Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6362 E. 2020/2026 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6362 Esas
KARAR NO: 2020/2026 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2015/98 E., 2017/128 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “… Ltd. Şti.” unvanı ile 2003 yılında kurulmuş olduğunu; müvekkilinin, 37. sınıfta tescilli … no’lu “…” markasının maliki olduğunu; davalının, müvekkiline ait markayı aynı tür hizmet grubunda kullandığını ve markayı taklit ettiğini; davalının, müvekkiline ait markayı 37. sınıfta tescil ettirmek için … numarası ile başvuruda bulunduğunu ancak bu başvurunun TPE tarafından 37. sınıf bakımından reddedildiğini belirtmiş ve müvekkiline ait … no ile tescilli “…” ibareli markanın ve ticaret unvanının davalı tarafından kullanılmasının engellenmesine, taklidin gerçekleştiği süreden itibaren hesaplanacak şimdilik 10.000,- TL maddi, 10.000,- TL manevi- tazminatın müvekkiline ödenmesine, kesinleşmiş kararın tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TPE nezdinde binalar, rezidanslar, konutlar, apartmanların da dahil olduğu 19.sınıfta tescilli … no’lu “…” ve … no’lu “…” markalarının sahibi olduğunu; “…” ibaresinin müvekkili adına tescilli markaların asli unsuru olduğunu, müvekkilinin belirtilen markalarının yanı sıra …com.tr alan adını da 15.04.2014 tarihinden bu yana tescilli olarak kullandığını, müvekkilinin satışını yaptığı tüm binalara farklı isimler verdiğini; müvekkilinin “…” ünvanı ile ve … no’lu “…” markası adı altında hizmet gösterdiğini; müvekkilinin “…” ibaresini, Fikirtepe’de yapımını gerçekleştirdiği bir konut kompleksinin adı olarak kullandığını; müvekkili adına tescilli markaların yetkili mahkeme tarafından hükümsüz kılınıncaya kadar, markayı kullanma haklarının mevcut olduğunu; müvekkilinin kullandığı markalar ile davacının tescilli markası arasında ayniyet olmadığının açık olduğunu, müvekkiline ait marka ile davacı markası arasında karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, salt taraf markalarında … ibaresinin ortak olduğu gerekçesi ile markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunamayacağını; markalarda kullanılan “…” ibaresinin İstanbul Anadolu yakasının telefon kodu olduğunu ve ayırt ediciliği oldukça düşük, tanımlayıcı ve herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu; … sayısının İstanbul Anadolu yakasında, 212 sayısının ise İstanbul Avrupa yakasında faaliyette olan pek çok firma tarafından ticari hayatta tescilli veya tescilsiz olarak kullanıldığını; davacı markasının asli ve ayırt edici unsuru olan “…” ibaresi ile doğrudan davacının ticaret unvanına atıf yapıldığını; davacının markasının tescilli olduğu inşaat hizmetleri için talep edilen bedeller ile müvekkilinin markalarının tescilli olduğu binalar, konutlar, rezidanslar gibi malların yüksek satış bedelleri dikkate alındığında, tüketicinin markalan karıştırmasının fiilen mümkün olmadığını belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “Davalının … sayılı markasının 19.sınıfta “binalar, rezidanslar, konutlar, apartmanlar, emtialarında) tescilli olduğu, internet sitesinde ve linklerde … isimli inşaat projesinin tanıtımının … markası altında yapıldığı, tanıtımın 19.sınıf kapsamını aşar şekilde 37. hizmet sınıfı kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılıyorsa da; haksız rekabete dayalı dava açılmadığı, markaya tecavüzün tespiti ve markaya tecavüzden kaynaklanan tazminat talepli dava açıldığı, Davacının markası ile davalının markasının tek ortak noktasının … rakamı olduğu, bu rakamın İstanbul Anadolu yakasının telefon kodu olduğu, ayırt ediciliği düşük, tanımlayıcı ve herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunun dosya kapsamına alınan bilirkişi raporları ile de tespit edildiği, davacının markasında … rakamının çember içine alındığı, altında 4 parçalı ve her parçası farklı renkli çember ile yeşil, mor, mavi renklerle “…” ibaresinin bulunduğu, davalı markasında ise; turkuaz renkle … yazısı ile yazıdaki … ve … harflerine denk gelecek şekilde köprü ayakları konumlandırılarak boğaz köprüsü yer aldığı, markaların görsel, işitsel ve bütünü itibari ile bıraktıkları izlenimin farklı olduğu, davacı markasının tanınmışlığı yönünde kanaat verici delil sunulmadığı, dolaylı iltibas/ işletmeler arasında bağlantı kurulması ihtimalinin bulunmadığı, davalının markayı kullanımının 556 sayılı KHK 61.madde de düzenlenen davacının markasına ve ticaret ünvanına tecavüz teşkil etmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…Müvekkilimin markası tescilli olup davalı tarafın herhangibir