından paraya çevrildiğini , davalının bankalar nezdinde kredisinin bozulmasına, hesaplarının tamamen bloke edilmesine, bankalardan kullandığı kredilerin geri çevrilmesine ve sonuçta müvekkilinin iflasa sürüklenmesine neden olduğunu beyanla 28.08.2012 tarihli 40.000TL bedelli Teminat Mektubunun paraya çevrilmesinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama masraflarına ilişkin adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesini, davalı şirket tarafından en az 100.000TL maddi zarara uğratıldıklarını bu zararların gerçek miktarının HMK 107 çerçevesinde tespitine ve tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, müvekkili olan şirketin davacı ile imzaladıkları alt imtiyaz sözleşmesi hükümlerine aykırı davranılmadığını davacı yanca talep konusu yapılan hususlarda müvekkili şirketin her hangi bir sözleşmesel yükümlülüğünün bulunmadığını ve davacıya aylık rapor göndermek gibi bir taahhüdü ve yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının “stock out” durumunu, yani talep ettiği ürünün stokta bulunamaması halini, düzenli sipariş verme yükümlülüğünü ihlal etmesi sebebi ile yaşadığını, gerekli ödeme-sipariş dengesini kuramadığını ve bu sebep ile indirimli fiyatlardan yararlanamadığını, müvekkili olan şirketin ürün fiyatlarını kendi istediği gibi değiştirdiği yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın iddialarının aksine kendisinin müvekkili olan şirketi zarara uğrattığını, davacı tarafından kapatılan mağazanın anahtarlarının müvekkili olan şirkete teslim edilmediğini bu sebeple şirketin aylardır faaliyet göstermeyen mağazanın kira bedeline katlanmak zorunda kaldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davanın alt imtiyaz sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının, dava dilekçesinde ayrıntısı ile belirtilen nedenlerle zarara uğradığı beyanla zararın davalıdan tahsilini talep ettiği, davalının sözleşme yükümlülüklerine aykırı davranılmadığını beyanla davanın reddini talep ettiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile de tespit edildiği üzere, davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre davalıya borçlu bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince teminat mektubunun nakde çevrilmesinin haklı olduğu, taraflar arasında akdedilen fesih sözleşmesinde davacının davalıyı alt imtiyaz sözleşmesinden doğan hak ve yükümlülüklerinden dolayı ibra ettiğini, zarar ziyan ve mahrum kalınan kar ve sair bir nedenle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmayacağını beyanla fesih sözleşmesini imzaladığı, eldeki davada alt imtiyaz sözleşmesi nedeni ile uğranıldığı iddia olunan zararın tazmininin talep edildiği, bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere davacının iddialarını ispata yarar deliller sunmadığı ve iddiaların sübuta erdirilemediği kaldı ki davacının davalıyı sözleşmeden kaynaklanan zarar ziyan ve mahrum kalınan kar ve sair bir nedenle maddi ve manevi tazminat talebi yönünden ibra ettiği ve bilirkişi raporlarındaki görüşlere itibar edildiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın 2.sayfasında “davacı tarafından kapatılan mağazanın anahtarlarının müvekkili olan şirkete teslim edilmediğini bu sebeple şirketin aylardır faaliyet göstermeyen mağazanın kira bedeline katlanmak zorunda kaldığını beyanla..” şeklinde ileri sürülmüşse de bölye bir durum olmayıp müvekkilinin işyerini kapatmadığını, kapatmak zorunda bırakıldığını, anahtarı teslim ettiğini, Kararın 2.sayfa son paragrafında teminat alacağından bahsedilmiş ve müvekkilinin borçlu olduğu iddia edilmişse de bu durumu kesinlikle kabul etmediklerini, İstanbul 16 ATM 2014/860 E sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edildiğini, kararın temyiz edildiğini, Kararın 3. sayfasında sektör bilirkişisinden bahsedilmişse de hangi sektör bilirkişisi olduğunu anlamadıklarını, davalı şirketin yazar kasalarda özel yazılımı bulunduğunu, yazar kasaların merkezden kontrol edildiğini, fiyat değişimi vs bir çok işlemin yapıldığını, yazılım yapan firmanın wincor nixdorf olduğunu, mahkemeden davalı şirket ile … firması arasında yazar kasalarla ilgili yapılan sözleşmenin istenmesi ve yazlım hakkında bilgi talep edilmesi, bu yazılımı bilen bilirkişi görevlendirilmesi talep edildiği halde davalı şirketle iş yapana bilirkişi görevlendirildiğini, Müvekkilinin dolandırıldığını ve mağdur olduğunu, ceza dosyasının gözardı edildiğini, hatalı rapora göre eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, alt imtiyaz sözleşmelerine dayalı tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında ihtilafsız olan alt imtiyaz (franchise) sözleşmesi, fesih mutabakatı, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacının tazminat iddiasına konu hususlar yönünden alacak iddiasının ispatlanamadığı, dosyada mevcut fesih sözleşmesinin TBK 132. Maddesi gereğince ibra sözleşmesi niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, mevcut delil durumu ve ibraname karşısında … nixdorf yazılım uzmanı bilirkişiden rapor alınmaması da yerinde olmakla davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 md gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.