Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6302 E. 2020/1914 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6302 Esas
KARAR NO: 2020/1914
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2016/41 2017/126
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
KARAR TARİHİ: 16/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … Limited Şirketi’nin dava konusu filmin birincisi olan “… – …” isimli filmin yapımcısı olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu filmin senaristi olan …’dan 02.05.2013 tarihinde, yönetmeni …’den ise 07.05.2013 tarihinde filmden kaynaklanan mali haklarını devraldığını, filmin gösterime neredeyse hiç tanıtım ve reklam yapılmadan girmesine rağmen geniş kitlelerce beğenildiğini ve özellikle sinema gösteriminden sonra televizyonlarda da gösterilmeye başlamasıyla bu ilginin daha da arttığını, bu ilginin artması sebebiyle taraflarınca işbu davanın konusu olarak gösterilen “… – …” olarak adlandırılan filmin, toplumda müvekkili şirkete ait filmin ikincisi olarak algılanması sağlanarak, devam film niteliğinde çekilmiş ve 22.01.2016 tarihinde gösterime girdiğini, filmin bütünü olarak izleyici tarafından sevilmesi yanında … isimli kahramanın da filmin bütününden bağımsız olarak toplumda tanınmış, sevilmiş ve kabul edilmiş olduğunu, bu nedenle filmin bütünü üzerindeki hakların dışında, filme hayat veren ana karakter olması hasebiyle, … karakterinin de başlı başına bir hak sahipliği ile korunduğunu, gerek filme hayat, anlam ve tercih edilirlik niteliği sağlayan … karakterinin kullanılması ve bizzat müvekkiline ait filmdeki oyuncu tarafından canlandırılmış olması, gerekse filmin konusunun müvekkili şirkete ait film ile bire bir aynı ve ancak devamı niteliğinde bir konu ile çekilmiş olması nedeniyle iki filmin, birbirinden ayırt edilemeyecek nitelikte seri film özelliği ile ortaya konulduğunun ortada olduğunu, şu halde ortalama bir izleyicinin iki sinema eserinin, aynı filmin serileri yani başka bir deyişle devam filmi olduğunu düşünmekte olduğunu, bu hususun tazminata esas teşkil edebilecek üç önemli sonucu olduğunu; birincisi, davalı şirketin müvekkili şirkete ait bir eseri, hukuka aykırı şekilde işlediğini ve kullandığını, ikincisi davalı şirketin, müvekkili tarafından ortaya koyulan ve sinema filmi dışında tek başına koruma altında olan … adlı kahramanın bire bir aynını hukuka aykırı şekilde kullandığını, üçüncü ise; davalı şirketin, müvekkili şirketin ilk filmdeki başarısından, rekabet kurallarına aykırı şekilde faydalandığını, ilk filmin devamı niteliğinde bir filmi izleyiciye sunarak, ilk filmin sahibinin de kendisi oldugğu şeklinde gerçeğe aykırı bir izlenim uyandırdığını belirterek; fazlaya ilişkin ve başkaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi , 30.000,00 TL manevi tazminat talebini ticari faiziyle birlikte kabulüne, filmin gerek sinema salonlarından gösteriminden kaynaklı olarak elde edilmiş olan gişe gelirlerine gerekse filmin televizyon kanallarına satışından elde edilmiş ya da edilecek olan sair tüm gelirlerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, eser üzerindeki tüm haklarını müvekkili şirkete devretmiş olup, hak sahipliği iddialarının hiçbir hukuki temelinin bulunmadığını, davacının “… – …” isimli film üzerindeki tüm haklarını Üsküdar …Noterliği’nin 11.09.2013 tarih, … yevmiye no’lu sözleşmesi ile müvekkili şirkete devrettiğini, nitekim bu keyfiyetin, Kültür Bakanlığı kayıtları ile de sabit olduğunu, dolayısıyla işbu davaya ilişkin aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, ortadaki bu somut devir olgusuna rağmen, dava dilekçesinde kaleme alınan olay örgüsünün ve iddiaların hayret uyandırıcı olduğunu, davacının tazminat taleplerinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacının, dava konusu film üzerinde sahip olduğu tüm mali ve diğer haklarını müvekkili şirkete devrettiğini, dolayısıyla hiçbir talep hakkı olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle davacının tedbir taleplerinin reddine, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı için davasının usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde davanın esastan reddine, HMK nın 119.maddesine göre davacıya talep sonucunun açıklattırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince;”… Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki 11/09/2013 tarihli sözleşme ile ,davacının da kabulünde olduğu üzere ” … // … ” adlı filmin ,mali hakları devredilirken, filmin serisini çekme hakkının da devredilip devredilmediği,seri filmin işlenme hakkı kapsamında olup olmadığı ve … / … filminin hakları devredilen sözleşme kapsamındaki filmin işlenmesi kapsamında bulunup, bulunmadığına İlişkindir. Taraflar arasında yapılan 11/09/2013 tarihli sözleşme ile; Alıcı ( davalı şirketin ) FSEK 21.md. İşleme, 