Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6364 E. 2020/1975 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6364 Esas
KARAR NO: 2020/1975 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2017/230 E. – 2017/195 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/11/2020
İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 26/09/2017 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ibareli … numaralı 07/12 sınıflarda, … numaralı 36/37. Sınıflarda tescilli markası ile … numaralı 07/12. Sınıflarda tescilli logosunun ve tescilli tasarımlarının bulunduğunu, davalıların, davacının tescilli marka ve tescilli endüstriyel tasarımlarının davalı tarafça internet sitesinde kullanılarak, ürünlerin tanıtıldığını ve satışa sunulduğunu, müvekkilinin telif haklarına sahip olduğu fotoğrafların davalının internet sitesinde kullanıldığını beyanla;tescilli marka ve tescilli endüstriyel tasarımları ile telif haklarına tecavüz, haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, davalılara ait ürünlerin toplatılmasına ve imhasına karar verilmesine, davalılara ait ürünlerin üretiminde kullanılan kalıplara el konulmasına ve imhasına HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacağın mevcut olması nedeniyle, fazlaya dair hakları talep vc dava etme hakları saklı kalmak kaydı ile; davalının müvekkili davacının tasarım ve telif hakkına tecavüz teşkil eden, haksız rekabete neden olan fiillerinden dolayı, 20.000TL maddi tazminatın dava talihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin manevi zararlarına karşılık, 15,000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalıların www…com.tr ve http://..com adreslerinde davacının marka ve tescilli endüstriyel tasarımlan ile telif haklarına tecavüz teşkil eden ürünlerin alan adı içeriğinden çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilinin 556 sayılı KHK ‘nin 9. Maddesi ile anılan şekilde bir kullanımının söz konusu olmadığını, müvekkilinin ürettiği ürünlerin sunduğu mal ve hizmetlerin hiçbirinde davacının gerek ‘…’ ibareli gerekse de şekil markasını kullanmadığını,davacının ‘…‘ şeklindeki kullanımın marka hakkına tecavüz niteliğindeki iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, ‘ …’ şeklindeki ibarenin kesinlikle müvekkili tarafından üretilen ürünlerin üzerinde , ambalajlarında ya da ürünleri üzerinde yer almadığını, … – … için şeklindeki ibare … marka araçlar için kullanımı uygun anlamına gelen ve ürünün yada hizmetin … marka olduğu hissini uyandırmadığını, davacı markalarının hiçbirinde ürünlerin perakende ve toptan satışına yönelik dolayısıyla ürünlerin internet üzerinden satışı konusunda yapılan reklamları engelleyebilecek nitelikte sınıfla ilgili tescili olmadığını, müvekkilinin katoloğunda yer alan ‘…’ şeklindeki ibarenin davacı marka hakkına tecavüz niteliğinde değerlendirilebilmesi için 35. Sınıfta davacı adına tescilinin gerçekleşmiş olması gerektiğini,davacının internet üzerinden satış ya da reklamları engelleyecek nitelikte koruması olmadığını, müvekkili şirkete ait www…..com.tr adresinin hiçbir yerinde davacının markalarının yer almadığını, 554 sayılı KHK kapsamında olan taleplerinin de reddi gerektiğini, söz konusu ürünlerin müvekkili tarafından üretilip satışa sunulduğuna ilişkin bir kayıt yer almadığını, keza FSEK 68. Maddesine dayanan taleplerinin de reddi gerektiğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2017 tarihli 2017/230 Esas-2017/195 Karar sayılı kararıyla; “toplanan tüm deliller, hükme dayanak alınan bilirkişi raporları ve markanın davalılarca kulanımının KHK 12. madde kapsamında ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre hareket edildiği ve bu nedenle markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği, keza FSEK kapsamıda bir ihlalinde bulunmadığı zira burada davalının amacı ve ticari hayattaki dürüstlük kuralı ile her alanda kendisini gösteren MK 2. madde kuralı somut olaya uyarlandığında davalının tacir olarak tüm kullanımlarının hukuka uygun olduğu, davacının bu kullanımlar nedeniyle bir tazminata hak kazanamayacağı ” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin müvekkillerinin tescilli tasarımlarının davalılar tarafından ayniyet derecesinde benzerlerinin taklit edilerek tanıtım ve satışının yapıldığının tespit edildiğini, başta şekil markası olmak üzere taklit ürünlerin tanıtım ve satışında kullanıldığının ve müvekkillerinin ürün fotoğraflarının taklit ürün tanıtım ve satışında kullanıldığının tespit edildiğini, -mahkemenin davalıların kullanımlarının istisnalar içerisinde olduğu tespit edilmişse de, bu istisnaların sınırsız nitelikte olmadığını, 554 Sayılı KHK 22. Maddesinde getirilen istisnanın sınırlarının yer aldığını, bu