Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6511 E. 2020/2051 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6511 Esas
KARAR NO: 2020/2051
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2016/181 E. – 2017/103 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkil aleyhine davaya konu 2012/01778 sayılı tasarımdan doğan hakların ihlal edildiği gerekçesiyle tazminat talepli olarak İst.3 FSHH mah. 2015/134 E.sayılı dosyası ile dava açtığını bu davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek, karara çıktığını , söz konusu kararın henüz kesinleşmediğini, davaya konu edilen 2012/01178 sayılı tasarım daha önce başka firmalar tarafından kamuya arz edildiğini , yeni ve ayırt ediciliği olmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olarak daha önce piyasaya arz edilmişbaşka bir firmaya ait ürünü kendi adına tescil ettirdiğini ve müvekkil firma aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak söz konusu tecavüz davasını açtığını ve kısmen lehine sonuçlandığını, davalı taraf adına tescilli 2012/01778 sayılı tasarım yenilik ve ayırt edicilik kriterine haiz olmadığını beyanla , davalı adına tescilli 2012/01778 sayılı Endüstriyel Tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve davalı adına tescilli endüstriyel tasarımdan kaynaklanan haklarını müvekkiline ve onun müşterilerine karşı kullanmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine harç masraf ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil firmanın 1994 yılında tamamen yerli sermaye ile kurulduğunu 1998 yılında ticaret ünvanını aldığını davacı tarafın son olarak müvekkilinin tasarım tescil belgesine sahip olduğu dava konusu ürünü taklit etmeye başladığını, bunun neticesinde İst. 3 FSHH mah. 2015/134 e.sayılı daosyası ile men ve tazminat davası açıldığını , davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının kabülü mümkün olmadığını müvekkilinin dava konusu ürünü 2008 yılından beri yurt içinde ve hemde yurt dışına üretip sattığını, davacı tarafın öncelikli olarak iddialarını ispat ile yükümlü olduğunu , müvekkilinin bu üründe hak sahibi olduğnu , müvekkilinin üretiminden önce dava konusu ürüne benzer ürünler başkası tarafından üretilmiş olsa dahi aradaki farklar sebebiyle müvekkilinin yinede tasarım tescilbelgesi almaya hak kazandığını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. davalı vekilinin cevap dilekçesinde delil listesi ile sunacakları fatura örneklerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin dava konusu ürünü 2008 yılından beri hem yurt içine hem de yurt dışına üretip sattığını, zaman içerisinde ürünün piyasasında popüler hale gelmesi ve yurt içinde, yurt dışında taklitlerinin üretilmesi üzerine 2012 yılı itibari ile tasarım tescil belgesi talebinde bulunduğunu beyan ettiği, dilekçe ekinde 07.11.2008 tarihli, 02.04.2009 tarihli ve 03.07.2009 tarihli fatura örneklerini ibraz ettiği, bizzat davalı tarafından davaya konu tasarım tescil belgesi ürünün 2008 yılından beri üretildiği beyan edilmekle, sunulan faturalarda da epilasyon aleti, epilasyon yayı ismi ile ürünlerin satıldığı, 554 sayılı KHK 6.madde gereğince ürünlerin başvuru tarihinden önce kamuya sunulduğunun davalı tarafından kabul edildiği, KHK 8.madde de yenilik ve ayırt edici niteliği etkilemeyen açıklamalar başlığı altında koruma talep edilen bir tasarımın başvuru tarihinden önceki 12 ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki 12 ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulmasının ayırt ediciliği etkilemeyeceği beyan edilmişse de, davaya konu tasarımın başvuru tarihinin 15.03.2012 tarihi olduğu, fatura tarihleri ve 2008 yılından itibaren iç ve dış piyasada ürünün satıldığının davalı tarafça kabul edildiği gözönüne alınarak, 12 aylık süreden önce kamuya sunulmakla yenilik ve ayırt edicilik unsurlarının bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalı şirket adına TPE de kayıtlı 2012/01778 tescil numaralı endüstriyel tasarımın yenilik vasfı bulunmadığından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde Türk Patent ve Marka Kurumu’ na bildirilmesine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 06.07.2017 tarihli celseye sunmuş oldukları mazeretlerini haksız yere kabul etmediğini ve yokluklarında karar verdiğini, bu şekilde savunma haklarının kısıtlandığını, davacı vekilinin iddia etmiş olduğu ancak taraflarınca kabulü mümkün olmayan bazı hususlar mazeretleri kabul edilmemiş olması sebebiyle mahkeme huzurunda taraflarınca gündeme getirilemediğini, mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde mahkeme konuya ilişkin kararını yürülükte olmayan 554 sayılı KHK çerçevesinde verdiğini, oysa iş bu dava dosyasına ilişkin hükmün 6769 sayılı SMK’ya göre verilmesi gerektiğini, mahkeme haksız yere mazeretlerini reddetmemiş olsaydı 6769 sayılı Kanun çerçevesinde yapacakları savunmaları ile haklılıklarını ıspat edebileceklerini, tüm bu açıklanan hususların eksik incelemeye sebebiyet verdiğini, yeniden yapılacak yargılama ile birlikte 6769 sayılı kanun çerçevesinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde tescilli ürünlerinin özgün ve koruma kapsamında kalması gereken bir ürün olduğu olduğunun ortaya çıkacağını beyan ederek ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu … nolu “epilasyon yayı” tasarımı TPE nezdinde davalı şirket adına tescilli olup başvuru ve tescil tarihi 15.03.2012’dir. Davacı vekili, savunma hakkının kısıtlandığını iddia etmiş ise de; mahkemenin 18.05.2017 tarihli celsesinin; HMK 184-186 md gereğince bir sonraki sözlü yargılamaya geçileceği ve hazır olmayan tarafın yokluğunda karar verileceğine ilişkin ihtarda bulunularak davalı vekilinin huzurunda ertelendiği, davalı vekilinin karar duruşmasında mazeretini belgelendirmediği gerekçesi ile mazeretin reddine karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf istemi incelenmiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı cevap dilekçesinde; 2008 yılından bu ürünü hem üretip hem satmakta olduğunu, zaman içinde ürünün popüler hale gelmesi ve taklitlerinin üretilmesi üzerine 2012’de TPE nezdinde tasarım tescil başvurusu yapıldığını açıkça beyan etmiş ve delil olarak 07.11.2008, 02.04.2009, 03.07.2009 Tarihli fatura örneklerini sunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte olan 554 sayılı KHK 8.maddesi gereğince; ” Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki oniki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, “rüçhan tarihinden önceki oniki ay içerisinde” tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu komuya sunulursa, bu açıklama 6 ncı ve 7 nci maddeleri çerçevesinde tasarımın yenilğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez”. Bu durumda ilk derece mahkemesince davalının cevap dilekçesi içeriği, davalının sunduğu faturaların tarihleri, dava tarihinde yürürlükte olan 554 sayılı KHK 5,6 ve 8.maddesi ile birlikte değerlendirilerek tasarıma konu ürünün 12 aylık süreden önce kamuya sunulduğu ve bu nedenle yenilik ve ayırt edicilik unsurlarının bulunduğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olup mevcut delil durumuna göre bilirkişi incelemesi yapılmaması da yerindedir. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, – Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 4,40TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.