Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6327 E. 2019/1228 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6327 Esas
KARAR NO : 2019/1228
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2017
NUMARASI : 2017/53 2017/121
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili, müvekkili … “…” ilacını bulduğunu, etkinlik ve güvenlik verilerini oluşturduğunu ve ruhsat alınması için bu verileri Sağlık Bakanlığına sunduğunu, ilaca 22.04.2011’de ruhsat alındığını, müvekkili Novartis’in bu ruhsatı 5 Kasım 2015’te devrettiğini, müvekkili … veriler üzerindeki hakkını saklı tuttuğunu bu hakkın özünde bir mülkiyet hakkı olduğunu, davalı yanın … isimli ilacına ruhsat almak için müvekkilinin … ilacına ait verilerden izinsiz ve haksız olarak yararlandığını, haksız rekabete ve haksız olarak yararlandığını, haksız rekabete giriştiğini, müvekkillerinin TİTCK nezdinde yaptıkları 17.02.2017 tarihli ve E.48519 sayılı bilgi talepli başvurusuna cevaben gönderilen 28.02.2017 tescilli yazıda davalının … isimli ilacına ruhsat verilmesi için başvuruda bulunduğunun öğrenildiğini, davalının müvekkiline ait verilerden yararlanmak için müvekkilinden izin almadığı gibi izin verilmesi için başvuruda yapmadığını, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı yana 09.03.2017 tarihli ihtarname gönderdiklerini, davalının müvekkilinin veri imtiyaz hakkını da ihlal ettiğini, davalının müvekkilinin verilerinden izinsiz yararlanması ve veri imtiyazı hakkını ihlal etmiş olması TRIPSm.39, Paris Konvansiyonu m.10 ve TTK m.54 vd. uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek ruhsat başvurusu konusu herhangi bir ürünün ithalının, üretilmesinin, stoklanmasının, dağıtılmasının, satışa sunulmasının ihracının tanıtım pazarlanmasının önlenmesi ürünlerin imhasına hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, haksız rekabet iddiasıyla ilgili olarak davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Novartis firmasının dava tarihi itibariyle dava konusu üzerinde herhangi bir hakkı ve hukuki yararı olmadığını, müvekkilinin ruhsat başvurusunun hukuka uygun olduğunu, ruhsat başvurusunun gerek dava tarihi itibariyle ve gerekse halen sonuçlanmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre davalı tarafça davacı …’ye Sağlık Bakanlığı tarafından verilen 22 Nisan 2011 tarihli 131/28 nolu ruhsatnamenin 6 yıllık veri imtiyazı süresi dolmadan 07/12/2016 tarihli kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulduğu ve davacının verilerine dayanıldığı, Sağlık Bakanlığı’nın cevabi yazısından anlaşılmış ve davalı tarafça da kabul edilmiş ise de, davalının Tıbbi Formasötik Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinin 9/a bendine dayanılarak davacı adına önce ruhsatlandırılmış ilaç test sonuçlarınını ve klinik çalışmalarının yer aldığı veri dosyası refarens gösterilerek kısaltılmış başvuru yapılması Sağlık Bakanlığı nezdinde yasal düzenlemeden kaynaklanan başvuru hakkının kullanılmasından ibaret olmakla TTK’nun 56 vd. maddelerine göre haksız rekabet tehlikesine yol açmadığı, Sağlık Bakanlığının ruhsat vermesi halinde İdare Mahkemesinde dava açılıp iptal edilebileceği, davacının dava açma hakkı doğmadan davanın açıldığı, HMK’nun 114/h bendi gereğince dava şartının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; yerel mahkemenin yorumunun yanlış olduğunu, yönetmeliğin 9/1-a-3 maddesinde veri imtiyazı olarak adlandırılan idari bir koruma tedbirini getirdiğini, bu düzenleme ile 01/01/2005 tarihinden sonraki başvurularda gümrük birliği sahasında 01/01/2001 tarihinden sonra ruhsat verilen ilaçların verilerine 6 yıl süreyle referans verilmesini yasaklandığını, müvekkilinin verilerden yararlanması için izin vermediğini, rıza göstermediğini, yönetmeliğin 9.maddesindeki başvuru şartlarının hiçbirinin karşılanmadığını, mahkemenin gerekçesinde davalının başvurusunun yasal olmadığını bir anlamda ortaya koyduğunu, bu tespitin devamında yapılması gereken verilerden bu