Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6346 E. 2020/2021 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6346 Esas
KARAR NO: 2020/2021 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2017
NUMARASI: 2016/369 E., 2017/492 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili tarafından sunulan 15/04/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın davalı firmadan fatura karşılığı 15.387,20 TL bedel karşılığında Gyza modeli mat sandalye satın aldığını, satın aldığı sandalyelerde bulunan boya sorunu nedeniyle davalı firmaya bildirim yaptığını, yazışmalar yapıldığını, kalite uzmanlarının yaptığı testlere göre ürünlerdeki verniğin doğru kalınlıkta olmadığını, ürünlerin üretiminde kusrunun olduğunu, daha sonra malların iade alınacağının belirtildiğini, buna rağmen herhangi bir adım atılmadığını, müvekkili firmanın zarara uğradığını belirterek 15.387,20.-TL bedelin ayıbın meydana geldiği ve satıcıya başvurulan tarih olan 02/12/2015 tarihinden itibaren işlemiş olan ve bugünden sonra da işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının belirttiği hususları kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, müvekkilinin söz konusu ürünlerin ayıplı olduğuna dair herhangi bir kabul beyanının olmadığını, yapılan kontrolde fabrikasyon hatasına rastlanılmadığını, müşteri kusrundan kaynaklı olduğunu, bu sebeple ürünlerin iade alınmadığını, müvekkili şirketin ürünleri satarken boyalı ürünlerin nasıl kullanılacağı hususunda defalarca gerekli bilgi ve uyarıları yaptığını, siparişlerin davacıya ayıpsız bir şekilde teslm edildiğini, davacının süresinde ayıp bildiriminde bulunmadığını, davacı tarafından kesilen iade faturasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davacının davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…davacının davalıdan fatura karşılığı bedelini ödeyerek almış olduğu ürünlerin boya sebebiyle bilirkişi tespitleri itibariyle gizli ayıp niteliğinde ürünler teslim ettiği, davacnın sözkonusu ürünleri ticari faliyetleri sırasında kullanacak olması, süresi içerisinde gerek meail ve gerek bildirim ile ayıp ihbarında bulunulmuş olması dikkate alınarak ayıp sebebiyle davalının almış olduğu bedeli iade etmesi gerektiği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Davacı söz konusu ürünleri 27.11.2015 tarihinde satın olmuş olup malların ayıplı olduğuna dair ihbarını İzmir … Noterliği’nce 11.01.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla yapmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 23. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan: “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı (içeriği) hakkında bir itirazda bulunmamışsa, münderecatını kabul etmiş sayılır.” Hükmü gereğince davacı faturaya, mal ya da hizmetin alındığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde itiraz etmek zorundadır. Fakat, davacı gönderilen faturaları defterine kaydetmiş olup; sekiz gün içerisinde faturaya itiraz etmemiştir. Dolayısıyla davacı işbu faturaların içeriğini kabul etmiştir. Müvekkil şirketçe en son 30.11.2015 tarihli ve … numaralı fatura kesilmiş olup, işbu kanun maddesi göz önüne alındığında davacı tarafından 22.12.2015 tarihli ve … numaralı toplamda 15.387,20 TL bedelli iade faturasının kabulü TTK 23/2. Maddesine aykırıdır. Ayrıca, kabul manasına gelmemek üzere ayıp ihbarının yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu düşünülse bile ayıba yönelik seçimlik haklar yasal süresi içinde kullanılmamıştır. Şöyle ki, davacı tarafın talepleri ayıptan dolayı sözleşmeden dönmeyi kapsamakta olup işbu hakkın TTK 18. Maddesi doğrultusunda hakkı kullanmayı gerektirecek olan 8 günlük sürede kullanılması gerekirken davacı taraf yaklaşık 2 aylık süreden sonra ihtarname vasıtasıyla hakkını kullanacağını belirtmiştir.Ayıptan dolayı kullanılacak haklar alım-satım sözleşmesinden dönmeyi de kapsamakta olup; davacı taraf işbu hakkını yasal süresi içinde kullanmamıştır. 24.03.2017 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişi, iç mimar bilirkişidir. 05.04.2017 tarihli dilekçemizde dava konusu emtiaların incelenmesi için Malzeme ve Metalurji Mühendisi bilirkişiler tarafından dava konusu emtiaların incelenerek rapor tesis edilmesine ilişkin talebimizin dikkate alınmayıp bu hususa yönelik itirazlarımızın da giderilmeksizin uzman bilirkişice hazırlanmamış bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması hatalıdır. Bilirkişi raporunda, davacı tarafından 02.12.2015 tarihinde müvekkil firmaya bildirim yapıldığı hususu ile bu tarihte yapılan bildirimin ayıp ihbarı olup olmaması hususu hiçbir şekilde irdelenmemiştir. Müvekkil firma tarafından her türlü bilgiler, kullanım talimatları vb hususlar davacı tarafa anlatılmış ve bildirilmiştir. Davacı tarafın söz konusu emtiaları kötü kullanımından kaynaklı olan hatalar hiçbir şekilde müvekkil firmanın sorumluluğunda olmamasına rağmen; bilirkişi raporu ise bu hususları tespite elverişli nitelikte oluşturulmamıştır. Bu hususun tespit edilebilmesi için ek bilirkişi raporunun hazırlanmasını talep etmemize rağmen yerel mahkemenin bu talebimizi nazara almayarak eksik ve kendi içerisinde çelişen bilirkişi raporunu esas alarak hüküm kurması hatalı olup; hükmün bu yönüyle de bozularak ortadan kaldırılması gerekmektedir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; ticari satımdaki ayıp nedeni ile satım bedelinin geri ödenmesi talebinden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Satılan malın sandalye olması ve ic mimar bilirkişinin de mesleği gereği mobilya tarzındaki eşyaların vasıfları, boya vb. Konularda da meslekleri gereği bilgi sahibi olmaları nedeni ile ilk derece mahkemesinin bilirkişinin hatalı seçim yapıldığı yönündeki davalı yan istinafı yerinde görülmemiş ; raporda boya üzerindeki erniğin yeterli kalınlıkta olmaması nedeni ile çok basit bir etkileşimde boyanın attığı, bunun imalat hatası olduğu, kullanım ile anlaşılabilir bir ayıp olduğu belirtilmiştir. Bu anlatılan teknik verilere göre davacının kanunun aradığı şekilde muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirdiği, bu hususta tarafların yazışmalarının açık olduğu anlaşılmakla davalı yanın muayene ve ihbar yükümlülükleri konusundaki istinaf gerekçesi de yerinde görülmemiştir. Her ne kadar mahkemece davacı yanın sebepsiz zenginleşmesine neden olacak şekilde alınan malın davalı yana teslimi şartı ile davanın kabulüne karar vermesi gerekirken, bedelini geri aldığı malın iadesine karar verilmemesi ve temerrüdün de bu nedenle ancak malın davalıya teslimi ile oluşacağı hususları gözetilmeden hüküm kurulmuş ise de ; bu hususlar kamu düzenine ilişkin hususlar olmadığından ve resen de nazara alınması mümkün olmadığından davalı yanın bu yönden karara bir itirazı olmadığı görülmekle ; istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 1.051,10 TL harçtan peşin alınan peşin alınan 31,40 TL ve 232,00 TL olmak üzere toplam 263,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 787,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1/a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.