22. Madde çoğaltma, 23 md.yayma, 24.madde temsil, 25.madde umuma iletim haklarını tam ruhsat şeklinde devraldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf; dava konusu filmin FSEK 21.mad.de düzenlenen ” işlenme eser” kapsamında olmadığını ,sözleşme ile devam filmi çekme hakkının devredilmediğini, filmin haklarının sadece bilgisayar ve playstation oyunları vb. kapsamında devredildiğini iddia etmektedir. Bilirkişi raporunda her iki filmdeki esas karakterler, ana hikaye ,olay örgüsü formu ,yan öykülerin örgülenme biçimi ve espirilerin argümanların aynı aktığını ,sadece olay örgülerinin farklı içeriklerle işlendiğinin saptandığını beyan etmişlerdir İşlenme Eser (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu adlı kitapta -Levent Yavuz ,Turkay Alıca ve Fethi Merdivan tarafından) : Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsülleri olarak tarif edilmektedir. İşleme hakkı devredilen eserdeki karakterlerin değiştirilmeksizin , ana hikaye olay örgüsü formu korunarak, farklı içeriklerle işlenmesi ile meydana getirilen eserin FSEK 6/3 maddede işlenme eser olduğu düzenlenmekle,bilirkişi heyeti tarafından da her iki filmin kayıtları izlenerek düzenlenen raporda; davaya konu … / … filminin ,işleme hakkının ve senaryo haklarının 11/09/2013 tarihli sözleşme ile açıkca davalı şirkete devredildiği,çekilen dava konusu filmin de işleme hakkı kapsamında olduğu kanatına varılarak ,davanın reddine……” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Her ne kadar müvekkil ile davalı arasında “…-…” filmine ilişkin bir devir anlaşması olsa da, bu anlaşmanın kapsamı sadece söz konusu filmin işlenmesi, çoğaltılması, yayılması, temsili ve umuma iletim haklarını kapsamaktadır. Yerel mahkemeye sunduğumuz beyanlarımızda da açıkladığımız üzere bu devir sadece “…-…” filmine ilişkindir. Müvekkil hiçbir şekilde seri filmi yapma hakkını davalıya devretmemiştir. Ana hikaye ve konsepte ilişkin haklarını elinde tutan müvekkilin davalıya devrettiği tek şey “…-…” filmine ilişkin bilgisayar oyunu, cep telefonu oyunu gibi bu filme bağlı farklı uyarlamalar geliştirme hakkıdır. Fikir ve Eserleri Kanunu’nda açıkça belirtildiği üzere mali hakların devredilmesi için yazılı bir sözleşme ile devir konusu hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır. Bu koşullar karşılanmadan devrin gerçekleşmesi mümkün değildir. Müvekkil ile davalı arasındaki devir sözleşmesinde hiçbir şekilde seri filmi çekilmesine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Böyle bir hakkın devrine açıkça yer verilmemişken, dava konusu filmin işlenme eser olduğu ve sözleşme kapsamında kaldığı değerlendirmesi yanlıştır. Ayrıca FSEK kapsamında bir filmin devamı niteliğindeki filmin işlenme eser olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Zira dava konusu filmin ana hikayesi ve konsepti aynı olsa da ilk filmden bağımsız ve farklı olaylar anlatılmaktadır. Bu durum davalının sözleşmeyi ve dolayısıyla müvekkilin mali haklarını ihlal ettiğini göstermektedir. hakkıdır. Kanunun ruhu ve gayesi de işleme hakkının kapsamını genişletmemektedir. Yerel mahkeme gerekçesi yetersiz ve dayanaksız kararıyla müvekkil aleyhinde haksız bir karar vermiştir. Tedbir talebimiz reddedilerek zararımız artmasına da yol açılmıştır. Yetersiz bilirkişi raporu ile karar oluşturulmuştur….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; FSEK kapsamındaki hakla saldırı nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemlerinden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta hukuki ihtilaf ; 11/09/2013 tarihli sözleşme ile ,” … – … ” adlı filmin ,mali hakları devredilirken, filmin serisini çekme hakkının da devredilip devredilmediği,seri filmin işlenme hakkı kapsamında olup olmadığı ve … / … filminin hakları devredilen sözleşme kapsamındaki filmin işlenmesi kapsamında bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Tarafların sundukları ve mahkemece eksiksiz toplanan delillere ve bu kapsamda alınan ve denetlenebilir raporlara göre ; her iki filmdeki esas karakterler, ana hikaye ,olay örgüsü formu ,yan öykülerin örgülenme biçimi ve espirilerin argümanların aynı aktığını ,sadece olay örgülerinin farklı içeriklerle işlendiğinin saptandığı ortaya konulmuştur. Taraflarca aksi iddia edilmeyen 11/09/2013 tarihli sözleşme ile davacı yan davalı yana tam ruhsat şeklinde devretmiştir. Devir sözleşmesinde devredilen hakların FSEK 21, 22,23,24,25 maddedeki tüm haklar olduğu açıkça yazılı olup, bilirkişilerce değerlendirilen ikinci filmin birinci filmin devam serisi/ işlenmiş eser niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. İşleme hakkının devri sözkonusu olmakla davacının FSEK kapsamında ihlal edilen bir hakkı bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 16/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.