Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6120 E. 2020/1874 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6120 Esas
KARAR NO: 2020/1874 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2017
NUMARASI: 2016/67 E. – 2017/173 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 14/09/2017 tarihli kararına karşı, tarafların istinaf başvuruları üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin “…” ibareli tescilli markası ile özellikle hazır giyim ve profesyonel mağazacılık sektöründe 40 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresinin de TPMK nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının ise “…” ibaresini aynı sektörde ticaret unvanı olarak kullandığını, ayrıca davalının kendi ürünlerinde … markasını ön plana çıkartarak kullandığını, markanın kötü bir şekilde taklit edildiğini, tüketiciler nezdinde iltibas oluşturduğunu, müvekkili tarafından davalıya Kartal …Noterliği’nin 09.12.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak davalının tecavüze devam ettiğini belirterek, davalının davacıya ait markaya ve ticaret unvanına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine ve menine, davacıya ait markaların yer aldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, davalı şirketin ticaret unvanının tescilli olduğu ticaret sicil kayıtlarından silinmesine, kararın tirajı en yüksek bir gazetede masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 556 sayılı KHK’nin 66/c maddesi uyarınca 5.000,00 TL maddi tazminatın, 10.000,00 TL itibar tazminatının ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ;müvekkili şirketin 12.03.2012 tarihinde ticaret siciline kaydedilerek kurulduğunu, davacı tarafın ticarete unvanı terkini talebinin TTK’nun 60.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin davacı adına tescilli marka haklarına ilişkin herhangi bir tecavüz eyleminin bulunmadığını, dava dilekçesinde de müvekkili şirketin davacının marka hakkının nasıl ve ne şekilde ihlal edildiğinin açıkça ifade edilmediğini, müvekkili şirketin ticaret unvanını Ticaret ve Vergi Kanunlarında belirtilen zorunlu haller haricinde hiç bir şekilde unvanın bütünlüğünü bozacak şekilde kullanmadığını, davalı şirketin kurucu ortakları … ve …’ın soyadlarına ticaret unvanında yer verildiğini, ticaret unvanı kullanım hakkının yasal bir hak olduğunu ve hakkın hukuka uygun olarak kullanımının tecavüz oluşturmayacağını, tekstil ve gıda ile giyim faaliyetlerinin farklı olduğundan tarafların ticaret unvanlarının iltibas yaratmasından söz edilemeyeceğini belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/09/2017 tarihli 2016/173 Esas-2017/112 Karar sayılı kararıyla; “Davanın kısmen kabulüne, Davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına, ticaret sicil kaydının bu şekilde terkinine, Marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi – manevi ve itibar tazminatı taleplerinin ve koşulları oluşmayan hükmün gazetede ilanı taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tescilli markalarının davalı şirket unvanında kullanılmasının ve münferiden ön plana çıkarılmasının , aynı sektörde aynı mal, emtia ve servislerde kullanımının, mağazacılık sektöründe kullanımının potansiyel tüketiciler nezdinde iltibas tehlikesine yol açtığını, davalının ticari defter ve kayıtlarının, vergi levhasının karıştırma şüphesi ve “…” ibaresinin iltibas tehlikesine yol açtığının göstergesi olduğunu, Google arama motoruna davalı şirket unvanı yazıldığında müvekkilinin mağazalarının göründüğünü, davalının müvekkilinin markasını ticaret unvanında kullanarak itibarından faydalandığını, haksız rekabette bulunduğunu, izinsiz şekilde markasını kullandığını, tazminat sorumluluğu gerektirdiğini, davalı vekiline ayrı ayrı 3 kez 2.860 TL vekalet ücreti taktir edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyanla kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; TTK 56 da düzenlenen, bu davanın konusunu oluşturan olayların, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl ve her koşulda 3 yıl içerisinde açılması gerektiğini, hak düşürücü sürenin dolduğunu, müvekkilinin kuruluşundan itibaren 4 yıllık bir zaman geçtiğini, davadaki talepler bakımından zamanaşımı süresinin sona erdiğini, 4 yıl sonra dava açmanın iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını, … ibaresinin müvekkili şirketin kurucularının soy ismi olduğunu, ticaret unvanı olarak kullanılmasına bir engel bulunmadığını, tarafların faaliyet alanları ve müşteri kitlesinin birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin … ibaresi ile herhangi bir marka kullanmadığını, somut olarak tespit edilmeyen bir iltibas tehlikesi gerekçe gösterilerek ticari unvan kaldırılmasının açık bir hak ihlali olduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Dosyaya celp edilmiş TPMK kayıtlarından; 118597 numaralı “…” ibareli markanın 16.07.1990 tarihinde 18, 24 ve 25.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 21.03.2002 tarihinde 24, 25 ve 35.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 24.01.2007 tarihinde 9 ve 35.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 14.01.2008 tarihinde 25 ve 35.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 27.03.2013 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 18.03.2014 tarihinde 25.