Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6069 E. 2020/1882 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6069 Esas
KARAR NO : 2020/1882 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2017
NUMARASI : 2014/846 E. – 2017/887 K.
A. DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
K.DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı şirketin davalıdan 15.941,41 TL fatura-cari hesap alacağı bulunduğunu, alacak borçlu tarafından ödenmediğinden İstanbul 8.İcra Müdürlüğünün 2011/31549 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA;Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde ; davacı şirkete 12/05/2011 tarihinde verilen sipariş üzerine 14/07/2011 tarihinde 33.473,71 TL bedelli fatura içeriği toplam 984 mt.kumaş teslim alındığını, bu kumaşlarda gözle görülür ve elle tutulur bir kusur bir ayıp tespit edilmediğini, yaklaşık 1 ay sonra bu kumaşlarla 7 model üzerine üretime başlanarak toptan ve perakende olarak müşterilere satışa sunulduğunu, ancak 11/10/2011 tarihinde iade faturası ile … Tic.ve San.Ltd.Şti. unvanlı müşteriden, yıkama ve kuru temizleme işlemi sırasında boya veriyor diye ürün iadeleri geldiğini, davacı şirketten alınan frambuaz renkli kumaşın gerek kullanım sırasında gerekse temizleme esnasında boya verdiğinin tespit edildiğini, bu kumaştan üretilen tüm malların sevkiyatı ve üretiminin derhal durdurulduğunu, davacı şirkete haber verildiğini, davacı şirket yetkilisi … Hanımın ve şirket müdürü … Beyinde davalı firmaya gelerek ürünler üzerinde inceleme yaptığını, zararların telafi edileceği sözü verdiklerini, maddi zararların yanı sıra davalı şirketin itibarının da zedelendiğini, bu nedenlerle davanın reddine, %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, karşı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere gerçek hak ve alacaklarının tespiti ile belirli hale geldikten sonra artırma talepleri saklı kalmak üzere asgari miktar olarak 20.000 TL maddi, asgari miktar olarak 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı -karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında tacir sıfatıyla alım-satım ilişkisi gerçekleştiği ve 33.473,71 TL fatura içeriği malların davalı-karşı davacıya teslim edildiğini, davalı-karşı davacının sadece 16.789,60 TL ödeme yaptığını ve 762,70 TL bedelli 1 adet iade faturası düzenlediğini, bakiye 15.941,41 TL alacaklarının sabit olduğunu, ayrıca davalı-karşı davacı tarafından fatura içeriğine 8 gün içinde itiraz edilmeyerek faturanın kesinleştiğini, malların ayıplı olduğu hususunun herhangi bir dayanağı olmadığını, malların ayıplı olduğunun sözlü olarak mail yolu ile bildirildiğinin belirtildiğini, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılmadığını, teslimden bir ay sonra satışa başlandığı ve ayıp bildiriminin yapıldığı iddia edilmiş ise de, 22/09/2011 tarihinde davalı-karşı davacı tarafından 2 adet 5.000 TL lik ödeme yapıldığını, malların tesliminden 2 ay sonra ödeme yapıldığını, bu nedenlerle karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2017 tarihli 2014/846 Esas-2017/887 Karar sayılı kararıyla; ” tarafların usulünce tutulmuş ve delil olma vasfına birbirini teyit eden ticari defterlerine göre davalı karşı davacının davacı karşı davalıya 15.921,41 TL borçlu olduğu, akabinde 21/12/2011 tarihinde davalının düzenlediği 3.571,12 TL.lik iade faturasının davacı tarafından kabul edildiği, bunun davalı borcundan tenzili ile borç rakamının 12.350,29 TL.ye indiği, takip