Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6074 E. 2019/1331 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6074 Esas
KARAR NO : 2019/1331
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2017
NUMARASI : 2015/1113 2017/395
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını, müvekkilince icra mahkemesinde icra takibinin iptali için dava açıldığını, ancak bu takip sırasında müvekkilinden haksız tahsilat yapıldığını, haksız yapılan tahsilatın iadesi için davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek borçlu tarafından yapılan itirazın müvekkili şirket hissesine düşen %60’ına tekabül eden 54.345,00 TL’lik kısım için itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin başlattığı takipte ödeme yapanın davacı olmayıp davacının ortağı olduğu adi ortaklık olduğunu, yapılan icra takibinde dava dışı adi ortaklığın … Bankasında bulunan hakedişlerine haciz konulduğunu ve İller Bankası tarafından yapılan ödeme ile dosyanın infaz olunduğunu, dolayısıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, yine talebin İİK’nun 72/7 maddesi uyarınca bir yıllık sürede yapılmadığından hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddi gerektiğini, ayrıca davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının adi ortaklık tarafından icra tehdidi altında ödenen bedelden adi ortaklıktaki hissesine tekabül eden payını talep ettiği, adi ortaklığı ilgilendiren haklar ve borçlar bakımından bütün ortakların birlikte davacı ve davalı olarak hareket etmesi gerektiği, davacının içinde bulunduğu … – … adi ortaklığını ilgilendiren dava konusu alacak için adi ortaklığı oluşturan kişiler tarafından birlikte dava açılmasının dava şartı olduğu, oysa davanın adi ortaklardan … tarafından açıldığı, davacı vekiline HMK’nun 115/2 maddesi gereğince bir aylık kesin süre verilerek … – … tarafından davaya muvafakat verilmesinin sağlanmasının istendiği, ancak verilen süre içerisinde bu muvafakatin sağlanmadığı gibi davacı vekili tarafından da bu eksikliğin giderilemeyeceğinin beyan edildiği gerekçeleriyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; takibe konu alacağın adi ortaklığın değil müvekkilinin alacağı olduğunu, talep ettikleri alacağın müvekkilinden haksız yere icra takibi sırasında tahsil edilen bedele yönelik olduğunu, adi ortaklıkla herhangi bir ilgisinin bulunmaması nedeniyle muvafakata gerek olmadığını, buna rağmen adi ortaklığın muvafakat vermemesi ya da alınamaması halinde dahi davanın reddedilmemesi gerektiğini, muvafakat verilmemesi halinde taraf teşkilinin sağlanmamış olacağını, adi ortaklığa karşı dava açılması veya adi ortaklığa kayyım atanması konusunda kendilerine süre verilmesi gerektiğini, zira duruşmada adi ortaklığın muvafatinin sağlanmasının mümkün olmadığını beyan ettiklerini, takibe dayanak olarak İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinin İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1114 Esas – 2015/588 Karar sayılı kararı ile iptali sonucunda icra dosaysında alacaklıya ödenen bedellerin iadesinin gösterildiğini, bahse konu İstanbul ….İcra Müdürlüğü dosyasındaki borcun müvekkilinin 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının haczedilmesi suretiyle müvekkilinin şahsi alacaklarından tahsil edildiğini, dolayısıyla bu davanın açıldığını, İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin açılan takibin iptali davasında İİK’nun 170/3 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiğini, dolayısıyla tahsilatların haksız yapıldığının anlaşıldığını, bu nedenle bu davaya konu takibi başlattıklarını, davalının itirazlarının yerinde olmadığını, adi ortaklık sözleşmesinin 7/b maddesine göre adi ortaklığın düzenleyici bonoların müşterek imza ile düzenlenmesi gerektiğini, davalının imzanın geçerliliğini araştırması gerektiğini, bunu yerine getirmeyerek kötüniyetli bir şekilde senedi takibe koyduğunu, davanın kabulü gerektiğini bildirmiştir. Davaya konu İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 14/07/2015 tarihinde toplam 90.574,81 TL’nin tahsilinin istenildiği, davalının borca ve faize itiraz ettiği görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası fotokopisinin incelenmesinde; davalı tarafından … Ltd. Şti ve … – …., … Ltd. Şti ve … aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı görülmüştür. İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1114 Esas – 2015/588 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının …Ltd. Şti , davalının … Ltd. Şti olduğu, davanın bonodaki imzaya itiraz ile takibin iptali talebine ilişkin olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda bonodaki şirket yetkilisi Halil Yağmur adına atılan imzanın bu kişinin eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davacı borçlunun imzaya itirazının kabulüne, takibin İİK’nun 170/3 maddesi uyarınca takip borçlusu… Ltd. Şti yönünden durdurulmasına karar verildiği, kararın davalı tarafından temyiz edildiği, akıbetinin ne olduğunun dosya içeriğinden belli olmadığı görülmüştür.Dosya içerisinde adi ortaklığa ilişkin sözleşmenin bulunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takip sırasında müvekkilinden haksız tahsilat yapıldığını belirterek müvekkilinin tahsilattan hissesine düşen tutarın tahsilini sağlamak amacıyla takip başlattıklarını, bu takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptalini istemiştir. Davalı tarafından başlatılan icra takibinde davacı ve dava dışı … oluşturduğu adi ortaklığın istihkaklarından tahsilat yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı ise bu istihkaklardan payına düşen miktarı talep ve dava konusu yapmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Tüzel kişiliği olmadığı için taraf ehliyeti de yoktur. Bu itibarla adi ortaklığa ilişkin davalarda adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet kuralları gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Davacı taraf somut olayda diğer ortağın davaya iştirakini veya muvafakatini sağlayamamış ve duruşmada bu hususu beyan ederek adi ortaklığa kayyım tayin edilmesini istemiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekiline adi ortaklığa kayyım atanması için dava açması hususunda yetki ve mehil verilmesi gerekirken bu imkan tanınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/05/2017 tarih, 2015/1113 esas, 2017/395 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda usulüne uygun bir şekilde taraf teşkilinin sağlanması yönünden yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 33,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 118,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/06/2019