Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/6000 E. 2020/1880 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/6000 Esas
KARAR NO: 2020/1880 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2017
NUMARASI: 2015/57 E. – 2017/142 K.
DAVACI-BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 12/07/2017 tarihli kararına karşı, davalı birleşen davada davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait …, …, … tescil nolu “…” markasının sahibi olduğunu, tanınmış marka düzeyine ulaştığını, davalının müvekkiline ait markayı “…” markasını internet sitesinde şirket merkezinde kullandığını, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, internet sitesinde kullanımın engellenmesine, markanın bulunduğu tabelaların, reklam vasıtasının toplatılmasını talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilinin kullandığı “…” markasının 36, 39, 43 sınıflarda … nolu tescil edildiğini, davacı ve davalının faaliyet alanlarının farklı olduğu, davacının markasının tanınmış marka olmadığını, müvekkili şirket 2003 yılında akaryakıt, gayrimenkul, finans ve turizm alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, davacı şirketin ise tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, markası 35. sınıfta tescil edildiğini, davacı şirketin 1.5 yıl önce inşaat işine başladıktan sonra markanın inşaat sektöründe de kullanmaya başladığını, Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/116 Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından davacı aleyhine markanın inşaat sektöründe kullanılması nedeniyle tecavüzün engellenmesi için dava açıldığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2015/116 ESAS SAYILI DAVADA
DAVA; Davacı … Limited Şirketi vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ticaret unvanının … A.Ş. Unvanını aldığını markanın tescilli bulunduğu … Ltd Şti’ nin unvan değiştirerek … A. Ş. haline dönüştüğünü, müvekkili adına 2006 tarihinde 36, 39, 43. Sınıflarda … markasını tescil ettirmiş olup davalının tescilli markasının bulunduğu sınıftan farklı iş alanına müvekkilinin markasına tecavüz edecek şekilde genişletmeye başlandığını, markadan doğan haklarının ihlal edildiğini davalı markasının gayrimenkul, otel hizmetlerinde kullanması nedeniyle tecavüzün tespitine, önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili cevap dilekçesinde ; davacının dayanağı olan … tescil no lu markanın dava dışı … LDT. ŞTİ.’ ne ait olduğundan dava açma hakkının bulunmadığını, esas yönünden müvekkilinin 1999 tarihinden itibaren faaliyete geçtikten sonra … markasını kullanmaya başladığını, tanınmış marka haline getirdiğini, Otelcilik, İnşaat ve mağazacılık alanında faaliyette bulunduğunu, … ibaresinin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy(Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/07/2017 tarihli 2015/57 Esas-2017/142 Karar sayılı kararıyla; ” davalının markayı web sayfası adında “www…com” ve içeriğinde ki kullanımında, davacının tescilli markası arasında benzer yazı, karakter ve şekilleri bulunduğu davalının markasının tescil ettirdiği şeklin dışında davacı markasına benzer şekilde kırmızı zemin üzerine, beyaz büyük harflerle ve … ve … heceleri arasındaki kısa çizgiyi kullanmadan “…” olarak kullanılmasının, markalar arasında iltibas oluşturduğu.. Davalı şirketin kullanımında olan www…com internet sitesinde mal ve hizmetlerinin tanıtımını yaptığı, kendi adına tescilli markasını tescil edildiği şekilde değil, davacının markası ile benzerlik ve iltibas yaratacak şekilde kullandığı, davacı markasının tanınırlık düzeyi dikkate alındığında bu kullanım davacının markasına yaklaştırma şeklinde olduğu, bu nedenle davacının markasından haksız yarar sağlamak oluşturduğundan marka hakkına tecavüz ve TPK 55/1/a-4 maddesi hakkında başkasının malları iş ürünleri faaliyetleri ve işleriyle karıştırılmaya yol açan önlemler almak suretiyle haksız rekabet teşkil ettiği..Davalı taraf zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de markaya tecavüz haliyle, tecavüz devam ettiği sürece zaman aşımı süresi başlamayacağı, davalının sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin iddiası değerlendirildiğinde; internet sitesinin 2014 yılında kaydedildiği, davacının 2015 yılında davayı açtığı anlaşıldığından, sessiz kalma yoluyla hak kaybının bulunmadığı, davalının adına tescilli markayı alan adı ve site içeriğinde, tabelada, iş yerinde davacının tescilli markasına benzetilmek suretiyle, karıştırılma ihtimali oluşacak şekilde markanın kaynağı olan şirketler arasında ihtisadi ve idari bir bağlantı bulunduğu, düşüncesinin oluşmasına sebebiyet verdiğinden marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği” gerekçesiyle; Asıl Davada; davalının