Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6201 E. 2020/1899 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6201 Esas
KARAR NO: 2020/1899
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2017
NUMARASI: 2014/1688 2017/612
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’e … plakalı aracın 21.449,99 TL bedelle satışı konusunda anlaştıklarını, aracın devir ve satış işlemlerini davalı … adına yapıldığını, aracı … tarafından teslim alındığını ve kullanıma başlandığını, ancak müvekkiline hiç bir bedel ödemediğini, … Şti ihtarname gönderildiğini, …’in müvekkkili ile her hangi bir ticari ilişkisinin olmadığı, diğer davalı …’in ise satın alınan araçların bedellerini satın alma alanında … isimli şirket elemanının tanzim ettiği makbuzlar ile ödendiği iddia edildiğini, ancak müvekkiline böyle bir ödeme yapılmadığını, davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, 21.449,99 TL nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı … Otomotiv vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile … Otomotiv arasında her hangi bir ticari ilişkinin bulunmamdığını, husumet nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacı şirket davalı … adına faturasını düzenlediğini, müvekkili firma ile aralarında bir alaka olmadığını, dava husumet nedeni ile red kararı verilmediği takdirde, satın alınan aracın bedelini diğer davalı …’e makbuz karşılığı ödendiğini, ödemenin yapıldığı makbuzlar ile sabit olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından … plakalı aracın satışının yapıldığını, müvekkili … tarafından …’e bırakıldığını, makbuz mukabilinde davacı şirket yetkilisi …’e ödendiğini, davacı şirket tarafından muhtelif tarihlerdeki ticari ilişkilerine ilişkin tahsilatları yapmak üzere …’e yetki verdiğini ve bundan önce yapılan tahsilatlarıda kabul ederek bu yetkiyi zımmen onayladığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “….Dava, davacıya ait aracın satışının davalı şirket yetkilisine yapılmış olmasına rağmen araç bedelinin ödenmediğinden bahisle alacağın istemine ilişkindir. Davacı vekilinin, kendisine ait … plaka sayılı aracı, olay tarihi itibariyle davacı çalışanı olan davalı … tarafından davalı …’ e satıldığını ancak, satış bedeli olan 21.499,99 TL’ nın ödenmediğini beyan ettiği, Davalı … vekilinin, davacı çalışanı olan …’ den makbuz karşılığı aldığı arabanın bedelini …’ e ödediğini beyan ettiği görülmüştür. Olay tarihi itibariyle davalı …’ in, davacı nezdinde satış elemanı olarak çalıştığı, davaya konu, olay tarihi itibariyle davacıya ait … plaka sayılı aracı diğer davalı …’ e sattığı, davalı …’ in, davalı şirketin yetkilisi olduğu, araç satış bedelinin 21.499,99 TL olduğu hususunda ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilafın, satışa konu araç bedelinin davalılarca, davacıya ödenip ödenmediği, davalı …’ e ödendiği iddiasının kabulü halinde, bu ödemenin geçerli olarak kabul edilip edilmeyeceği, davalı tarafların birlikte hareket edip etmediği noktasında toplanmaktadır. TBK’nun 74 (BK’nun 53) maddesi gereği ceza mahkemesince verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır. (benzer mahiyette 4. HD 2015/10295-2016/11419 E-K sayılı ilamı, 19. HD 2016/4350-6715 E-K sayılı ilamı) Dosya kapsamından; eylem ile ilgili olarak, İAA 37. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada, davalı …’ in, davacı şirket adına hareket ettiği, davalı …’ e araç sattığı ve karşılığında para aldığı, …’ in, aldığı parayı davacı şirkete aktarmadığı kabul edilmiştir. Dosyada mevcut makbuza göre, araç satış bedelinin davalı … tarafından davalı …’ e ödendiği, bu hususun, davalı …’ in soruşturma aşamasında alınan ifadesi ile doğrulandığı, yine maddi vakıanın, ceza mahkemesinde bu şekilde kabul edildiği üzere, davaya konu aracın davacı çalışanı … tarafından, davalı …’ e satıldığı, satış bedelinin … tarafından …’ e makbuz karşılığında ödendiği ancak, bu bedelin … tarafından davacıya verilmediği sabit görülmüştür. Mahkememizde ve ceza mahkemesinde alınan tanık beyanlarında da, davalı …’ in, satış elemanı olarak sattığı araç bedellerini aldığı, bu bedelleri davacıya teslim etmediği yönünde olduğu görülmüştür. Her ne kadar dava tanığı …, mahkememizde vermiş olduğu beyanında, …’ in satış bedeli tahsil etme yetkisinin olmadığı yönünde ceza