Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6764 E. 2020/2160 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6764 Esas
KARAR NO: 2020/2160
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2015/427 E. – 2017/613 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında temliknamenin düzenlendiğini, temlikname uyarınca borçlu … Ltd. Şti.’nin davalı şirketten olan doğmuş ve doğacak alacaklarının 169.174,74 TL’sine kadar kısmının her ne suretle olursa olsun doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere müvekkil şirkete devir ve temlik edildiğini, 22/09/2014 tarihinde tamlik borçlusu davalı şirket müvekkil şirkete ulaştırmış olduğu taahhütname ve kabul niteliğindeki yazısı ile temliknamenin taraflarına ulaştığını teyit ettiğini, temlik miktarının müvekkil şirketin alacağı haline geldiğini, müvekkilin temlik alacağının davalı şirket kayıtlarına intikal ettiğinin öğrenildiğini, 12/03/2014 tarihinde Üskürdar … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, davalı şirkete … Ltd. Şti. isimli şirketen müvekkil şirkete devledilen 169.174,74 TL’lik alacağı tebliğden itibaren 1 gün içinde müvekkil şirketin belirtilen hesabına ödenmesi ihtar edildiğini, ihtarnamenin 17/03/2015 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı şirketin süresi içinde herhangi bir ödeme yapmadığından bahisle 169,174,74 TL’lik alacağın 29/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birdlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkil şirketin merkezinin Ankara’da olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, alacağını temlik eden ve dava dışı … Ltd. Şti. …. Teknoloji Binası inşaatında müvekkil şirketin alt taşeronu olarak görev aldığını, taşeron şirketin iş bitiminde müvekkil şirketten 29/01/2015 tarihi itibariyle 278.783,28 TL hak ediş alacağının doğduğunu, borçlu şirkete ait eylül ve ekin ayları personel bordro ödemelelerinin hak edişten kesildiğini, söz konusu şirketin geçen yıl ekonomik sıkıntıya girdiğini, bazı şirket ve şahıslara borçlarını ödeyemediğini, hakkında çeşitli icra takipleri başlatıldığını, müvekkil şirkete çeşitli temlik sözleşmeleri ve haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiğini, davacı şirketçe gönderilen ihbarnameye 17/03/2015 tarihinde ihtarnameye cevap verildiğini, şirketinçe takip borçlusu şirketin alacaklarına ödeme yapılmak istendiğini ancak birden fazla haciz talebinin ve temlik sözleşmesinin ellerinde olması nedeniyle resmi bir makamca hazırlanan sıra cetveli olmadan alacaklılara ödeme yapılamayacağı verilen tevdi mahalli kararı neticesinde alacak miktarının Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …bank Ankara Adliyesi Şubesinde ki hisabına yatırıldığını, bu borçla ilgili harhangi bir sorumluluklarının kalmadığını davacı şirkete bildirildiğini, müvekkil şirketlerinin tevdii mahalli tayini yoluna gitmesindeki amacın hakkaniyete uygun bir ödeme sıralaması yapılması davacı şirket de dahil olmak üzere diğer tüm alacaklıların mağduriyetinin giderilmesi olduğunu, müvekkil şirketin tevdi mahalli tayini neticesinde ve TBK’nın 187. maddesi uyarınca 17/03/2015 tarihinde ilgili hesaba 278.782,28 TL hakediş tutarını yatırarak borca ilişkin her türlü sorumluluktan kurtulduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; “…dosya içerisinde bulunan davalı tarafça imzalı 22/09/2014 tarihli beyan dilekçesi incelendiğinde; dava konusu temliknamenin davalıya 22/09/2014 tarihinde ulaştığı ve davalı tarafça alacağın doğumu halinde davacıya ödeneceğinin bildirildiğinin görüldüğü, davacı tarafça söz konusu yazıya binaen ödeme yapılması için Üsküdar … Noterliği’nin 12/03/2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin davalıya gönderildiği ve 16/03/2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, alacağın temlikinin bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesi ve bu suretle borç ilişkisinde alacaklının değiştirilmesi olduğu, alacağın temliki ile, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının malvarlığına dahil olmakta ve alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya geçtiği, dolayısıyla temlik ile birlikte alacağı talep hak ve yetkisi ile tasarruf yetkisinin yeni alacaklıya geçtiği için eski alacaklının tasarruf yetkisi kalmadığından eski alacaklı tarafından temlik edilen alacak üzerinde herhangi bir işlem yapılamadığı, eldeki davada dosya arasına celbedilen sıra cetvelinde de görüleceği üzere davalıya gönderilen haciz ihbarnamelerinin temlik tarihinden sonra olduğu, alacağın temlik edilmesi nedeniyle eski alacaklının alacaklılarının haciz koydurma işleminde bulunamayacakları, davalının temlikden de haberdar edilmesine rağmen davacıya ödeme yapmadığı anlaşıldığı, davalının tevdi mahalli talep tarihi, alacağın ödenmesine ilişkin olarak gönderilen Üsküdar … Noterliği’nin 12/03/2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin