Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6118 E. 2020/1871 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6118 Esas
KARAR NO 2020/1871 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
NUMARASI : 2015/239 E. – 2017/62 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 25/04/2017 tarihli kararına karşı, davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Dava İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış mahkeme 26/02/2015 tarihli 2014/723 Esas-2015/122 Karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı verilmiş, dosya İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiştir.DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının televizyon ve sinema dallarında çalışan bir kişi olduğunu, müvekkiline başvurarak … isimli bir projesi ve markası için … TV ile anlaştığını, Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde çekim yapılarak bu çekimlerin her hafta Flash TV’de yayınlanacağını ve çekim yapılan il ve ilçedeki belediyelerden reklam parası alınacağını, bu faaliyetin 1.000.000 Amerikan Doları civarında gelir sağlayacağını söylediğini, müvekkili şirketin %99 hissedarı ve imza yetkisi olan ancak psikolojik rahatsızlığı olup tedavi gören ve hiçbir tecrübesi olmayan … teklifi çok cazip bularak görüşmeler sonucunda 150.000,00 TL nakit, 450.000 TL çek olmak üzere toplam 600.000 TL bedelle alınan eserin markası ile her türlü fikri ve sınai hakların devri konusunda anlaşıldığını, ancak nakdi ödemenin yapılmasından ve çeklerin tesliminden sonra davalının müvekkiline sattığı markasının davalı adına tescilli olmadığını ve TTK 48. Madde gereğince tescilinin de mümkün olmadığını öğrendiklerini, bu maddeye göre; Türk-Türkiye – Milli kelimelerinin bulunduğu markaların tescil edilebilmesi için ancak Bakanlar Kurulu Kararının bulunması gerektiğini, davalının böyle bir izninin bulunmadığı gibi müracaatının da bulunmadığını, bu durumda davalının 600.000 TL karşılığında müvekkiline sattığı markanın tescilinin ve müvekkiline intikalinin mümkün olmadığını, devir senedinin yapılması için kendisine başvurulan ilk noterin böyle bir senedi düzenlemekten imtina etiğini ancak davalının Beyoğlu …Noterliğini bu senedi yapmak hususunda ikna ettiğini, davalının bu satışı yapabilmek için başka firmalarla da görüştüğünü, davalının hileli eylem sebebi ile gabin ve hata, hile şartlarının gerçekleştiğini belirterek devir sözleşmesinin iptaline, müvekkilinin davalıya 450.000 TL borçlu olmadığının tespitine, davalıya verilmiş olan çeklerin ödenmesinin dava sonuna kadar durdurulmasına, ödenmiş olan 150.000 TL’nin istirdadı haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ;müvekkilinin taraflar arasında akdedilen devir sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, sözleşme tarafı olan davacının bir tüzel kişi olduğunu, davacı şirketin sözleşme yapmaya ehil olmadığı hususunda dava dilekçesinde bir beyan yer almadığını, şirket ortaklarının kişisel durumlarının huzurdaki dava ile ilgisi olmadığını, davacının TTK. 20.mad. hükümlerine uygun hareket etme ve basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlüğü altında bulunduğunu savunarak davanın reddi ile davacı yanın %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/04/2017 tarihli 2015/239 Esas-2017/62 Karar sayılı kararıyla;” tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasındaki dava konusu sözleşme, Keşf-i Türkiye Projesi 4 aşamadan oluşan kapsamlı bir proje olduğu web sitesi, yarışma programı, Türkiye’nin bölge, il, ilçe, köy köy gezilmesi, söyleşi yapılması , kültürel özelliklerinin araştırılması, kamera ile çekimler yapılması, kurgulanması, görüntülerinin web sitesine yüklenmesi yarışma formatının hazırlanması, program haline getirilmesi, il ve ilçe girişlerine LED ekranlarının asılması ve bu ekranlardaki görüntülerin