Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6570 E. 2020/2033 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6570 Esas
KARAR NO : 2020/2033 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2017
NUMARASI : 2014/1067 E., 2017/404 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından kambiyo takiplerine ilişkin icra takibi başlatıldığını, müvekkiline ödeme emrinin gönderildiğini, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin dayanağı 21/03/2013 keşideli, 31/10/2013 vadeli 15.000-TL tutarındaki bono üzerinde yer alan imzaların müvekkilinin eli mahsulü olmadığını, davanın kabulü ile İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına borçlu olmadıklarının tespitine, senedi icra takibine konulması nedeni ile % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karşı yanın mahkumiyetine, senedin icra takibine konulması nedeni ile dava sonuna kadar icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdruulmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın … ‘e ihbar edilmesine,davanın ihbarından sonra …’in imza örneklerinin alınmasına ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetli davacının alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydıyla icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine, davacı hakkında 6100 sayılı HMK.m.329 hükmünün uygulanmasına, yargılama harç, masraf ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; ” İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında 21.3.2016 keşide tarihli 15.000 TL bedelli bonoya dayanak yaptırılarak kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığı, davacının senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde iddiası mevcut olmakla senedin keşide edildiği tarih itibariyle …’in Ticaret Sicil Müdürlüğü’ndeki kayıtlara göre ferden kayıtlı olup şirket unvanı bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça babası …’in veya muhasebe Müdürünün senedi verebileceği iddiası ortaya konmuş ise de şirkette ilgili iddiaların ispatlanamadığı, alınan ATK raporuna göre senetteki imzanın …’e ait olmadığı bu nedenle takibe konu bonodan ötürü borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş, davanın kabulüne hükmedilerek kötüniyet tazminatı yönünden şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Senetteki imzanın davacıya ait olmaması halinde bu imzanın davacının babası …’e ait olma ihtimali kuvvetlidir. Bu durumda 6102 sayılı TTK m. 678 hükümleri gereğince senet miktarı borçtan … sorumlu olacaktır.Taraflar arasındaki ticari ilişkide davacının babası … davacı işyeri yetkilisi sıfatıyla müvekkillerle muhatap olmuş, yapılan ticaretin tarafı olarak yine kendisi hareket etmiştir. Yani ticari ilişki boyunca müvekkiller ile muhatap olan kişi … olup, bu çerçevede söz konusu kişi ile yapılmış birçok telefon görüşmesi olduğu gibi söz konusu kişi birçok kereler müvekkil işyerine de gelmiştir. Bundan başka yaptığımız araştırmalarda, davacının faaliyet adresi olan … sıtesı … mah. … cad…. merter/İSTANBUL adresinin aynı zamanda …’in ortağı ve yetkilisi olduğu ve şu an itibariyle iptal firma olan … LIMITED SIRKETI’in şube adresi olduğunu da tespit etmiş bulunmaktayız. Söz konusu şirket de düğme sektöründe faaliyette bulunan bir firma olup, 31/07/203 tarihi itibariyle tasfiye/ iptal edilmiştir. Ancak takip konusu senedin müvekkillere verildiği tarih olan 21/03/2013 tarihinde de bu firma adı geçen adreste faaliyetlerine devam etmekte olup, aynı işyerindeki diğer firma olan davacı firmasının yetkilisi olan … de … isimli bu kişinin kızıdır. Zaten … ile yapılan ticarette davacı firma adına firma sahibi sıfatıyla hareket eden kişi …’dir. Yani görüldüğü üzere davacı firma adresinde … tarafından farklı isimlerle gerek bizzat gerekse perde arkasından faaliyette bulunulmaktadır. Bu vesile ile de …, davacı firmanın yetkilisi olduğunu müvekkillere söylemek suretiyle müvekkillerle muhatap olmuş ve ticaret yapmıştır (ilgili ticaret sicil kayıt örnekleri dosyadadır). Bundan başka yine davacının adıyla kurulmuş bulunan … lımıted sırketı’nin eski ortaklarından biri de yine …’dir. Görüldüğü üzere; … yaptığı ticarette ya kızının adını unvan olarak kullanmış ya da firmayı kızının adına kurup tüm ticari iş ve işlemleri kendisi yürütmüştür. Bu durumda, senedi …’in imzalamış olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda 6102 sayılı TTK.m.778 atfıyla aynı yasanın 678’inci maddesindeki: “Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir” hükmü nedeniyle adı geçen …’in de borçtan sorumlu olacağında şüphe yoktur. Bu durumda bu durumu bilen ve bilmesi gereken … ile birlikte … müteselsilen sorumlu olmalıdır.Bunun gibi davacı adresinde muhasebe müdürü olarak çalışmakta olan … isimli kişinin de imzalamış olma ihtimaline binaen anılan kişinin de ihbaren davaya dahil edilerek imzalarının temini istenilmiştir. Ancak anılan taleplerimiz mahkemece kabul görmemiş ve eksik inceleme ile karar verilmiştir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; takibe dayanak senetteki imza itirazına dayalı menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Mahkemece usulüne uygun şekilde yaptırılan kriminolojik incelemede ; alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre keşideci sıfatı ile davacı … ‘e atfen atılan imzanın …’in eli ürünü olmadığı anlaşılmış ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar davalılar ; imzanın … babasına ait olabileceği, ticareti fiilen babasının yürüttüğü bu nedenle yetkisiz temsilci tarafından senet imzalanması halinde imza edenin şahsen sorumlu olduğu ve imzanın yine muhasebe müdürüne de ait olabileceği ve şahsi sorumluluğu gerektirdiğinden bahisle eksik inceleme yapıldığını beyan ederek istinaf etmişlerse de ; takipte ilgili kişilerin şahsi sorumluluğuna ilişkin bir talep ve takip bulunmadığı ve davada davalı/ davacı gibi bir sıfatları bulunmadığından ,açılan davanın açılış nedenine göre ilk derece mahkemesi kararı doğru görünmekle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 1024,65 TL harçtan peşin olarak alınan 224,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 799,89 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.