Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6573 E. 2020/2037 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6573 Esas
KARAR NO : 2020/2037 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2017
NUMARASI : 2016/406 E., 2017/830 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/161 Esasına kayden açtığı davasında müvekkili firmanın … T.A.Ş. Pozcu/Mersin Şubesi’nin 28/02/2013 keşide tarihli, … çek numaralı,67.000,00 TL bedelli çeki ile alacaklı olduğunu, işbu çekin 23.05.2013 tarihinde müvekkil firma tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E.Sayılı Dosyası ile takibe konulduğunu, bu dosyanın borçlularının keşideci …Tic.San.Ltd.Şti. ve cirantalarının … San. Tic.Ltd.Şti. ile … San.Tic.Ltd.Şti. olduğunu, takibin borçlu … Ltd. Şti. Tarafından kesinleştiğini, borçlulardan …San.Tic.Ltd.Şti’nin İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/551 E.sayılı dosyası ile takip konusu çekteki imzaya itiraz ettiğini, mahkemenin 2013/974 K. Sayılı ve 10.12.2013 tarihli kararı ile imzanın şirket yetkilisi … ait olmadığı gerekçesi ile icra takibinin …San.Tic.Ltd.Şti. hakkında durdurulduğunu, borçlu … Şti’nin söz konusu icra dosyasına yönelik itirazının kötü niyetli olduğunu, keza …. Şti’nin ortaklarının …, … ve … ve yetkilisinin … olduğunu, davalı …’in şirketi temsile yetkili olmadığı halde söz konusu çeke şirketin kaşesini basıp şahsi imzasını atarak ciro yolu ile müvekkiline verdiğini, davalının şirket kaşesi altındaki şahsi imzasından dolayı çek bedeli ve ferilerinden şahsen sorumlu olduğunu, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, davalının %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının İstanbul 6. İcra Mahkemesinin 2014/476 Esas sayılı dosyasında takip dosyasına ilişkin itirazın kaldırılması davası açtığını, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup kararın temyiz aşamasında olması nedeniyle henüz kesinleşmediğini,icra mahkemesindeki dava devam ederken bu davanın açılmasının usule aykırı olduğunu beyanla davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddine; müvekkilinin davacı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, olayın tarafı olmadığını beyanla davanın husumet yönünden reddine; davanın esası hakkındaki savunmasında ise davalının takip konusu çekte adının dahi geçmediğini, bu nedenle şahsi olarak borçlu olmadığını , çekin bir çok defa el değiştirdiğini, bu sırada söz konusu evraktaki ciro silsilesinin bozulduğunu, davacının çeki gasp ve hırsızlık yoluyla … Şirketinden aldığını, bu kapsamda davacı adına suç duyurusunda bulunulduğunun öğrenildiğini beyanla davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “Davamızın dayanağını oluşturan takip konusu çek, Yargıtay 12. HD’nin 2015/2912 Esas – 2015/10966 Karar sayılı kararı ile İİK’nun 68. Maddesinde belirtilen imzası ikrar edilmiş belge niteliğinde sayıldığından,alacağın söz konusu belgeye dayalı olması karşısında,takibe davalı borçlunun itiraz etmesi nedeniyle ortaya çıkan ihtilaf icra mahkemesinde çözümlenebilir niteliktedir. Yargıtay 19. HD’nin yukarıda belirtilen içtihadı dikkate alındığında, davacı, dava konusu takibe itiraz üzerine İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/476 Esas sayılı dosyasında itirazın kaldırılması davası açmışken ve davanın reddine ilişkin mahkeme kararı Yargıtay 12. HD’nin 22.04.2015 tarihli kararı ile bozulmuş olup söz konusu dava derdest iken ihtilafın anılan icra mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği halde mahkememizde 27.03.2015 tarihinde iş bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmış, bu nedenle açılan davanın reddine; davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle mahkemenin hukuki yarar kavramını hatalı yorumladığını, dava açıldığı tarihte davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu ve haklı da olduğunu, sonradan borcun ödenmesi nedeni ile davanın konusuz kaldığını, konusuz kalmaya uygun şekilde hüküm kurulması gerektiğini, ücreti vekalete ve yargılama giderlerine hak kazandıklarını beyanla kararın kaldırılarak bu yönde hüküm kurulmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;itirazın iptali davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı yan; davalının çekteki yetkisiz temsilci imzasından dolayı şahsi sorumluluğuna istinaden takip başlatmış ve borçlunun itirazı üzerine önce İcra Hukuk Mahkemesinde itirazın kaldırılmasını talep etmiş, davanın reddi üzerine temyiz etmiş, temyiz neticesi beklemeden itirazın iptali davasını açmıştır.Dava açıldıktan sonra İcra Hukuk Mahkemesince verilen red kararı Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/2912 Esas ve 2015/10966 Karar sayılı kararı ile bozulmuş ve sonrasında İcra Hukuk Mahkemesince 2015/1587 Esas sayılı davada davanın kabulüne karar verilmiş ve yeniden Yargıtay’a gönderilmiştir.Bu süreç devam ederken borcun tamamen ödenmesi neticesi davacı alacağına kavuşmuştur.Eldeki davanın genel mahkemede genel hükümlere göre açılmış olması nedeni ile davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sonradan alacağına kavuşmuş olması nedeni ile davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerekmekte ve davalı yanın yargılama giderleri ve harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulması gerektiğinden ; davacı yaın istinaf başvurusunun kabulüne ve hükmün kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE ; İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2- İlk derece mahkemesine açılan davada A. Davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına B.İtiraz haksız olup, alacak likit bulunduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine C.. Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 776,90 TL harç miktarından mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 722,50 TL harcın davacı yana karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine D. Davacı yanca yapılan ilk derece mahkemesi yargılama giderleri olan ;peşin harç ve başvuru harcı gideri 82,10 TL, tebligat ve posta gideri toplamı 154,00 TL ki toplam 236,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine E. AAÜT 6. Maddeye göre hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine F. Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iade edilmesine İSTİNAF YARGILAMASINDA 3-Davacı yanca yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde talibi halinde iade edilmesine 4- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 12,50 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 34,40 TL olmak üzere toplam 132,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 26/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar erildi.