Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6529 E. 2021/377 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6529 Esas
KARAR NO: 2021/377
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2016
NUMARASI : 2014/1304 2016/676
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, … Ltd. Şti ile müvekkilinin yetkilisi olduğu … Ltd. Şti arasında … Ltd. Şti’ne ait Tekirdağ ile Malkara ilçesinde bulunan makine parkı, demirbaşlar ve 23 dönüm tarlanın içindeki şantiye sahası ve kömür maden ocağı ile birlikte satışının 390.000,00 TL bedelle kararlaştırıldığını, müvekkilinin … şirketine ait işçi ödemeleri, başkalarına olan borçları ödediğini, ayrıca bir kısım elden ödeme yaptığını, bu ödemeler düşüldükten sonra bakiye 85.000,00 TL borç kaldığını, kalan bu borç için bir adet sadece imzalı boş senedin davalıya verilmek üzere satışa aracılık yapan … teslim edildiğini, ancak devralınan işletmenin ekstradan borçları çıktığını, taşınmazın devrinin yapılmadığını, müvekkilinin de bunun üzerine bakiye 85.000,00 TL’yi ödemediğini, davalının ise teminat olarak verdiği ancak tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle iptali gereken boş senedi 400.000,00 TL bedel yazarak icra takibine konu ettiğini, alacağın gerçek olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; takip ve dava konusu senedin ön yüzünde davacı adına atılı imzanın davacının eli ürünü olduğu, senedin davacı tarafından davalıya imzalı boş olarak verildiğinin ifade edildiği, senet düzenleyen kişinin senet üzerine yazılacak yazı ve rakamı da öngörmesi gerektiği, senette teminat olarak verildiğine dair kayıt bulunmadığı gibi bu konuda bir sözleşme de ibraz edilmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; alınan raporda senet ön yüzünde yer alan el yazılarının ve rakamların davalının eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, 400.000 sayısının ön ve arkasındaki kapatma işaretlerinde kullanılan kalemin ise farklı bir kalem olduğunu, borçlu imzasında kullanılan kalemin ise başka bir mürekkepli kalem olduğunun tespit edildiğini, davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/36532 sayılı dosyasında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şikayette bulunduklarını, müvekkilinin rızası olmadan güven ilişkisine uymayan şekilde senet doldurulmasının açık olduğunu, mahkemenin yazıların hangi tarihte oluşturulduğu konusunda teknik bir metot bulunmadığını belirttiğini, oysa Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü İhtisas Dairesi’nin bu konuda inceleme yapmaya ehil olduğunu, bu konudaki ek rapor taleplerinin dinlenilmediği gibi tanık talebinin de reddedildiğini, ispat hakkının kısıtlandığını, başkaca delillerinin de incelenmediğini bildirmiştir. Davacı vekili 20/07/2017 tarihli ek istinaf beyanında; dava konusu ile ilgili olarak CD’lerinin mevcut olduğunu, CD kayıtlarında davalının müvekkilinden alacaklı olmadığının avukatlık bürosunda 2013 yılı Nisan ayındaki toplantıda beyan ettiğini gösterir büro içi kamera kayıtlarının bulunduğunu, bunların incelenmesi gerektiğini istemiştir. Davacı vekilinin 17/12/2018 tarihli dilekçesinde; davalının bir başka kişiye 485.000,00 TL ve 310.000,00 TL’lik senetler nedeniyle takip yaptığını, bu eyleminden dolayı İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/64 esas ve 2016/363 karar sayılı ilamıyla mahkum olduğunu, ayrıca son 4-5 yıldır yazı ve imza yaşının tespit edilmekte olduğunu, bu konuda Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/330 Esas, 2017/38 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı bulunduğunu belirtmiştir. Takip ve dava konusu senedin 22/06/2009 tanzim, 24/01/2010 vade tarihli, 400.000,00 TL bedelli ve nakden kaydıyla düzenlendiği, keşidecinin davacı, lehtarın ise davalı olduğu görülmüştür. 3 Kasım 2008 tarihli sözleşme başlıklı belgede; satanın … Ltd. Şti, satın alanın …Ltd. Şti olduğu, sözleşmeyle … şirketine ait taşınmazın … şirketine kiraya verildiği, aynı yerin 2.000,00 TL karşılığında kesin satış taahhüdünde bulunulduğunu, Ocakta bulunan tüm müşteminat ve tesislerin fatura karşılığı … şirketine satıldığı ve işletme haklarının da devredildiği, fatura bedelinin çekle tahsil edildiğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Davacı tarafın 06/04/2015 tarihli dilekçeyle tanık listesi verdiği ve 6 kişinin dinlenmesini istediği görülmüştür. Dava dilekçesinde delil olarak takip dosyaları, icra mahkemeleri dosyaları, tapu kayıtları, şahitler, noterden verilen beyanlar, el yazılı ödeme notları ve hür türlü delilin gösterildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/03/2016 tarihli 3 kişilik grafolog bilirkişi raporunda; senedin ön yüzünde davacı adına atılan borçlu imzasının davacının eli ürünü olduğu, senedin arka yüzünde yer alan … isim yazısı ve imzanın …’un eli ürünü olduğu, senet ön yüzünde yer alan el yazı ve rakamların …’un eli ürünü olduğu, ön yüzde yer alan el yazıları ve rakamların aynı mürekkepli kalemle yazıldığı, 400.000 sayısının ön ve arkasındaki kapatma işaretlerinin başka bir mürekkepli kalemle yapıldığı, borçlu imzasında kullanılan kalemin ise diğer bir başka bir mürekkepli kalem olduğu, söz konusu el yazısı, rakam ve imzaların hangi tarihte oluşturulduğu, ya da önce veya sonra olduğu konusunda hali hazırda kullanılan bilimsel kabul görmüş ve objektif herhangi bir teknik metodun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilinin 01/06/2016 tarihli celsede; rapora itiraz ettiklerini, tarihlerinin tespitini istediklerini beyan ettiği, mahkemenin ise bu talebin dosyaya ve sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu senedin, ödenmeyen bakiye 85.000,00 TL’nin teminatı olarak verildiğini, ancak davalı tarafın senede 400.000,00 TL bedel yazarak takibe koyduğunu iddia etmiştir. Bilindiği üzere HMK uyarınca senede karşı yapılan iddiaların senetle ispatlanması gerekir. Somut olayda davalı taraf kambiyo senedine dayanmıştır. Davacının bu senedin teminat senedi olduğuna ve bedelin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair iddialarını yazılı ve usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Her ne kadar senedin ön yüzünde yer alan el yazısı ve rakamların davalının eli ürünü olduğu anlaşılmış ise de, bu durum dava konusu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ispatlamaz. Öte yandan dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair senet üzerinde hangi ilişkinin teminatı olduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi bu senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı bir delil de sunulmamıştır. Ayrıca günümüz teknolojisi ile yazı yaşı tayini yapılamamaktadır. Bundan başka istinaf aşamasında davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği hazırlık soruşturmasının celbine karar verilmiş olup yapılan incelemede, davalı hakkında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan dolayı takipsizlik kararı verildiği, hazırlık soruşturması kapsamında şüpheliler davalı … ile dava dışı … ifadelerinin bulunmadığı, yine takipsizlik kararına itirazın reddedildiği anlaşılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2021