Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6322 Esas
KARAR NO : 2020/1861 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI : 2016/24 E. – 2017/100 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ‘’…‘’ ibaresi üzerinde öncelikli ve münhasıran hak sahibi ve “…” markasının TPE nezdinde 2013 86831 no ile tescil sahibi olduğunu, müvekkilinin … … romanının yazılmasına ilham kaynağı olan …’ nin torunu olduğundan söz konusu isim üzerinde öncelik hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin de bu hakkına dayanarak söz konusu ismi tescil ettirdiğini, davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin hak sahibi olduğu bu ismi tescil ettirmeden önce “…” ibaresini tescil ettirdiğini, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı adına tescil edilen 2013/45302 tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere Türkiye sathında yayın yapan bir gazete yayınlanmasına, karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilinin Türkiye’ nin en büyük film yapımcıları arasında olduğunu, “…” adlı dizinin çekimlerine başlarken gereken başvuruları yaptığını, izin, kayıt, tescil ve benzeri işlemleri gerçekleştirdiğini, müvekkilinin “…” ibaresinin ilgili sınıflarda tescilli olup olmadığını araştırdığını, yapılan araştırmada ibarenin 26/03/2013 tarihinde … adlı şahıs tarafından 2012/30123 no ile tescil ettirildiğini öğrenince bu şahıs aleyhine İstanbul Anadolu 1.FSHHM nin 2013/148 Esas sayılı dosyası ile hükümsüzlük davası açılmasını koordine ettiğini, öte yandan “…” ibaresinin versiyonlarını TPE nezdinde tescil ettirdiğini, müvekkilinin tescil ettirdiği marka “…”, davacının ki ise ” …” olduğunu, davacının davaya dayanak gösterdiği hükümranlık alametlerinin dava ile ilgisinin olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI;İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/07/2017 tarihli 2016/24 Esas-2017/100 Karar sayılı kararıyla;”davacı her ne kadar “…” ibaresi üzerinde öncelikli ve münasır hak sahibi olduğunu, “… ” ibaresinin 2013/86831 no ile kendi adına tescilli olduğundan bahsetmiş ise de “…” romanının yazarının … olduğu, davacının da … mirasçısı veya hak sahibi olmadığı, davalının “…” markasının hükümsüzlük koşullarının da oluşmadığı” gerekçesiyle; davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin doğrudan doğruya bilirkişi raporunu esas almışsa da, raporun içerik olarak hatalar içerdiğini, hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, atanan bilirkişilerin kendilerine bildirilmediğini, Bilirkişilerden … (… YAPIM) nın, davalı şirket ve davalı şirketin birçok projesinde görev alan … ile tanışıklığı olması sebebi ile taraflı rapor hazırlanmış olabileceğinde şüphe duyduklarını,
-556 sayılı KHK ‘nın 8/5. Maddesinde‘’tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir‘’ hükmünün düzenlendiğini, … ibaresi üzerinde müvekkilin büyükannesinin isim hakkı olduğunu, bu ismin 3. Kişiler tarafından tescil edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin münhasıran hak sahibi olduğu ‘’… ‘’ ibaresinin davalı yan tarafından tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın başından beri iddia ve taleplerinin müvekkilin anneannesi …’nin lakabının … olduğu, müvekkilin anneannesinin herkes tarafından … olarak bilindiğini, …’in romanına ilham kaynağı olduğunu defalarca belirttiklerini, mahkemenin isim hakkının … olduğuna dair görüşünün yerinde olmadığını, MK 26. Madde gereğince de müvekkilinin mirasçısı olarak anneannesinin isim hakkının korunması gerektiğini,
-… ibaresinin sahip olduğu kültürel değerden ötürü halka mal olmuş bir ibare olup, … ibaresinin ancak ve ancak müvekkil tarafından tescil ettirilebileceğini, Mahkemenin … ibaresine kültürel bir değer atfetmemesinin kabul edilemeyeceğini,-556 sayılı KHK’ nın 7. Maddesi tescil edilemeyecek işaretleri saymış olup 7. Maddenin 1-h bendi ‘’Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6.ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar ‘’ şeklinde olduğunu,-müvekkilinin markasının daha sonra tescil edilmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin de haksız olduğunu, müvekkilinin büyük annesinin isim hakkına dayandığını beyanla kararın kaldırılarak davalı markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
