Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6016 E. 2020/1812 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6016 Esas
KARAR NO: 2020/1812
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2017
NUMARASI: 2014/1269 E. – 2017/283 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında 01/05/2014 tarihinde … markasına ilişkin bir Franchise sözleşmesi imzalandığını müvekkilinin sözleşmenin 6.1 maddesi uyarınca 05/05/2014 tarihinde davalının da bildirdiği diğer alıcıların hesabına 10.900 TL ödeme yaptığını, sözleşme gereğince otelin bir kısmının Yoga Eğitim Alanı yapılabilmesi ve çeşitli alt yapı hazırlıklarının tamamlanabilmesi için toplam 9.560,92 TL tutarında harcama yaptığını sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca, Yoga Eğitimlerinin yalnızca Franchise veren davalı tarafından belirlenen ve …’den yetişmiş kişiler aracılığıyla verilmesi kararlaştırılmasına rağmen, …’den yetişen ve görev yapan hocaların hiçbirinin müvekkili şirketin eğitim için ayırdığı bölgeye gelmediğini, bu durumun en büyük sebeplerinden birisininde; şüphesiz ki, davalı hakkında sosyal medyada yayımlanan büyük yankı ve tepki uyandıran bazı olumsuz haberlerin teşkil ettiğini, müvekkilinin önemli bir zarara uğradığını taraflarınca davalıya 28/08/2014 tarihinde Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla … yevmiye nolu bir ihtarname gönderilerek müvekkilinin sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının borcu gereği gibi ifa etmediği ve müvekkilini zarara uğrattığı, TBK madde 112. uyarınca borcunu gereği gibi ifa etmediği için müvekkilinin zararını ödemek zorunda olduğu TBK 125/3. Maddesi uyarınca müvekkilinin ihtarnamenin davalıya tebliğden itibaren 10 gün sonunda sözleşmeden dönme hakkını kullanacağını ve müvekkilinin yapmış olduğu toplam ödeme ve harcamaların ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içinde müvekkilime ödenmesi gerektiği aksi takdirde tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla aleyhine dava açma hakkını kullanacaklarının 01/09/2014 tarihinde ihtar ve tebliğ edildiğini beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşemeye yönelik borçların ifa edilmemesinden doğan 10.900 TL alacağın ve 9.560,92 TL tutarındaki zararın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile taraflarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 01/05/2014 tarihli … markasına ilişkin Franchise sözleşmesi koşulları ile sınırlı olarak davacıya … markasını kullanma hakkının tanındığını, taraflar arasındaki sözleşmenin marka hakkına dayalı olması, davaya konu iddialar bakımından davanın konusunun 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bulunması nedeniyle davaya konu hususların değerlendirmesini yapmak görevinin İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, sözleşmenin 1 yıl süreyle imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih ile ilgili hükümlerine uyulmaksızın sözleşme hükümleri kapsamında geçerli fesih sebepleri gösterilmeksizin ayrıca hukuka ve mevzuat hükümlerine aykırı olarak davacı tarafından ileri sürülen fesih bildiriminin haksız ve geçersiz olduğunu dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu sözleşmenin fesih ile sona ermesinin sadece geleceğe yönelik etki doğurduğunu müvekkilinin sözleşmenin Franchise vereni yüklediği yükümlülüklerini başlangıçtan itibaren yerine getirdiğini, davacının sözleşmeyi feshetmesini gerektirecek haklı bir sebebin bulunmadığını, esasen davacının müvekkiline işletme bölgesinde faaliyet gösteren eğitmenler aracılığıyla Franchise alma isteğini beyan ettiğini, halen aynı bölgede eğitmenlerin faaliyetlerine devam ettiğini kaldı ki kendi nam ve hesabına faaliyetlerini yürütmesi gereken davacının kendi hukuk alanında başarılı olmak için basiretli bir tacirden beklenen gerekli gayreti göstermemesinin sözleşme gereği kendi üzerine düşen yükümlülüklerini ve sözleşmeye uygun edimlerini yerine getirmemesinin sonuçlarına kendisinin katlanması gerektiği gibi davacı bu kapsamda müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına sebep olduğunu, davacının sözleşme öncesinde de otel işletmesi sahibi olduğunu ve otelde şirketin konusu ve amacına uygun tesislerin bulunduğunu, davacının kendi işletmesine ilişkin masraflarının taraflar arasındaki sözleşme ve dolayısıyla müvekkiliyle bir ilgisinin bulunmadığını davacının taraflar arasındaki sözleşmenin konusunu ilgilendirmeyen iş, işlem, tadilat ve masrafları ile işletmesine ilişkin giderleri hakkında müvekkilinden talepte bulunmasının kabul edilemeyeceğini dava dilekçesinde masraf olarak gösterilen meblağın fahiş olduğunu, ihtarnamede belirtilen masraf miktarı ile dava dilekçesinde belirtilen miktar arasında olağanüstü bir farkın bulunması karşısında davacının kötü niyetli olduğu ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığının anlaşıldığını, davacı tarafından müvekkiline yapıldığı belirtilen ödemelere ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu herhangi bir ödeme yapılmış olsa dahi gerek sözleşme hükümleri gerekse sözleşmenin niteliği ve yukarıdaki açıklamaları çerçevesinde davacının ödemenin iadesini talep hakkının bulunmadığını … markası ve ismi altında çok sayıda merkezin aktif olarak faaliyetlerine devam ettiğini müvekkilinin davacının zararına sebebiyet verdiği yolundaki vesair iddialarının da gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini, maddi ve manevi