tescili bulunmamaktadır. Bilirkişi raporlarıyla bu husus sabit olup müvekkilimin markası gereken sınıf olan 37.sınıf için tescilli olup davalı tarafın kullanmış oldukları 37.sınıf için herhangi bir tescili bulunmamaktadır. Nitekim davalı tarafın Patent Enstitüsüne yapmış oldukları başvurularda müvekkilimin markasına benzer olması sebebiyle reddedilmiştir. Davalı tarafın sadece 19.sınıf için tescili olup davamızla bir ilgisi bulunmamaktadır . Bilirkişiler davalının 37.sınıf için markayı kullandığını bu sınıflarda herhangi bir tescilinin olmadığını doğru bir şekilde tespit etmişlerdir. Fakat davalının tescilsiz olarak kullandığı … markasının zayıf marka olup olmadığı üzerinde hiç durmamışlardır. Zayıf bir marka söz konusu ise ‘…’ ibaresi zayıf markadır. Ayrıca tescille korunan bir hakkı da olmayan davalının markası bilirkişilerin bu yaklaşımıyla müvekkilimin markasından daha güçlü olarak değerlendirilmektedir. Taklitlerin önünü açan bu yaklaşımın hukuki açıdan savunulur bir yanı bulunmamaktadır. Taklit marka kullanmak isteyenler kendilerini başka markaların devamı gibi göstererek markanın önüne arkasına önemsiz bir ibare ekleyerek kolaylıkla taklit eder hale geleceklerdir. Mahkeme tarafından davalının haksız marka kullanımı tespit edilmiştir fakat bu tespite dayalı hüküm kurulmamıştır. Yerel mahkemenin 3.sayfasının sondan bir önceki paragrafında ‘davalının … sayılı markasının 19.sınıfta tescilli olduğu internet sitesinde ve linklerde … isimli inşaat projesinin tanıtımının … markası altında yapıldığı tanıtımın 19.sınıf kapsamını aşar şekilde 37.hizmet sınıfı kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılıyorsa da; haksız rekabete dayalı dava açılmadığı, markaya tecavüzün tespiti ve markaya tecavüzden kaynaklanan tazminat talepli dava açıldığı anlaşılmıştır Şeklinde açıkça ifade ettiği üzere 37.sınıf kapsamında davalının marka kullanımının olduğu aşikardır. Mahkemenin bu kısma kadar olan tespiti doğru olmakla birlikte cümlenin sonrasında yapmış olduğu tespit gerçeği ifade etmemektedir. Açmış olduğumuz davanın konu kısmında haksız rekabet hususundaki genel hükümleri içeren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre talepte bulunulduğu ayrıca haksız rekabetin özel düzenlemesini içeren Markalar yasasına göre tecavüzün tespitinin istendiği açıktır. Mahkeme markaya tecavüzün varlığını tespit ettiği halde buna dayalı hüküm tesis etmemiştir. Bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmeden karar verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. (eski HMUK 275.) maddesine göre Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimin uygun görmediği bilirkişi raporu karşısında yeniden bilirkişiden görüş almadan, bilirkişi raporunun aksine veya gerektiğinde başka bilirkişinin düşüncesine başvurmadan, hakimin bilirkişi yerine geçerek bilirkişi raporuna aykırı düşen kişisel düşünce ve gözlemine veya tanık sözlerine dayanarak hüküm vermesi bozma nedenlerindendir. Bilirkişi raporlarına yapmış olduğumuz itiraz üzerinde bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Fakat bilirkişiler itiraz ettiğimiz hususlarda hiçbir açıklayıcı beyan ve bilgi sunmamışlardır. Müvekkilimin markası ayırtedici niteliği olmayan zayıf marka olmayıp marka iptal edilmediği sürece marka haklarından faydalanır. Müvekkilimin markası 2005 yılından beri tescilli olup tescilli markaların ayırt edicilik yönünden yani zayıf marka olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Müvekkilim markasını 2005 yılında tescil ettirmiş ve tanıtmıştır. Müvekkilim … markasıyla ilgili 2005 yılından beri görsel ve yazılı basında yıllardır reklam vermiş markanın bilinirliğini sağlamıştır. Yerel mahkeme tarafından 556 sayılı khk’nın 8.maddesine göre benzerlik unsuru yanlış yorumlanmıştır. Davalı markası ‘…’ olarak … ve … ibarelerinin birleşmesinden oluşmakta olup … dünyaca popüler ülkemizin en büyük şehrinin ismidir. Bu nedenle söz konusu herkesçe kullanılan türde ibarelerdir ve ayırt edici değildir. Müvekkil markasında ise … unsuru …’ nın okunuşudur ve aynı ibaredir. Dolayısıyla davalı, müvekkil markasının ana unsuru olan … unsurunu almış ve kendi ana unsuru yapmıştır. Bir de bu unsuru müvekkilin faaliyet alanı olan inşaat hizmetlerinde ve İstanbul Anadolu Yakasında ki projelerde kullanmaktadır. Bu bölge müvekkilin asıl faaliyet bölgesidir. … unsurunu aynı hizmetlerde aynı bölgede davalının kullanımı çok büyük karışıklıklara ve iltibasa yol açacaktır. Davalı vekili yararına takdir edilmiş ücret fahiş olup yasaya uygun değildir.Yerel mahkeme tarafından davalı vekili yararına vekil ücreti takdir