Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6411 E. 2020/1989 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6411 Esas
KARAR NO: 2020/1989 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2016
NUMARASI: 2014/1391 E. – 2016/1054 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2020
İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 27/12/2016 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davalı şirket hesabına 2012 yılında muhtelif tarihlerde toplam 260.000,00 -TL para havalesi yapıldığını, ayrıca 80.000,00-TL lik çek verildiğini, davalının ihtiyacına binaen ödünç olarak bu paraların verildiğini, geçen süre içinde görüşmelerden sonuç alınamadığından ödenen paraların iadesi amacıyla davalı şirket hakkında icra takibine geçildiğini, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takibi durdurduğunu belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına davalı itirazının iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ; dava ve takibin dayanaksız olduğunu, soyut iddialarda bulunulduğunu, çek bir ödeme aracı olduğundan bedellerinin geri talep edilmesinin abesle iştigal olup, hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı yana hiçbir borcunun bulunmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
ISLAH; Davacı vekili, 20.06.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah etmiş, ekonomik sıkıntı içinde bulunan davalıya yardımcı olmak amacıyla ıslah dilekçesinde dökümü yapılan çeklerin “hatır çeki” olarak davalıya verildiğini, davalının bu çekleri tahsil ettiğini, ancak müvekkiline ödeme yapmadığını belirterek 464.507,54-TL alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH DİLEKÇESİNE CEVAP;Davalı vekili ıslah dilekçesine cevabında; davacının iddialarını ispat etmesi gerekirken ispat edemediğini, tahkikatın sonunda yapılan ıslah dilekçesinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu, HMK 178. Madde gereğince tüm yargılama giderleri ve zararlarının karşılanması gerektiğini, ilk dava reddedilmişçesine harçların tamamlatılması gerektiğini, davacının davaya dayanak yaptığı çeklerin hatır çeki olduğunu ve borçlu olmadığını iddia ettiğini,çek bir ödeme vasıtası olduğundan iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile toplam bedelleri 364.070,00 TL olan 7 adet çek ile miktarı bildirilmemiş 7 çekten bahsettiğini, alacağın faiz ile birlikte takip miktarı 364.507,54 TL’ya denkleştirildiğini, neredeyse 500.000,00 TL’yı bulan 14 çekin hatırlanmamasını mahkemenin taktirine bıraktıklarını beyanla ıslahın reddi ile davacının 5.000 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini , davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2016 tarihli 2014/1391 Esas-2016/1054 Karar sayılı kararıyla; “davacı vekilinin ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiş ise de, dava dilekçesinde ticari defterlere delil olarak dayanılmadığı ve davalının muvafakat etmemesi nedeniyle taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara karardan rücu edildiği,,,Çekin ödeme aracı olduğu, bunun dışında nedenlerle (hatır çeki, ödünç olarak) herhangi bir alacağa dayanmaksızın verildiği ve tahsili halinde bedelin keşide edilene iade edileceği iddiasının HMK nun 200 vd. maddelerine göre yasal ve yazılı delillerle kanıtlanması gerektiği, yazılı delil sunulmadığı, davalı tarafa yemin teklifinde de bulunulmadığı, davanın kanıtlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine, dava ıslah ile alacak davasına dönüştüğünden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; islah dilekçesi ile birlikte itirazın iptali davasını alacak davasına dönüştürdüklerini, ıslahın HMK 177. Maddesi gereğince tahkikatın sonuna kadar kullanılabilecek bir hak olup karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığını, HMK 180. Madde gereğince ıslahın yeni bir dava gibi olup ıslah dilekçesinde taraf defterlerine dayandıklarından, defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmelerinin hukuken yerinde olduğunu, HMK 145. Maddesi gereğince yargılamayı uzatma amacı taşımayan ve davanın mahiyetine uyan delillerin toplanması gerektiğini, tarafların tacir olduğunu, müvekkilinin ödemeleri yapıp yapmadığı karşılığında bir mal/hizmetin verilip verilmediğinin araştırılması için defterlerin incelenmesi gerektiğini, defterler incelenmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, -somut olayda ödemenin yapıldığının ispatı için banka kayıtlarına dayanıldığını, gerekçeli karardan 464.507,54 TL tutarında ödemenin yapıldığını ispat ettiklerinin anlaşıldığını, çekin ödeme belgesi olmasının karine olduğunu ve aksinin ispat edilebileceğini, kendilerine ispat imkanı tanınması gerektiğini, tarafların her ikisi de tacir olduğundan, her iki tarafın ticari defterlerinin de incelenmesi gerektiğini, davalının defterlerine dayanarak çeklerin ve yapılan ödemelerin birer avans olduğu ve karşılığında mal/hizmet alınmadığından alacaklı