Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6141 E. 2020/1834 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6141 Esas
KARAR NO : 2020/1834
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2016
NUMARASI : 2014/101 2016/915
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … A.Ş arasında 13/03/2012 tarihli müşteri taşıt tanıma sistemi sözleşmesi akdedildiğini, dava dışı …A.Ş’nin 02/12/2013 tarihli bildirimiyle kendisinin sözleşmeden kaynaklanan haklarının davalıya devredildiğinin bildirildiğini, bunun üzerine bankada davalı adına doğrudan borçlandırma sistemi açıldığını, sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşmenin bir yıl geçerli olduğu, sona erme tarihinden en geç 30 gün önce feshi ihbarda bulunmaması halinde sözleşmenin bir yıl süreyle uzayacağı, bu süre sonunda herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın sözleşmenin sona ereceği, taraflar istiyorlarsa sözleşmenin uzaması amacıyla ek sözleşme yapılacağının hükme bağlandığını, davalıya bu maddeye istinaden sözleşmenin 13/03/2014 tarihinde sona ereceği ve sürenin uzatılması yönünde taleplerinin bulunmadığının bildirildiğini, ancak davalının bu bildirimin hemen akabinde 18/01/2014’te yakıt alımını durdurduğunu, daha sonra 13/02/2014 tarihli 16.298,75 TL bedelli fesih bedeli faturası gönderdiğini, müvekkilinin bu faturayı 14/02/2014 tarihli ihtarname ile iade ettiğini, ancak davalının sözleşme gereğince DBS sistemi vasıtasıyla fatura bedelini haksız olarak hesaptan tahsil ettiğini, 28/02/2014 tarihli ihtarname ile tahsil edilen bu bedelin iadesini istediklerini, ancak davalının cevap vermediğini belirterek bu tutarın tahsil tarihi olan 13/02/2014’ten itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinden 18/01/2014’e kadar yakıt aldığını, fatura kesim tarihi geldiği halde DBS sistemi açılmadığından yakıt alımının durdurulduğunu, davacının daha sonra DBS sistemini aktif hale getirdiği gün yakıt alımına devam edildiğini, davacının 11/02/2014 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerine dair yazı gönderdiğini ve telefonda sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, bunun üzerine 19/02/2014 tarihinde yakıt alımının otomatikmen durdurulduğunu, davalının sözleşmeye riayet etmediğinden zamanında önce herhangi bir mücbir sebep olmadan sözleşmeyi feshetmelerinden dolayı sözleşmeden dolayı fesih bedeli olarak araç başına 250,00 USD + KDV olmak üzere toplam 16.298,75 TL’lik faturanın kesilerek gönderildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin bir yıl süreli yapıldığı, tarafların sona ermeden 30 gün önce feshi ihbarda bulunmaması halinde sözleşmenin uzayacağı, sözleşmenin 13/03/2012 tarihli olup fesih bildiriminin davacı tarafından 11/02/2014 tarihinde, yani sözleşmenin sona erdiği tarihten bir ay önce davalıya bildirildiği, buna göre fesih bildiriminin sözleşmenin 4.maddesi hükmüne uygun olduğu, davacının sözleşmeyi yenilemek istemediği, dolayısıyla davalının sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasıyla sözleşmenin 6/2 cümlesindeki tazminat almasının yasaya aykırı olduğu, davacının talebinde haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının verdiği bildirimde sözleşmenin bir ay sonra feshedileceği değil, 11/02/2014 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğinin belirtildiğini, dolayısıyla faturanın haklı olarak düzenlendiğini, ayrıca sözleşmenin 8.maddesinde taşıt tanıma sistemine giren araç sayısındaki yakıt alımında %50 düşüş olması halinde veya müşterinin kötüniyetli yakıt almadığının tespit edilmesi durumlarının incelenmesini istediklerini, ancak bilirkişilerin bu konuda inceleme yapmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkeme hükmünün 4.bendinde bilirkişi ücretinin 2.000 TL’sinin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, oysaki 10/02/2016 tarihli ara karar gereği ikinci bilirkişi ücreti olan 500’er yüz TL’den 1.000 TL’nin 17/02/2016 tarihinde müvekkili tarafından yatırıldığını, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından düzenlenen 13/02/2014 tarihli faturanın fesih bedeli konulu olup tutarının 16.298,75 TL olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10.maddesinde; sözleşmenin 13/03/2012 tarihide yürürlüğe gireceğinin yazılı olduğu, 4.maddesinde; sözleşmenin imzadan itibaren bir yıl geçerli olduğu, sözleşmenin sona erme tarihinden en geç 30 gün evvel tarafların feshi ihbarda bulunmamaları halinde sözleşmenin bir yıl süreyle uzayacağı, bu sürenin sonunda herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği, taraflar dilerse karşılıklı yazılı ek sözleşmeyle mutabık kalınan süre kadar sözleşmeyi uzatabileceklerinin düzenlendiği, 6.maddede ise; taraflardan herhangi birinin sözleşme ile yüklendiği edimlere uymaması halinde diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartıyla tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olduğu, müşterinin sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce feshi durumunda müşterinin taşıt başına 250 USD + KDV’yi davalıya ödeyeceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 14/02/2014 tarihli ihtarname ile faturaya itiraz edildiği ve iade edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede; sözleşmenin süre sonuna kadar devam etmesi konusundaki iradenin 11/02/2014 tarihinde bildirildiği, bunun üzerine davalının 18/01/2014’te yakıt vermediğini, yakıt alımının tekrar 13/02/2014 tarihinde açıldığı, ancak 19/02/2014’te yeniden sistemin yakıt alımına kapatıldığı, sözleşmenin süresinin 2 yıl olarak