Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6295 E. 2020/1864 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6295 Esas
KARAR NO : 2020/1864 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2017
NUMARASI : 2015/55 E. – 2017/139 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/11/2020
İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 20/06/2017 tarihli kararına karşı, davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Alt Yapı Planlama Uygulaması isminde bir uygulama geliştirdiğini, bu uygulamaya ilişkin yazdığı kaynak kodları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne başvuru yaptığını ve uygulamanın telif tescilini gerçekleştirdiğini, geliştirilen uygulamanın FSEK ile korunduğunu, müvekkilinin davalı tarafın bilgisayarlarına deneme sürümü olarak kurduğu uygulamanın bütün internet tarayıcılarında, ayrıca tablet ve akıllı telefonlarda da kullanılabilen bir internet uygulaması olduğunu, davalının lisans sözleşmesi yapmadan, lisans bedeli ödemeden uygulamayı ticari faaliyetlerinde kullanarak haksız kazanç elde ettiğini, sözleşme yapmaya da yanaşmadığını, 23.05.2014 tarihinde İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/27 D.İş sayılı dosyası ile telif hakkının müvekkiline ait olduğunun ve uygulamanın davalı tarafça kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, … olarak adlandırdığı İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Alt Yapı Planlama Uygulamasının FSEK kapsamında eser olduğunun tespitine, davacının uygulamanın kodlarını yazan kişi olarak FSEK kapsamında eser ve telif hakkı sahibi olduğunun tespitine, kararın yurt genelinde yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede ilanına, davalının halen izinsiz olarak bu uygulamayı kullandığının tespitine, telif haklarına yaptığı saldırının önlenmesine, ref’ine ve ortadan kaldırılmasına, giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile iş sözleşmesi ve gizlilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4.maddesi gereğince üzerinde çalışılan … sözleşmesinin taslağı ve kaynak kodlarının davacıya teslim edildiğini, müvekkilinin projenin kısa bir süre içinde tamamlanmasına dair anlaşma yaptığını, ancak ilerleyen süreçte davacının projeyi bitirmesinin mümkün olmayacağının anlaşıldığını, davacının sürekli talep ettiği para miktarını arttırdığını, ekibi için de para ödenmesi gerektiğini bildirerek şirket kuracağını ve bu şirket üzerinden fatura kesip para almaya devam edeceğini belirttiğini, davacının işe alınan yeni personellerle sürekli gerginlikler yaşadığını, zorluk çıkarttığını ve projenin çözümsüz bir noktaya gitmesine sebebiyet verdiğini, davacının son aşamada projeyi tamamen yarım bıraktığını, programın kaynak kodlarını teslim etmediğini, programda çalışma yapılmasını imkansız kıldığını, gizlilik sözleşmesine aykırı olarak yazılımı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda kendi adına tescil ettirdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/06/2017 tarihli 2015/55 Esas – 2017/139 Karar sayılı kararıyla; “dava konusu eserin davacının fikri çalışması sonucunda meydana getirdiği ve FSEK kapsamında eser tanımına uyan yazılım programı olduğu, ancak, bu eserin taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davacı tarafından yazılmış olup, bunun için davalı tarafından davacıya ücret ödendiği, bu yazılımın eseri sipariş eden ve bedelini ödeyen davalı tarafça kullanılmasının eser sahibi olan davacının mali haklarını ihlal etmeyeceği” gerekçesiyle; “İNTERAKTİF HARİTA DESTEKLİ TELEKOMÜNİKASYON ALT YAPI PLANLAMA UYGULAMASI (…)” isimli yazılımın FSEK kapsamında eser sahibinin davacı olduğunun TESPİTİNE, Davalının uygulamayı izinsiz olarak kullandığı ve davacının telif haklarını ihlal ettiğinin tespiti talepleri ile davalının kullanımının önlenmesi, ref’i ve ortadan kaldırılmasına ilişkin taleplerinin REDDİNE, Kararın gazetede ilan edilmesi talebinin REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; FSEK 52 ve sair kanun maddeleri değerlendirilmeden, taraflar arasında yazılıma ilişkin sözleşme varmış gibi gösterilerek, davalının kullanım hakkını devralmadığı müvekkiline ait uygulamanın davalı tarafça kullanımının meşrulaştırıldığını,-dava konusu yazılım için davalının müvekkiline lisans/ruhsat bedelinin ödenmediğini karara dayanak yapılan metnin FSEK kapsamında mali hakların devrine ilişkin sözleşme olmadığını, dava konusu eseri de kapsamadığını, metne konu uygulamanın masaüstü uygulama iken müvekkilinin eserinin apayrı bir internet uygulaması olduğunu, metnin dava konusu uygulama için yapılmadığını, bu uygulama için anlaşma yapma çağrısını davalının sürekli ertelediğini,
– İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2014/957 E. No.lu dosyası 08.12.2015 tarihli duruşma tutanağında sanık … dava konusu yazılım hakkında müvekkil ile aralarında bir lisans anlaşması olmadığını beyan etmesine rağmen Mahkemenin taraflar arasında bir anlaşma varmış gibi hukuka aykırı bu kararı verdiğini ve müvekkilinin maddi manevi haklarının ihlal edildiğini,-22.07.2016 tarihli bilirkişi raporunun 9. Sf. 6. No.lu bendinde “davalı tarafın internet sitesinde davacının tescillemiş olduğu uygulamaya ait özellikleri barındıran … adlı bir uygulamayı tanıtıp pazarladığı görülmüştür” şeklindeki beyanından, davalının müvekkilin eser sahibi olduğu yazılımı, kendisinden izinsiz 3. Şahıslara pazarlayarak maddi manevi haklarını ihlal ettiğini,-FSEK.nun 52 nci maddesine göre mali haklar dahil sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şart olduğunu, dosyadaki metne dayanarak müvekkilinin mali haklarının ihlal edilmediği sonucuna varmanın mümkün olmadığını, müvekkiline FSEK kapsamında tanınan davalı tarafça ihlal edilen hakların kararda korunmadığını beyanla kararın müvekkili aleyhindeki bölümlerinin kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevabında; dava konusu yazılım üzerinde davacının tek başına eser sahipliğinden bahsedilmesinin FSEK uyarınca mümkün bulunmadığını, müvekkili tarafından verilen kaynak kodların … isimli yazılım açısından başlangıç olduğunu, bu kodların müvekkili tarafından gelen direktifler ile geliştirildiğini, raporlarda belirtildiği üzere, taraflar arasında hizmet için bir sözleşmenin akdedildiğini ve ücretin ödendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, taraflar arasında geçmişe dayalı iş-hizmet akdi sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkili tarafından programın kullanılmasının hakka dayalı meşru bir kullanım olduğunu, sair istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığını, Mustafa Akşit’in 23/01/2015 tarihli celsede dinlendiğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Taraflar arasında imzalanan 15/05/2012 tarihli “… Yazılım Projesi İş Anlaşması” başlıklı sözleşme “Proje Kapsamı ” başlıklı 4. Maddesinde ;” 15 Mayıs 2012 tarihi itibarıyla 15 gün süre ile anlatılan ve benzer bir uygulama örneği verilen (kaynak kodları ile beraber) yazılımın geliştirilmesidir.”, 5. Madde de; “İş Ortağı sürenin bitim tarihinde yazılımın kullanıcı dostu olarak temel ortamda kullanılabilir şekilde teslim etmeyi taahhüt eder.”,6.Madde de; “Proje bedeli 21.000TL olup üç taksitte ödenecektir” hükümleri düzenlenmiştir.Taraflar arasında imzalanan “Gizlilik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede; ” GPP” … Yazılım Projesi tanımı “SAMM Teknoloji ile birlikte çalıştığı müşterilerinin değişen ihtiyaçlarına cevap vermek maksadı ile tam otomatik bir yazılım projesidir..”7. Madde de; “Taraflar arasındaki ilişki” başlığı altında “İşbu sözleşme tarafların beraber çalışacağı veya taraflar arasında herhangi bir şirket, ortaklık, temsilcilik, adi ortaklık veya hukuki bir tüzel kişiliğin kuruluşu anlamına gelmediği gibi taraflardan herhangi birine, diğeri adına üçüncü kişiler nezdinde herhangi bir taahhütte bulunma ve/veya borç altına girme ve/veya iletişim kurma ve/veya temsil etme hakkını vermez” hükmü düzenlenmiştir.Davacı sözleşmeleri “İş Ortağı” sıfatıyla imzalamıştır.Mahkemece alınan 22.07.