Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6344 E. 2020/1974 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6344 Esas
KARAR NO: 2020/1974 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2014/1178 E. – 2017/547 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2020
İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 30/05/2017 tarihli kararına karşı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirketin 17/09/2012 tarihinde LPG ile çalışan Karayolu Taşıtları için İkmal İstasyonu Bayilik Sözleşmesini imzaladıklarını, davalı şirketin Kartal … Noterliği’nin 07/11/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız olarak otogaz bayilik sözleşmesini müvekkilinin kusuru olmadan tek taraflı olarak feshettiklerini, ihtarnamede sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren müvekkili şirketçe ihlal edildiğini, davalı şirkete tam rekabet ortamını sağlayacak prim desteği, fiyat avantajı ve reklam malzemelerinin temin edilmediğini, aşırı fiyat rekabetinden dolayı davalıya tam rekabet ortamı sağlanmadığı için diğer firmalarla gerektiği gibi rekabet edemediğini, bu husus sonucu ticari itibarının zedelendiğini ve ihale kayıpları da olmak üzere ciddi müşteri kayıpları yaşandığını, tüm bu durumlar neticesinde ticari açıdan da ciddi zararlara sürüklendiklerini, mevcut durumu müvekkil şirketlerine bildirmelerine rağmen herhangi bir karşılık alamadıklarını iddia ettiklerini, 17/09/2012 tarihli sözleşmede davalıya rekabet durumuna göre fiyat desteğinin verileceğine dair kesin bir hükmün olmadığını, davalının LPG alış fiyatlarının şirket ortalamasına göre oldukça düşük olduğunu, davalının müvekkiline herhangi bir başvurusunun olmadığını, otogaz bayilik sözleşmesini haksız olarak feshederek şirketi zarara uğrattığını savunarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 25.000,00 TL kar mahrumiyeti ve 50.000,00 TL’lik cezai şart olmak üzere toplam 75.000,00TL’nin davalıdan tahsilini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ;17/09/2012 tarihli bayilik sözleşmesi 20. maddesinde” Bayi, bu anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için şirketçe istenen teminatı, istenen şekil ve miktarda vermekle yükümlüdür.” ve yine aynı sözleşmenin son paragrafında”Bir başlangıç ve 33 maddeden oluşan bu sözleşme 20/a maddesinde belirtilen teminatların şirkete verilmesi ile yürürlüğe girecektir.” denildiğini, sözleşme kapsamında hiçbir ariyeti bulunmayan davacı şirket tarafından müvekkilinden herhangi bir teminat senedi veya ipotek istenmediğini, davacı lehine herhangi bir ipotek veya teminat senedi verilmemiş olmasından dolayı sözleşmenin yürürlüğe girmediğini, bu nedenle sözleşme yok hükmünde olduğunu, açılan davanın reddinin gerekli olduğunu, mevcut sözleşmenin yürürlüğe girmemesinden dolayı davacı bayi ile şirketleri arasında sadece Alım-Satım ilişkinin meydana geldiğini ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarihli 2014/1178 Esas-2017/547 Karar sayılı kararıyla; “davacının davasının kısmen kabulü ile 39.928,05 TL kar mahrumiyeti nedeni ile oluşan alacaktan 25.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, 14.928,05 TL’sini ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, davacının cezai şart talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararda; dava tarihinin 17.09.2014 olarak belirtilmesi neticesinde, dava açılırken talep edilen 25.000,00 TL olan mahrum kalınan kara 20.12.2013 tarihinden itibaren olması gerekirken 17.09.2014 tarihinden itibaren faiz işletildiğini, davanın açılış tarihinin 20.12.2013 olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında yer alan dava tarihinin 20.12.2013 olarak düzeltilmesi gerektiğini, – Mahkemenin “Taraflar arasında sözleşmenin 21.madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, taraflar, cezai şartı bayi olan davalının bir kısım borçlarına aykırı davranması ve bu borca aykırılıkların varlığı nedeniyle davacının sözleşmeyi feshetmesi halleri için düzenlemiştir. Davalı tarafından yapılan tek taraflı fesih, cezai şartı düzenleyen maddede belirtilen haller içerisinde yer almamaktadır. Bu nedenle davacı cezai şart alacağına hak kazanmamıştır” gerekçesiyle cezai şarta ilişkin talebi reddetmişse de; mahkemenin gerekçeli kararında; “… davalı tarafça yapılan fesih beyanı, haksız bir fesih niteliğinde olup,…” diyerek davalı şirketin müvekkili şirket ile arasındaki sözlemeyi feshetmekte haksız olduğuna karar verdiğini, sözleşmenin cezai şartı düzenleyen 21.maddesinin dar yorumlanamayacağını, davalının hiç bir zaman ödemelerini zamanında yapmadığını ve sözleşme ve eklerindeki yükümlülüklerine tam olarak uymadığını, sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2016/19-496 E. 2016/574 K. Sayı ve 04.05.2016 tarihli kararından da anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki sözleşmede cezai şartı düzenleyen madde de davalı bayi tarafından yapılan haksız feshin ayrıca düzenlenmemiş olması, davalı bayi tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi durumunda davacı şirketin davalı