Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6509 E. 2020/1997 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6509 Esas
KARAR NO: 2020/1997
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2017
NUMARASI: 2016/252 2017/468
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında maaş ödemeleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıya 40.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu bedelin davalının 97 adet personeli adına müvekkili banka nezdinde maaş hesabı açması ve sözleşme süresince personelin maaş ödemelerinin bu hesaptan yapılması karşılığı davalıya ödendiğini, ancak davalı şirketin birkaç ay içinde çalışan sayısının hızla azaldığını, hesapları üzerine hacizler gelmesi nedeniyle personel maaşlarının hesaptan ödenemediğini, ayrıca davalı şirketin tasfiye sürecine girdiğini, davalının sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren yükümlülüklerinin hiçbirini yerine getirmediğini, sözleşmenin 5.3 maddesinde yer alan hakları nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini ve ödedikleri 40.000,00 TL’nin iadesini istediklerini, ancak davalının 12.000,00 TL’yi müvekkiline iade ettiğini, bakiye 28.000,00 TL’yi iade etmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tasfiye memuru … hakkında takip ve dava açılamayacağını, bu kişi hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, müvekkili şirketin 30/09/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında tasfiye kararı aldığını, şirketin 26/03/2015 tarihinde poliçe üretimini durdurduğunu ve sigortacılık faaliyetlerine son verdiğini, sözleşme gereğince şirket çalışanlarının hesabına herhangi bir ödeme yapılmadığını, ayrıca davacının yaptığı ödemenin hizmet bedeli olarak yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının sözleşme gereğince 24/05/2013 tarihinde davalıya 40.000,00 TL ödeme yaptığını, davalının maaş ödemelerini 29/12/2014’ten itibaren bankaya yatırmadığı, bu şekilde sözleşme sona ermeden davalı yanın sözleşme yükümlülüklerini ihlal ettiği, davacının sözleşmenin ayakta kalacağı inancıyla verdiği paranın iadesi koşullarının oluştuğu gerekçeleriyle 27.500,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 27.996,89 TL üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere müvekkilinin 30 ay maaş ödemesi yaptığını, sözleşmenin 36 ay süreli olduğunu, dolayısıyla 6 aylık dönem için müvekkilinin ödemesi gereken tutarın hesaplanması gerektiğini, bankanın bu ödemenin hizmet bedeli karşılığında yaptığını, mahkemenin bu hizmetin ne olduğunu araştırması gerektiğini, ayrıca sözleşme gereğince şirket çalışanlarının hesabına da herhangi bir ödeme yapılmadığının anlaşıldığını, mahkemenin bu hususlar üzerinde durmadan eksik inceleme ile karar verdiğini, ayrıca müvekkili şirketin tasfiye sürecinde olması nedeniyle gerekli bilgi ve belgeye de ulaşılamadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı taraf aleyhine 27.500,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 27.966,75 TL’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, dayanak olarak ihtarname ve maaş ödemeleri sözleşmesi gösterildiği, davalı tarafın ise şirket çalışanlarına ödeme yapılmadığının tespit edildiği gerekçesiyle takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya 24/05/2013 tarihinde 22/05/2013 tarihli fatura bedeli açıklamasıyla 40.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalının düzenlediği 22/05/2013 tarihli faturanın ise 40.000,00 TL bedelli olup hizmet bedeli açıklamasıyla düzenlendiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 24/04/2013 tarihli maaş ödemeleri sözleşmesinin 5.1 maddesinde; sürenin 3 yıl olduğu, 5.2 maddesinde; davalının 97 adet personeli için maaş hesabı açılması, ilk maaş ödemesinin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde 40.000,00 TL’nin davalı şirketin bankadaki hesabına ödeme yapılacağını, personel sayısının beyan edilen sayının %25 altına düşmesi halinde işten ayrılan personel için davalıya yapılan ödemelerin davalı tarafından bankaya kıstel yevm