Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6710 E. 2020/2056 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6710 Esas
KARAR NO : 2020/2056
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2017
NUMARASI : 2016/493 E. – 2017/538 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … tarafından 02/12/2014 tanzim ve 30/08/2015 vade tarihli 40.000,00TL miktarlı senet bakımından dava dışı … ve müvekkil … aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından borçlulara ödeme emri tebliğ edildiğini, davacı müvekkil ile dava dışı diğer takip borçlusu tarafından yasal süresi içerisinde ödeme emrindeki borca itiraz ettiğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyalarının takdiren teminatsız olarak ya da mahkememizce belirlenecek makul bir teminat mukabilinde yargılamanın sonuna kadar davacı müvekkil … bakımından tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile dava konusu senetler bakımından müvekkilin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, müvekkil aleyhine icra takibi başlattığı haksız ve kötüniyetli olan davalı aleyhine takipteki asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin haksız olan davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davaya konu senetlerdeki imzaları vekaleten attığı ve bu sebeple davalı müvekkil şirkete borçlu bulunmadığına ilişkin iddiaları daha evvel davacı tarafından icra mahkemesinde açılan davalarda incelendiğini, davacı tarafından açılan davaların tümünün reddedildiğini, davalı müvekkil şirket davaya konu çekleri kendisinden önce gelen ciranta ile arasındaki ticari ilişki gereği teslim aldığını, ciro silsilesine göre de iyi niyetli ve meşru hamil olması nedeni ile davacının işbu senetler dolayısıyla müvekkile borçlu olmadığı iddiasında bulunması mümkün olmadığını, her ne kadar davacı tarafından davaya konu senetlerden 30/07/2016 vade tarihli senet bakımından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine takip başlatılmadığı bu durumda davalı müvekkilin diğer senetlerin de davacı tarafından vekaleten verildiğini iyi bildiği idda edilse de bu iddianın gerçek dışı olduğunu, zira söze konu icra dosyasında da davacının çift imzası mevcut olduğunu, davacı açısından alacak ile ilgili bir feragat beyanı bulunmadığını, bu nedenlerle söz konusu senetle ilgili de alacak hakları saklı olduğunu, davacı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, davacının açmış olduğu haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince; “… icra takibine konu bonolarda; lehdarın dava dışı …, keşidecinin dava dışı … olduğu ve hamilin ise; davalı … San. Tic. A.Ş. olduğu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe konu bonolarda; şirket kaşesi olan “Aksiyon …” üzerinde bir adet ve “…” ismi altında da bir adet imzanın bulunduğu, bu bonoların iki tanesinde ise “vekaleten” ibaresinin bulunduğu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe konu bono da ise; şirket kaşesi olan “….” üzerinde bir adet ve “…” ismi altında da bir adet imzanın bulunduğu, bu bono üzerinde de yine “vekaleten” ibaresinin bulunduğu, davacı tarafça dosya kapsamına sunulan Mersin …. Noterliği’ nin 13/07/2012 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesinde; dava dışı … ın davacı …’ ı “iş yerime satın alacağım mallarla ilgili olarak adıma emre muharrer senetler düzenlemeye, kambiyo taahhüdünde bulunmaya” yetkili kıldığı, bonoların altındaki imzaların her ikisinin de davacıya ait olduğu hususunun her iki tarafın da kabulünde olduğu, imzalardan biri açığa atılmış olup, diğeri ise “…” kaşesi üzerine atıldığı, davacı …’ ın dava dışı … vekili durumunda olup, vekaletnamesinde senet düzenleme yetkisinin bulunduğu, bu nedenle bonolardaki imzalardan birinin davacı …’ ın kendi adına, diğerinin ise …. vekaleten atıldığının ve davacı …’ ı bağlayacağının kabulü gerektiği, gerekçesiyle davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takiplerine dayanak senetler incelendiğinde müvekkilin herhangi bir borcunun olmadığı ve şahsi olarak borçlu gösterilemeyeceğinin sabit olacağını, söz konusu senetlerin lehtarının …, keşidecisi … son ciranta ve yetkili hamili ise … olduğunu, müvekkilinin ise söz konusu senetleri kendisini Mersin…. Noterliğinin 13 Temmuz 2012 tarih ve … yevmiye numaralı vekâletnamesiyle kambiyo evrakı düzenlemeye ve kambiyo taahhüdünde bulunmaya yetkili temsilci tayin eden … vekâleten imzadığını, bu anlamda müvekkilin söz konusu senetler bakımından kendisini şahsi borç altına sokmak gibi bir iradesi olmadığını ve sadece vekil sıfatıyla hareket ettiğini, ancak mahkemece senetlerde iki adet imza bulunmasından yola çıkılarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin vermiş olduğu bu kararın kabul görebilmesinin ancak ve ancak söz konusu ikinci imzanın hiçbir kayıt düşülmeden koşulsuz şartsız atılmış olması halinde mümkün olduğunu, somut olayda ise senette yer alan ikinci imzanın müvekkili tarafından vekâleten şerhi düşüldükten sonra atıldığını, müvekkilin şahsi borç altına girme iradesi olmadığını, Türk Borçlar Kanunu uyarınca da vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği bir sözleşme olup vekilin herhangi bir borç altına girme gibi bir iradesi söz konusu olmadığını, Y. 12. H.D. 2009/13032 E, 2009/20377 K ; Y. 19. H.D. 2002/7444 E, 2003/10473 K. Sayılı ilamında çek ve bonoyu borçluyu temsilen imzalayan vekilin senette vekaleti gösteren bir kayıt olmasa dahi sorumlu olamayacağını, o senetten borçlu asilin sorumlu olduğunu belirttiğini, mahkemenin kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.Davacı, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün .. E. ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyalarında takibe esas dört adet bonoda şahsen sorumluluğunun bulunmadığını, bonodaki imzaların … vekaleten atıldığını, 02.12.2014 tanzim 30.09.2015 vade tarihli 30.000 TL bedelli bonoda vekaleten ibaresi sehven unutulmuş ise de bu senedin de vekaleten ibaresi bulunan senetlerle birlikte tanzim edildiğini ve birlikte değerlendirileceğini belirterek borçsuzluğun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili, istinafa cevap dilekçesinde istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlığa konu; 02.12.2014 tanzim 30.08.2015 vade tarihli 40.000 TL bedelli, 02.12.2014 tanzim 30.10.2015 vade tarihli 30.000 TL bedelli ve 02.12.2014 tanzim 30.11.2015 vade tarihli 34.517 TL bedelli bonoların önyüzünde davacı yana ait iki imza mevcut olup bir imzanın keşideciye vekaleten atıldığı, diğer imzanın ise davacının şahsen sorumluluğunu gerektirdiği, 02.12.2014 tanzim 30.09.2015 vade tarihli 30.000 TL bedelli bonoda ise vekaleten ibaresinin yer almadığı ve davacı yana ait iki imza olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin davacı yanca inkar edilmeyen çifte imza nedeni ile davacının bonolardan sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar vermesi yerindedir. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 2711/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.