Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6259 E. 2020/1935 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6259 Esas
KARAR NO : 2020/1935
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2017
NUMARASI : 2016/773 E. – 2017/592 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının Kandıra İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı bononun kambiyo senedi vasfında bulunmadığını, bonodaki tanzim tarihinde tahrifat yapıldığını, krimonoloji labaratuvarından rapor alındığında tahrifat yapıldığının tespit edileceğini, bu şekilde tanzim tarihinin ödeme gününden evvel hale getirildiğini, tanzim tarihinde tahrifat olmadığı düşünülse bile takip dayanağı bonoda tanzim tarihinin 02/06/2010 olduğunu, bu tarihin ödeme gününden sonra ki bir tarih olması bononun kambiyo vasfını kaldıracağını, bonoda usulüne uygun lehdar ismi bulunmadığını belirterek; davalıya borçlu bulunmadıklarının tesptini, davacını zararının karşılanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı aleyhine başlatılan icra takibinde davacı tarafa gönderilen ödeme emrinin tebliğine rağmen borç ödenmeyince davacının gayrımenkulleri üzerine haciz konulduğunu, davacının haciz konulan mallarının satışı yapılacakken davacının bu malları öz kardeşine sattığını, davacının mal kaçırmak için yaptığı bu işlemlerin tapudan gelen kayıtlardan anlaşılması üzerine kıymet takdiri ve haciz işlemlerinin davacı ve gayrımenkullerin yeni sahibi olarak tapuda görünen kardeşi yönünden devam ettiğini, davacının bu sefer de müvekkili hakkında Kocaeli CBS ‘ ye nitelikli dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, söz konusu şikayetle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğini, davacının bundan sonra da çeşitli şekillerde icra takibini sürüncemede bırakmak için her türlü girişimde bulunduğunu ancak taleplerinin reddedildiğini, öncelikle davanın zaman aşımı yönünden reddinin gerektiğini, işin esasına girilecek olursa esas yönünden de davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….bononun önceki tanzim tarihinin 02/06/2001 olduğu, tanzim tarihindeki düzeltmede paraf bulunmadığı için düzeltmenin yapılmamış sayılacağı ve tanzim tarihinin 02/06/2001 olarak kabulünün gerektiği, senetteki tanzim tarihindeki değişikliğin senedin geçerliliğini etkilemediği, davacının bedelsizlik iddiasını ispat edemediği, davalının kötü niyetli hamil olduğunun iddia ve ispat edilmediği, davalının iyi niyetli hamil olarak kabulünün gerektiği, davacının yemin deliline de dayanmadığı ayrıca, önceki ticari defterlere ait ara karardan dönülerek, lehdarın ve dava dışı …’ in ticari defterlerinin incelenmesinin ve senedin bu defterlerde kayıtlı olmamasının sonucu değiştirmemesi nedeniyle davaya bir etkisinin olmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip dayanağı bononun kambiyo senedi vasfında olmadığını, bonoda düzenleme tarihi olan 02.06.20011 tarihindeki 20011 rakamının sonundaki ‘1’ rakamı ‘1’ iken tahrifat yapılarak “0” rakamına çevrildiğini, Adli Tıp Kurumu’nun raporuna göre de bu durumun sabit olduğunu, Senette yapılan tahrifat ile tanzim tarihinin ödeme gününden evvel hale getirildiğini, gerek Yargıtay’ın 12.Hukuk Dairesi’nin, gerek diğer daireler gerekse HGK. bonolarda tanzim tarihinin hiç olmaması ya da vade tarihinden sonraki bir tarih olması halinde bononun kambiyo senedi vasfını yitereceği ve kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edilemeyeceği gerekçesiyle takibin iptaline veya menfi tesbit davasının kabulü gerektiğine dair çok sayıda kararı olduğunu, Takip dayanağı bonoya göre vade tarihinin 09.10.2010 olup tanzim tarihinin vadeden sonra ki bir tarih olan 02.06.20011 tarihi iken birler basamağında ki “1” tahrifat neticesi “0”a dönüştürülerek vadeden önceki bir tarihe dönüştürülerek bonoya geçerlilik kazandırıldığını, Mahkemenin maddi hata sonucu tahrifatın bulunduğu ancak sonuca etkili olmadığı sonucuna vardığını, Tanzim tarihinin 02.06.20011(yirmibinonbir) iken 20010(yirmibinon)a tahrifatla çevrildiğini, tahrifatın çıplak gözle görüldüğünü, takip alacaklısının bu durumu bilebilecek durumda olduğunu, kötüniyetli olduğunu, takibin iptali kararıyla birlikte haksız icra tazminatı da ödemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacı senedin düzenlenme tarihi 20011 iken 20010 yapıldığını, tahrifattan önceki haline göre tanzim tarihi vadeden sonra olduğu için kambiyo senedi niteliğinde olmayacağını ve senet metninde malen kaydı olsa da mal teslimi gerçekleşmediğini iddia etmiştir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya konu 70.000TL bedelli kambiyo senedi incelendiğinde; davacının keşideci olarak yer aldığı, tanzim tarihinin 02.06.20010, vade tarihinin 09.10.2010 olduğu lehtarın dava dışı üçüncü kişi olduğu anlaşılmaktadır.Davaya konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olması çekin tahrifattan önceki haliyle değerlendirilmesi gerektiği sonucunu doğurur.Somut uyuşmazlığa konu bononun boş metninde; düzenleme tarihine ilişkin kısım …/…./200.. iken 02/06/20010 olarak takibe konulduğu, düzenleme tarihinin son basamağındaki 0 rakamının evveliyatında 1 olduğu ATK raporu ile tespit edilmiş ise de; 20011 yahut 20010 şeklindeki beş basamaklı yıl hanesinin gerçek bir tarihi ifade etmediği dikkate alındığında mahkemece vade tarihinin 02.06.2001 olarak kabulü ve senedin kambiyo senedi niteliğine haiz olduğu gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.