DELİLLER;Mahkemece iki kişilik bilirkişi heyetinden alınan30/01/2017 tarihli raporun sonuç kısmında: “a-5846 sayılı Fikri Ve Sınai Haklar Kanunu ve 556 sayılı KHK1 nın 8/5 bendi hükmüne göre Eser sahibinin; yada eser sahibinin kanuni temsilcisinin davacı olmaması nedeni ile bu madde hükmüne göre davalı markasının hükümsüzlüğünü talep etme hak ve yetkisinin bulunmadığı;b.Davaya konu yapılan … isminin sadece belirli aralıklar ile yayınlanan sesli ve görüntülü eserler ile değişik versiyonlarının kamuya sunulması ile bilinir hale geldiği ancak kamuya mal olacak biçimde bir kültürel değer atfetmediğinden davacının bu maddeye dayalı hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığı;c.Davacının tescilli markasının davalının markasından sonra tescil edilmiş olması nedeni ile 556 sayılı KHK 8/1.b bendine göre hükümsüzlük talep etme hakkının var olmadığı,d.Davacının 556 sayılı KHK’ nın 8/3. Bendine göre üstün hak sahibi olduğunu ispat eder ticaret sırasındaki kullanımını gösterir delillerinin bulunmaması nedeni ile bu madde hükmüne göre de davasının ispat edemediği;e.556 sayılı KHK’ nın 35. Maddesine dayanılan kötü niyetli tescil ile ilgili olarak ise davalının kötü niyetli olarak kabul edilip edilememesi konusundaki görüş ve kanaatin sayın mahkeme hakiminde olması nedeni ile; şayet davalının kötü niyetli kabul edilmesi durumunda davalı markasının tüm emtialarda hükümsüzlüğü gerekeceği aksi kanaatte olması halinde ise bu yöndeki davasını da davacının ispat edemediği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.Marka tescil kayıtlarından; davacı adına 41. Sınıfta 25/10/2013 başvuru tarihli, ” …” ibareli markanın tescilli olduğu görülmüştür.Davalı adına hükümsüzlüğü istenen 2013/45302 numaralı “… ” markasının 38. Sınıfta 19/05/2013 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Marka hükümsüzlüğü talepli davada; davacı vekilinin … romanının davacının … isimli anneannesinden esinlenerek kaleme alındığını, anneannesinin … lakabıyla tanındığını, bu ibare üzerinde öncelikli ve münhasıran hak sahibi olduğunu, bu ibareyi müvekkili dışında kimsenin tescil ettiremeyeceğini, bu ibarenin 556 Sayılı KHK 7/1-h bendi gereğince halka mal olmuş bir kültürel değer olduğunu ve tescil edilemeyecek işaretlerden olduğunu ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğünü ve terkinini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.Davacı adına tescilli … numaralı … markasının, 25/10/2013 başvuru tarihli olduğu ve davalı adına 19/05/2013 başvuru tarihli …. numaralı “… ” markasından daha sonra başvurusu yapılmış olması nedeniyle, tescilli markasından kaynaklanan öncelik hakkı bulunmamaktadır. Davacı anneannesinin isminin …, lakabının … olduğunu ve romanın anneannesinin isminden esinlendiğini ileri sürerek, dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK 8/5. Maddesine dayanarak hükümsüzlük talep etmişse de, bu hususta delil olarak sunulan röportajdan yapılan alıntının yeterli olmadığı, davacının … ismi üzerinde hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmıştır. … ismi, … romanı ve romandan uyarlanan aynı isimli film ve dizi filmlerin isimlerinde kullanılarak toplumun büyük kesimi tarafından bilinir hale gelmiştir. Davacı tarafça bu isim üzerinde bir taraftan gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulurken, bir taraftan da bu ismin halka mal olduğu ve kültürel değer olduğunun ileri sürülmesi de çelişkilidir. Bilirkişi heyeti tarafından isabetli şekilde tespit edildiği üzere bir ismin toplumun büyük bir kesimi tarafından bilinir hale gelmesi ile, bir ismin kamuya mal olacak biçimde kültürel değer niteliğini kazanması aynı değildir, … isminin kültürel değer olmadığı tespiti yerindedir. Davacının bilirkişiye yönelik itirazı da HMK 272 ve HMK 34, 36. Maddeler gereğince yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin; “…” romanının yazarının …. olduğu, davacının da … mirasçısı veya hak sahibi olmadığından” hükümsüzlük koşullarının oluşmadığına ilişkin gerekçesi yerinde değilse de, davacının bu isim üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu ve bu ismin kamuya mal olmuş kültürel değer olduğunu ispatlayamaması karşısında sonuç itibarıyla davanın reddi kararı yerinde olduğundan, kararın gerekçesi dairemizce düzeltilmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE2-İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/07/2017 tarihli 2016/24 Esas-2017/100 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- DAVANIN REDDİNE,4- İlk derece yargılaması yönünden;-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile, bakiye 25,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,-Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, 4.910,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra talep halinde ilgili tarafa iadesine,5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 18,00 TL tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.