dava tarihi itibariyle tescilli “…” ibareli markasını davacı adına tescilli “…” ibareli markasına yaklaştırmak ve markaların kaynağı işletmeleri arasında organik bağ bulunduğu ihtimalini oluşturacak şekilde kullanması sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, tecavüzün men’ine, davalının tescilli markasını farklı şekilde kullandığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası ürünlerin toplatılmasına, Davalı şirketin kullanımında olan www…com alan adlı internet sitesindeki davacı markasına benzer kullanımının (tescil dışı kullanımın) kaldırılmasına, kaldırılmadığı taktirde internet sitesine erişim engellenmesine, Kararın Türkiyede yayınlanan 5 gazeteden birinde ilanına” Birleşen dava yönünden; ” davacı tarafın davasına dayanak yaptığı marka tescili dava dışı … A. Ş adına tescilli olduğu markanın üzerine hak sahibi bulunduğuna dair delil ibraz edilmediği, esasa ilişkin ise davalının inşaat alanında kullandığı projelerde dava konusu … ibaresinin kullanılmadığı davacının markasının tescil ettirdiği sınıflar dışında davalı markasıyla iltibas teşkil edecek kullanımın bulunmadığı” gerekçesiyle; “Birleştirilen 2015/116 Esas sayılı dosya yönünden davanın REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı-Birleşen davada davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında hangi mal ve hizmetler açısından iltibas/tecavüz meydana geldiğine dair inceleme ve izahat yapılmadığını, karşı tarafın müvekkilinin www…com alan adlı internet sitesi üzerinde delil tespiti yaptırmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan tahrifata açık ekran görsellerinin delil kabul edildiğini, müvekkilinin dava açıldığında ve sonrasındaki kullanımlarında … şeklinde kullandığını, taraf markalarının farklı sınıflarda tescil edildiğinin tespiti yapıldığını, farklı sınıflarda kullanımın tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, -farklı sınıfların varlığını kabul eden mahkemenin, dosyada davacının tanınmışlığına dair hiçbir bilgi ve belge ve inceleme yokken “tanınmış marka” ön kabulü ile karar vermesinin bozma sebebi olduğunu, davacı markasının tüketici ile hiç buluşmadığını, oysa müvekkilinin ticaret hacminin gücüne, markanın uzun yıllardan beri kullanılmasından kaynaklı sektördeki bilinirliğine dair dosyada çok fazla döküman olduğunu, -müvekkilinin mübrez delilleri değerlendirilmeden sessiz kalma yoluyla hak kaybı bulunmadığına dair karar oluşturulduğunu, oysa bilirkişi raporunda “şayet davalı yan marka sahipliğini ispat ederse, davacı sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramıştır” dendiğini, gerekçeli kararda bilirkişi raporundan bahsedilmediğini, kararın gerekçesindeki internet sitesinin 2014 yılında kaydedildiği, davanın 2015 yılında açıldığından sessiz kalma yoluyla hak kaybı bulunmadığına dair ifadenin hatalı olduğunu, karardaki tespitlerden yola çıkılacak olursa, organik bağ kurulacak derecede benzerliğin 10 yıldan fazla bir süre devam etmiş olmasına rağmen davacı tarafça internet sitesi açılıncaya kadar bilinmiyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının 29/11/2010 tarihli “…” markasının müvekkilinin 43. Sınıftaki tescilinden dolayı kurum tarafından resen reddedildiğini, davacının müvekkilinin markasını ve kullanım şeklini 2008 yılından beri bildiğini, bu durumun müvekkiline kazanılmış hak sağladığını, -müvekkilinin üstün hak iddiasının incelenmediğini, 30/12/2007 tarihli …’nin 157. Sayısında tekstil sektöründe faaliyet gösterildiği, fatura örneklerinden akaryakıt+lpg istasyonu ruhsat projesi, mimari ve avan projelerden ticari faaliyetlerinde ve kara araçları servis istasyonu hizmetlerinde danışmanlık hizmeti verdiğinin gerçek hak sahibi olduğunun, 2004 tarihli faturalarda kırmızı çerçeve içerisinde beyaz renkle … ibaresini davacıdan önce marka olarak kullandığının görüldüğünü, davacının gayrımenkul ve otelcilik alanında faaliyet gösterdiğini iddia etse de, bu projelerde … ibaresini ne şekilde kullandığına dair belge ibraz edemediğini, davacının 35. Sınıfta dahi markasını kullanmadığını beyanla kararın aleyhe hükümlerinin bozularak, talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-Birleşen davada davalı vekilinin istinafa cevabında; davalının, müvekkilinin markasını web sayfası adında ve içeriğindeki kullanımında davalı şirketin tescil ettirdiğinden farklı olarak müvekkilinin markasına benzeterek kullanımının markalar arasında iltibas oluşturduğunu, ayrıca dava dilekçesinde de belirttikleri üzere davalı internet sitesinde müvekkiline ait görsellerin paylaşıldığını, bu hususların bilirkişi raporunda ve kararda tespit edildiğini, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, beyanla kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; TPE’ ye yazılan müzekkere cevabında; davacı adına … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 14, 16, 18, 20, 24, 35, 37, 42. sınıfta, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 35. Sınıfta, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 25. 