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının 15/04/2015 tarihli dilekçesinin ekinde sunduğu 30/05/2012 tarihinden 29/01/2014 tarihinde sonlandığı anlaşılan e-postaların incelenmesinde, davalı ile uygulamanın aşamaları hakkında mutabakata varıldığı ve uygulama hakkında yapılan işlemleri karşılıklı olarak birbirlerine bildirdikleri, davalının da yapılan işlemler hakkında onay verdiğinin tespit edildiği, davacının 15/04/2015 tarihli dilekçesinin ekinde sunduğu yedekleme kayıtlarında davacının 29/05/2014 tarihine kadar uygulama geliştirilmesi aşamalarında yedekleme yaptığının tespit edildiği, davacının 15/04/2015 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu Kayıt Tescil Belgesinde “İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Alt Yapı Planlama” adlı uygulamayı 17/01/2013 tarihinde İEE/BP-VT/1548 tescil numarası ile tescil ettirdiği, davacının 15/04/2015 tarihli dilekçesinin ekinde sunduğu CD’de bulunan uygulamanın kodlarının incelenmesinde; öncelikle davacının … adlı uygulamanın Google, Bing ve Open Street Map haritaları kullanarak fiberoptik telekom şebekesi alt yapı planlaması yapmak için kullanılan bir uygulama olduğu, davacının uygulamasında Java, Oracle, Sql ve bunun gibi programlama dillerinin kullanıldığı, davacının 25/06/2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinin ekinde sunduğu CD’de bulunan uygulamanın kodlarının incelenmesinde; davalı tarafın davacıya teslim ettiği anlaşılan uygulamaya ait kodların Microsoft Windows tabanlı olan Delphi ve C++ kullanılarak yazılmış, exe uygulaması olduğunun incelenen kod ve dosyalardan anlaşıldığı, davalı tarafın teslim etmiş olduğu kodların exe formatında olmasından dolayı yalnızca masaüstü bilgisayarlarda çalışabilen bir uygulama olduğu, davacının 15/04/2015 tarihli dilekçesinin ekinde sunduğu bilirkişi raporunun incelenmesinde; bilirkişi Hakan Kaptan tarafından tanzim olunan 10/06/2014 tarihli raporda davalı tarafın, davacının tescilletmiş olduğu uygulamayı kullandığının tespit edildiği, uygulamanın kodları üstünden yapılan incelemede davalı ile davacı kodlarının birbirinden farklı olduğu, davacının yapmış olduğu uygulamanın davalı tarafın davacıya teslim ettiği anlaşılan uygulama kodları ile benzerlik taşımadığı, davacının uygulamasının Java ve Oracle tabanlı olduğu, davalı tarafın uygulamasının ise Delphi ve C++ kullanılarak yazılmış olduğu, internet üzerinden yapılan incelemede; davalının internet sitesinde ve davalıya bağlı olduğu anlaşılan internet sitesinde davacının tescillediği uygulamaya ait özellikleri barındıran … adlı bir uygulamayı tanıtıp pazarladığının tespit edildiği, davacının İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Altyapı Planlama veya … isimli bilgisayar programının kodlarının kendisinin yazdığı, her ne kadar programın oluşturulması aşamasında davacıya üçüncü kişiler tarafından yardım sağlandığı dosya kapsamından anlaşılmakta ise de gerçekleştirilen bu yardımların teknik hizmetlere ve teferruata ilişkin olduğu, bu nedenle programın oluşturulması aşamasında davacı ile birlikte kod yazan kişilerin varlığı tespit edilemediğinden İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Altyapı Planlama veya … isimli bilgisayar programının eser sahipliğinin davacıya ait olduğu, … isimli programın tamamlanmasının ardından, söz konusu programın davalı şirket tarafından kullanılmasının işin mahiyeti gereği olduğu, bu nedenle davacının davalının … isimli programı kullanmasına karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde davacının eser hakkından kaynaklı mali haklarının ihlal edilmediği yönünde görüş bildirmişlerdir.Tarafların itirazları üzerine mahkemece alınan 08/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Altyapı Planlama veya … isimli bilgisayar programının kodlarını kendisinin yazdığı, bilgisayar programının eser sahipliğinin davacıya ait olduğu, bilgisayar programının davalı şirketin talebi üzerine tasarlanmaya başlanması, tasarım amacıyla davacıya ücret ödenmesi ve tasarımın davacının özgün fikriyle değil, davalı firma çalışanlarının talepleri doğrultusunda iş gereği yapılması sebepleriyle davacının eser hakkından kaynaklı mali haklarının ihlal edilmediği yönünde görüş bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde ; İnteraktif Harita Destekli Telekomünikasyon Altyapı Planlama veya … isimli bilgisayar programının eser sahibi olduğunun tespiti, eser ve telif hakkı sahibi olduğunun ilanını, davalının izinsiz olarak uygulamayı kullandığının tespiti, telif haklarına saldırının önlenmesini, tecavüzün refini, saldırının ortadan kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece davacının yazılımın FSEK kapsamında eser sahibinin davacı olduğu tespit edilmişse de, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacının istinaf yoluna başvurduğu, davalı tarafça istinaf başvurusu yapılmadığı, davacının davaya konusu bilgisayar programının eser sahibi olduğu sabittir.
