Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6595 E. 2020/2176 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6595 Esas
KARAR NO: 2020/2176
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2016/545 2017/774
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Davalı Şirket tarafından Denizli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası ile Faturaya dayalı olarak Müvekkili Davacı şirketten 20.220,00-TL Alacaklı olduğundan bahisle İlamsız İcra takibi başlatılmış olup, ödeme emrinin Müvekkili Davacı Şirketin Mahalle Muhtarına bırakıldığı için takibe itiraz etme imkanı bulunmadığından İcra Takibinin Kesinleştiği, İcra takibinin ekinde ve ödeme emri ekinde Faturaların ibraz edilmediği, müvekkili davacı şirketin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, müvekkili şirkete ait Ticari Defter ve dayanağı kayıtlarda söz konusu Faturaların kayıtlı bulunmadığından davalı tarafça herhangi bir belge ibraz edilmeksizin başlatılan icra takibi ile müvekkiline ait taşınmazlara ve banka hesaplarına haciz konulması nedeniyle müvekkilince Bursa 1. ATM 2016/1022 D. İş sayılı Dosyası ile İcra Veznesine yatan paranın Alacaklıya ödenmemesi yönünden İhtiyati Tedbir talep edildiği, mahkemece İhtiyati Tedbir talebinin kabul edilerek İİK. 72/3. Maddesine göre % 115 Teminat yatırılması halinde icra veznesine yatan paranın Alacaklıya ödenmemesine dair İhtiyati Tedbir Kararı verildiği, müvekkilinin davalı şirkete borçlu bulunmadığından yapılan icra takibinin İptali ile Müvekkilinin Davalı şirkete borçlu bulunmadığının Tespitine ve davalı taraf İcra takibinde Kötü niyetli bulunduğundan İİK 72/5. Maddesi uyarınca asıl alacağın % 20 sinden aşağı olmayacak şekilde Tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı Vekili davaya Cevap Dilekçesi ile; Müvekkili tarafından davacıya kesilen faturaların Döviz Faturaları olup, bu nedenle müvekkilinin Kur Farkı alacağının oluştuğunu, davacı tarafın bir çok kez uyarılmasına rağmen Kur Farkı alacağını müvekkiline ödemediğini, davacı taraf aleyhine icra takibi başlatıldıktan sonra sırf bu icra takibine sürüncemede bırakmak maksadı ile İhtiyati Tedbir Talebinde bulunulduğunu, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak almış olduğu İhtiyati Tedbir ile İcra Takibini durdurmuş olduğundan müvekkili lehine Asıl alacağın % 40 oranında Kötü Niyet Tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “Dava, Davalı Alacaklı Şirket tarafından davacı borçlu şirket aleyhine başlatılan İlamsız İcra takibinde davacı Borçlunun davalıya 20.220,00-TL tutarında borçlu bulunmadığına ilişkin olarak Açılmış Menfi Tespit Davasıdır. Davalı tarafça davacı taraf ile aralarındaki Ticari İlişki çerçevesinde davacı yana kesmiş olduğu Faturaların Döviz Faturaları olup, Faturaların düzenlendiği tarih ile ödeme tarihleri itibariyle Döviz Kurumunun değişmesi nedeniyle müvekkili lehine Kur Farkının oluştuğundan bahisle İcra takibine konu olan 30/09/2015 tarih 082948 Yevmiye nolu 18.729,62-TL Kur Farkı, 1.498,37-TL KDV Tutarı olmak üzere Toplam; 20.228,00-TL tutarlı Kur Farkı Faturasının düzenlendiği, davacı taraf ile aralarındaki Ticari ilişki kapsamında yapılan satışlar nedeniyle davacı adına düzenlenen 5 Adet Döviz Faturalarının 07/02/2015 tarihli, 14/01/2015 tarihli, 12/01/2015 tarihli, 07/01/2015 tarihli ve 02/01/2015 tarihli faturalar olup Kur Farkı faturasının da bu faturalara istinaden düzenlendiği iddiası ve beyanı ile buna ilişkin delilleri ile YMM … tarafından düzenlenen Dövizli Fatura Kesilmesi ve Kur Farkı Faturası başlıklı 22/10/2009 tarihli görüşü içeren makalenin de ibrazı ile müvekkilinin KDV Tahakkuku bakımından düzenlemiş olduğu Döviz Faturaları Kapsamında fatura düzenleme tarihi ile ödeme tarihi arasındaki Kur değişimden kaynaklı Kur Farkının Faturaya bağlanmasının KDV uygulanması yönünden zorunlu bulunduğundan müvekkili tarafından böyle bir faturanın düzenlenmesi yoluna gidildiği, ancak davacı tarafça ödenmemesi nedeniyle icra takibinin başlatıldığı, yapılan itirazın ve açılan davanın Haksız olduğu iddiasında bulunmuş, davacı taraf ise kesilen faturaların Döviz Faturası olmayıp Türk Lirası Faturası olduğu, davalı ile aralarındaki Ticari ilişkide Kur Farkı ödeneceğine dair herhangi bir Sözleşme bulunmadığı gibi daha önceki Ticari İlişkilerinde de davalı şirkete Kur Farkı adı altında herhangi bir ödemede bulunmadıklarını davalı tarafın buna ilişkin olarak tek taraflı düzenlediği ve müvekkili tarafından kabul edilmeyen Kur Farkı Faturası nedeniyle müvekkiline karşı alacak iddiasında bulunamayacağı, beyan ve iddiasında bulunulmuştur. Tarafların tüm yazılı delillerini ibraz etmeleri istenmiş, dava dosyası, ibraz edilen deliller ve taraflara ait Ticari Defter ve dayanağı kayıtlar üzerinde Bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek dosya Mali Müşavir Bilirkişi …’a tevdii edilmiş, davacı tarafça tutulan 2014 ve 2015 yılı Ticari defterlerinin usulüne uygun açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve lehine delil teşkil ettiği, davalı yana ait 2014 yılı Yevmiye Defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, 2015 yılı Yevmiye Defterinin ise kapanış tasdikinin yaptırıldığı yapılan incelemelerde 2015 yılı içerisinde davalının davacıya 12 adet Fatura karşılığı Toplam 184.542,11-TL tutarında Fatura düzenlediği, ayırca 1,95-TL tutarında ödemesinin bulunduğu, davacının ise davalıya 1 adet 27.974,06-TL tutarında iade faturası düzenleyip Toplamda; 156.570,00-TL tutarında Çek ve Havale yolu ile ödemede bulunduğu, Yıl sonu itibariyle bakiyenin bulunmadığı, davalı şirket 2015 Yılı kayıtlarının incelenmesinde ise, Davalının 2015 yılı içerisinde davacıya 13 adet karşılığılı Toplam ; 204.770,11-TL tutarında Fatura düzenlediği, davacının ise davalıya 1 adet karşılığı 27.974,06-TL tutarında iade faturası ve Toplam ; 156.570,00-TL tutarında Çek ve Havale Yoluyla ödemede bulunduğu, davalının davacıdan 2015 yılı Sonu itibariyle 20.226,05-TL tutarında Alacaklı göründüğü, aradaki farklılığın davalı tarfından davacı adına düzenlenen ve davacı Şirket kayıtlarında yer almayan 30/09/2015 tarih … Seri Nolu 20.228,00-TL tutarlı Kur Farkı Faturasından kaynaklandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide Kur Farkı Faturası düzenleneceğine dair taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi Ticari ilişkinin devam ettiği dönem içerisinde taraflar arasında daha önce Kur Farkı Faturası düzenlendiği ve ödendiğine dair herhangi bir ilişkinin ve kabulün bulunmadığı, anılan nedenlerle taraflar arasında Kur Farkı Faturası kesileceğine dair bir teammül de bulunmadığı anlaşılmakla davalı lehine bir Kur Farkı Alacağının doğduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna varılmış, her ne kadar Bilirkişi tarafından mahkemenin aksi kanatte olması ihtimaline göre kesilen faturaların çekle ödemelerin yapıldığı tarihe göre ve Kur Farkı Faturasının düzenlendiği tarihe göre ayrı ayrı Kur Farkı alacağı hesabı yapılmış ise de; Mahkememizce yukarıda belirtilen sebeplerle davalı lehine Kur Farkı alacağının doğmadığı davalının buna ilişkin olarak Tek Taraflı şekilde Kur Farkı Faturası düzenleyip tahsil edilmediğinden bahisle İlamsız icra takibi başlatmasının Haksız ve Kötü niyetli olduğu sonucuna varılmakla, davanın Kabulü ile Davacının Davalıya Denizli … İcra Müdürlüğünün … esas sasyılı icra takibinden dolayı 20.220,00-TL tutarında Borçlu Bulunmadığının Tespiti ile Yasal Şartları oluşmakla, İcra takip konusu alacağın % 20 si tutarında Hesap edilen 4.044,00-TL Kötü Niyet Tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ; taraflar arasındaki ilişkinin döviz cinsinden olduğunu, ödeme tarihinde döviz cinsinden ödeme yapılmaması halinde doğal olarak kur farkı alacaklarının doğduğunu Yargıtay’ın kur farkı için iki ayrı hususu benimsediğini ya kur farkı anlaşması ya da faturaların döviz cinsinden düzenlenmesi olarak iki farklı alternatifte kur farkı isteneceğinin içtihat edildiğini , bilirkişinin seçenekli raporunun bulunduğunu ve bu rapordaki çeklerin verildiği tarih itibari ile kur farkı hesabını da kabul etmediklerini , kur farkının ödeme tarihine göre değil fatura tarihine göre hesaplanması gerektiğini , ayrıca kötüniyet tazminatı koşullarının da oluşmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;kur farkından kaynaklanan ve icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda hukuki ihtilaf ; davalı yanca takibe konu edilen kur farkı faturalarının tahsili gerekip gerekmediği noktasındadır. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin Esas no: 2017/3234 -Karar No :2019/1778 Karar tarihi: 19/03/2019 sayılı kararında da belirtildiği gibi “….Dava, cari hesap ve kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu incelendiğinde kur farkına esas olan faturalara yönelik ödemelerin bir kısmının çek ile yapıldığı görülmektedir. Çek ile yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır….” Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/1227 Esas 2019/1611 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “….Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken,…” denilerek temel ilkeler ortaya konulmuştur. Ödemelerin tamamına yakının çekle olduğu görülmektedir. Diğer cari hesap hareketinin de mal iade faturası olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kur farkı talebinin koşulları oluşmadığından davacı yanın menfi tespit istemi yerinde olup; mahkeme kararı da bu doğrultuda olmakla davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 1.381,22 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 345,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.035,91 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4-Davacı avansından kullanılan 12,50 TL tebligat gideri ile 28,00 TL posta gideri toplamı 40,50 TL nin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/12/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.