belirlendiğini, sözleşmeyi feshetmediklerini, aksine süre sonuna kadar yakıt alacağının belirtildiğini, buna rağmen davalının yakıt vermeyerek sözleşmeye aykırı davrandığını, fatura bedelinin tahsil edildiğini, bu sebeple zarar ettiklerini, sistemden çekilen tutarın tahsil edildiği tarihten itibaren ticari faiziyle 7 gün içinde iadesinin istendiği görülmüştür. Davacı tarafından 11/02/2014 tarihli yazı ile 13/03/2012 tarihli sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kendi defterlerinde dava tarihi tarihi itibariyle davalıdan 16.298,75 TL alacaklı göründüğü, davalının kayıtlarında ise davacıya dava tarihi itibariyle 0,05 TL borçlu göründüğü, tarafların yalnızca 3 ay ticari iş yaptıklarını, bu nedenle kayıtlar itibariyle davacının yakıt alımlarında %50 düştüğü yönündeki iddiasının mevcut kayıtlara göre tespit edilemediği, sözleşmeye göre alacağın olup olmadığı, sözleşmenin haksız süresinden önce feshedilip edilmediği yönündeki hukuki yorumun uzmanlık alanı dışında kaldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının 11/02/2014 tarihli yazıyla sözleşmenin feshedildiğini bildirdiği, bu feshin sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen olağan fesih yoluyla yapılan bir fesih olduğu, bu feshin anlamının feshe bağlı olarak sözleşmenin sona ermesi için belli bir sürenin geçmesi gerektiğini, bu ihtara göre sözleşmenin 12/03/2014 tarihinde sona erecek olduğunu, yani sözleşmenin olağan olarak sona erdiği, bu durumda herhangi bir borca aykırılığın bulunmadığını, geçerli bir bildirim olduğu, olayda sözleşmenin 6.maddesinin uygulanmasının söz konusu olmadığını, davalının yaptığı tahsilatın haksız olduğu ve davacıya iade etmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve 02/09/2016 tarihinde sunulan ek bilirkişi raporunda; davacının sözleşmenin 4.maddesine uygun olarak olağan fesih yoluyla sözleşmeyi sona erdirdiğini, davalının itirazında ileri sürdüğü hususların(yakıt alımında %50 düşüş veya müşterinin kötüniyetli yakıt almaması) davacı şirket tarafından yapılan fesihle bir ilgisinin bulunmadığı, diğer hususlar bakımından kök rapordaki görüşten ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf, davalının sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasıyla fatura düzenleyerek DBS sistemi vasıtasıyla bankadan fatura bedelini tahsil ettiğini iddia ederek tahsil edilen bu tutarın davalıdan faiziyle iadesini istemiştir. Davalı taraf ise davacının sözleşmeyi 11/02/2014 tarihli yazısıyla feshettiğini, feshin haksız olduğunu, sözleşme nedeniyle uyuşmazlık konusu faturayı düzenlediklerini savunmuştur. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının davalıya 11/02/2014 tarihli yazıyı göndererek 13/03/2012 tarihli müşteri taşıt tanıma sistemi sözleşmesini feshettiği görülmüştür. Taraflar arasındaki 13/03/2012 tarihli sözleşmenin 4.maddesinde imzadan itibaren bir yıl geçerli olduğu, sözleşmenin sona erme tarihinden en geç 30 gün evvel tarafların feshi ihbarda bulunmamaları halinde sözleşmenin bir yıl uzayacağı, bu sürenin sonunda herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği, taraflar dilerse karşılıklı yazılı ek sözleşme ile mutabık kalınan süre kadar sözleşmeyi uzatabileceklerinin hükme bağlandığı görülmüştür. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin birinci yılı 12/03/2013’de dolmakta olup tarafların bu süreden 30 gün öncesinde feshi ihbarda bulunmadıkları anlaşıldığından sözleşmenin 12/03/2014 tarihinde sona ereceği anlaşılmaktadır. Davalı taraf davacının bu yazıyla sözleşmeyi sona erdirdiğini, davacı taraf ise bu yazının 12/03/2014’den itibaren mal almayacaklarını bildirmek amacıyla yazıldığını ve bu yazıdan sonra da davalıdan mal almaya devam ettiklerini ileri sürmüştür. Dosya içeriğinde alınan bilirkişi raporundan, taraflar arasında 11/02/2014 tarihinden sonra da mal satışının olduğu görülmüştür. Davacının davalıdan mal almaya devam etmesi de sözleşmeyi bu tarih itibariyle sona erdirmek istemediğini göstermektedir. Dolayısıyla davacının bu yazıyla sözleşmeyi 12/03/2014 tarihinden itibaren yenilemeyeceklerini bildirmek amacıyla davalıya gönderdiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki; hükmün 4.bendinde bilirkişi ücreti 2.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulmuş ise de gerek UYAP ortamında gerekse dava dosyasında yapılan incelemede, davalı tarafın 17/02/2016 tarihinde 1.000,00 TL bilirkişi ücreti yatırdığı, bu ücretten 500,00 TL’sinin bilirkişiye ödendiği, 500,00 TL’sinin UYAP’ta harcanmamış olarak gözüktüğü, dava dosyasında toplam 1.500,00 TL bilirkişi giderinin yapıldığının anlaşıldığı, buna göre yargılama gideri yönünden davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2016 gün, 2014/101 Esas, 2016/915 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; 16.298,75 TL’nin 13/02/2014 tarihinden itibaren reiskont faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Alınması gereken 1.113,37 TL harçtan, peşin alınan 278,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 835,02 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-Davacının peşin olarak yatırdığı 278,35 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.955,85 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,7-Davacının yaptığı ilk masraf 35,00 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL, posta gideri 201,00 TL olmak üzere toplam 1.236,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,8-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 9- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020