yönetilmesi gibi çok katmanlı, geniş bir ekip oluşturulması ve maliyetli olduğu, fikrin özgün işlenebilir olduğu, değerinin pazarlamayla artacağı ve bu itibarla anılan projenin sözleşme tarihi itibarıyla ticari olarak uygulanabilir olduğunun, uzman bilirkişilerce tespit edildiği, sözleşmenin tarih ve teknik olarak uygulanabilir olduğu, yapımcının gerekli ekibi ve çalışmayı, pazarlamayı yapmasıyla projenin hayata geçirilebilireceği kanaatine varıldığı, dava konusu,projenin bu özellikleri itibariyla FSEK 2 kapsamında “eser” niteliğinde olduğu, nitekim bu projeye ilişkin 3 bölümlük programın çekilmesinin de bunun kanıtı olduğu, dava konusu projenin marka tescilinin olmamasının da projenin hayata geçirilmesini ve projenin niteliğini etkilemeyeceği” gerekçesiyle; davacının davasının reddine, davacı taraf tedbir talebinde bulunup icra veznesinde ödenecek paranın alacaklı tarafa ödenmemesine dair tedbir talebi kabul edildiğinden İİK 73/2 uyarınca menfi tespiti istenen alacağın, icra takibine konu alacağın %40 oranında davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine,karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin tüm raporlar müvekkili lehine olmasına rağmen 5 raporu yetersiz bularak yeniden rapor aldığını, son alınan raporda bilirkişilerin eserin değerinin belirlenmesi için gerekli devir sözleşmesinin olmadığını bildirdiğini, oysa davanın konusunun bu sözleşme olduğunu, bu konuda değerlendirme yapılmadığını,-bilirkişilerce … TV’de yayınlanan 3 adet programın bir sinema eseri olduğu bildirilen proje için, davalı tarafça rapordan sonra verilen 07/06/2020 tarihli dilekçede, satılan eserin bir TV yada sinema eseri olmadığını, internet portalı olduğunu bildirdiğini, internet portalının incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiğini, bilirkişi heyetinin bu konuda bir inceleme yapmadığını,-müvekkilinin … TV’de yayınlanan 3 adet program için gelir elde edemediği gibi … TV’ye 47.200 TL+KDV ödendiğini, şirket yetkilisi … sağlık durumunun olumsuzluklardan faydalanılmak suretiyle oldu bitti ile satılan projeden kar etmenin imkansız olduğunu ve büyük zararlar doğduğunu,hukukçu bilirkişi tarafından bu konuda yorumda bulunulmadığını,-bilirkişilerin “…” programı ile kıyas yaptığını, oysa dava konusu programın ücret ödenerek yayınlatıldığını,-bilirkişilerce önceki raporlarda www.iamistanbil.tv web sitesine ilişkin tespitlere yer verildiğini, müvekkiline satıldığı iddia edilen internet portalının davalı tarafça kullanıldığını, müvekkiline satıldığı iddia edilen internet sitesinin farklı bir adla davalı tarafından kullanıldığını, raporda bu hususun da incelenmediğini,-davalının 450.000 TL bedelli çekleri iki ayrı icra dosyasında takibe koyduğunu, 150.000TL bedelli çeklerle ilgili takibin devam ettiğini, 300.000 TL bedelli çeklerle ilgili takibin itirazları ile takibin durduğunu, itirazın kaldırılması davasının reddolunduğunu, icra dosyaları incelenmeden 450.000 TL üzerinden %40 tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya uygun olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılıp, yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekiline istinaf dilekçesi 20/09/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilinin 18/10/2017 tarihinde ibraz ettiği istinafa cevabında; yargılama sırasındaki beyanlarını tekrar ettiği, iamistanbul.tv’nin müvekkili ile resmi yada gayri resmi ilgisinin bulunmadığını , burada ücretli yönetmenlik yaptığı zamanlar olduğunu, iamistanbul.tv’nin kurum ve kuruluşlara çekim ve teknik hizmet veren bir proje olduğunu, hd ve 4 dk olduğunu, Türkiyede bunun gibi sayısız yapım şirketi olduğunu, Keşfi Türkiye eserinin Türkiye’de il,ilçe tarihi ve turistik mekanların videoları ve çekim fotoğrafları ile başlı başına eser olup ekonomik değerinin bilirkişi raporunda belirtildiği gibi yüksek olduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğratıldığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER;Dosyaya davacı tarafça ibraz edilen, Psikiyatrist Doç.DR. … tarafından düzenlenen raporda 14/05/2009-16/09/2009 tarihleri arasında yapılan … hasta takibinde, bipolar bozukluk , manik episod tanısıyla takip edildiği beyan edilmiştir.Davacı tarafça ibraz edilen Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından düzenlenen 18 Nisan 2001 tarihli raporda Psikotik Bozukluk, 04/02/2002 tarihli raporda Psikotik boziklik (Ayırtedilemeyen Tip), 25 Şubat 2003 tarihli raporda Psikotik Bozukluk (şizoafektif Tip), 27 Şubat 2004 tarihli raporda Bir hecmeden fazla tekrarlayan Psikotik Bozukluk (Şizoafektif Tip) tanısıyla askerliğe elverişli olmadığının beyan edildiği görülmüştür.02/12/2008 tarihli Proje (Eser) Devir Sözleşmesi sunulmuş sözleşmede; “Keşfi Türkiye isimli projenin fikri ve sınai haklarının, mülkiyet hakları, patent ve telif hakları, eserin her türlü medya, basın, dizi, sinema,film, TV, Radyo, yazılı, görsel, işitsel tanıtımlar, video görüntüleri, Domainler, fotoğraflar, resimler, bu proje için yapılmış/yapılacak tüm organizasyonlar ve kampanyalar, internet sitesi, internet servis sağlama hizmetleri dahil, interaktif yayıncılık, eğitim ve öğretim proje kapsamı içerisinde yer alacak tüm etkinlikleri işlemler, aktiviteler ve hizmetlerin tamamını, davacı şirkete devrettiğini”, sözleşmede dökümü yapılan 450.000 TL bedelli çekleri aldığını beyan etmiştir. Sözleşme ekinde “Keşfi Türkiye” Projesinin bulunduğu görülmüştür.
Dosyaya.. başvuru numaralı “Keşf’i Yurdum+şekil” markasının 1.000 TL, 2008/49363 başvuru numaralı “Keşf’i Türkiye+şekil” markasının 150.000 TL bedelle davalı tarafından davacı şirkete devredildiğini gösteren Noterde düzenlenen 02/12/2008 tarihli marka devir sözleşmeleri sunulmuştur.Dosyaya … TV ile yapılan sözleşmenin sunulduğu; 03/11/2008 tarihli ” Televizyon Programı Yapım ve Sunuculuğu Anlaşması” ve 07/01/2009 tarihli fesih sözleşmesinin sunulduğu, sözleşmeye göre davacı şirketin bölüm başına kanala 8.000 TL+KDV ödeyeceği ve sponsor geliri ile reklam gelirinden de davalı kanala %40 oranında pay vereceğinin kararlaştırıldığı, fesih anlaşmasına göre, yapımcının isteği ve karşılıklı rıza ile üç bölüm+cezai şart bedeli 47.000 TL’nin davacının ödediği, 122.700 TL’den mahsup edilerek iade edileceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Görevsizlik kararı verilmeden önce İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılamada hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan tarafından 20.03.2011 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda ;”Dosya kapsamında yer alan 06.10.2010 tarihli …TV. yazısında; …e adıyla 03.11.2008 tarihinde 13 haftalık Televizyon Programı Yapım ve Sunuculuk Sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmenin 07.01.2009 tarihinde karşılıklı protokolle sona erdirildiği, yapımcı tarafından üretilen programın 21.12.2008 tarihinde Keşf-i Türkiye adı ile 28.12.2008 ve 04.01.2009 tarihinde ‘A…n’ adı ile yayınlandığını, yayın bantlarının muhafaza süresi dolduğundan yayın kaydının bulunmadığı ifade edilmek ve yazı ekinde 03.11.2008 tarihli sözleşme sunulmaktadır. 03.11.2008 tarihli sözleşme hükümlerine göre hazırlanan bantların yayınlanması karşılığında herşey dahil ve her program için 8.000 TL + KDV olmak üzere 13 hafta için takdir edilen toplam ücret 122.720 Tl + KDV olduğu dikkate alındığından, bu değerlerin …’nin teknik bilirkişinin belirlediği değeri desteklediği” beyan edilmiştir, Bilirkişi heyetinde görevlendirilen diğer bilirkişi Sesam Başkanı … bila tarihli ayrık raporunda ; “Davaya konu … projesinin ‘ESER’ niteliğinde olduğu ve değerinin satış bedeli olan 600.000 TL’den az olmayacağını” beyan etmiştir. