Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6342 E. 2019/1226 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6342 Esas
KARAR NO : 2019/1226
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2017
NUMARASI : 2016/63 2017/108
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli marka için 9 ve 36.sınıflarda tescil başvurusunda bulunduğunu, fakat davalının bu başvuruya kendi adına 9 ve 36.sınıflarda tescilli “…” markalarına dayanarak itiraz ettiğini, . araştırmada davalının … markalarını tescil ettirdiği sınıflarda kullanmadığının öğrenildiğini iddia ederek davalı adına tescilli 2009/13198 sayılı … markasının 9,37 ve 40.sınıflar dahil mal ve hizmetlerde, 2009/38832 Sayılı …. talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin … şirketlerinin bir parçası olarak kurulduğunu, 1191 yılından beri her türlü altın ve kıymetli taş ile madenlerden malul kuyumculuk malzemelerinin ticareti ile iştigal ettiğini, davalının 2009 yılında müşterilerine çeşitli ayrıcalık ve avantajlar sağlayan altınkart uygulamasını hayata geçirerek bu markayı tescil ettiğirdiği gibi yoğ3un bir şekilde kullanarak maruf hale getirdiğini, hali hazırda 1351 müşterisi bulunduğunu, davacının kendi tescil ettirmek isitediği markanın 9 ve 36.sınıflara ilişkin iken davalının bu markayı sadece bu sınıflar için değil diğer sınıflar için de iptal ettirmek istediğini, dolayısıyla davacının bu yönlerden hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın dayanağının kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası olup 556 Sayılı KHK’nun 14.maddesine dayandığı, anılan maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından 14/12/2016 tarihli karar ile iptal edildiği, dolayısıyla davanın dayanağının kalmadığı, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda … markasının 2009/13198 sayılı tescil bakımından yalnızca manyetik optik ve kozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılarda kullanıldığı, 9.sınıf bakamından diğer mallar ile 37 ve 40.sınıflardaki hizmetlerde kullanılmadığı, … sayılı tescil bakımından 38,39,41,42,43,44 ve 45.sınıflarda tescil ettirildiği hizmetlerin hiçbirinde kullanılmadığı, altınkart markasının … sayılı tescil bakımından 36.sınıfta finansal ve parasal hizmetlerde kullanıldığı, 36.sınıftaki diğer hizmetlerde kullanılmadığı, kullanılmamanın haklı bir nedene dayandığına dair dosyada delil bulunmadığı, tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin 1/4 oranında davacı üzerinde bırakılması, 3/4 oranında davalıdan tahsiline bırakılması gerektiği gerekçeleriyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davanın konusunun kalmadığına dair değerlendirmenin hatalı olduğunu, 14.maddenin iptal edilmesinin dava hakkında karar verilmesine engel olmadığını, Paris Konvansiyonu 5/c ve TRİPS’in 19.maddeleri uyarınca boşluğun doldurulması gerektiğini, ayrıca 6769 Sayılı SMK’nun 9.maddesinde de konunun düzenlendiğini, yine masraf ve vekalet ücreti kararının ve dayanağının hatalı olduğunu, davalının markayı manyetik optik veya kozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılarda kullandığının kabul etmenin mümkün olmadığını, markanın ticari etki oluşturacak şekilde kullanılması gerektiğini, markanın 9.sınıf mallarda kullanıldığının söylenemeyeceğini, dolayısıyla davalı lehine vekalet ücreti tesisinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 2014/71450 esas sayılı başvurusunun 9.ve 36.sınıflara kapsadığını, ancak davacının, müvekkiline ait markaların 9 ve 36.sınıflar haricindeki diğer sınıflarda iptalini istediğini, davacının banka olup yasa gereği hiçbir şekilde faaliyette bulunamayacağı ve başvurusunun reddi ile alakalı olmayan müvekkili markasındaki 9 ve 36.sınıf harici diğer sınıfların iptalini talep etmekte hiçbir hukuki yararı bulunmadığını, dolayısıyla bu sınıflar yönünden davacının ,davasının dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, yine