Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6316 E. 2020/1940 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6316 Esas
KARAR NO : 2020/1940
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2017
NUMARASI : 2016/303 E. – 2017/504 K.
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ (İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibe dayalı)
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının … Ltd.Şirketinin yetkilisi olduğunu, davalıya … ve … seri numaralı irsaliyeli fatura ile mal sattığını, ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapılmayınca Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … E.sayılı 9 örnek icra takibi başlatılarak ipoteğin paraya çevrilmesinin talep edildiğini, takipte 200.000 TL asıl alacağa ihtarnamede tanınan süre sonu olan 30/12/2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini, ayrıca ihtar giderinin de tahsilinin talep edildiğini, takip tarihinin 05/03/2014 olup ödeme emrinin borçluya HT00014278549 barkod numaralı zarf ile gönderildiğini, PTT sorgulamasına göre ödeme emrinin TK.m.21’e göre 10/03/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun 17/03/2014 havale tarihli dilekçesi ile itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, icra dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe vaki itirazın tamamen haksız ve zaman kazanmaya yönelik olduğunu, alacağın likid olduğunu, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı cevap dilekçesinde; faturada gösterilen eşyaların teslim edilmediğini, haciz sonrası hacizde yedieminin … olduğunu, ipoteğe ve senetlere konu malların tespitinin yapıldığını, bu mallardan hiçbirinin tarafınca alınmadığı gibi bazı malların sabit tesis mahiyetinde olduğunu, teslim edilmesinin mümkün görülmediğinin de raporda belirtildiğini, davalının ev adresine teslim edilmiş gibi gösterilerek gerçeğe aykırı olarak evrak düzenlendiğini, davacının teslim edilemeyen mallar için alacak iddiasında bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davacının haksız olarak eline geçirdiği ipotek ve senetlerle teslim etmediği mallar için alacak iddiasında bulunduğundan alacaklı sıfatına haiz olmayıp açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. ipotek belgesinin görevi sadece rehinli alacaklı lehine bir ipoteğin tescil edilmiş olduğuna delil teşkil ettiği, yoksa ipotek tescili ile olmayan bir alacak hakkı doğmayacağı, ipotek verenin aynı zamanda borçlu olması gerekmeyeceği, nitekim bir kimsenin taşınmazı üzerinde bir başkasının borcunu teminat altına almak üzere alacaklı lehine ipotek tesis etmesi yasal olarak mümkün olduğu, kural olanın lehine ipotek tesis edilenin alacak hakkının mevcudiyeti olduğu, somut olayda her ne kadar ipotek senedinde dayanak olduğu ileri sürülen senetlerden bahsedilmemiş ise de; davacının ipotek tesisinin anılan 21 adet senede istinaden ve 28/03/2013 tarihli protokol uyarınca gerçekleştirildiğini kabul ettiği, oysa anılan senetlerin alacaklısının davacı değil, davacının ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı …Limited Şirketi olduğu, anılan protokolde imzası bulunan davacının protokolü şirket yetkilisi sıfatı ile mi kendi adına mı imzaladığı hususunda bir açıklık bulunmadığı gibi, dava dışı şirketin senetlerden doğan alacağını davacı …’a temlik ettiğine dair bir anlaşma protokol metninden anlaşılmadığı, ayrı bir temlik belgesi de ibraz edilmediği, ipotek senedinde belirtildiği gibi; taraflar arasında davalının davacıdan 200.000,00-TL bedel alması biçiminde bir hukuki ilişkinin ise hiç kurulmadığının her iki tarafın kabulünde olduğu, şu halde anılan bonoların alacaklısı olmayan, davalıya 200.000,00-TL de vermemiş bulunan davacının herhangi bir alacak hakkı bulunmadığından, geçerli olarak doğmuş ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edebileceği bir ipotek hakkı da mevcut olmadığı, gerekçesiyle davanın reddine….” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacak sözleşmesi ile ipotek sözleşmesinin farklı kavramlar olduğunu, ipotek sözleşmesinde alacağın nedeninin gösterilmesi zorunlu olmayıp sadece miktarının gösterilmesinin yeterli olduğunu, rehin sözleşmesinin soyut olabileceği kabul edilmekte ise de alacağın sebebini ortadan kaldırmayacağını, mahkemece 28.03.2013 tarihli ipotek senedi anapara ipoteği olarak değerlendirilmiş ise de, takibin ilamsız takip olup ipoteğin üst sınır ipoteği olduğunu, protokolde bonoların güvencesi olarak … adına ipotek tesis edileceğinin açık olduğunu, davalının da bunu itirazsız kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ipoteğin geçerli doğmadığı yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının protokolü şirket adına vekaleten kendi adına asaleten imzaladığının sabit olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte alacağın temlikinin TBK 183 md gereğince resmi şekle tabi olmadığını, davacının işlemleri şahsi alacağı için değil şirket alacağı için yürüttüğünü, protokolden de durumun anlaşılacağını,Bilirkişi raporunda dava dışı şirketin 170000TL alacaklı olduğuna ilişkin tespite bir diyecekleri olmadığını, cari hesaba ilaveten 200.000TL üst sınır ipoteğini aşmayacak şekilde faiz ve takip giderlerinin de hesaba katılması gerektiğini, mahkemenin ipotek hükümlerini olaya yanlış uyguladığını belirterek kararın kaldırılmasını, 200.000TL ipotek limitini aşmayacak şekilde davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6098 sayılı TBK 184 maddesine göre; Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Öncelik Hakları ve Bağlı Hakların Geçişi” başlıklı 189. maddesinin birinci bendi gereğince, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Somut uyuşmazlıkta; 28.03.2013 tarihli protokole göre; dava dışı şirket tarafından davalı aleyhine kesilen fatura nedeni ile borçluya ait taşınmaz üzerinde alacaklı firma ortağı … adına 200.000TL bedelli 2 yıl süreli ipotek tesis edilmesi kararlaştırılmış ise de; ipotek, asıl alacağa bağlı feri bir hak olup asıl alacak devredilmeden ipotek alacağı devredilemeyecektir. Mahkemece, dava dışı asıl alacaklı şirket ile davacı arasında yazılı temlik sözleşmesi ibraz edilmediği, protokolde dava dışı şirket ismi, kaşesi bulunmadığı, bonoların dava dışı şirket adına düzenlendiği gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.