Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6586 E. 2019/555 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6586 Esas
KARAR NO : 2019/555
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2017
NUMARASI : 2016/373 2017/131
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan satış vaadi sözleşmesiyle daire satın aldığını, dairenin 03/12/2014 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, ancak taşınmazda birçok sorun bulunduğunu, taşınmazın yapımında kullanılan ses yalıtımının standartların altında ve kalitesiz malzemeden yapıldığını, yine müvekkiline 86,31 m² bahçe satılmasına rağmen bahçe kısmının müvekkiline teslim edilmediğini, dairenin satıştan önce yanıltıcı reklam ve ilanlar yapıldığını, yapımında kullanılan inşaat malzemelerinin standartlara ve teknik şartnameye aykırı olduğunu, yine geç teslim edildiğini, müvekkilinin bundan dolayı zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile …. – …. – ……… arasında imzalanan arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi sözleşmesinin 14.17 maddesi gereğince bağımsız bölümlerin alıcılarına teslim edilememesinden, geç teslim edilmesinden veya şartnameler, sözleşme ve ekleri ile diğer belgeleri uygun yapılmamış olmasına ve kabul sonrası gizli ayıplardan dolayı gelecek her türlü hukuki ve cezai yaptırımdan yüklenicinin sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumlu olmadığını, konutların ve diğer tesislerin yüklenici ortak girişim tarafından pazarlanıp satıldığını, yine dairenin yüklenici tarafından davacıya teslim edildiğini, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 23/01/2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 14.8 maddesi gereğince alıcının sözleşme nedeniyle doğacak tüm tazminat ve talep haklarının muhatabının yüklenici olduğunu, yine her türlü ayıp, kusur ve eksik imalatlar ile gecikmeden doğabilecek muhtemel zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğu, ayrıca sözleşmenin 14.9 maddesinde sözleşme hükümlerinin karşılıklı olarak müzakere edildiği, içeriğine dahil olarak ve özenle okuyarak alıcı tarafından imzalandığının hüküm altına alındığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 23/01/2012 tarihli davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 14.8 maddesi uyarınca alıcı olan davacının satış vaadi sözleşmesi nedeniyle doğacak tüm tazminat ve talep hakları muhatabının yüklenici olduğunu, sözleşmenin 14.9 maddesinde de alıcının sözleşme hükümlerini karşılıklı olarak müzakere edildiğini, içeriğine dahil olarak ve özenle okuyarak imzalamış olduğunu kabul ettiğini, her iki tarafın tacir olup davacının ayıplı imalat nedeniyle doğan zararlarının sadece yükleniciden talep edilebileceği, sözleşmenin 14.8 maddesine göre ayıplı imalattan kaynaklanan zararın tapunun devri dışında sorumluluğu bulunmayan davalıdan talep etme hakkı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; Yargıtay uygulamalarından anlaşılacağı üzere işbu davada davalıya husumet düştüğünü, zira taşınmazın devir öncesi veya sonrasında mülkiyet hakkı sahibinin davalı olduğunu, ayrıca davalının tüm satış reklamlarında emlak konut güvencesi diye ilanları bulunmasına rağmen mahkemenin bu hususu gözardı ettiği, Yargıtay 13 HD’nin 2014/17371 Esas – 2015/22536 Karar sayılı ilamının ve yine 2013/30089 Esas – 2014/9011 Karar sayılı ilamlarının bu yönde olduğunu, düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesinde de satmayı vaad edenin davalı olduğunun açıkça görüldüğünü, yine sözleşmenin 2.maddesinde satıcı olarak davalının adı geçtiğini, Yargıtay kararlarına göre satıcıya husumet düşeceğini bildirmiştir. Davacı ile davalı arasında düzenlenen 23/01/2012 tarihli düzenleme şeklindeki ……. Projesi Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin 2.maddesinde; satıcı olarak davalının adı geçtiği ve yine arsa maliki olarak davalının adı geçtiği, yüklenici olarak ise ……… A.Ş Adi Ortaklığı, alıcı olarak ise davacının adının geçtiği, sözleşmenin 14.8 maddesinde; alıcının sözleşme gereklerinin yerine getirmesi halinde bağımsız bölümün tapu devrini vermesi dışında hiçbir yükümlülüğü olmadığı, alıcının satış vaadi sözleşmesi nedeniyle doğacak tüm tazminat ve talep hakları muhatabının yüklenici kabul edileceği, hür türlü ayıp, kusur ve eksik imalatlar ile gecikmeden doğan muhtemel zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğunu kabul ettiği, yine 14.9 maddesinde, alıcının işbu sözleşme hükümlerini karşılıklı olarak müzakere ettiği, içeriğine dahil olarak ve özenle okuyarak imzalamış olduğunu kabul ettiği görülmüştür. Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi sözleşmesinin ise davalı ile yüklenici arasında düzenlendiği, yüklenicilerin ise …….. Ltd. Şti, ……. A.Ş ……… A.Ş ortak girişimi arasında düzenlendiği, sözleşmenin 14.maddesinde yüklenicinin sorumluluklarının düzenlendiği görülmüştür.Davalı tarafından cevap dilekçesinde Yargıtay 13 HD’nin 2014/34355 Esas – 2015/29452 Karar sayılı ilamına dayanıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesi nedeniyle satıma konu taşınmazın geç teslim edildiği ve yapımında kullanılan inşaat malzemelerinin standartlara ve teknik şartnameye aykırı olması nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasıyla açılan tazminat davasıdır. Davalı taraf kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Taraflar arasındaki 23/01/2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 14.8 maddesinde; davacı alıcının işbu satış vaadi sözleşmesi nedeniyle doğacak tüm tazminat ve talep haklarının muhatabı olarak dava dışı yükleniciyi kabul ettiği, yine her türlü ayıp, kusur ve eksik imalatlar ile gecikmeden doğabilecek muhtemel zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğunu peşinen kabul ettiği şeklinde bir düzenlemenin bulunduğu görülmüştür. Yine davalı satıcı ile dava dışı yükleniciler arasında düzenlenen arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi konulu sözleşmenin 14.17 maddesinde bağımsız bölümlerin alıcılarına teslim edilememesinden, geç teslim edilmesinden veya şartnameler, sözleşme ve ekleriyle diğer belgelere uygun yapılmamış olmasından ve kabul sonrası gizli ayıplardan dolayı gelecek her türlü hukuki ve cezai yaptırımdan yüklenicinin sorumlu olduğu, bu hususlarda davalı satıcının sorumlu olmadığına ilişkin düzenlemeler olduğu görülmüştür. Gerek anılan bu sözleşme hükümleri, gerekse davacının tacir olup 6102 Sayılı TTK’nun 18.maddesi uyarınca basiretli davranması gerektiği, imzaladığı sözleşmede dava dışı yüklenicinin sorumlu olduğu yolunda kabulü bulunduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/03/2019