usulüyle iade edileceğinin hükme bağlandığı, 5.3 maddesi ise; taraflardan birinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi halinde diğer tarafın ihlalde bulunan tarafı iadeli taahhütlü mektupla veya noter marifetiyle ihtar edeceği, tebliğden itibaren 15 gün içinde ihlalin giderilmemesi halinde ihtar eden tarafın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisinin bulunduğu, ayrıca sözleşmenin bu madde uyarınca banka tarafından feshi halinde davalının 5.2 maddede belirtilen bedeli bankanın ilk yazılı talebi üzerine nakden ve def’aten bankaya ödemeyi kabul ettiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 10/12/2015 tarihli ihtarnamede; sözleşmenin görülen lüzum üzerine 5.3 maddesinde yer alan düzenlemeye istinaden tek taraflı feshedildiği, yapılması gereken 40.000,00 TL tutarının 27.500,00 TL’lik kısmının fesih ihbarının tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin 11/12/2015 tarihinde davalı çalışanına tebliğ edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve 06/04/2017 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; taraflar arasında maaş ödemeleri sözleşmesi yapıldığı, sözleşme uyarınca davacının, davalıya 40.000,00 TL’yi 22/05/2013 tarihli fatura karşılığı 24/05/2013 tarihinde ödediği, 29/04/2013 tarihinden itibaren davalı kurum personelinin maaşlarının bankaya yatırıldığı, en son 29/12/2014 tarihinde maaş ödemesi için hesaba para yatırıldığı, davalının 3 yıl için maaş ödemesi yapmayı taahhüt etmesine rağmen 29/12/2014’ten itibaren bankaya para ödemediği, davacının haklı olarak sözleşmeyi feshettiği, davalının bankaya 16/12/2013 tarihinde 12.000,00 TL’yi iade ettiği, buna göre davacı bankanın bakiye 28.000,00 TL alacağı kaldığı, ihtarname ile takip tarihi arasındaki dönem için işlemiş faizin 473,23 TL, gider vergisinin de 23,66 TL olduğu, buna göre davacının takip tarihi itibariyle 27.500,00 TL asıl alacak, taleple bağlı kalınarak 466,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.996,89 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Uyuşmazlık taraflar arasındaki maaş ödemeleri sözleşmesinin ihlali nedeniyle promosyon olarak ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasındaki maaş ödemelerine ilişkin sözleşme kapsamında sözleşmenin 5.2. Maddesi gereğince 40.000-TL nin davalıya ödendiğini davalının 97 adet personeline ilişkin müvekkili bankadan maaş hesabı açılması ve personelin maaşlarının bu hesaptan ödenmesi konusunda yükümlülük altına girdiğini ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini davalının bu paranın 12.000-TL lik kısmını iade ettiğini ancak ihtara rağmen geri kalan kısmı iade etmediğini belirterek bu bedelin tahsili için icra takibi yaptıklarını ancak davalının takibe itiraz ettiğini takibin haksız olduğunu itirazın iptali gerektiğini iddia etmiş davalı vekili ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında aktedilen 24.04.2013 tarihli maaş ödemeleri sözleşmesinin 5.2 maddesine göre kuruluş ile banka arasında aktedilen sözleşme gereğince kuruluş tarafından çalıştığı ifade edilen 97 personel için davacı bankada hesap açılacağını maaş ödemelerinin bu hesaplar aracılığı ile yapılacağını buna karşılık bankanın kuruluşa 40.000-TL ödeyeceği kararlaştırılmış sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu belirtilmiştir. sözleşmenin 5.3 maddesine göre taraflardan birisinin bu sözleşmeden doğan yükümlülükleri ihlal etmesi halinde diğer tarafın iadeli mektupla yada noter aracılığı ile 15 gün içinde ihlalin giderilmesini talep edeceği aksi halde sözleşmeyi fesh edeceği belirtilmiştir. Yine maddenin devamında sözleşmenin bu madde uyarınca feshi halinde bankanın ilk yazılı talebi üzerine engeç 7 gün içinde promosyon olarak kuruluşa ödenen 40.000-TL yi iade etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Dosya içeriğinde yer alan Mali bilirkişi raporuna ve dosya kapsamına göre davacı banka tarafından 40.000-TL lik promosyon ödemesinin 22.05.2013 tarihinde fatura bedeli karşılığı davalıya ödendiği davalı kuruluşun