şekilde yararlanmanın haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti olduğunu, zira davalının bu eylemini koruyan yasal bir düzenleme bulunmadığını, mahkemenin bu şekildeki kararının çelişkili ve yanlış olduğunu, bu davanın konusunun davalının kısaltılmış ruhsat başvurusunun kendisi olmadığını, bu nedenle Sağlık Bakanlığının ruhsat vermesi halinde idare mahkemesinde dava açılıp iptal edileceği yorumu da isabetsiz ve ilgisiz olduğunu, davalının eyleminin mevzuat karşısında korunmadığı, bu eylemin TRİPS 39, Paris konvansiyonu 10 ve TTK 54 vd maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, verilerin haksız rekabet hukuku ile bağlantılı olduğunu, TTK’nun 55/c,d ve e bentlerinde sayılan durumların haksız rekabet teşkil eden eylemler olup davalının eylemlerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, davalının kendi ilacına ruhsat almak için müvekkilinin yaptığı yatırım ve çalışma sonucu ortaya çıkan iş mahsulleri olan verilerinden izinsiz olarak yararlandığını, dolayısıyla mahkemenin durumun haksız rekabet teşkil etmediğine dair gerekçesinin yanlış olduğunu, mahkemenin ruhsat başvurusunun henüz sonuçlanmadığı gerekçesiyle dava açma hakkı doğmadığı gerekçesinin de hatalı olduğunu, bu davanın konusunun kısaltılmış ruhsat başvurusu olmadığını, bu davanın konusunun verilerin haksız ve izinsiz kullanılması eylemi olduğunu, dolayısıyla davalının müvekkiline ait verilere referans göstermek suretiyle yapmış olduğu kısaltılmış ruhsat başvurusu yoluyla bu verileri dolaylı olarak kullandığı an itibariyle müvekkilinin dava hakkı doğduğunu, davanın hiçbir bedel ödemeden bu verileri kullanarak hızla piyasaya çıkma ve müvekkilinin ürünleri ile rakip olabilecek ürünleri satarak müvekkilinin pazarında pay almayı garantilediğini, mahkemenin, davalının müvekkiline ait ürünlerini kullandığını kabul edip dava açma hakkının doğmadığını belirtmesi anlamının mümkün olmadığını bildirmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; dava konusu edilen fiilin müvekkilinin yapmış olduğu kısaltılmış ruhsat başvurusu olduğunu, davanın hukuki dayanağının haksız rekabete ilişkin hükümler olup davacının dava tarihinde ve halen haksız rekabetten kaynaklanan bir zararı bulunmadığını bildirerek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.Davacılar, davalıya gönderdikleri 09.03.2017 tarihli ihtarname ile … 0,5 mg Kapsül ürün için yapılan ruhsat başvurusunun durdurularak geri alınmasını, ruhsat alınmış ise bu durumun hukuka aykırı olacağını, yasal yollara başvuracaklarını belirtmiştir.Sağlık Bakanlığının 23.02.2017 tarihli cevabında (davacı vekiline) … adlı ürünün referans gösterilerek davalı tarafından 14.12.2016’da başvuru yapıldığı ve 210 gün sürecin davacı ettiği bildirilmiştir.
GEREKÇE: Davacı taraf, davalının ilacına ruhsat almak için müvekkilinin … isimli ilacına ait verilerden izinsiz ve haksız olarak yararlandığını, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafın davacıya Sağlık Bakanlığı tarafından verilen 22 Nisan 2011 tarihli, 131/28 nolu ruhsatnamenin 6 yıllık veri imtiyazı süresi solmadan 07/12/2016 tarihli kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı adına daha önceden ruhsatlandırılmış ilaç test sonuçlarının ve klinik çalışmalarının yer aldığı veri dosyasının referans gösterilerek ve Tıbbi Farmasötik Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin 9/a bendine dayalı olarak kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulması, ilaç ruhsatı başvurusunun kabul veya reddine karar vermekle yetkili makam olan Sağlık Bakanlığı nezdinde yasal düzenlemeden kaynaklanan başvuru hakkının kullanılmasından ibaret olması dolayısıyla 6102 Sayılı TTK’nun 54 vd. maddelerinde haksız rekabet tehlikesine yol açan eylem olarak nitelendirilemez. Nitekim Yargıtay 11.HD’nin uygulamaları da bu yöndedir. (Bakınız Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 2007/6358 E. 2009/11166 K.) Açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/05/2019