Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6228 E. 2019/229 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6228 Esas
KARAR NO : 2019/229
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2017
NUMARASI : 2016/360 E. – 2017/190 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının hamili bulunduğu dava dışı şirket tarafından keşide edilen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle davalı bankanın sorumlu olduğu tutarın ödenmesinin davalı bankadan talep edildiğini, davalı bankaca çekin takas odasına ibraz edilmiş olması nedeniyle talebin reddedildiğini, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul … .İcra Müdürlüğü ….E.Sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalının süresinde itiraz ettiğini, itirazın 09/03/2015 tarihinde öğrenildiğini ve aynı gün içerisinde İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2015/267 E. Sayılı dosya ile itirazın kaldırılmasının talep edildiğini, mahkemece dava konusu çek yapraklarının İcra İflas Kanunu 68/1 anlamında kayıtsız şartsız bir borç ödeme vaadi içermediğinden davanın reddine karar verildiğini ve bu nedenle yasal 1 yıllık bir süre içerisinde İtirazın İptali davası açıldığını, davalının dava konusu karşılıksız çıkan çek nedeniyle sorumlu olduğunu ve bu nedenle icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında yetki ve esas yönünden itirazda bulunduğunu, icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu ve yine takibe konu çekin davalı banka şubesine ibraz edilmediğini, takas odasına ibraz edildiğini, 3167 sayılı yasanın 6/son maddesine göre 10. maddede belirtilen sorumluluk miktarının ödenmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, 22/03/2017 tarih 2016/360 E. 2017/190 sayılı kararında; davacının dava dilekçesinde beyanı ile sabit olduğu üzere icra takibine yapılan itirazı 09/03/2015 tarihinde öğrendiğini beyan ettiğini, hak düşürücü süre olan itirazın iptali davası açma süresinin bu tarihten itibaren başlayacağını, yasal 1 yıllık süre içerisinde dava açılması gerektiğini, itirazın iptali davasının 05/04/2016 tarihinde açıldığını, hak düşürücü sürelerin kesilmesi ve durması yönünde hukukumuzda bir düzenleme bulunmadığını, davacı tarafça icra hukuk mahkemesine yapılan başvurunun da hak düşürücü süreye etkisinin olmayacağını ve süreyi kesintiye uğratmayacağını belirterek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiş, ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf sebebi olarak; 6100 sayılı HMK ‘nın 114. Maddesinde sayılan dava şartları arasında hak düşürücü sürenin yer almadığını, aynı kanunun ön inceleme ve tahkikat başlıklı 320/2. Maddesinde ‘’Daha önce karar verilemeyen hallerde mahkeme ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler, daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tespit eder.’’ hükmünü öngördüğünü, aynı yasanın devamında 142. Madde de ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra hakim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve defileri inceleyerek karara bağlar şeklinde düzenleme olmasına karşın delillerin toplanmasından sonra davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesinin hatalı olduğunu öte yandan davanın süresinde açıldığını, itirazın iptali davası itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılabileceğini, hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi itirazın alacaklıya tebliğ tarihi olduğunu, İİK 67. Maddesinde hak düşürücü süre itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 sene olarak düzenlendiğini, yasada tebliğ şartı aranmakla tefhimle hak düşürücü süre başlayamayacağını, ancak mahkemece davalı aleyhine itirazın kaldırılmasının açılmasını tefhim olarak kabul etmekle ve hak düşürücü süreyi bu tarihten başlatmakla yasaya aykırı bir karar verdiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap vermediği görülmüştür.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 5941 sayılı Çek Kanunu uyarınca karşılıksız çıkan çek yaprağı nedeniyle banka sorumluluk tutarı üzerinden bankaya karşı yapılan icra takibine yöneltilen itirazın iptali davası olup, dairemiz önüne getirilen uyuşmazlık davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmaması nedeniyle red kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 22/03/2017 tarihli gerekçeli kararında hükme karşı istinaf yolunun açık olduğu yazılmış olup ancak aynı gün karar altına tashih şerhi düşülerek davaya konu alacağın hüküm tarihi itibariyle miktarı dikkate alındığında hükmün kesin olduğu belirtilmiştir. Davaya konu alacak miktarı incelendiğinde, takiple talep edilen alacak miktarının 410,00 TL olduğu, hüküm tarihi olan 2017 itibariyle istinaf sınırının 3.110-TL olduğu bu halde ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kesin olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/02/2019 tarihinde HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.