sınırlardan birisinin de; taklit edilen ürünün kaynağı konusunda kamuoyunun yanıltılmaması yani bu onarım amaçlı kullanımın asıl hak sahibiyle ilişkilendirme yaratmayacak ölçüde olması gerektiğini, mahkemenin davalıların fiillerinin bu sınır içerisinde ve ölçülü olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmaksızın hukuka uygun olduğu konusunda yorum yaptığını, -davalıların tasarımların tanıtım ve satışında yalnızca … kelimesinin kullanılması amaç ve fonksiyon gösterme işlevini yerine getirmeye yetecekken müvekkili tarafından kullanılan stilize yazı biçimli markasının ve tescilli logo ile fotoğrafların kullanılmasının, amacı aşan haksız kullanım teşkil ettiğini, – davalılar tarafından katalogda yer alan her bir tasarım için müvekkilinin referansını ayrıca katalog içerisinde kullanmalarının hukuka uygun kullanımın sınırlarının dışına çıktığını, -davalıların marka kullanımının amaç gösterme sınırlarını aştığını, -müvekkilinin fotoğraflarının 5846 sayılı FSEK’nin 83 ve 84. maddeleri kapsamında koruma altında olduklarını, 4721 sayılı TMK’nin 2/1 hükmünün bu hususta uygulanmasının mümkün olmadığını, bilirkişilerce, davalıların müvekkilinin fotoğraflarının kendi ürün tanıtımlarında kullanmasının haksız rekabet olduğunu tespit etmişlerse de, tespitin eksik kaldığını, müvekkilinin TPE ve OHIM nezdinde korunmakta olan endüstriyel tasarım tescilleri ve anılan tasarımların uygulandığı iş ürünlerinin ülkemize uzun zamandan beri piyasaya sunuluyor olması itibariyle de haksız rekabet oluşturduğunu, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2002/2440 E. – 2002/5406 K. sayı ve 30.05.2002 tarihli kararında tanınmış bir tasarıma ait ürünün bu tasarımın tanınmışlığından faydalanmak amacıyla kullanılması halinde bu davranışın haksız rekabet olarak kabul edilmesi gerektiğini hükme bağladığını, her bir fiilin yalıtılmış olarak incelenip değerlendirilmesinin, her bir eylemde bir hukuka uygunluk sebebi varmış izlenimi yarattığını, -tazminat hesabı yönünden de; bilirkişi raporunda beyan edildiği gibi, talep ettikleri yoksun kalınan kazancın belirlenebilmesi için davalılarca gerekli evrakların sunulmasına karar verilmesi ve yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; mahkemede alınan 01/07/2016 tarihli rapor ve 03/05/2017 tarihli heyet raporları sonucunda davanın reddine karar verildiğini, kararın dosya kapsamına uygun olduğunu, beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Marka tescil kayıtlarından; davacı adına 10/07/1995 başvuru tarihli … başvuru numaralı 07/12 sınıflarda tescilli logo, 17/05/1996 başvuru tarihli … başvuru numaralı 07/12 sınıflarda tescilli … markası ve 36/37. Sınıflarda başvuru aşamasında … başvuru numaralı … markasının bulunduğu görülmüştür. Mahkemece bilirkişiler …, … ve …’den oluşan heyetten alınan 1.7.2016 tarihli raporda; onarım amaçlı üretilen yedek parçaların, orijinal yedek parçalara benzemesi onlar yerine kullanılmasının zorunlu bir sonucu olduğundan davalı kullanımından ürünlerin yedek parça olduğunun, orijinal ürünler olmadığının anlaşılabilir olduğunu, tüketicinin bu bakımdan aldanmayacağını, davalı eyleminin endüstriyel tasarım hakkına tecavüz olmadığını, KHK 12. Maddesi “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemeyeceğini belirttiğini”, dolayısıyla ibarenin ticaret sırasında dürüst kullanımı, kullanımın zorunlu olması veya ibarenin tasviri işaret olması veya vasıf bildirmesi veya müşteriyi bilgilendirme amaçlı kullanımlar şeklinde olabileceğini, somut olay incelendiğinde davalı tarafından … araçlar için yedek parça üretildiğinin anlaşılmakta olduğunu, bu kapsamda hangi araç için yedek parça üretiyorsa, ürünlerin söz konusu araca uyacağını belirtmesinin KHK 12. Madde kapsamında dürüst kullanım olması nedeniyle marka hakkını ihlalin söz konusu olamayacağını, toplanan tüm delillere göre davalı kullanımın müşterileri bilgilendirmek amacıyla, ticari teamüller çerçevesinde gerçekleştiğinden davalı tarafından sattığı yedek parçalarının … marka araçlara uyduğu konusunda tüketicilerin bilgilendirildiği , marka tecavüz oluşmadığı, bu çerçevede davalı tarafından kendisinin davacı taraf bayisi veya lisansörü izlenimi doğmadığından eylemin haksız rekabet de oluşturmadığı şeklinde görüş bildirmişlerdir. Rapora itiraz edilmesi üzerine mahkemece bilirkişiler …, … ve …’dan alınan 3.5.2017 tarihli raporda; davalı tasarımlarının davacı tescilli tasarımları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, söz konusu tasarımların yedek parça olduğu, davalı tarafından kullanımda ürünlerin orijinal olduğuna ilişkin bir beyanın bulunmadığı, 554 sayılı KHK kapsamında onarım amaçlı yedek parça üretiminin tasarım hakkının ihlali olmadığı, davalı