öncesi temerrüt olmadığından davacı karşı davalının işlemiş faiz talebinin mümkün olmadığı, davalı karşı davacının mahrum kalınan kazanç miktarı yönünden bu zararının ne kadar olduğuna dair dosyaya somut bir veri sunmadığı, dosya kapsamında 7 adet iade ürün faturası ve elinde kalmış olan 51 adet ürün haricinde iş ve itibar kaybına dair bir belge bulunmadığı, İTÜ laboratuvarına test için gönderilen 10 adet ürün de dahil edildiğinde toplam 61 adet ürün nedeniyle davalı karşı davacının ayıp nedeniyle uğramış olduğu zararın tutarının 5.489,50 TL olarak hesaplandığı ve bunun takip miktarından mahsubunun gerektiği sonuç olarak davacı karşı davalının davalı karşı davacıdan takip tarihi itibarı ile 6.860,79 TL tutarında alacağının bulunduğu, davalı karşı davacı asıl davada belirtilen zarardan başka zararlara uğradığını ispat edemediğinden karşı davada talep edilen zararın ispatlanamadığı manevi tazminat talebine yönelik olarak manevi tazminatın yasal yasal şartlarının bulunmadığı” gerekçesiyle; ” Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin 6.860,79 TL asıl alacağın takip talebinde belirtilen değişken oranlardaki avans faiziyle birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (6.860,79 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,-Karşı davanın (maddi ve manevi tazminat davaları yönünden) REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı-karşı davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı şirketin bütün ticari işleri ile ilgili basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiğini, gönderilen kumaşlarla ilgili gözle görülür ve açıkça bir ayıbın mevcut olması halinde bu durumu 2 gün içerisinde, açıkça belli olamayan bir ayıbın mevcut olması halinde ise sipariş edilen kumaşların tesliminden sonra 8 gün içerisinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde durumu yine bu müddet içerisinde müvekkili şirkete bildirmekle yükümlü(TTK 23/1-c) olduğunu, davalı şirketin ayıplı olduğunu iddia ettiği kumaşlarla ilgili, kumaşların teslim tarihinden ve icra takibinden çok sonra bir tarih olan 18.06.2012 tarihinde İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesi, Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuarına gönderdiğini, yapılmış herhangi bir ayıp ihbarının da bulunmadığını, bilirkişi raporunda ayıbın ihbar süresinin gizli ayıp olması sebebiyle iki veya sekiz günlük süreler zarfında değil, malın tesliminden itibaren altı aylık süre zarfında yapılabileceği ileri sürülmüşse de, bu görüşe katılmamakla birlikte davalı şirket tarafından yapılmış herhangi bir ayıp ihbarını bulunmadığı gibi davalı şirket tarafından kesilmiş herhangi bir reklamasyon faturasının da mevcut olmadığını,- kararın “karşı dava yönünden” başlıklı hüküm kısmında vekalet ücretleriyle ilgili hükümlerde, cümlelerin baş kısmında davalı sıfatıyla lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine rağmen, cümlelerin son kısımlarında bu ücretlerin davalı olarak kendilerinden alınıp davacı tarafa verileceği gibi bir anlam çıktığını ve bu durumun bir karışıklığa sebebiyet verdiğini beyanla, mahkeme kararının iptalini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLER; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine, 15.941,41 TL fatura cari hesap alacağının ve 294,81 TL işlemiş faiziyle birlikte, asıl alacağa yıllık %9 faiz uygulanarak tahsili talebiyle ilamsız takip başlattığı, borçlu davalı vekilinin süresinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür.Dinlenen