edilmiştir. Takdir edilmiş olan bu vekil ücreti fahiş ve usule uygun olmayıp bu karar yönünden de kararın kaldırılması gerekmektedir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.kısmında açıkça belirtildiği üzere Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde takip edilen davalar için 2.860,00 TL olup her talep için ayrı vekil ücreti takdir edilmesi kanuna ve usule aykırıdır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;markaya tecavüzün tespiti önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat istemlerinden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacılının marka kullanımının davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, markaların tescil durumu ve tescil sınıfları, markaların özellikleri, kullanım şekilleri,davalı kullanımının davacı açısından marka tecavüzü oluşturacak kullanım olup olmadığı, davalı markasının iltibas yaratıp yaratmadığı hususları ilk derece mahkemesince incelenmiştir. Tarafların marka tescillerine ilişkin dayanak tescil dosyalarının birer örneğinin getirtildiği anlaşılmaktadır. Buna göre ;Davacı şirketin ticaret sicil kaydından; ticaret ünvanının … Ltd. Şti iken, 11.02.2008 tarihinde … Ltd. Şti ünvanı ile değiştirdiği, faaliyet konusunun inşaat hizmetleri olduğu anlaşılmıştır. Davacının, … sayılı … şekil markasının 13.07.2005 tarihli başvuru üzerine 37.sınıf hizmetlerde tescil edildiği, markanın dava dışı … A.Ş adına tescilli iken, 05.10.2011 tarihinde davacı şirkete devredildiği görülmüştür. Davalı markasının ise … sayılı “… markasının 19.sınıf emtialarda tescilli olduğu” davacı şirketin … sayılı marka tescil kaydı gerekçe gösterilerek itiraz edildiği, benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunduğundan 37.sınıfta kayıtlı hizmetlerin başvurudan çıkarıldığı, 09.09.2013 başvuru tarihinde tescil edildiği, … sayılı … şekil markasının 19.sınıf emtialarda tescilli olduğu, 14.04.2014 başvuru tarihinden itibaren tescil edildiği anlaşılmaktadır. Alınan ve konusunda uzmanlığı bilinen bilirkişi raporlarına göre ;markaların gerek görsel, gerek işitsel ve gerekse bütünsel olarak birbiri ile karıştırılma ihtimali bulunmadığı, markalardaki ortak … rakamının güçlü bir marka olmadığı, davalı markası ile davacı markasının rakam dışında yeterince görsel ve işitsel ekler ile tescil edilip kullanımda olduğu, hususları beyan edilmiş olup, toplanan delillere göre mahkemenin de davanın reddi yönünde oluşan kanaatinin maddi delillerle desteklendiği görülmektedir. İstinaf nedenleri tek tek karşılandığında 1.Alınan rapora göre avalı tarafından kullanılan “…” markasının, 19. sınıf kapsamında alelade bir proje ismi olarak kullanılmadığı; zira söz konusu ibarenin, gerçekleştirilen konut satış ve tanıtımlarında “…” ibaresinden daha fazla öne çıkarıldığını; bu durumun, hedeflenen tüketici kitlesinde, inşaat faaliyetlerinin “…” markasıyla gerçekleştirildiği intibaını uyandıracağı; dolayısıyla davalının bahsi geçen kullanımının, 19. sınıf kapsamındaki üretime ilişkin kullanımı aşar nitelikte, hizmet sınıflarından olan 37. sınıf dâhilinde değerlendirilmesi gerektiği ve bu nedenle de davalının “tescile dayalı kullanım” savunmasının yerinde olmadığı, taraf markaları arasında gerek doğrudan karıştırılma ihtimalinin, gerekse dolaylı iltibas halinin mevcut olmadığı; bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi uyarınca marka hakkına tecavüzden de bahsedilemeyeceği somut olaydı tarafların her ikisinin de İstanbul’da konut sattığının görüldüğünü, potansiyel müşterilerin, konut alırken yüksek dikkat ve özen göstereceklerinin ise aşikar olduğunu, açıklanan sebeplerle, davacı markasıyla davalının kullanım gerçekleştirdiği işaret arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığınbildirilmiştir. Dosyadaki delillere, tescil edilen markaların tescil şekil ve kayıtlarına göre bilirkişi raporunun oluşa uygun olduğu delillerle desteklendiği görülmektedir. 2 . Davacının dört sayfalık dava dilekçesi olay örgüsü ve talepler açısından incelendiğinde davacının haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi yönünde bir talebi bulunmadığından mahkemenin tescil sınıfına göre taşkın kullanımı açısından bu yönde istem bulunmadığı yönündeki sonucuna varışının da oluşa uyduğu, 3. Raporlar arasında çelişki bulunmadığı ve raporların birbirini teyit ettiği; 4. Yine bir diğer istinaf nedeni olan vekalet ücreti açısından ; esasa ilişkin her talep sonucu hakkında ayrı vekalet ücreti takdirinin doğru bir uygulama olduğu görülmekle davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 26/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar erildi.