eyleminin tasarım hakkına tecavüz olmadığı, dürüst kullanım olarak değerlendirildiği ve markaya tecavüz oluşturmadığı, davacı tarafın iddiasının aksine davalı tarafın bayi olduğu izlenimi vermediği, davalının yedek parça satıcısı olduğunun belli olduğu, yedek parça üreticilerinin markayı dürüst ve ticari olarak kullanabileceği, davalı eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı, davacı tarafa ait olduğu belirtilen fotoğrafların eser niteliğinde olmadığı, ancak buna rağmen FSEK 84 gereğince korunabileceği, tazminatın bu durumda herhangi bir mali veya manevi hakkın ihlali olmadığı için FSEK 68’e göre belirlenemeyeceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Dava konusu uyuşmazlık; davalının, davacının marka ve tescilli endüstriyel tasarımlarına ve FSEK’den kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığının tespiti ile, varsa haksız eylemler nedeni davacının uğradığı maddi ve manevi zararın tespitine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalının davacı tasarımlarını kullanmasının “onarım amaçlı kullanım” olup “aslının birebir yerini tutma” fonksiyonu nedeniyle yanıltıcı/ taklit değil, zorunlu bir kullanım olduğu ve 554 Sayılı KHK 22. Madde koşullarının oluştuğu, davalı tarafça … markasının kullanımında da “…” ibaresinin yer aldığı ve ticari hayattaki dürüstlük ilkesine göre gerçekleştiği, FSEK kapsamında bir ihlal bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı adına tescilli tasarımların ayniyet derecesinde benzerlerinin, davalı tarafından üretilen yedek parçaların tasarımında kullanıldığı, davacı tasarımlarının uygulandığı ürünün piyasaya sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçtiği, davalı ürünlerinin bileşik bir ürünün parçası ve görünümünün bileşik bir ürüne bağımlı olduğu, bileşik ürüne orijinal görünümünü yeniden kazandırmak üzere onarımda kullanıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. 554 Sayılı KHK 22/c maddesinde “Onarım için kullanılan ürünün kaynağı konusunda kamuoyunun yanıltılmaması” şartı da aranmaktadır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunda, mahkemece 554 Sayılı KHK 22. Madde de öngörülen istisnalardan olan, “taklit edilen ürünün kaynağı konusunda kamuoyunun yanıltılmaması yani bu onarım amaçlı kullanımın asıl hak sahibiyle ilişkilendirme yaratmayacak ölçüde olması gerektiğinin” değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında yer verilen içeriklerden; davalı web sitesinde ve katalog görsellerinde … başlığı altında, …- … İÇİN , …-…-… ibarelerine yer verildiği, sayfada davacı adına tescilli logo marka ve … ibaresinin alt alta yazıldığı yanında “… ürün listemize ulaşmak için tıklayınız” ibaresi yazıldığı, davacı tarafın web sitesi ve katalogda kullanılan resimlerin müvekkilinin resimleri olduğunu, markada davacı markaları yazım stilini kullanımın ve katalogda müvekkilinin referans numaraları ile kendi referans numaralarını kullanımın hukuka uygun kullanım sınırlarını aştığının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece, ürünlerin onarım amaçlı olduğu ve orijinaline uygun üretilmek zorunda olduğu tespit edilmişse de; 554 Sayılı KHK 22/c maddesi kapsamında değerlendirme yapılmamış, davalının marka ve logosunun “ürün listemize ulaşmak için tıklayınız” ibaresi ile birlikte kullanılması ve linke tıklandığında ürün görsellerine yer verilmesinin ayrıca görsellerde davacının fotoğraflarının kullanılmasının, yedek parçanın kaynağı konusunda yanıltıcı olup olmadığı değerlendirilmemiştir. Davacı tarafça davalı web sitesi ve kataloğunda yer verilen fotoğrafların kendisine ait olduğu ileri sürülmüştür. Her ne kadar davacı taraf bu fotoğraflar üzerinde telif hakkı sahibi olduğunu ispat yönünde dosyaya delil sunulmamışsa da, fotoğrafların kendisine ait olduğunu ve davalı tarafça izinsiz kullanıldığını ispat etmesi halinde FSEK 86. Madde gereğince izinsiz kullanılmasını men etme ve tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği kanatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın sunulan deliller kapsamında 554 Sayılı KHK 22/c maddesi gereğince değerlendirme yapılması ve davacı fotoğraflarının davalı tarafça web sitesi ve kataloğunda kullanılıp kullanılmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE 2-İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2017 tarihli 2017/230 Esas-2017/195 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın sunulan deliller kapsamında 554 Sayılı KHK 22/c maddesi gereğince değerlendirme yapılması ve davacı fotoğraflarının davalı tarafça web sitesi ve kataloğunda kullanılıp kullanılmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 136,70 TL’nin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.