olduğunu ispat hakkı bulunduğunu, -davalının defterlerini inceleme gününde ibrazdan kaçındığını ve mazeret bulmak için Kars’ta olduğunu sözlediğini, davalı defterlerinin Kars’ta incelenmesinin mümkün olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, banka kayıtları ve ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; davacının tüm iddialarının şifahi olmaktan ileri gidemediğini, bankalardan gelen cevapların iddialarını çürüttüğünü, 08/11/2016 tarihli celse de yemin delili hatırlatıldığını, yemin teklifinden imtina ettiğini, incelemenin bilirkişinin yokluğu sebebiyle yapılamadığını, davacının ticari defterlere dayanmadığını, ıslah suretiyle yeni delil ileri sürülemeyeceğini, mahkeme inceleme talebini kabul etmişse de müvekkilinin şirket merkezinin 30 yıldır Kars’ta bulunduğunu, davacının ıslah hakkının bulunmadığını, Yargıtay kararlarında ıslahın yargılamayı geciktirmemesi şartı arandığını, yargılama giderlerinin depo edilmediğini, halen davacının alacak iddiasının neye dayandığının anlaşılamadığını, çekin niteliği itibarıyla illetten mücerret bir ödeme aracı olduğunu, aksini iddia eden davacının ispatla yükümlü olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası kapsamından, davacı tarafın davalı hakkında toplam 464.507,54TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, takip dayanağının “01/04/2012 tarihli … Bahçelievler, … Zeytinburnu, … Bahçelievler, … Bankası Merter Şubesi aracılığıyla gönderilen borç para ve 80.000 TL’lık çek ödemesi (Borç) 2012 yılının 4-12 Ayları arasında” açıklamasının bulunduğu, 12 Kasım 2014 havale tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği görülmüştür. Mahkeme tarafından … Bankası, … Bankası, … Bankasına müzekkereler yazılarak davaya konu bir kısım çeklerin kayıtları getirtilmiştir. Mahkemenin 08/11/2016 tarihli duruşmasında, davacı vekiline yemin teklifi hakkı hatırlatılmış, müvekkili ile görüşüp beyanda bulunmak ve yemin metni ibrazı için 2 hafta kesin süre verilmiş, davacı vekilinin 23/11/2016 tarihli dilekçesinde, ara karardan rücu edilmesini, ticari defterlerin incelenmesini, ihtilaf tam olarak aydınlanmaz ise müvekkilinin isticvabını, tüm deliller toplandıktan sonra son delil olarak yemin teklifinin hatırlatılmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talebiyle açılan davada, davacı vekili 21/06/2016 tarihli dilekçesiyle, davasını alacak davası olarak ıslah etmiş, davalı şirketin ekonomik dar boğaza girmesi nedeniyle hatır çekleri verdiklerini, çeklerin ödendiğini, taraflar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını beyanla davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla 464.507,54 TL’nın avans faiziyle tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde çek bedellerini ödediklerinin ıspatlandığını, mahkemece davacı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik talepleri reddedilmişse de; ıslah dilekçesinde taraf ticari defterlerine delil olarak dayandıklarını, delilleri toplanmadan karar verildiğini ileri sürmüştür. Mahkemenin kararının gerekçesinde; “dava dilekçesinde ticari defterlere delil olarak dayanılmadığı ve davalının muvafakat etmemesi nedeniyle taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara karardan rücu edildiği” açıklanmıştır. 6100 Sayılı HMK’da davanın kısmen ıslahı ile tamamen ıslahına bağlanan hukuki sonuçlar ayrı ayrı düzenlenmiştir. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır. Davacının, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmak suretiyle talep sonucunu yahut dava sebebini değiştirmesi mümkündür. Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir. Somut olayda davacı tarafça bankalardan gönderilen 260.000 TL ve 80.000TL’lık çek ile ödünç para verildiği ödenmediği ileri sürülerek itirazın iptali talep edilmiş, ıslah dilekçesi ile de ödünç verilen paraların hatır çekleri gönderilmek suretiyle yapıldığı ileri sürülmüş ve alacak talebinde bulunulmuştur. Bu durumda davalının davasını tamamen ıslah ettiği ve yeni bir dava dilekçesi sunduğu ve dilekçesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarına dayanıldığı gözetilerek, talep doğrultusunda taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bir taraftan davanın ıslah dilekçesindeki talepler doğrultusunda ıspat koşulları aranarak sonuçlandırılması, bir taraftan davanın başında verilen dava dilekçesi ve dayanılan delillere göre karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davacının ıslah suretiyle ibraz ettiği dilekçesinde yazılı çeklerin hatır çeki olarak davalıya verilip verilmediği, çeklerin ödenip ödenmediği konusunda taraf defterleri incelenerek ve banka kayıtları değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 27/12/2016 tarihli 2014/1391 E. – 2016/1054 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 27,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 112,70 TL’nin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.