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılamada hukukçu, bilgisayar mühendisi ve muhasip bilirkişiler tarafından 21.02.2013 tarihli raporda ;”Davacının toplam 450.000 Tl’lik çek ile ödeme yapmış olduğu, nakit olarak 150.000 TL’lik ödeme yapmış olduğu, Keşf-i Türkiye markasının tescili ile ilgili olarak davacı ve davalı tarafların tescil işlemlerini tamamlamadıkları, davacı ve davalı tarafların proje sözleşmesinde bahsedilen hususlara ilişkin herhangi bir girişimde bulunmadıkları, Web sitesini oluşturan hiçbir unsura rastlanmadığı, Web sitesinin davacıya teslim edildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanmadığından … web sitesinin davacıya teslim edilmediği, … Web sitesini oluşturacak unsurlar ile ilgili dava dosyası içerisinde herhangi bir belgeye rastlanmamasından dolayı web sitesinin üretim maliyeti hakkında bir değer verilemediği, … Projesinin fikri ve sınai haklarının değerlerinin belirlenmesi hususunda uzmanlık alanlarına girmediğinden herhangi bir değerlendirme yapılamayacağı, sözleşmede yer alan edimeler yerine getirilmediği takdirde, diğer taraf için sözleşmeden dönerek verilen paranın iadesini talep hakkı doğacağını” beyan etmişlerdir.Bilirkişiler ek raporlarında; ” kök bilirkişi raporlarında oluşan kanaatlerinin devam ettiği, marka tescil işleminin yapılması yükümlüğünün Eser Devri Sözleşmesine göre yoruma tabi olduğunu” beyan etmişlerdir.İstanbul 4. FSHHM’nin aldığı 18/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; … Projesinin eser olup olmadığını değerlendirirken, somut olayda projenin televizyona uyarlanması neticesinde yapılan 3 bölümün her bir bölümünün sinema eseri niteliğinde olduğunu, FSEK’de bir düşünce ürününün eser olarak korunabilmesi için iki koşul arandığını, FSEK’de tadat eden eser türlerinden birine dahil olması (objektif şart) sahibinin hususiyetini taşıması, ve subjektif şart (hususiyet) taşıması gerektiğini, “Format Satışı ve sözleşmesi” altında özgün ve iskelet programların büyük fiyatlarla ülkeden ülkeye, kanaldan kanala ve prodüksiyon şirketlerine satıldığını, uluslararası medya piyasasında bu hükümlere göre değer biçildiğini, satın alan prodüksiyon şirketinin somut ürün haline getirmesi ve yayınlanmasından sonra eser olduğunu, …programından hareketle, projenin fikrinden ziyade işlenme biçiminin değerini belirlediğini, davaya konu projenin TV ve Basın tanıtım aşamasının yarışma programı olarak 3 bölüm haline getirilerek somutlaştığının görüldüğünü, ancak bölümlerin ibraz edilmediğini, projedeki fikrin yazılı şekil alarak somutlaştığını, sahibinin hususiyetini taşıdığını,…. Projesinin dört aşamalı kapsamlı bir proje olarak, web sitesi, yarışma programı, Türkiye’nin bölge bölge, il il , ilçe ilçe hatta köy köy gezilmesi, söyleşiler yapılması, kültürel özelliklerinin araştırılması, kamera ile çekimler yapılması, kurgulanması, görüntülerin web sitesine yüklenmesi, yarışma formatının hazırlanması, program haline getirilmesi, il ve ilçe girişlerine Led ekranlar asılması ve bu ekranlardaki görüntülerin yönetilmesi gibi çok katmanlı geniş bir ekip oluşturulması ve maliyetli bir yapım bütçesi oluşturacağının anlaşıldığını.Fikrin özgün ve işlenebilir olmasının değerini arttırdığını ve pazarlama için olanak sunduğunu, başlangıç fiyatının tamamen sözleşme serbestisi içerisinde icap ve kabul ile belirlenebileceğini, proje devrinden önce yayınlanmak üzere … TV ile 13 bölümlük yayın sözleşmesi yapılmasının ticari başarı olduğunu beyan etmişlerdir.Mahkemenin 19/03/2009 tarihli tedbir kararıyla, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyalarına yatırılacak paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi için %40 oranında teminat yatırıldığında İcra Müdürlüklerine müzekkere yazılmasına ilişkin tedbir kararı verdiği, dosyaya 180.000 TL bedelli teminat mektubunun ibraz edildiği görülmüştür.