bayiden cezai şart tazminatı talep etmesine engel olmadığını beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin hükme esas aldığı hatalı bilirkişi raporuna itiraz ettikleri halde, dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda hesaplanan kar mahrumiyetinin, davacının ülke genelindeki tüm satışları baz alınarak hesaplandığını, oysaki raporda hesaplanması gerekenin davacının müvekkili şirkete satacağı ürünlerden elde etmesi amaçlanan kar mahrumiyeti olduğunu, davacı şirketin müvekkilinin sattığı ürünlerden 3(üç) ay gibi bir sürede 39.928,05 TL kar elde etmesinin mümkün olmadığını, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/345 E. – 2016/469 K. Sayılı ilamında üç (3) aylık kar mahrumiyeti olarak 10.710,23 TL ‘ye hükmedildiğini, beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Davacı ile davalı arasında akdedilmiş bulunan 5 yıl süreli otogaz bayilik sözleşmesinin davalı taraf olan bayinin davacıya gönderdiği Kartal … Noterliğinin 07/11/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile süresinden önce feshedildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkemece alınan 19/06/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafın keşide ettiği ihtarnamede dayandığı fesih sebebini oluşturan sebepleri açıkladığı, davalının fesih sebebi olarak; “sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren davacı şirketçe ihlal edildiğini kendileri lehine tam rekabet ortamını sağlayacak prim desteği, fiyat avantajı ve reklam malzemeleri temin edilmediğini, aşırı fiyat rekabetinden dolayı davalıya tam rekabet ortamı sağlanamadığı için diğer firmalar ile gerektiği gibi rekabet edemediğini, bunun sonucunda ticari itibarlarının zedelendiği ve ihale kayıpları da olmak üzere ciddi müşteri kayıpları yaşandığını, tüm bu durumlar neticesinde ticari açıdan da ciddi zararlara süreklendiklerini mevcut durumu davacı şirkete bildirmelerine rağmen herhangi bir karşılık alamadıklarını ifade ettikleri”, prim desteği fiyat avantajı ve reklam malzemelerinin sağlanmaması sebeplerine dayanarak sözleşmenin haklı fesih için sözleşmede bu desteklerin sağlanmamasının fesih nedeni olarak belirtilmesi ya da davacı tarafından bu desteklerin sağlanmamış olmasının taraflar arasındaki ilişkiyi çekilmez hale getirmiş olmasının gerektiği, 17/09/2012 tarihli protokolün 12. Maddesinde; “… A.Ş. Bayilik bölgesinde oluşabilecek aşırı fiyat rekabeti durumunda bu sözleşmeden dolayı satışlardan elde ettiği, bir tondaki nakliye ve genel giderler hariç net karlılığın %25’i kadar ek primi uygun görmesi durumunda bayiliğe destek verebilecektir” metnine yer verildiğini, davalının “reklam malzemeleri sağlanmaması” ifadesinden neyi kastettiğinin anlaşılamadığını, 17/09/2012 tarihli sözleşme ile sağlanması gereken prim desteği, fiyat avantajı ve reklam malzemelerinin sağlanmaması nedeni ile bir sözleşmenin süresinden önce olağanüstü feshi için geçerli bir sebep olarak öngörülmediğini, bir kısım borca aykırılıkların sözleşme de olağanüstü fesih nedeni sayılmasa bile , borcu ihlal edenin davranışları nedeniyle sözleşmenin karşı tarafı için ilişkinin çekilmez hale getirebileceğini, somut olayı çevreleyen bütün şartların dikkate alınması gerektiğini, ihtarnamede ve dilekçede bir kısım sebepler belirtilmişse de, bu sebeplerin feshi haklı kılacak ağırlıkta olmadığını, feshin haksız olduğunu ve kar mahrumiyetini içeren müspet zararın tazminiyle yükümlü olduğunu, alacaklının zararın artmasına sebep olmamak külfeti altında olduğunu, sektörel inceleme ile bu sürenin genel olarak dağıtım şirketleri içerisinde yeni bayilik tesisinin ortalama olarak, azami 3 aylık bir zaman zarfının uygun olabileceğini, kar mahrumiyeti hesabında (operasyonel tüm maliyetler düşüldükten sonraki net tutarın) günlük tespit edileceğini, daha sonra üç aylık sürenin bulunacağını, sözleşmenin 21. Maddesinde sayılan sebeplerle sözleşmenin davalının borçlarına aykırı davranması ve borca aykırılığın varlığı halinde davacı tarafından feshi halinde, davalının cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, cezai şart talebinin yerinde olmadığını, 01/01/2013-06/11/2013 tarihleri arasında davalıya yapmış olduğu satışlardan %12,18 brüt satış karı oranına göre,10 aylık süre ortalamasının, davacının aylık karının 13.309,35 TL, üç aylık kar kaybının 39.928,05 TL olabileceğini beyan etmişlerdir. Davacı vekili 20/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 14.928,05 TL yükseltmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