tebliğ tarihinden evvel olduğu anlaşıldığı, gerekçesiyle davanın kabulü ile Ankara 1. Sulh hukuk mahkemesinin 2015/50 D.iş sayılı dosyası ile tevdi mahalli olarak tayin edilen … Bankası Ankara Adliyesi Şubesi … İBAN numaralı hesaba yatırılan bedelin 169.174,74TL sinin davacıya ödenmesine, davacının faize ilişkin istemlerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının dava konusu alacağın ilk sırada kendilerine ödeneceğine dair 22.09.2014 tarihli yazısı, dava konusu alacak konusunda çekişme olmadığı ve işbu dava konusu alacağın müvekkil şirketin tasarrufunda olduğunu açıkça bildiğini gösterdiğini, davalının çekişmenin varlığına rağmen gerçek alacaklının kim olduğunu biliyorsa, çekişme bahanesini kullanarak ifadan kaçınarak tevdi yoluna gitmemesi gerektiğini. Aksi halde borçlunun temerrüde düşmüş sayılacağını, Yargıtay 11.Hukuk dairesinin 2010/14998 E. 2010/13106 K. Sayılı ilamında da; “davalının temlik işlemini tebellüğ etmesi, ve temlik sözleşmesine dayalı hiçbir savunmada bulunmaması nedeni ile” davanın kabulü gerekirken reddi yönünde karar verilmesini davacı yararına bozduğunu, 29.01.2015’ten itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının faiz yönünden talep gibi düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün bir tespit hükmü mahiyetinde olduğunu, mahkemenin kararında nisbi vekalet ücreti, nisbi harca hükmetmesinin ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına ilişkin kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin dava açılmasına sebep olmadığını, mahkemenin paranın aidiyetine karar verdiğini, müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve harca hükmedilmemesi gerektiğini, hükmedilmesi halinde ise maktu olması gerektiğini, , yargılama giderlerinden davacının sorumlu olduğunu belirterek kararın 2,3 ve 4 nolu kısmı yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, dava dışı şirketin davalıdan olan alacağının devralındığını, davalının temlikten haberdar olmasına rağmen borcu ödemediğini iddia ederek alacağın tahsili istemi ile dava açmıştır. Davalı yan, davacının alacağının davadan önce tevdi mahalline depo edildiğini belirterek davanın reddini talep etmektedir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece, devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi kalmadığından bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer. Somut uyuşmazlıkta; dava dışı şirketin davalı şirketten olan alacağı davacı yanca 22.09.2014 Tarihli temlikname ile temlik alınmış, 22.09.2014 Tarihli davalı yanca imzalı belgeye ile davalı temliknamenin kendilerine ulaştığını 169.174,174TL alacağın tahakkuk etmesi halinde ödemenin ilk sıraya alınacağının beyan etmiştir. Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/50 D.iş, 2015/56 D.iş Karar sayılı 10.03.2015 tarihli kararı ile davalının tevdi mahalli talebini kabul edilmiş, davalı yanca 17.03.2015 tarihinde 278.783,28TL tevdi mahalli olarak belirlenen bankaya depo edilmiştir. İlgili karar davacıya 30.03.2015’te tebliğ edilmiştir. Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/50D.İş esas, 2015/56 D.iş Karar sayılı 10.03.2015 tarihli kararına göre banka hesaba yatırılan para ancak bütün ilgililerin onayı veya hakimin kararı ile alacaklıya ödenir. 22.09.2014 Tarihli belge içeriğine göre; davalının temlikten haberdar olduğu, dava dışı şirketin hakedişinin 29.01.2015’te doğduğu, davalı yanca davacının temlik aldığı alacağın davacıya ödenmeyerek toplam 278.783,28TL’nin 17.03.2015’te tevdi mahalline depo edildiği, tevdi mahalli kararının davacıya 30.03.2015’te tebliğ edildiği dikkate alındığında; ilk derece mahkemesince haciz yazılarının temlikten sonraki tarihli olduğu, temlikten haberdar olan davalının süresinde ödeme yapmamış olması gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olduğu gibi, davalının davaya sebebiyet verdiği dikkate alındığında yargılama giderleri, vekalet ücreti ve nisbi harç masraflarından davalının sorumlu tutulması da yerindedir. Davacı vekilinin istinaf istemine gelince; davacı yan hakedişin davalı nezdinde doğduğu tarihten itibaren faize hükmedilmesini talep etmiştir. Ancak; davacı yanın 12.03.2015 tarihli ihtarnamesinin davalıya 16.03.2015’te tebliğ edildiği, 1 günlük ödeme süresi içinde davalının tevdi mahalline17.03.2015’te parayı ödediği dikkate alındığında mahkemenin faiz talebinin reddine karar vermesi yerindedir. (Y. 17 HD, 2016/2345 Esas, 2019/1074 Karar sayılı, 06.02.2019 Tarihli ilamı) Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında esas ve usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından her iki tarafın istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, – Davalıdan alınması gereken 11.556,33 Tl harçtan peşin alınan 2.890 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.666,33 Tl harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.