davalı-karşı davacı tanıklarından … ve …’nin ifadelerinde; davalı şirkette çalıştıklarını, davacı şirketten boyalı hazır kumaş alıp bunu keserek ve dikerek bayan elbise, ceket, pantolon, bluz gibi giysiler hazırlayıp sattıklarını, 2011 yılı Temmuz ayında davacı şirketten 1000 metreye yakın kumaş aldıklarını, … tarafından 2011 yılının 10. Ayında davacıdan ürünlerin boya verme şikayeti nedeniyle iade edildiğini, davacı şirket yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler sonucunda … Hanım’ın davalı şirkete gelerek ürünleri incelediğini ve ayıbı kabul ettiklerini , telafi edeceklerini söylediğini, zarar hesabı çıkarıp hemen kendilerine bildirmelerini istediğini, zarar hesabı çıkarıp bildirmelerine rağmen tazmin etmediklerini, bir ay sonra davacı şirketten … Bey’in de zararı tazmin edeceklerini bildirdiğini ancak tazmin etmediklerini, icra kağıdı geldiğini beyan etmişlerdir.Mahkemece alınan 02/07/2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda; tekstil mühendisi bilirkişi tarafından, kumaşın soğuk suyla elde yıkandığında, frambuaz renkli celeste kumaşın aşırı derecede renk verdiğini tespit ettiği, polyester kumaşın kesinlikle soğuk suda renk salmaması gerektiğini, kumaşı kullananın imalata geçmeden evvel gerekli testleri yapıp haslıklar ve diğer kumaş özellikleri hakkında bilgi edinmesi gerektiği ve konfeksiyon imalatında bunun şart ve rutin işlerden olduğunu beyan ettiği görülmüştür.Raporda tarafların ticari defterlerinde 31/12/2011 tarihi itibarı ile davalı-karşı davacının hesaben 12.350,29 TL davacı-karşı davalıya borçlu kaldığı, davalı-karşı davacının muhasebe kayıtlarına göre bu tutardaki ayıplı kumaşı kullanamayacak olması gerekçesiyle stok hesaplarında hasarlı dokuma kumaşlar kodlu ayrı bir hesapta takip etmekte olduğu, davalının 18/06/2012 tarihinde dava konusu kumaşlarla üretilen 10 adet numuneyi İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuvarına göndererek frambuaz renkli kumaşın kuru temizleme ve yıkama sonrası boya vermesinden dolayı ürünlerin boyandığını ifade ederek bunun nereden kaynaklandığının tespit edilmesini istediği, yapılan testler sonucu hazırlanan 22/06/2012 tarihli raporda test edilen frambuaz renk kumaşın haslık değerlerinin belirtildiği tablonun altında “tablodaki haslık değerleri ve yapılan gözlemler neticesinde, bölüm elamanlarımızdan oluşan uzman kurulumuz, söz konusu hatanın garni olarak kullanılan kumaşın haslık değerlerinin yetersiz seviyede olmasından kaynaklandığı kanaatine varılmıştır.” denilmek suretiyle frambuaz renkli kumaşın ayıplı olduğunun belirtildiği, 20/03/2013 tarihinde mahkeme kaleminde yapılan incelemede 51 adet numune getirilmiş olup, davalının elinde kalan elbise, bluz ve eteklerdeki frambuaz renkteki kumaş parçalarını başka bir renkteki kumaş ile değiştirmek üzere çıkartmış olduğu, çıkartılan frambuaz renkli parçaların krem renkli beden kumaşı ile birleşim yerlerinde kırmızı renkte izler olup, frambuaz renkli parçanın yıkama veya kuru temizleme dahi yapılmadan, krem rengi parça ile dikilen kısımlarda boyama yaptığı, frambuaz renkli … kalite kumaşın renk haslığının çok düşük olduğu, gerek İTÜ Laboratuar raporu ve gerekse taraflarınca yapılan test sonuçlarına göre söz konusu kumaşın gizli ayıplı olduğu, buna göre 14.568 TL 158 adet ürün (iade edilmemiş olanlarda dahil) nedeniyle oluşan zarar tutarı olduğu, sadece davalının elinde kalan (iadeler dahil) 61 adet ürün üzerinden hesaplama yapıldığında