mahkemesindeki ifadesiyle çelişir şekilde beyanda bulunduğu görülmüşse de, diğer tanıkların anlatımları ve ceza mahkemesinde alınan birbiriyle örtüşür beyanlar itibariyle, …’ in, davacının satış elemanı olarak çalışması yanında, satış bedellerini davacı adına tahsil ettiği kabul edilmiştir. TBK’ nun 40. Maddesinin “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.” hükmünü, 47. Maddesinin “Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir.” hükmünü içerdiği görülmektedir. Açıklanan maddeler kapsamında somut olayın irdelenmesinde; davacının, dava dilekçesinde, … tarafından düzenlenen makbuzlara dair itirazının olmayışı, davalıya gönderdiği ihtarnamede de itirazının olmadığı, ceza mahkemesi tarafından alınan ve mahkememizce de itibar edilen …’ in satış elemanı olarak sattığı araçların bedelini tahsil ettiği ve bu paraları muhasebe bölümüne ilettiği yönündeki beyanlar doğrultusunda, davalı …’ in, para tahsili konusunda yetkisinin olduğu, davacı nezdinde uygulama ve teamülün bu şekilde devam ettiği anlaşılmakla; …’ in makbuz karşılığı almış olduğu satış bedelinin davacıyı bağlayacağı kabul edilmiştir. Yapılan kabul ve açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı …’ in, davacıya ait aracı yetkisi dahilinde, davalı şirket yetkilisi olan davalı …’ e satarak parasını tahsil ettiği ancak bu parayı davacıya vermediği kabul edilmekle, 21.499,99 TL’ nın 25.03.2011′ den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine, davalı … ve davalı şirketin satış bedelini ödememekle sorumlu olduğu kanıtlanamadığından bu davalılara yönelik açılan davanın reddine… ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…öncelikle gerekçeli kararda yazılı olduğu gibi davalı … tarafından düzenlenen makbuzlara ve davalıların ihtarnamelerine itirazlarının olmadığı yöndeki tespitin hatalı olduğunu, makbuzların hiçbir şekilde kabulünde olmadığını ,davalı …’in makbuz düzenleme ve sözleşme yapma ve para alma yetkisinin hiçbir şekilde bulunmadığını , davalı yanın basiretli bir tacir gibi bu yetkileri sorgulamadığını ve araştırmadığını , davalı yan ile bu şekilde eskiye dayalı ve güven telkin edecek bir ticari ilişkinin de bulunmadığını , ortada geçerli ve sahte olmayan bir makbuzun dahi bulunmadığını ancak mahkemece bu hususun hiç araştırılmadığını ,yine sözleşmenin taraflar arasında değil şahit huzurunda ve şahitle imzalanmasının da oldukça anlamsız ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, alıcı imzasının da bulunmadığını ,makbuz ile tahsilat yapıldığına ilişkin hiç bir kanıt bulunmadığını ve sunulan makbuzun da müvekkili şirketin makbuzu olmadığını , mahkemenin benzer başta dava dosyalarının kararlarını dikkate almadan ve ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesi beklenilmeden ve komisyon ilişkisi hiç irdelenmeden karar verilmesi nedeni ile …” kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; alacak istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan ; davalı … ‘e diğer davalı şirketin aracılığı ile araç satıldığını ancak parasının ödenmediğini iddia ile araç bedelinin ödenmesini tüm davalılardan talep etmiştir. İlk derece mahkemesince ceza dosyası kapsamı da dikkate alınarak davacının eski çalışanına ödeme yapıldığını, davacının işlemlere itiraz etmemesi nedeni ile bu çalışanının işlem yapma ve para tahsil etme yetkisi kabul etmiş sayıldığını ve bedelini de eski çalışanından tahsil etmesi gerektiği kanaatine varılarak bu davalı yönünden davanın kabulüne diğer davalılar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki delillere, alınan bilirkişi raporuna, ceza yargılaması sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre ; davalılar arasında birlikte hareket etme ,davacı zararına ortak davranış gösterme hususunun kanıtlanmadığı, davalı yanın davalı …’e ödeme yaparak araç bedelini ödediği, mahkemece zaten bu bedelden davalı …in sorumluluğuna hükmettiği anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davacı yanca yatırılan peşin harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınıp hazineye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama gideri olan ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, tebligat gideri 33,00 TL, posta gider 57,00 TL ki toplam 175,70 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.