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde (Kapatılan 3. Asliye Ticaret) yapılan yargılamada davacı tanıkların dinlendiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Dava taraflar arasında Noterde yapılan Marka Devir sözleşmeleri ve Proje (Eser) Devir Sözleşmelerinin, hata, hile ve gabin nedeniyle iptali, davacının davalıya 450.000,00TL borçlu olmadığının tespiti, davalıya verilen çeklerin iptali, davalıya ödenen 150.000,00 TL’nın istirdatı taleplidir.İlk derece mahkemesince “projenin hayata geçirilebileceği, projenin FSEK 2 kapsamında “eser” niteliğinde olduğu, projeye ilişkin 3 bölümlük programın çekilmesinin bunun kanıtı olduğu ve projenin marka tescilinin olmamasının projenin hayata geçirilmesini ve projenin niteliğini etkilemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.HMK 297. Maddesinde hükümde bulunması gereken unsurlar sayılmış, 297/1-c bendinde; ” Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” kapsayacağı düzenlenmiştir.Davacı tarafça dosyaya davacı şirket yetkilisinin, dava tarihinden önceye ilişkin “Psikotik Bozukluk-Şizoaffektif Tip” tanısını içeren sağlık rapor örnekleri sunulmuş ve görevsizlik kararı veren İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/723 Esas- 2015/122 Karar sayılı dosyasında, davacı tanıkları dinlenmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında sunulan deliller kapsamında davacının irade bozukluğu iddiası, davacı şirket yetkilisinde psikolojik bozukluk bulunup bulunmadığı, varsa sözleşme yapılırken iradesine etki edip etmeyeceği, değerlendirilmemiştir. Davacı tarafça gabin iddiası da ileri sürülmekle; TBK 28. Madde gereğince edimler arasında nispetsizlik olup olmadığı, varsa bunun davacının düşüncesizliği ve tecrübesizliğinin istismarı suretiyle gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmemiştir.Dosyada alınan 18/11/2016 tarihli bilirkişi heyet raporuna dayanarak, davaya konu Proje (Eser) Devir Sözleşmesi ile devredilen projenin eser vasfında olduğu gerekçeli kararda açıklanmışsa da, raporda usulüne uygun inceleme yapılmamıştır. Devredilen projenin eserin objektif unsuru olan, hangi eser türünde olduğu raporda açıklanmamış, Flash TV’de yayınlandığı beyan edilen ancak dosyaya sunulmadığından incelenmediği anlaşılan ve davacı tarafa sözleşme kapsamında devredilip devredilmediği belirlenemeyen programdan hareketle rapor düzenlenmiştir. Dosyaya sunulan davacı ve dava dışı …TV ile yapılan 03/11/2008 tarihli; yayınlanan her bir bölüm için davacı tarafça 8.000 TL+KDV ile sponsor ve reklam gelirlerinden %40 oranında pay verileceğine ilişkin sözleşme hükümleri incelenmemiştir. Devir Sözleşmesi kapsamında interaktif yayın yapılacağı beyan edilen www…..com alan adlı internet sitesinin kimin adına tescilli olduğu, davacı tarafça bu internet sitesinde yayın yapıp yapılamayacağı değerlendirilmemiştir. Taraflar arasında yapılan marka devir sözleşmeleri yönünden davacı iddiaları incelenmemiştir. Mahkemece; davaya konu Proje (Eser) Devir Sözleşmesi ile davacıya devredilen Projenin kapsamı gerekirse taraflardan izahat istenerek belirlendikten sonra, devri yapılan projenin eser vasfında olup olmadığı, hangi hakların devredildiği, devredilen hakların devir tarihindeki değerleri ve devir yapıldığı tarih itibarıyla tarafların edimleri arasında nispet bulunup bulunmadığı, denetlenebilir şekilde ortaya konularak karar verilmesi gerekirken, gerekçeli kararda tarafların iddiaları ve savunmalarına, delillerine yer verilmemesi, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararında açıklandığı şekilde eksiklikler giderildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 25/04/2017 tarihli 2015/239 E. – 2017/62 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın Dairemizin kararında açıklandığı şekilde yargılamaya devam olunmak üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 44,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.