ise 5.489,50 TL toplam oluşan zarar tutarı olduğu, 7 adet ürünün iadesine ait fatura dışında, iş ve itibarı kaybıyla ilgili, keza ilave olarak üretilmesi planlanan 1.000 adet ürün ile ilgili somut bir bilgi ve belge ibraz edilmediğinden davalı-karşı davacının bu yöndeki iddiası ile ilgili bir hesaplama yapılamadığı, dava konusu ihtilaftaki ayıbın bir gizli ayıp teşkil ettiği tespit edilmiş olduğundan, davalının iki veya sekiz günlük süreler zarfında değil, ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbarı yapmış olmasının yeterli olduğu, altı aylık zamanaşımı süresi içinde ayıpların ihbar edilmiş olması şartıyla bu ayıpların daimi defi yoluyla ileri sürülmesinin her daim mümkün olduğu, ayıp yüzünden uğranılan zararların tazminine yönelik alacak hakkı zamanaşımına uğramış olsa da, bu tazminat alacağının, ayıplı mal satışından doğan borcuyla takasının mümkün olduğu, buna göre davalı alıcının ayıplı ifa sebebiyle bakiye satış parası borcundan, satılan kumaşlardan ayıplı olan kısmının değeri 1.158,30 TL tenzil edildikten sonra kalan, 11.191,99 TL miktarındaki borcu ile ayıplı ifa yüzünden uğradığı tazminat alacağını takas edebileceği, alıcının ispatlanmış zararları dikkate alındığında tazminat alacağının miktarının 5.489,50 TL olarak hesaplandığı, takas edilen bu miktarın düşülmesi neticesinde davalının borçlu olduğu miktarın 5.702,49 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir. Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda alınan 06/03/2013 tarihli ek raporda önceki raporda varılan sonuç ve kanaatlerinin değiştirilmesini gerektirecek bir keyfiyete rastlanılmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan 02/03/2016 havale tarihli ikinci raporda ;her iki yan ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda takip tarihi itibarı ile davalının davacıya 15.921,41 TL borçlu olduğu, akabinde 21/12/2011 tarihinde davalının düzenlediği 3.571,12 TL.lik iade faturasının davacı tarafından kabul edildiği, bunun davalı borcundan tenzili ile borç rakamının 12.350,29 TL.ye indiği, taraflar arasında ödemelerin ne zaman yapılacağına dair bir sözleşmeye veya bir temerrüt ihtarına rastlanmadığından davacının işlemiş faiz talebinin mümkün olmadığı, takipten itibaren faiz talep edebileceği, mahrum kalınan kazanç miktarı yönünden davacının bu zararının ne kadar olduğuna dair dosyaya somut bir veri sunmadığı, dosya kapsamında 7 adet iade ürün faturası ve elinde kalmış olan ilk bilirkişi heyetince mahkeme kaleminde sayılan 51 adet ürün haricinde iş ve itibar kaybına dair bir belge bulunmadığı, İTÜ laboratuvarına test için gönderilen 10 adet ürün de dahil edildiğinde toplam 61 adet ürün nedeniyle davalının uğramış olduğu zararın tutarının 5.489,50 TL olarak hesaplandığı, sonuç olarak davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile 10.431,91 TL tutarında, dava tarihi itibarıyla ise 6.860,79 TL tutarında alacağının bulunduğu, davacı alacağının takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiği, davalı asıl davada belirtilen zarardan başka zararlara uğradığını ispat edemediğinden karşı davada davacıdan talep ettiği türde bir zarar alacağının olmadığı belirtilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili 17/11/2016 tarihli celsede alınan beyanında; ticari defterlerinde yer alan dava öncesi düzenlenmiş olan 21/12/2011 tarihli 3.571,12 TL iade faturasını kabul ettiklerini, bakiye alacakları olan 12.350,29 TL üzerinden davanın kabulünü talep etmiştir.