personeline ilişkin maaş ödemelerini 29.12.2014 tarihinden itabaren banka hesaplarına yatırmadığı bankanın 10.12.2015 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinden çekmiş olduğu ihtarname ile sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshi edildiği davalının promosyon ödemesinden 12.000-TL lik kısmı 16.12.2013 tarihinde davacı bankaya ödediği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin davacı banka tarafından davalı kuruluşun personelin maaşlarını bankaya yatırmaması nedeniyle sözleşmenin 5.1,2,3 maddeleri gereği haklı olarak fesh edildiği davacı bankanın promosyon olarak ödediği ve iade edilmeyen taleple bağlı kalınarak 27.500-TL lik kısmı ve takip tarihine kadar hesap edilen 473,23-TL faiz ve 23,66-TL BSMV yi talep edeceği, her ne kadar sözleşmenin 5.2. Maddesine göre bankanın kuruluşa hukuka aykırılığı düzeltmek için 15 günlük süre tanıyacağına ilişkin düzenleme içermekte isede davalı vekilinin bu hususu istinaf sebebi yapmamış olması nazara alındığında sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshinin yerinde olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde kurmuş olduğu hükümde bir isabetsizlik bulunmamakla usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 13.662,00 TL harçtan, peşin alınan 3.415,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.247,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, Üye Hakim …’nın muhalefetiyle oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.23/11/2020
MUHALEFET ŞERHİ Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, taraflar arasındaki promosyon sözleşmesinin davalı tarafından ihlal edildiğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini, sözleşme uyarınca davalıya ödenen bedelin sözleşmenin 5/3 maddesi gereğince iadesi gerektiğini, bu nedenle başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirtmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafın dayandığı sözleşmenin 5.3 maddesinde; taraflardan birinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi halinde diğer tarafın ihlalde bulunan tarafı iadeli taahhütlü mektupla veya noter marifetiyle ihtar edeceği, ihtarın tebliğinden itibaren 15 gün içinde ihlalin giderilmemesi halinde ihtar edenin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olacağı, sözleşmenin bu madde uyarınca banka tarafından feshi halinde davalının 5.2 maddesinde öngörülen bedeli bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği görülmüştür. Sözleşmede fesih, ön koşula bağlanmıştır. Bu ön koşul ise sözleşmeyi ihlal eden tarafa ihlali gidermesi için iadeli taahhütlü mektup veya noter ihtarı gönderilmesidir. Somut olayda davacı taraf, ihlalin giderilmesi konusunda davalıyı ihtar etmemiştir. Dolayısıyla ihlalin giderilmesi için uyarı yapılmadan doğrudan fesih ihtarı çekilmesi sözleşmeye aykırıdır. Bu itibarla sözleşmeye uygun fesih yapılmadığı için davacının talebi yerinde değildir. Öte yandan bir an için davacının feshinin sözleşmeye uygun yapıldığının kabulü halinde dahi sözleşme 3 yıllığına yapılmış olup davalının 3 yıl içinde 36 ay boyunca çalışanların maaş ödemelerini davacı bankaya yatırması gerekmekte olup bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılacağı üzere davalı taraf ilk olarak 29/04/2013 tarihinde personelin maaşlarını yatırmaya başlamış, en son olarak ise 29/12/2014 tarihinde personel maaşlarını davacı bankadaki hesaba yatırmıştır. Bir başka ifadeyle 21 ay boyunca davalı taraf, davacı banka hesaplarına maaş ödemesi yapmış olup sözleşmenin büyük kısmı davalı tarafından yerine getirilmiştir. Her ne kadar maaş ödemelerinde yatan miktarların incelenmesinde personelin maaşları tam olarak yatırılmadığı anlaşılmakta ise de, davacı tarafından bu konuda davalının uyarılmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmenin uygulanmayan 15 aylık döneme isabet eden tutarın iadesini isteyebileceği, aksi halin kabulünün davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin bu yönlerden kabulü gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.