20, 14, 16, 24, 35, 37, 40, 41, 42 , 2010/74877 “…” ibareli markanın 04, 5, 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 38, 44, 45. Sınıflarda tescilli olduğu, dava tarihi itibariyle tescil kaydının devam ettiği, davalı adına “…” ibareli markanın … tescil numarası ile 36, 39, 43. Sınıflarda tescilli olduğu, marka başvurusunun … LTD. ŞTİ adına yapıldığı 24.05.2013 tarihli marka devir sözleşmesi ile … LTD ŞTİ adına devredildiği hak sahipliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Erzincan sicil memurluğuna yazılan müzekkere cevabında; … LTD ŞTİ ‘ nin … Anonim Şirketi’ ne katılarak ticaret sicil kaydını değiştirdiği anlaşılmıştır. Davalı-Birleşen davada davacı vekilinin 01/08/2017 tarihli dilekçesi ile; kararın hüküm kısmının icrasında sorunlara yol açabileceği beyan edilerek hükümdeki, müvekkiline ait tescilli markadan “farklı şekildeki” markasal kullanımların ve “tescil dışı kullanımların kaldırılması” şeklindeki ifadelerin sınırlarının detaylı olarak izah edilmesini ve belirlenmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E: Asıl davada davacı vekili müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, “…com”, “…com.tr” ve “…com” alan adlarının sahibi bulunduğunu, davalının www…com internet sayfasında, şirket merkezinin giriş kapısında, işyeri girişinde davacı markasının iltibas yaratacak şekilde kullanıldığını ileri sürerek, davacının markası ve ticaret unvanına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunulduğunun tespiti, meni ve refi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, davalı-birleşen davanın davacısı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ve davalı adına marka tescilleri bulunmaktadır. Markaya tecavüz iddiasının incelenmesinde, tarafların markalarının tescil sınıflarının belirlenmesi, davalının kullanımının markanın tescil sınıfında olup olmadığı ve markanın tescil edildiği şekilde yada markanın ayırt edici unsurunu değiştirmeden tescil kapsamında kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Davacı tarafça markasının tanınmış olduğu ve davalının müvekkilinin markasına yakınlaştırarak kullandığı iddia edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı markasının sunulan deliller kapsamında tanınmış olup olmadığı, davacının genişletilmiş korumadan faydalanıp faydalanmayacağı incelenmemiştir. Davalının internet sitesi üzerinde inceleme yapılmadığı, esasen bilişim uzmanı bilirkişinin de heyette bulunmadığı görülmüştür. Davalı tarafça eski tarihli faturalar, projeler ve belgeler sunularak tescilden önce ve farklı sınıflarda gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulduğu ve davacı tarafça da bu kullanıma ses çıkarılmayarak dava açma hakkının yitirildiği ileri sürülmüş, mahkemece bu belgeler değerlendirilmeyerek, bilirkişi raporundaki görüş benimsenerek internet sitesinin tescil tarihi ile dava tarihi arasındaki süreye göre hak kaybının gerçekleşmediği beyan edilmiştir. Esasen sunulan belgelerdeki kullanımın markasal kullanım olup olmadığı, markasal kullanımsa hangi emtia yada hizmet sınıfında kullanıldığı, bir kısım grup şirketlere ait belgeler sunulmakla kullanımın davalıya hak sahipliği sağlayıp sağlamadığı hususları incelenerek ve sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirilip yitirilmediği koşullarıyla birlikte tartışılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde, bilişim uzmanı bilirkişinin bulunduğu yeni bir heyetten rapor alınarak ve davalı- birleşen davada davacı vekilinin sunduğu deliller incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemenin kabulüne göre de; asıl davada hüküm kurulurken, davalının hangi kullanımlarının davacı markasına yakınlaştırılarak kullanım olduğu, yasaklanan tescil dışı kullanımların hangisi olduğu konusunda açıklık bulunmadığı, hükmün muallak olup, infazında tereddüt yaratacağı anlaşılmışsa da, hüküm eksik inceleme nedeniyle kaldırılmakla resen gözetilen bu hususa işaret edilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, Bakırköy(kapatılan) 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/07/2017 tarihli 2015/57 E. – 2017/142 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı-birleşen davada davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı-birleşen davada davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,20 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalı-birleşen davada davacıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.