Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6146 E. 2020/1850 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6146 Esas
KARAR NO : 2020/1850
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2017
NUMARASI : 2015/481 2017/335
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının iki ayrı icra dosyasında müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine dayalı takip başlattığını, takipler kesinleşmiş ise de, takiplere dayanak yapılan senetlerdeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını belirterek müvekkilinin takip dosyalarından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davaya konu takiplerin dayanağı olan senetlerdeki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyalarına davacı tarafından ödenen toplam 24.850,66 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; her iki icra takibinin de davacıya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, süresi içerisinde itiraza uğramayarak takiplerin kesinleştiğini, ayrıca yapılan imza incelemesinin yetersiz olduğunu, alınan raporda mukayesede farklılıklar tespit edildiğini ve bu sebeple imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı kanaatinin belirtildiğini, dolayısıyla bu raporun hükme esas alınamayacağını, adli tıptan rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak talebin reddedildiğini, bilirkişinin inceleme yaparken hangi aletleri kullandığının raporda belirtilmediğini, raporun bu haliyle Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/12-436 Esas, 2001/467 Karar sayılı ilamındaki ölçütlere göre rapor hazırlanmadığını, dolayısıyla istirdat hükmünün de hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; temlik eden banka tarafından davacı ile dava dışı şirket aleyhine 3.500,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 08/01/2009 tanzim, 25/07/2009 vade tarihli , 3.500,00 TL bedelli, malen kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı, lehtarının …. Ltd. Şti olduğu, bedeli teminattır kaydıyla takip alacaklısı bankaya verildiği görülmüştür. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; temlik eden banka tarafından davacı ile dava dışı şirket aleyhine her biri 3.000,00 TL bedelli iki adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senetlerin tanzim tarihlerinin 08/01/2009, vade tarihlerinin de 25/04/2009 ve 25/05/2009 olup keşidecilerinin davacı, lehtarlarının dava dışı … Ltd. Şti olduğu, bedeli teminattır kaydıyla takip alacaklısı bankaya verildikleri görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; 3.500,00 TL bedelli senet aslının altındaki iki adet imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/01/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; her biri 3.000,00 TL bedelli senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporlarına itiraz ettiği, raporların yetersiz olduğunu belirterek adli tıp kurumundan rapor aldırılmasını, aksi halde davanın reddine karar verilmesini istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takiplere konu senetlerdeki keşideci imzasının davacıya ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığına ilişkindir. Hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunun incelenmesinde, mukayese imzaların 2010, 2012 ve 2015 tarihli olduğu, oysa inceleme konusu senetlerin tanzim tarihlerinin ise 2009 tarihli oldukları görülmüş olup bu şekildeki incelemenin hükme esas alınması doğru değildir. Sağlıklı bir imza incelemesi için senedin tanzim tarihinden önceki tarihleri de içerir mukayese belgelerin de rapor tanziminde değerlendirilmesi gerekir. Açıklanan bu yön itibariyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, senetlerin tanzim tarihlerinden önceki tarihleri de içerir mukayese imzalarının bulunduğu belgelerin celbiyle hem bu mukayeselerin hem de dosyadaki diğer mukayeseye esas belgelerin değerlendirilmek suretiyle yeniden bilirkişi incelemesi yapmaktan ibarettir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2017 tarih, 2015/481 esas, 2017/335 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 109,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020