5846 Sayılı FSEK 52. Madde de;”Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” hükmü düzenlenmiştir.Davacı tarafça bilgisayar programının FSEK’den kaynaklanan haklarının davalıya devredilmediği, davalı tarafça da lisans bedeli ödenmeden, kendisinden izinsiz 3. Şahıslara pazarlayarak maddi manevi haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüş, mahkemece alınan 22/07/2016 tarihli heyet raporunda da “davalı tarafın internet sitesinde davacının tescillemiş olduğu uygulamaya ait özellikleri barındıran ….. adlı bir uygulamayı tanıtıp pazarladığı” şeklinde tespit yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının eseri üçüncü kişilere satış ve pazarlamasının, taraflar arasındaki 15/05/2012 tarihli sözleşme ve gizlilik anlaşması kapsamında kalıp kalmadığının tespitinden kaynaklanmıştır. Mahkemenin kararının gerekçesinde; ” davalı tarafından davacıya ücret ödendiği, bu yazılımın eseri sipariş eden ve bedelini ödeyen davalı tarafça kullanılmasının eser sahibi olan davacının mali haklarını ihlal etmeyeceği” açıklanmıştır. Oysa Yazılım Projesi İş Anlaşması “Proje Kapsamı ” başlıklı 4. Maddesi ile devam eden maddelerinden, bu bedelin ” benzer bir uygulama örneği verilen (kaynak kodları ile beraber) yazılımın geliştirilmesi ve yazılımın temel ortamda kullanılabilir şekilde teslimi” için verildiği, eser üzerindeki mali hakların sözleşme kapsamında devredildiğine dair düzenleme bulunmadığı gibi taraflar arasında da FSEK 52. Madde kapsamında ayrı bir sözleşme yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece ödenen bedelin mali hakların devrini de kapsadığına dair gerekçesi ve davanın kısmen reddi kararı yerinde görülmemiştir. Davacının FSEK kapsamında eser sahibi olduğu tespit edilmekle, eser üzerinde mali ve manevi haklarının bulunduğu, bu hakların davacı tarafça davalı tarafa devredilmediği, davalının eserin üçüncü kişilere pazarlandığı ve satıldığı anlaşılıyorsa da; ihlal edilen telif haklarının tespiti ve bunların ref yönteminin belirlenmesi için teknik inceleme yapılması gerektiğinden, dosyada bu yönde inceleme yapılmamış olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davacı tarafa hangi haklarının ihlal edildiği açıklattırılarak, davacının ihlal edilen mali ve manevi haklarının tespiti ve ref yönteminin belirlenmesi, gerekli görülürse teknik bilirkişi raporu alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/06/2017 tarihli 2015/55 Esas-2017/139Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın davacı tarafa hangi haklarının ihlal edildiği açıklattırılarak, davacının ihlal edilen mali ve manevi haklarının tespiti ve ref yöntemi belirlenmesi, gerekli görülürse teknik bilirkişi raporu alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,5-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,50 (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.