G E R E K Ç E: Taraflar arasındaki uyuşmazlık,otogaz bayilik sözleşmesinin davalı tarafça süresinden önce feshinin haklı olup olmadığı, davacının erken fesih nedeniyle kar mahrumiyeti ve cezai şart talep edip edemeyeceği ve talep edebilirse miktarının tespitinden kaynaklanmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile, üç aylık kar mahrumiyetinin 25.000,00 TL’sının dava tarihinden, 14.928,05 TL’sının ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, cezai şart talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda; bilirkişi raporunda kar mahrumiyetinin, davacının ülke genelindeki tüm satışları baz alınarak hesaplandığın, oysa davacının müvekkili şirkete satacağı ürünlerden elde etmesi amaçlanan kar mahrumiyetinin hesaplanması gerektiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi kök raporunda, önce davacının toplam satışlarından, maliyet, kar zarar oranları, giderleri dikkate alınarak, davacının 01/01/2013-06/11/2013 tarihleri arasında %12,18 brüt satış karı elde ettiği tespit edilmiş, daha sonra davalıya yapılan 10 aylık satış toplamı üzerinden , davacının aylık karının bulunmuş ve aylık karın 13.309,35 TL, üç aylık kar kaybının ise 39.928,05 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilinin, tüm ülke genelindeki satışların dikkate alındığına yönelik istinaf sebebi yerinde olmadığından, davalı istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin, reddedilen cezai şart talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili, sözleşmenin 21. Maddesinin dar olarak yorumlanmaması gerektiğini, sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshi halinde, müvekkiline de cezai şart verilmesi gerektiğini savunmaktadır. İstinaf dilekçesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2016/19-496 Esas, 2016/574 Karar sayılı 04/05/2016 tarihli kararına dayanılmışsa da, dayanılan karar somut uyuşmazlığa uymamaktadır. Emsal kararda, mahkeme sözleşme maddesinin yorumunda hataya düşmüşken, somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça genişletici yorum yoluyla cezai şart maddesinin uygulanması talep edilmektedir. TBK’nın 179. maddesi uyarınca ceza şart istenebilmesi için yazılı bir anlaşmanın bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında imzalanan 17/09/2012 tarihli sözleşmenin 21. Maddesinde; Şirketin (Davacı …) madde de a-g bentlerde sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde bayilik sözleşmesini feshedeceği ve davalı Bayi’nin davacı şirkete 50.000 TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Davalı Bayi’nin sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi madde de sayılan hallerden değildir ve cezai şart koşulları oluşmamıştır. Mahkemece cezai şart talebinin reddine karar verilmesi haklı görüldüğünden, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde değildir. Davacı vekilinin diğer bir istinaf sebebi; gerekçeli kararda dava tarihinin 17/09/2014 tarihi gösterilmesi ve hükümde faizin başlangıç tarihi açıkça yazılmamasına ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde, hükümde faizin başlangıç tarihi yönünden, dava tarihine atıf yapıldığı, davanın 20/12/2013 tarihinde açıldığı, kararda hatalı olarak 17/09/2014 tarihinin gösterildiği anlaşılmış, davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebi yerinde görülerek, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Resen yapılan incelemede de, hükmedilen 14.928,05 TL kar mahrumiyetine, ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği, ancak karar içeriğinde ıslah tarihinin yazılmadığı anlaşılmakla, bu husus hükmün infazında tereddüt yaratacağından ıslah tarihi de hükümde gösterilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarihli 2014/1178 Esas-2017/547 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-Davacının davasının kısmen kabulü ile 39.928,05 TL kar mahrumiyeti nedeni ile oluşan alacaktan 25.000,00 TL’sine 20/12/2013 dava tarihinden itibaren, 14.928,05 TL’sine 20/03/2017 ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, -Davacının cezai şart talebinin reddine, 5-İlk derece yargılaması yönünden; -Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.727,49 TL harcın, dava açılırken peşin olarak alınan 1.535,78 TL (254,93 TL ıslah harcı+ 1.280,85 TL peşin harç) harçtan mahsubu ile bakiye 1.191,71 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, -Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı ve 1.535,78 TL peşin harç olmak üzere toplamda 1.560,08 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı tarafından yapılan 3.128,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.376,41 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, -Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.742,09 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 5.850,00 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacı tarafça dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a) İstinaf talebi reddedilen davalı yönünden yatırılması gereken 2.727,49 TL harçtan peşin olarak yatırılan 685 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.042,49 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, b) İstinaf talebi kabul edilen davacının istinafa geliş aşasında yatırdığı 685,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde kendisine iadesine, c) İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, d) İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e) İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, f) Gider avansından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/11/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.