Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6719 E. 2018/392 K. 26.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/6719 Esas
KARAR NO : 2018/392 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2017
NUMARASI : 2017/659 E.,
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 26/02/2018
GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nden verilen 10/10/2017 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkili ve müvekkilinin babası ile davalıların, Kocaeli Dilovası’nda bulunan fabrika binasının satış konusunda anlaştıklarını ve müvekkilinin babasına birtakım ödemeler yapıldığını, bu anlaşmaya göre 4.200.000 TL para, 5 yıl süreyle küçük hol ve bodrumda müvekkilinin kiracı olarak kalması ve kira bedelinin satış bedelinden düşüleceğini, bu sözleşme gereği, (karakol ifadesine göre) müvekkiline 20.000 TL kapora, 55.000 TL nakit para ve 3.047.000 TL’lik çek verildiğini ve 350.000 TL bedelli iki adet daire aldığını, davalı tarafın müvekkilinden parayı alır almaz sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkilini oradan tahliye ettiğini ve bakiye borcu ödemediğini, böylece alacak ve cezai şart talep hakkı doğduğunu, öte yandan bu alacak nedeniyle müvekkiline 30.01.2015 vade tarihli 1.100.000 TL’lik bono verildiğini, müvekkillerinin bu bonoyu İstanbul 12. İcra Dairesi’nde 2015/3300 Esas sayılı dosya ile icraya koyduklarını ancak davalıların icra hukuk mahkemesinde imza inkarında bulundukarını ve Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/298 Esas sayılı menfi tespit davası açtıklarını, imza inkarı davasının müvekkilleri aleyhinde resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduklarını, Kocaeli 1. Ticaret Mahkemesi’ndeki 2015/298 Esas sayılı menfi tespit davasında davalıların sözleşmeyi inkar ettiklerini, bu nedenle rapor yükünün yer değiştirdiğini, davalı taraf sözleşmenin varlığını inkar ederek birtakım ödemeler yaptıklarını, iddia etmekle, ödemelere ilişkin itirazların defiye dönüştüğünü” iddia ile şimdilik 10.000 TL alacağın davalılardan tahsiline Kocaeli Dilovası tapusunun 144 ada, 5 parselde bulunan taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir.
Davalılar vekili cevaben, “müvekkillerinin ikametgahlarının İstanbul olması nedeniyle HMK 6.maddesi gereği İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu edilen gayrimenkulün satış bedeli belli olduğuna göre eksik harç ödendiğinden davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde yazılan bazı kısımların doğru olmadığını, davacıların müvekkilleri aleyhinde 1.100.000 TL bedelli bir bonoya dayalı olarak icra takibi başlattıklarını, ancak alacaklı . .., ciro eden … olarak görünen bu bonodaki imzaların ve yazıların müvekkillerine ait olmadığının tespit edilerek, İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi kararıyla takibin iptal edildiğini, bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, müvekkilleri hakkında bir savcılık soruşturması bulunmadığını, tam tersine sahte senet düzenlemek suçundan dolayı davacı ve babası aleyhine kendilerinin suç duyurusunda bulunduklarını, davacılara hiçbir borçları bulunmadığını, gayrimenkul satımının davacının babası ile müvekkilleri arasında yapılmış oluşu nedeniyle davacının bu satıştan dolayı taraf ehliyeti ve alacağı bulunmadığını, İcra Hukuk Mahkemesindeki davanın Yargıtay’dan geçerek kesinleşmesi nedeniyle, Kocaeli Ticaret Mahkemesindeki davayı takip etmediklerini ve mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ortada ne bir ikrar, ne de ödemenin def’iye dönüşme durumu bulunmadığını, ispat yükümün davacıda olduğunu, sahte senet düzenleyip takibe koyan davacı tarafın kötüniyetli olduğunu, şimdi ise gayrimenkule tedbir koydurup, dava bitene kadar tapu kaydında haciz kalmasını sağlamaya ve menfaat elde etmeye çalıştığını, alacaklı olduğuna inanan davadcının 2015 yılından bu yana dava açmamış olmasının da manidar olduğunu, gayrimenkul satış bedelinin ödendiğini, ihtilafın, davacı ile babasının, fabrika önünde müvekkili Turgay Şabablı’yı dövmesi ile ortaya çıktığını, bu konudaki davanın Gebze 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ettiğini” savunarak yetkisizlik kararı verilmesini ve davanın reddini istemiştir.
Mahkeme 10.10.2017’de, “yaklaşık ispatın sağlanamadığı ve delillerin henüz toplanmadığı” gerekçesiyle ihtiyati tedbir istemini reddetmiş, bu red kararına karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafında, “imza içeren yazılı sözleşmelerin dosyaya sunulduğunu, dosyalar ve icra dosyaları talep edildiğinde içlerindeki bonoların da belli olacağını, yaklaşık ispatın sağlandığını, mahkemece dellillerin yok sayıldığını, bir an için davanın niteliğinin tapu iptal-tescil davası olduğunun varsayılması durumunda, karşılarında bu davayı açabilecekleri bir mutahap bulunamayacağını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu gereği kooperatifin amacının kalmadığı, 22.08.1987’de mülkiyetin ferdi mülkiyete geçtiği, mahkemenin ihtiyati tedbir talebini önce değerlendirmeyip, tekrar talep etmeleri üzerine basmakalıp ifadelerle reddettiğini, kendilerine bir ödeme yapılmadığını ispatın, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bir borcun ödenmediğinin ve sözleşemeye aykırılığın ispatlanamayacağını, pasif husumet nedeniyle davanın reddi kararının bozulması gerektiğini” iddia ile Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.05.2017 tarih ve 15/114 Esas, 2017/155 Karar sayılı kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Her ne kadar yukarıda belirtilen sebeplerle davacı taraf vekili istinaf isteminde bulunmuş ise de, somut olayda davanın tapu iptali davası değil “alacak” davası olduğu, taraflar arasında geçmişteki hukuki ihtilaflar ve tüm dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir koşullarının mevcut olmadığı, dava konusu olmayan bir şey üzerine ihtiyati haciz niteliğinde tedbir konulamayacağı, talebin yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla ilk olarak mahkemenin red kararının yerinde olduğu gözetilerek istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesince alınması gereken alınması gereken 35.90 harcı ve 98.10 istinaf başvurma harcının davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından istinaf incelemesi sırasında yapılmış yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 26/02/2018