Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6101 E. 2020/1848 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6101 Esas
KARAR NO : 2020/1848
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI 2015/726 2017/356
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … isimli şahısların taşınmazının satışı konusunda vekil olarak davalıyla anlaştığını, davalının 1.263.375,00 TL bedelli senet ile müvekkiline satış bedelini borçlandığını, davalıya adı geçen şahısların taşınmaz hisselerinin devrinin yapıldığını, ancak taşınmazın diğer hissedarı dava dışı … şüfa davası açtığını, yargılama sonunda davalı şirket adına yapılan satışın iptal edildiğini ve mahkemenin takdir ettiği 310.000,00 TL şüfa bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiğini, şüfa davası açılmasından sonra davalının kendisini garanti altına almak ve zarara uğrama ihtimaline karşılık müvekkilinden vermiş olduğu senede karşılık teminat istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirketin yetkilisi ve ortağı olan …’ın alacaklısı olduğu 2.500.000,00 TL bedelli kambiyo senedini düzenleyerek …’a verdiğini, şüfa davasının kaybedilmesi üzerine …’ın kendisini garanti altına almak için aldığı senedi icraya koyduğunu, oysa bu senedin yanlış mahsup yapılarak takibe konulduğunu, senedin toplam 926.625,00 TL üzerinden icraya konulması gerekirken 1.700.000,00 TL üzerinden takibe konulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucu müvekkilinden 1.450.000,00 TL tahsil edildiğini, buna göre müvekkilinden fazladan 523.375,00 TL tahsilat yapıldığını belirterek bu tutarın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın ticari dava olmayıp asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, senedin teminat senedi olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiği, davalı tarafın bu iddiayı kabul etmediği, senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı delil sunulamadığı, davacının ileri sürdüğü taşınmaz satışı, şüfa davası sonucu iptal edilen tapu kaydı ve 1.263.275,00 TL bedelli senedin başlı başına davaya konu senedin teminat olarak verildiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, senedin teminat olarak verildiğini, olayda üzerinde durulması gereken hususun … ada … parselin satışı için müvekkiline 1.263.375 TL bedelli senet verildiğini ve bu senedin ödenmediğinin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğunu, arsa satışında senet haricinde bir ödeme yapılmadığını, yine davalının şüfa bedelini müvekkiline iade etmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemenin bu hususları gözardı ettiğini, davalı tarafın 2.500.000,00 TL bedelli senette kendine göre mahsup yaparak 1.700.000,00 TL’lik kısmını takibe koyduğunu, bu durumun davalıların senedin teminat olduğunu iddiasını zımnen kabul anlamına geldiğini, kendilerinin … firmasının ve şüfa bedelini mahsup ettiklerini, müvekkilinin de mahsup işlem yapılacağı düşüncesiyle 1.263.375,00 TL tutarındaki alacağını tahsil yoluna gitmediğini, takip nedeniyle müvekkilinin taşınmazına haciz konulduğunu, satış tehdidi ile karşı karşıya kalan müvekkilinin davalı tarafa yaptığı mahsup işleminde taşınmazın satılmaması için suskun kaldığını ve icra tehdidi altında 1.450.000,00 TL ödediğini, mahkemenin en azından muarazanın giderilmesi için şüfa bedelinin iadesi konusunda bir karar vermesi gerekirken bu hususu gözardı ettiğini bildirmiştir. Davalı … tarafından davacı aleyhine Körfez İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 1.700.000,00 TL’nin tahsili için senede dayalı olarak 16/04/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı görülmüştür. Takip dayanağı senedin 05/11/2013 tanzim, 16/12/2013 vade tarihli, 2.500.000,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalılardan … olduğu, ihdas sebebinin yazılı olmadığı görülmüştür. Dava dosyası içinde bulunan Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/197 Esas, 2013/963 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının …, davalının … Ltd. Şti olduğu, davanın ise şüfa hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, yargılama sonunda davanın kabulüne, davalı adına … ada 2 parselde bulunan taşınmazın 1/2 hissesinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafından depo edilen 310.030,00 TL şüfa bedelinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya ödenmesine 16/07/2013 tarihinde karar verildiği, kararın Yargıtay’ca onandığı, tashihi karar talebinin de Yargıtay’ca reddedildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Dosya içinde bulunan senet fotokopisinden 1.263.375,00 TL bedelli senedin keşidecisinin davalı şirket, lehtarının ise davacı olduğu, keşide tarihinin 06/01/2012, vade tarihinin 30/11/2012 olup malen kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı … şirketinin satış bedeli olarak davacıya 1.263.375,00 TL bedelli senet verdiği, karşılığında davacıdan 2.500.000,00 TL’lik senedin …’a verildiği, olayda takas def’inin bulunduğu, davacının takas def’ini …’a karşı ileri sürebileceği, ancak şüfa bedelinin davalı … karşı ileri sürülemeyeceği, buna göre davacının 1.263.375,00 TL için …’a takas def’inde bulunabileceği, …’ın mahsup sonucu 1.236.625,00 TL alacağı kaldığı, ancak 1.700.000,00 TL üzerinden takip başlattığı, davacıdan 1.450.000,00 TL tahsilat yaptığı, buna göre davacıdan fazladan 213.375,00 TL tahsilat yaptığının anlaşıldığı, şüfa bedeli olan 310.000,00 TL için ise davalı … şirketine karşı alacak davası açılması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalı şirket defterlerinde 1.263.375,00 TL tutarında arsa alım kaydı yapıldığı ve bu tutarda senet verilerek borç senetleri hesabına kaydedildiği, açıklamasında ise … ada … parsel hisse alımı yazıldığı, davalıdan senet alındığına dair davalı defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalı defterlerinde davacının, davalıdan alacağı olduğuna dair bir tespit yapılamadığı, davacının davalı şirket yetkilisine verdiği belirtilen kambiyo senedinin davalı şirket kayıtlarına intikal etmediği, muhasebe tekniğine göre de etmesinin mümkün olmadığı, … ve … ait bir taşınmazın satışına dair davalı defterlerinde herhangi bir kaydın tespit edilmediği, davalı defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığından sahibi lehine delil özelliği bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, istirdat davasıdır. Davacı taraf, dava dışı … ait taşınmazın satışı için vekil olarak davalı ile anlaştığını, davalının satış bedeli olarak davacıya 1.263.375,00 TL bedelli senetle borçlandığını, ancak taşınmazın diğer hissedarı … şufa davası açması üzerine davalının talebi üzerine davalı şirket yetkilisi …’a 2.500.000,00 TL bedelli senet verildiğini, şufa davası sonunda 310.000,00 TL bedel karşılığında davanın kabul edildiğini, bu senedin 926.625,00 TL üzerinden takibe konulması gerekirken 1.700.000,00 TL üzerinden takibe konulduğunu ve müvekkilinden 1.450.000,00 TL tahsilat yapıldığını, fazladan yapılan tahsilat tutarı olan 523.375,00 TL’nin istirdadını istediği, davalıların ise senedin teminat senedi olmadığını savunduğu anlaşılmıştır. HMK’nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca senede karşı ileri sürülen iddiaların senetle ispatı gerekir. Takip ve dava konusu senedin teminat senedi olduğu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Açıklanan bu husus gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2020