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 24.02.2015 tarihinde 9, 35 ve 36.sınıflarda davacı adına TPMK nezdinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan ticaret sicil kayıtlarından; davacı şirketin 13.12.1984 tarihinde … A.Ş unvanı ile kurulduğu, faaliyet alanının “kadın, erkek ve çocuk giyim eşyası alım, satımı, imalatı, toptan ve perakende ticareti, uğraş konusuna giren malları doğrudan doğruya veya fason imalatını yapmak veya yaptırmak, mevzuu ile ilgili mağazalar ve teşhir salonları açmak ve işletmek, iştigal mevzusuna giren malların ithalat ve ihracatını yapmak” olduğu, davalı şirketin ise 12.03.2012 tarihinde … Ltd. Şti unvanı ile kurulduğu, faaliyet alanının “her türlü konfeksiyon ürünü, kot pantolon, blucin, eşofman, gömlek, ceket, palto, etek, kazak, kravat gibi giyim eşyasının ihracı, ithali, toptan ve perakende dahili ticaret ve pazarlamasını yapmak” olduğu, ilk kurucu ortaklarının … ve … olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 03.07.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “…” ibaresini içeren markaların davacı adına tescilli olduğu, bu markaların aynısı veya benzerinin aynı veya benzer emtialarda davalı tarafından markasal olarak kullanımını gösteren bir delilin dosyada mevcut olmadığı, davalı şirket unvanının ticaret sicilinde tescilli olduğu sürece kullanımının hukuka aykırı olarak nitelendirilemeyeceği, davacı ve davalı şirket unvanlarının vurgulayıcı unsurunun “…” ibaresi olduğu, tarafların ticaret unvanlarındaki ek/vurgulayıcı unsurlar benzer olmakla, davalı unvanının sicilden terkini şartlarının mevcut olup olmadığının takdirinin Mahkemeye ait olduğu, davanın 18.03.2016 tarihinde ikame edildiği ve davalı şirketin 12.03.2012 tarihinde kurulduğu, ticaret unvanının terkini talep hakkının aradan geçen yaklaşık 4 yıllık sürede sessiz kalmak suretiyle hak kaybı olduğu meselesinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu, davalının haksız rekabette bulunduğu ve marka hakkına tecavüz ettiği hususunun Mahkemece benimsenmesi halinde davacının talep edebileceği maddi tazminatın 155.977,00 TL olacağı, itibar tazminatı koşullarının oluşmadığı, manevi tazminatın ise tamamen Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin, müvekkilinin tescilli ticaret unvanı ve tescilli markalarından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı ticaret unvanından … ibaresinin çıkartılarak terkini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi ile tazminat talepli dava açmıştır. İlk derece mahkemesince unvan terkini talebinin kabulüne, diğer taleplerin reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Davacı vekilinin , reddedilen talepler yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılıyorsa da; davalının … ibaresini, ticaret unvanı dışında, davacı markalarının tescil sınıflarına dahil mal ve hizmetlerde markasal olarak kullandığına dair somut delil sunulmadığı, markalarına tecavüz ve haksız rekabet davasının ve tazminat koşullarının gerçekleştiğinin ispatlanamadığı, tescilli ticaret unvanı kullanımının da hukuka aykırılık teşkil etmediği, mahkemenin bu kısma yönelik red kararının yerinde olduğu, reddedilen her bir dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Tarafların ticaret sicil kaydından, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, davacının ticaret unvanının davalıdan daha eski ve 13/12/1984 tarihli olduğu, davacının giyim/tekstil eşyaları ve mağazacılık sınıfında tescilli “…” ibareli markalarının bulunduğu, davalının ticaret unvanının çekirdek unsurunun “…” ibaresi olduğu, bu ibarenin yanına getirilen Tekstil ve Gıda ibaresinin faaliyet gösterilen alanı gösterdiği ve ayırt ediciliğinin bulunmadığı gibi, davacının Ticaret unvanının da … A.Ş. olduğu, ticaret unvanlarının birbiri ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalı şirketin 1984 tarihinden beri sektörde faaliyet gösteren ve 2000 yılından beri tescilli markaları bulunan davacıdan haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, davalı şirket ortak ve yetkilisinin soy ismi … ise de, davalının soy ismini davacının kullandığı şekilde … şeklinde kullanarak, yanına ayırt edici ibare getirmeksizin kullanarak sicile tescil ettirmesinin basiretli tacirden beklenen özenli davranış şekline uymadığı, TTK 45, 50 ve 52/1 maddesi gereğince davacının ticaret unvanının çekirdek unsuru ve tescilli markası olan … ibaresinin, davalının ticaret unvanından terkinini talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde zaman aşımı ve sessiz kalmak suretiyle hak kaybı iddialarında bulunmuşsa da; davalının ticaret unvan tescilinin 12/03/2012 tarihli olduğu, 18/03/2016 dava tarihine kadar 4 yıl geçtiği, davalı tarafça, tarafların ticari ilişkisi bulunduğu ve davacının daha önce haberdar olduğunun sürülmediği, ticaret sicilinin aleni olduğu ve davacının bu durumu bilmesi gerektiği ileri sürülebilirse de, somut olayda 4 yılın sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirilmesi için yeterli olmadığı kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun da reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 36,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 18,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 12,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 6,25 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 09/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.