tazminat davası açma, sözleşmeden kaynaklanan vesair her türlü talep, dava ve şikayet haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. dava konusu olayda, davalının kusuru nedeniyle medyada davalı hakkında cinsel istismar haberlerinin ortaya çıktığı ve bu nedenle davalının onay vereceği hiçbir Yoga eğitmeninin ve öğrencinin davacının kurduğu …’ne katılmadığı ya da hayatın olağan akışında katılmayacağı yönünde davacı tarafça yaptırılmış herhangi bir delil tespiti bulunmadığı, ayrıca davalı hakkında açıldığı iddia edilen soruşturma dosyasıyla ilgili de davacı tarafça herhangi bir delil sunulmadığı, davacı tarafın 30/12/2015 tarihli dilekçesinde davalı tarafa yapılan ödemenin ve yapılan masrafların ticari defterlerinde kaydı bulunmadığı için ticari defterlerin mahkemeye sunulmasının yargılamanın meşruiyeti ve usul ekonomisi açısından yararlı ve verimli olmayacağını beyan ederek defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmadığı, davalı tarafta 10/12/2015 tarihli dilekçesinde müvekkilinin defter tutulmasını gerektirecek bir faaliyeti olmadığını ve bu nedenle müvekkili adına tutulmakta olan ticari defterlerin bulunmadığını beyan ettiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu sunulan bilirkişi raporunda, tarafların tacir olmasına rağmen defter ve belgelerini ibraz etmemelerinden dolayı bu ödemelerin ve masrafların ne ölçüde olduğunu ve ödemelerin gerçekte kimin hesabına gönderildiğinin tespit edilemeyeceğinin belirtildiği, açıklanan tüm bu sebeplerle davacı taraf iddiaları ve bu iddialara dayalı tazminat talebi yerinde görülmediği, gerekçesiyle yerinde görülmeyen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece gerekçede müvekkili tarafından delil yaptırılmamış olmasına değinilmiş ise de HMK 400. Maddesi gereğince dava kapsamındaki delillerin kaybolma ve ileri sürülmesinde önemli ölçüde zorlaşma ihtimali olmadığını, banka dekontları, sözleşmeye dayanan harcamalar olduğunu, delil tespit yapılmamasının doğal olduğunu, iddia edilen soruşturma dosyasıyla ilgili delil sunulmadığı belirtilmişse de davalı hakkında soruşturma açıldığı ve gözaltına alındığını, dava dilekçesinde haber örneklerinin sunulduğunu, mahkemenin davalı hakkındaki dava ve soruşturmaları isteyebilecekken bu hususu gözden kaçırdığını, kararda tarafların tacir olup defter ibraz etme yükümlülükleri olduğu davanın reddinin gerekçesi olarak belirtilmiş ise de; söz konusu ödemelerin karşılıklı güvene dayalı olarak yapıldığını, sunulan tüm fatura, dekontların sözleşme ile ilgili harcama ve ödemeler olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE Davacı, franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshi nedeni ile sözleşmeye dayalı olarak ödendiği iddia olunan bedelin ve yapılan masrafların ödenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki 01.05.2014 tarihli bir yıl süreli franchise sözleşmesi ihtilafsız olup sözleşmede franchise bedelinin ne olduğu ve ne şekilde ödeneceği düzenlenmemiştir. Davacı, 10.900TL’lik ödemenin sözleşmeye dayalı olduğunu iddia etmiş ise de; üçüncü kişilere yapılan ödemenin sözleşmeden kaynaklandığına ilişkin sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi makbuz örneklerinde de herhangi bir açıklama mevcut değildir. Davacının sunduğu makbuzlardan; 3500TL bedelli 05.05.2014 Tarihli ödeme ise davalı adına yapılan ödemedir. Davacı, davalıya ödenen bedelin iadesi için sözleşmeyi haklı nedenle fesh ettiğini ispatla yükümlüdür. Davacı, sözleşmeyi davalı hakkındaki cinsel istismar haberleri nedeni ile fesh ettiğini, davalı hakkındaki haberler nedeni ile yoga merkezine eğitmen ve öğrenci gelmediğini iddia etmiş, iddiasının dayanağı olarak haber örneği ve 28.08.2014 Tarihli ihtarnameyi sunmuştur. İlk derece mahkemesince iddiaya konu şikayet yönünden herhangi bir ceza davası olup olmadığı incelenmemişse de; Dairemizce istinaf aşamasında yapılan incelemede davacının iddiasına konu olay yönünden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/25 Esas, 2015/327 Karar sayılı dosyasında … hakkında cinsel saldırı suçundan açılan kamu davasında beraat kararı verildiği, kararın Y.14CD’nin 2018/8754 Esas 2019/13601 Karar sayılı, 25.12.2019 Tarihli ilamı ile onandığı görülmüştür. Bu durumda, davacı yanca ödenen bedelin iadesine ilişkin istemin mahkemece reddi yerindedir. Davacı tacir olup iddianın ispatı için ticari defterlerini ibraz etmemiş, yapılan ödemelerin güven ilişkisine dayalı olduğunu iddia etmiştir. Davalı, yapılan ödeme ve faturalara ilişkin belgeleri kabul etmemiş, sicildeki iştigal alanı otel işletmeciliği olan davalının otel için yapılan masraflarını iş bu davada talep ettiğini, faturaların sözleşmeye dayalı olmadığını savunmuştur. Davacı, TMK 6.maddesi gereğince iddiasını ispatla yükümlü olup davalı tarafça kabul edilmeyen faturaların franchise sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ödenip ödenmediği, davacının iş bu davadaki alacak talebi ile ihtarnamedeki talebindeki farkın neyden kaynaklandığı ancak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebilir. Bilirkişi heyetinin raporunda değinilen bir husus da; davacının havale bedeli olarak üçüncü kişilere yapıldığını beyan ettiği miktarlar ile bir kısım faturaların aynı miktarda olduğuna ilişkindir. Bu durumda mahkemece iddianın ispatlanamadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/10/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.