G E R E K Ç E : İtirazın iptali talepli asıl davada, cari hesap alacağının takip konusu olduğu, mahkemece alınan her iki bilirkişi raporuyla, taraf defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı ve takip tarihi itibarı ile davalının davacıya 15.921,41 TL borçlu olduğu, takipten sonra, 21/12/2011 tarihinde davalının düzenlediği 3.571,12 TL.lik iade faturasının davacı tarafından kabul edildiği, bunun davalı borcundan tenzili ile borç rakamının 12.350,29 TL.ye indiği görülmüştür. Uyuşmazlık , ayıplı olduğu iddia edilen kumaş nedeniyle davalının zararının davacı alacağından mahsup edilip edilemeyeceği noktasında toplanmıştır. İhtilaf konusu kumaşlar davalı tarafça 16/07/2011 tarihinde satın alınmış, davalı tarafça kumaşlardan giysiler üretilerek satılmış, frambuaz renkli kumaşın çift renkli üretilen giysilerde boyama yaptığı, ürünlerin satıldığı şirketler tarafından iadeler yapıldığı, 22/06/2012 tarihli İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesinde yaptırılan analiz raporunda çift renkli giysilerdeki boyamanın “garni olarak kullanılan kumaşın haslık değerinin yetersiz seviyede olmasından kaynaklandığı” anlaşılmıştır. 02/07/2013 tarihli heyet raporunda, tekstil mühendisi bilirkişi tarafından, ” kumaşı kullananın imalata geçmeden evvel gerekli testleri yapıp haslıklar ve diğer kumaş özellikleri hakkında bilgi edinmesi gerektiği ve konfeksiyon imalatında bunun şart ve rutin işlerden olduğunu” beyan ettiği görülmekle, konfeksiyon işi yapan, davalı şirketin giysi üretimine geçilmeden boya verip vermeyeceği konusunda muayene etmesi ve muayene sonucunda kumaşın boyadığının tespiti halinde süresinde ihbar etmesi gerektiği, kumaşın kuru temizleme yada yıkama yapmadan dahi yanındaki açık renkli kumaşı boyadığı, bu durumda ayıbın gizli olduğundan ve süresinde ihbar edildiğinden bahsedilemeyeceği, davalı şirketin TTK 23. Maddesi gereğince basiretli tacirden beklenen süresinde muayene yaparak ayıbı bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, mahkemece davacının alacağından, 5.589,50 TL kumaş bedelinin ayıp nedeniyle tenzilinin yerinde olmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun haklı olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; mahkemenin karşı davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verdiği, bu durumda kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilerek, davalı-karşı davacı … şirketinden tahsiline davacı-karşı davalı … Tekstil Şirketine ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hükümde karışıklık yaratılması usul ve yasaya uygun görülmediğinden, davacı vekilinin asıl davaya ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, karşı davanın reddine karar verierek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf isteminin esastan KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 22/06/2017 tarihli 2014/846 E. – 2017/887 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-A)Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin 12.350,29 TL asıl alacağın değişken oranlardaki avans faiziyle birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,B)İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (12.350,29 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,C)Karşı davanın (maddi ve manevi tazminat davaları yönünden) REDDİNE,D)Asıl dava yönünden ;a-Alınması gerekli 843,64 TL harçtan peşin alınan 236,75 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 606,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,b-Asıl davada davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 2.797,20 TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 2.167,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,c-Asıl davada davalının yapmış olduğu 1.082,00 TL.nin red oranına göre hesaplanan 242,38 TL.nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, d-Asıl davada davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT sine göre tespit olunan 3.400,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,e-Asıl davada davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT sine göre tespit olunan 3.400,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,E-Karşı dava yönünden; a-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 414,10 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde yatırana iadesine, b-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,c-Maddi tazminat talebi yönünden; Karşı davada davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT sine göre tespit olunan 2.400,00 TL’nin davalı-karşı davacı … şirketinden tahsil edilerek davacı-karşı davalı …Şirketine ödenmesine d-Manevi tazminat yönünden (AAÜT 10/4 gereği) Karşı davada davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT sine göre tespit olunan 1.980,00 TL’nin davalı-karşı davacı … şirketinden tahsil edilerek davacı-karşı davalı …Şirketine ödenmesine,4-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı – karşı davalı vekilinin istinafı kabul olunmakla, karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf karar harcının iadesine, b-Davacı- karşı davalı avansından kullanıldığı anlaşılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 70,00 TL (teb.müz.posta) giderinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgisine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/11/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.