Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6185 E. 2020/1837 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6185 Esas
KARAR NO : 2020/1837
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2015/208 2017/482
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine çeke dayalı takip başlattığını, takibe konu çeki müvekkili dernek adına yetkisiz kişi tarafından imzalanıp verildiğini, karşılığında herhangi bir hizmet ya da menfaat temin edilmediğini, müvekkili dernekle çeki müvekkiline ciro eden kişiler arasında da hukuki ilişki bulunmadığını, dernek adına çeki … imzaladığını, dernek karar defterinde 29/04/2012’de alınan karar uyarınca yönetim kurulu asıl üyelerinin görev taksimi yaptığını, başkanlığa … , yardımcılığına … , saymanlığa da … getirildiğini, iki yıl boyunca başkan , başkan yardımcısı ve sayman oluşan herhangi ikisinin müşterek imzalarıyla derneğin temsil edileceğinin hükme bağlandığını, çekin keşide tarihi olan 02/09/2014 tarihinde ise … derneği temsil yetkisinin bulunmadığını, adı geçenin 08/06/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısıyla temsil yetkisine son verildiğini, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirterek müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çekte mücerretlik ilkesi bulunduğunu, şahsi def’ilerin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli meşru hamil olduğunu, çeki ciro eden temsilcinin temsil yetkisinin bulunmadığı hususunun müvekkili bankayı bağlamadığını, davacının ödeme emrine ve imzaya itiraz etmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının dernek olup çekin keşide tarihi itibariyle dernek kaşesi üzerinde isim ve imzası bulunan … derneği temsil yetkisinin bulunmadığı, 08/06/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısıyla bu kişinin başkanlığı ve derneği temsil yetkisinin son bulduğu, kaldı ki tek imzanın yeterli olmayıp çift imza gerektiği, … TTK’nun 590.maddesi gereğince davalıya karşı sorumluluğunun bulunduğu, ancak davacının sorumlu olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin rapor almadığını, kararın denetime elverişli olmadığını, alacağın 04/04/2017 tarihli celsede dosyayı yeni temlik almaları nedeniyle süre istedikleri halde mahkemenin süre vermeden karar verdiğini, kambiyo senetlerinin mücerret olduğunu, davacı derneğin … borçlu bulunmadığı yönündeki beyanının müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, asıl borç ilişkisindeki sakatlığın müvekkilini bağlamadığını, müvekkilinin çeki temlik cirosuyla devraldığını, temel ilişkideki uyuşmazlıkların müvekkilini ilgilendirmediğini, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, çekte vade olmamakla birlikte ileri tarihli çek düzenlendiğinin bilinen bir durum olup … ciro edilen tarihte yetkili olup olmadığının araştırılmadığını, ödeme emrine itiraz edilmediğini, çek altındaki imzanın davacı taraftan çıktığının açık olduğunu, temel hukuk ilkelerinin dikkate alınmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı şahıslar aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında 69.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak toplam 75.494,62 TL’nin tahsili için 09/01/2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip ve dava konusu çekin 02/09/2014 keşide tarihli, 69.000,00 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti, lehtar ve ilk cirantanın … sonraki cirantanın davacı, sonraki cirantanın …, hamilin ise davalı olduğu, çekin 02/09/2014 tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılıksız kaldığının, ancak takas sistemi kapsamında ödeme yapılamadığının şerh edildiği, daha sonra ise dava dışı … cirosunun bulunduğu, çekin 22/10/2014’de ibraz edildiği, karşılıksız olduğunun şerh edildiği görülmüştür. Denizli C.Başsavcılığı’nın 2014/30169 soruşturma nolu hazırlık evrakının UYAP’tan çıkarılan bir kısmının incelenmesinde; müştekisinin …, şüphelilerin ise … olduğu, atılı suçun kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık olduğu, soruşturma sonunda suç delili elde edilemediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davacı derneğin sunulan 07/05/2012 tarihli karar defter fotokopisinin incelenmesinde; görev taksimi yapıldığı, başkanın …, yardımcısının .., saymanın …, üyelerin ise … olduğu, derneğin temsili ve taahhüt altına girmesi için başkan, başkan yardımcısı ve saymandan oluşan herhangi ikisinin müşterek imzasıyla yapılmasının kararlaştırıldığı, bunun iki yıl süre için alındığı görülmüştür. 08/06/2014 tarihli karar defteri fotokopisinin incelenmesinde ise; başkanlığa …, yardımcısının …, saymanın …, üyelerin ise … olduğu, derneği temsil hususunun yönetim kurulundan herhangi ikisinin imzasıyla yapılacağının belirtildiği görülmüştür. Davalı bankadan gelen ve dosyaya 04/08/2016 tarihli evrak ekinde sunulan belgelerde; davalı banka ile dava dışı … arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmetleri sözleşmesinin imzalandığı, çekin bu ticari ilişki kapsamında alındığının bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu çek nedeniyle borçlu bulunmadıklarının tespitini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu çekte davacı taraf ciranta, davalı taraf ise hamil konumundadır. Dava konusu çekin keşide tarihi 02/09/2014 olup davacı derneğin dosya içine celbedilen karar defter içeriğinden, çekte davacı cirosu üzerinde imzası olduğu belirtilen … 07/05/2012 tarihli kararla başkanlığa getirilmiş ise de, adı geçenin başkanlık görevinin 08/06/2014 tarihli kararla sona erdiği, zira bu tarihte … başkanlığa getirildiği, ayrıca davacı adına tek imza atılmış olup her iki kararda da davacıyı temsil ve ilzam için başkan, başkan yardımcısı ve saymandan oluşan her ikisinin müşterek imzasının gerektiği, buna göre takip ve dava konusu çek nedeniyle davacının sorumlu tutulamayacağı, bu hususun herkese karşı ileri sürülebilecek def’ilerden olduğu anlaşıldığından davacının takip ve dava konusu çek nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine dair karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davalı vekili 04/04/2017 tarihli celsede alacağı yeni temlik aldıklarından bahisle süre verilmesini istemiş ise de, dosya içerisinde yer alan alacak devir sözleşmesi içeriğinden alacağın 07/12/2016 tarihli sözleşmeyle davalıya devredildiği, dolayısıyla davalının bu tarihten itibaren alacaktan haberdar olup mahkemenin süre vermemesinin savunmanın kısıtlanması sonucunu doğurmayacağı kanaatine varıldığından bu konudaki istinaf sebebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 4.713,39 TL harçtan, peşin alınan 1.209,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.503,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020