Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6105 E. 2020/1840 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6105 Esas
KARAR NO : 2020/1840
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2017
NUMARASI : 2015/1109 2017/340
DAVA: MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ: 01/06/2016
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı …. A.Ş vekili asıl davada, müvekkilinin davalıdan mal almak için 39.500,00 TL elden nakit, 27.500,00 TL banka havalesi, 39.740,00 TL’lik de (20/10/2015 tarihli 9.000,00 TL’lik, 30/08/2015 tarihli 21.240,00 TL’lik ve 30/11/2015 tarihli 5.500,00 TL’lik) çekleri, 9.254,00 TL kredi kartı ödemesi, 9.070,00 TL de faturalandırılmamış nakit para ödemesi yaptığını, ancak herhangi bir mal ve hizmet almadığını belirterek dava konusu çeklerin iptaline, müvekkilin bu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilince yapılan 89.324,00 TL ödemenin de davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, davacının elden nakit para, faturalandırılmamış nakit para ve kredi kartı ödemesi yaptığı iddialarının asılsız olduğunu, ayrıca 26/06/2015 tarihinde müvekkiline gönderildiği iddia edilen 4.501,50 TL’nin davalıya değil … gönderildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı ….. A.Ş vekili birleşen davada, asıl davada belirttiği üç adet çek nedeniyle davalıdan mal ve hizmet almadıklarını iddia ederek bu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 27/01/2017 tarihinde davaların birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalının defterlerinde davacıya düzenlenen faturaların toplamının 16.379,87 TL olduğu, davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin ise 23.010,50 TL olduğu, çek fotokopilerinin dava dosyasında bulunmadığı,… Bankası’ndan gelen cevabi yazıda ise çeklerin bankaya ibraz edilmediği, buna göre çek bedellerinin ödenmediği gerekçeleriyle asıl davada menfi tespit davasının harcı yatırılmaması nedeniyle açılmamış sayılmasına, 6.630,63 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada ise çeklerin karşılıksız kaldığı hususunun ispatına dair yeterli delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı …. A.Ş vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin harcın tamamlanması için kesin süre verdiğini, ancak müvekkilinin yurt dışında olması sebebiyle kesin sürede harçları yatıramadıklarını, kesin süreden üç gün sonra harcın ikmal edildiğini, bu durumda HMK’nun 150.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması gerektiğini, şayet 3 ay içinde tamamlanır ise davaya devam edilmesi, 3 ay içinde tamamlanmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, dolayısıyla mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına dair karar vermesinin ve harcı iade etmesinin doğru olmadığını, istirdat davasının ise ticari defterlerinin sunulmaması nedeniyle davalı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak sonuca gidildiğinden hatalı olduğunu, müvekkilinin yurt dışında olması nedeniyle tayin edilen günde defterleri hazır edemediklerini, oysa mahkemenin 12/02/2016 tarihli celsede yasal ihtaratın sonuçlarını hatırlatmadığı gibi zapta da geçirmediğini, davetiyeye de yasal ihtaratın yapılmadığını, bu nedenle sadece davalı defterleri incelenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığını, meşruhatlı davetiye ile davacının defterlerinin ibrazının istenmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden ise davanın ilk celsesinde ispat edilemediği gerekçesiyle reddedildiğini, halbuki bu davada hiçbir delilin toplanmadığını, ibraz edilemeyen delil listesinde ekli defterlerin ibrazına karar verilmemesinin eksik inceleme oluşturduğunu, tüm delillerin değerlendirilmesi gerektiğini, ilk celsede HMK’nın 140.maddesi gereğince delilleri sunma ve bildirme için süre verilmesi gerektiğini, mahkemenin bu konuda hata yaptığını bildirmiştir. Davacı vekilinin asıl davaya konu dava dilekçesinde davalı tarafın ticari defter ve kayıtları, müvekkilinin ticaret sicil gazetesi kayıtları, ödeme dekontları, yemin, tanık ve hür türlü kanuni delile dayandığı, birleşen dava dilekçesinde ise müvekkiline ait ticari defter ve kayıtları, müvekkilinin ticaret sicil gazetesi kayıtları, yemin, tanık ve her türlü kanuni delile dayandığı görülmüştür. Mahkemece, 22/04/2016 tarihli celsede 1 nolu ara karar ile bir önceki oturumda eksik nispi harcın tamamlanması için iki haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde harcın yatırılmaması nedeniyle menfi tespit davasına ilişkin istemin açılmamış sayılmasına, bu istem yönünden davacının yatırdığı 610,00 TL’nin talep halinde kendisine iadesine şeklinde ara karar oluşturulduğu görülmüştür. (Mahkemenin 12/02/2016 tarihli duruşmasında 5 nolu ara kararla 610,00 TL nispi harcın iki haftalık kesin sürede ikmali, aksi halde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtar edildiği görülmüştür. )Mahkemece, 12/02/2016 tarihli celsede; tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına ve defterlerin 03/03/2016’da mahkeme kaleminde hazır bulundurulması hususunun taraflara ihtar edildiği, ancak davacının defterlerini ibraz etmediği, davacı vekilinin 22/04/2016 tarihli duruşmada müvekkilinin yurt dışında olması nedeniyle defterleri ibraz edemediklerini, yeni süre verilmesini istediği, ayrıca maddi hata nedeniyle dava dilekçesinde 89.324,00 TL istemiş iseler de, bunun 85.324,00 TL olarak dikkate alınmasını talep ettiği, davalı vekilinin de yeniden delil ibrazına muvafakatları olmadığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının defterlerini ibraz etmediği, davalının ibraz ettiği defterlerinin incelenmesinde ise davacıya düzenlediği faturaların toplamının 16.379,87 TL olduğu, davacının sunduğu hesap ekstreleri ve davalı adına yaptığı ödemelerin toplamının ise 27.512,00 TL olduğu, dava konusu çeklerin davalının ticari defterlerinde bulunmadığı, dava konusu çeklerin davalıya ticari ilişkiye istinaden verildiğinin kanıtlanması durumunda davacının toplamı 39.740,00 TL olan çekler nedeniyle faturanın toplamından daha yüksek miktarda ödeme yapması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmayacağı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının sunduğu delillerde belirtilen 26/06/2015 tarihli 4.501,50 TL bedelli ödemenin davalıya değil, dava dışı … yapıldığının anlaşıldığı, buna göre bu tutarın davacı ödemesinden düşülmesi gerektiği, sonuçta davacının, davalıya yaptığı ödemelerin toplamının 23.010,50 TL olduğu, bankadan gelen cevabi yazıdan ise çeklerin bankaya ibraz edilmediği, buna göre çek bedellerinin ödenmediğinin anlaşıldığı, sonuçta davacının davalıya 6.630,63 TL fazla ödeme yaptığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. …. Bankası tarafından mahkemeye gönderilen 03/05/2016 tarihli cevabi yazıda; dava konusu çeklerin banka şubesine ibraz edilmediğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava menfi tespit davasıdır. Davacı tarafça davalıya bir kısım çekler ile elden ve banka havalesi ile ödemeler yapıldığı, ancak davalının herhangi bir mal ve hizmet vermediği belirtilerek çekler nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ve yapılan 89.324,00 TL (davacı vekili 22/04/2016 tarihli celsede sehven 89.324,00 TL istediklerini, istedikleri rakamın 85.324,00 TL olduğunu beyan etmiştir) ödemenin istirdadı istenilmiştir. Davalı ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça açılan asıl davada verilen kesin süre içinde harcın yatırılmadığı, süre geçtikten sonra harcın yatırıldığı, ancak mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Oysa harçların verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde HMK’nun 150.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması, üç aylık yasal süre içerisinde harcın tamamlanması halinde ise davaya devam edilmesi ve üç aylık yasal süre içerisinde tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken mahkemece HMK’nun 150.maddesi hükümlerinin gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan birleşen davada davacı taraf çekler nedeniyle menfi tespit talebinde bulunmuş ve bir kısım delillere dayanmıştır. Bu durumda mahkemece davacıdan delilleri sorulup ibraz ettirilmesi, celbi gerekenlerin celbedilmesinden sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan bu sebeplerle asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2017 tarih, 2015/1109 esas, 2017/340 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harçlarının talebi halinde asıl ve birleşen davanın davacısına iadesine, 5-İstinaf aşamasında asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından yapılan yargılama gideri olan 171,40 TL (85,70X2) istinaf yoluna başvurma harcı ile 63,30 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 234,70 TL’nin asıl ve birleşen davanın davalısından alınarak asıl ve birleşen davanın davacısına verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020