Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5979 E. 2020/1800 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5979 Esas
KARAR NO: 2020/1800
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2017
NUMARASI: 2014/1465 E. – 2017/556 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin “…” adı altında sağlık sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe giren SGK Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında, tedavi amaçlı hastaların hastanede kimlik doğrulamasının parmak izi alınması ve eşleştirilmesi sureti ile yapılmaya başlanması üzerine, gerekli ekipman ve cihazlar davalı ile imzalanan sözleşme kapsamında davalıdan satın alındığını, sözleşmenin imzası sonrasında Davalı tarafından satılan ürünlere ilişkin fatura tanzim edilmiş ve fatura bedeli müvekkili tarafından eksiksiz olarak ödendiğini, ürün tesliminin ve SGK entegrasyonunun yapılması sonrasında müvekkilinin almış olduğu cihazları kullanmaya başladığını fakat ürünlerde bulunan ayıp nedeni ile üründen beklenen fayda sağlanamadığını, teslimi yapılan ürünlerin sık sık arıza yapması, gelen hastaların kimlik eşleştirmesinin sistem üzerinden yapılamaması nedeni ile müvekkilinin ciddi anlamda hasta kaybı yaşadığını ve kurum sigortalıları için yapmış olduğu tedavi ve sağlık harcamalarını cihazın uygun bir şekilde çalışmaması nedeni ile kuruma fatura edemediğini, cihazda meydana gelen bu aksaklıklar davalıya birçok defa bildirilmiş fakat davalı tarafından hiçbir şekilde satış sonrası hizmet sağlanmadığını, son olarak davalıya Bakırköy … Noterliğinin 19/09/2014 tarih ve … yevmiye no.lu İhtarnamesi gönderilmiş ve ayıplı ürünün iade alınması ve ürün bedelinin müvekkillerine ödenmesi istenildiğini, davalı ise vermiş olduğu cevapta cihazdan kaynaklanan sorun bulunmadığını, hataların hastane içindeki sorundan kaynaklandığını ifade ederek müvekkilinin taleplerini yerine getirmediğini, müvekkili almış olduğu ayıplı cihazın kendisinden beklenen faydayı göstermeyerek çalışmadığı dönemlerde kendisine müracaat eden hastaları tedavi ettiğini fakat SGK entegrasyonu sağlanamadığı için hasta kaydı yapamamış ve hastalar için sarf ettiği giderleri kuruma fatura edemediğini, müvekkili tarafından SGK’lı hastalar için sarf edilen fakat kurumdan tahsil edilemeyen tedavi giderlerinin toplamının 28.221,74-TL olduğunu, dava TBK’nın 227. maddesi uyarınca müvekkilinin uğramış olduğu tüm zararları gidermek zorunda olduğunu, bununla birlikte hastaların kaydının zamanında yapılamaması veya hiç yapılamaması nedeni ile müvekkilinin tanınırlığı, bilinirliği ve güvenilirliği hastalar nezdinde zarar görmüş ve müvekkilinin hastalar nezdindeki tercih edilirliğini sekteye uğrattığını beyan etmiş, sonuç olarak ürün bedeli olan 13.395,07-TL nin ödeme tarihiden itibaren, müvekkilinin SGK dan tahsil edemediği 28.221,74-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı tarafından iddia edildiği gibi cihazda herhangi bir arıza bulunmayıp, davacı tarafından müvekkili şirkete ulaşan tüm arıza kayıtlarına anında müdahale edildiği, her iki tarafın tacir olması nedeniyle ayıba ilişkin hususlarda Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmekte olduğu, davacı ise Türk Ticaret Kanunu ile belirlenen süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını, hiçbir şekilde kabul etmemekte beraber bir an için ayıp olduğu düşünülürse, taraflar arasında bulunan 05/11/2013 tarihli sözleşme ile 2 yıl garanti süresi bulunduğunu, var olduğunu iddia edilen ayıpların müvekkili şirket tarafından giderilmesinin mümkün olduğunu, davacının taleplerinde kötü niyetli olduğu cihaz bedeline uygulanmasını istediği faiz başlangıç talebinden açıkça görüleceğini, ayıp nedeni ile SGK’dan tahsil edilmeyen ve kuruma fatura edilmeyen harcama tatarından müvekkillerinin sorumluluğunun bulunmadığını, beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davanın kısmen kabulü ile 28.221,74-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf isteminde; salt provizyonsuz hasta listesini baz alan, teknik hiçbir inceleme içermeyen raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, bilirkişilerin sözleşmeyi dahi incelemediğini, müvekkiline son derece az sayıda arıza bildirildiğini, müvekkilinin arızalara derhal müdahale ettiğini, iddianın aksine cihazların çalışır vaziyette olduğu, SGK nezdinde kullanıldığının SGK kayıtlarından kolayca anlaşılabileceğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayıp söz konusu olmadığını, hastane sistemindeki hatalardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna göre davacının iddiasını ispatlayamadığını, SGK’ya yazılacak müzekkere ile müvekkilinin kusurunun olmadığının ortaya çıkacağını, bir an için ayıp iddiasının kabulü halinde ise ihbar süresine uyulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında satış sözleşmesine konu ürünün ayıplı olduğu iddiası ile ürün bedelinin iadesi ve uğranılan zararın tazmini istemine dayalı olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında ihtilafsız olan ürün hizmet satış sözleşmesinin 2.maddesine göre sözleşmenin konusu; Jus/nec markalı parmak damarı görüntüleme sisteminin sözleşme şartları dahilinde satış, kurulum ve satış sonrası destek konularına ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta; davacı hastaların kimlik doğrulamasının parmak izi alınması ve eşleştirilmesi sureti ile yapılması için davalı şirketten ekipman ve cihazlar satın aldığını ancak cihazların randımanlı çalışmaması nedeni ile zarara uğradığını iddia etmiş, davalı ise zarardan sorumlu olmadığını, durumun hastanenin kendi içindeki sistemsel hatalardan kaynaklandığını savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporunda; dosyada arıza formları, e-mailler olmadığından teknik inceleme yapılamadığı, dosyadaki provizyonsuz hasta kaydına göre değerlendirme yapıldığı, raporun istinaf denetimine ve hükme elverişli nitelikte olmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece; davacının SGK tarafından karşılanmadığını iddia ettiği zarar kaleminin dayanağı ve ödeme yapılmama nedenine ilişkin kayıtların SGK’dan celbi, tüm arıza formlarının taraflardan celbi ile (bilgisayar mühendisi/yazılım uzmanı, elektrik elektrik elektronik mühendisi ve SGK mevzuatı yönünden uzman) bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden inceleme ve araştırma yapılması, provizyonsuz hasta kaydının hastane sisteminden mi cihazdan mı kaynaklandığının tespiti ve biyometrik kimlik kullanımının hangi hallerde uygulanmayacağının net şekilde tespitine ilişkin hükme elverişli rapor alınması, davalının raporlara yaptığı itirazı karşılanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, 2-İstanbul 13.ATM’nin 12/07/2017 gün ve 2014/1465Esas, 2017/556 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 53,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 174,70TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/10/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.