müvekkilinin … ve … sayılı altınkart markalarının 9 ve 36.sınıflarda kullandığının ispat edildiğini, bu nedenle yargılama giderlerinden 1/4 – 3/4 şeklindeki oranlamanın hakkaniyete uygun düşmediğini, ayrıca davanın dayanağı iptal edildiğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi heyeti raporunda; davalının … sayılı … markasını yalnızca 9.sınıftaki manyetik optik veya kozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılarda kullandığı, 9.sınıftaki diğer mallar ile 37 ve 40.sınıflardaki hizmetlerde kullanmadığı, …sayılı markasını ise tescil ettirdiği 38,39,41,42,43,44 ve 45.sınıflarda tescil ettirdiği hizmetlerin hiçbirinde kullanmadığı, … tescil numaralı markayı ise 36.sınıfta finansal ve parasal hizmetlerde kulllanmadığı, 36.sınıftaki diğer hizmetlerde kullanmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, davalı adına tescilli markaların bir kısım sınıflarda kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Yargılama sırasında davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK’nun 14.maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli, 2016/148 E. 2016/189 K. Sayılı ilamıyla iptal edilmiştir. Davanın dayanağı kalmamıştır. Nitekim mahkemece de davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi, mahkeme tarafından Paris Konvansiyonu 5/c ve TRİPS’in 19.maddesi uyarınca Hakimin boşluğu doldurması gerektiğine ilişkindir. Paris Konvansiyonu’nun 5/c maddesi ile TRİPS’in 19.maddesinin kullanılmayan markalara ilişkin açık ve doğrudan uygulanabilir birer yaptırım hükmü olmadıkları, marka hakkının mülkiyet hakkı olması nedeniyle Hakimin mülkiyet hakkını sınırlayıcı biçimde yasal boşluğu dolduramayacağı, kaldı ki Anayasa Mahkemesi kararının 6 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği, 6769 Sayılı SMK’nun yürürlük tarihi ise 10 Ocak 2017 olduğu, buna göre her iki tarih arasında 4 günlük yasa boşluğu bulunduğu, bu itibarla 6769 Sayılı SMK’nun 9.maddesinin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebi ise davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı ve yargılama giderlerine ilişkin olarak 1/4 – 3/4 şeklinde oranlama yapılmasının hakkaniyete uygun olmadığı ve vekalet ücretine yöneliktir. Davacının banka olması nedeniyle bir kısım sınıflar yönünden faaliyette bulunamayacağı gerekçesiyle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı şeklindeki istinaf talebi 556 Sayılı KHK’nun 43.maddesi gözetildiğinde yerinde değildir. Öte yandan mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi yönünden kullanılan ve kullanılmayan sınıflar yönünden yapılan değerlendirme sonunda davalının 2009/13198 tescil numaralı … markasını yalnızca “manyetik optik ve pozlanmış pil halinde kayıt taşıyıcılar” da kullandığı, 9.sınıf bakımından diğer mallar ve 37 ve 40.sınıflarda kullanmadığı, yine … sayılı marka yönünden ise tescil ettirdiği 38,39,41,42,43,44 ve 45.sınıflardaki hizmetlerin hiçbirinde kullanılmadığı, yine … sayılı marka yönünden ise 36.sınıftaki “finansal ve parasal hizmetler” ‘de kullandığı, ancak 36.sınıftaki diğer hizmetlerde kullanmadığı (dava tarihindeki haklılık durumu) gözetildiğinde, yargılama giderlerinin 1/4’ünün davacı üzerinde, 3/4’ünün de davalı üzerinde bırakılması isabetli olup bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Yine davanın dayanağının iptal edilmesinde tarafların kusuru bulunmadığından, dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması şeklinde karar verilmesi gerektiğine yönelik istinaf talebi de yerinde değildir.Her ne kadar hüküm fıkrasının 6.bendinde mahkemece 1/3 oranı yazılmış ise de, hükümde davacıdan tahsiline karar verilen miktar 1/4 oranına karşılık geldiğinden, 1/3 şeklindeki yazımın maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmış olup bu husus sonuca etkili görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacıdan alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/05/2019