Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6331 E. 2020/1838 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6331 Esas
KARAR NO : 2020/1838
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2015/824 2017/459
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak takip başlattığını, müvekkili ile davalının müvekkilinin, …’nın sahibi bulunduğu Gölcük’teki şantiyede çalışanlara yemek verilmesi hususunda anlaşıldığını, yemek karşılığı davalıya çekler ve senet verildiğini ve bunların bedelinin ödendiğini, davalı tarafından kesilen faturalar toplamının 46.168,00 TL, müvekkili ödemesinin ise 49.000,00 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin fazladan 2.832,00 TL ödeme yaptığını, davalı tarafından düzenlenen 28/02/2014 tarihli belgede alacağın 7.288,00 TL olduğunun belirtildiğini ve bu belgede müvekkilinden 25.000 ve 10.000 TL’lik iki ayrı çekin alındığının belirtildiğini, davalı tarafın takip konusu senede karşılık müvekkiline verdiği malın mahiyetini ve miktarını yazılı olarak ispatlaması gerektiğini, zira senette malen kaydı bulunduğunu, davalının müvekkilinin bilgisi dışında şantiye dışında müvekkilinin tanımadığı kişilere de yemek verdiğini, davalıdan isim listesi istediklerinde vermediğini belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya 25.000 TL ve 15.000 TL ve 6.168,00 TL bedelli faturalar kestiğini, ilk iki fatura için çekler alındığını ve çek bedellerinin de ödendiğini, ancak 6.168,00 TL bedelli fatura karşılığı çek ya da nakden ödeme yapılmadığını, davacının gösterdiği kişilere verilen yemek tutarının 67.225,00 TL olup davacının buna karşılık 49.000 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin 18.225,00 TL alacaklı olup …’nın borca mahsuben şahsı adına 16.000 TL’lik senedi verdiğini, bakiyesini ise nakit olarak ödeyeceğini söylediğini, senet bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin davacının gösterdiği kişilere yemek verdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının yargılama sırasındaki duruşmada dava konusu senedi teminat senedi olduğunu beyan ettiği, davalının ise borca mahsuben verildiğini savunduğu, senedin malen kaydını içerir her iki tarafın da ihdas sebebini talil ettiği, buna göre ispat külfetinin davacıda olduğu, ancak davacının senedin teminat senedi olduğu ve bedelsiz kaldığına dair verilen kesin sürede yazılı delil ibraz edemediği, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine, ihtiyati tedbir yoluyla takibin durması gözetilerek %20 oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, davalının senede karşı müvekkiline verdiği malın mahiyetini ve miktarını yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, senede malen kelimesinin davalı tarafça sonradan ek yapılarak yazıldığını, müvekkilinin taşeron işçileri için yemek verme yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak taşeronların davalıdan satın aldıkları yemek bedelinin kısmen veya tamamen ödememe riskini ortadan kaldırmak ve davalının mağdur olmasını önlemek için davalıya ödeme yaptığını ve taşeronların hak edişlerinden mahsup ettiğini, buna rağmen davanın reddinini usul ve yasaya aykırı olduğunu, şantiyede kalan 6 personelin 141 gün çalıştığını, iki öğün yemek yedikleri kabul edilirse 282 öğün yemek yemiş olmaları gerektiğini, her bir yemeğin 5,00 TL hesabı ile 282X5=1.410 TL tuttuğunu, buna göre davacının borcunun 1.410 TL olduğunu, müvekkilinin 6.168,00 TL bedelli fatura karşılığı 9.000 TL’yi davalıya EFT ile gönderdiğini, buna göre müvekkilinin 2.182,00 TL alacaklı durumunda olduğunu, 1.410,00 TL’nin 2.812,00 TL’den mahsup edilmesi halinde bakiyesinin davacıya iadesinin gerektiğini, davacının teminat senedini tahsile koyduğunu, bu konuda … şahit olarak dinlenilmelerini istediklerini, davacının kestiği fatura toplamının 46.168,00 TL, müvekkili ödemesinin ise 49.000,00 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin 2.812,00 TL alacağı bulunduğunu, davalının başka bir faturası da bulunmadığını, davalı şifahi beyanında Gölcük’teki lokantasında davacının tanımadığı kişilere yemek verdiğini söylediğini, bu konuda müvekkili şirketin yetkili elemanları … ve şirket sahibinin tuttuğu tutanağın ekte olduğunu, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, bilirkişi incelemesi talep ettikleri halde dikkate alınmadığını bildirmiştir. Davalının davacı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 16.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 16.551,12 TL’nin tahsili için senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı görülmüştür. Takip konusu senedin 27/02/2015 tanzim, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı olduğu ve malen kaydıyla düzenlendiği, senedin tediye tarihi kısmında rakamla “27/02/2015” yazılı olduğu, senet metninde ise “30/03/2015” tarihinde ödeme yapılacağının belirtildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan 28/12/2014 dahil başlıklı yazıda; …apı şirketiyle ilgili olarak 5.772 yemek tutarının 31.168,00 TL olup 25.000 TL’nin mahsubu sonucu 6.168 faturalı kalan yazdığı, bu rakamın altına ise 1.120,00 TL (15.000 çekin KDV’si) = 7.288 son kalan yazdığı ve altının da davalı kaşesiyle imzalandığı görülmüştür. 07/06/2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin senedin teminat senedi olarak verildiğini beyan ettiği, 01/11/2016 tarihli celsede ise davacı asilin davaya konu senedin teminat senedi olduğu yolunda beyanda bulunduğu, davacı vekilinin 28/02/2017 tarihli celsede mahkeme uygun görürse bilirkişi incelemesi talep ediyoruz dediği, mahkemenin bu celse davacıya senedin teminat senedi olduğuna ve bedelsiz kaldığına dair yazılı delillerini ibraz için süre verdiği, davacı vekilinin de son celse dava dilekçesi ve sundukları delilleri tekrar ettikleri yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.Mahkemece 17/09/2015 tarihli ara kararla; icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takip ve dava konusu senet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında davacı taraf, dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiştir. Dava konusu senette iki vade bulunduğu, bunlardan bir tanesinin 27/02/2015, diğerinin ise 30/03/2015 tarihi olduğu görülmüştür. Dava konusu bono iki ayrı vade tarihi içerdiğinden kambiyo senedi vasfını yitirmiştir. Bu durumda adi senet niteliğinde olup senedi düzenleyen davacının senet bedelini ödediğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Somut olay bakımından davacının gerek ödeme iddiasını, gerekse senedin teminat senedi olduğunu iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan davacı tarafın hem dava dilekçesinde hem de istinafında ileri sürdüğü 28/02/2014 tarihli belgede daha düşük miktarda bir borç kaldığı (7.288,00 TL) ileri sürülmüş ise de, takip ve dava konusu senedin tanzim tarihi daha sonraki tarih içerdiğinden bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir. Ayrıca HMK’nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca senede karşı yapılan tüm iddiaların senetle ispatlanması gerektiğinden tanık dinlenilmemesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan bu sebepler gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020