Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5894 Esas
KARAR NO : 2020/1722 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI : 2013/246 E. – 2017/115 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 04/07/2017 tarihli kararına karşı, tarafların istinaf başvuruları üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili adına TPE nezdinde tescilli ve koruma altındaki “… + şekil” ibareli markanın dünya nezdinde tanındığını ve viski ile özdeşleştiğini, “bastonlu yürüyen adam” figürlü tescilli şekil logosunun tanınmış markayla birlikte uzun yıllardır kullanıldığını ve sektöründe özellikle son tüketici nezdinde yoğun bir bilinirliğinin olduğunu, TPE’de yaptıkları araştırma neticesinde davalı adına tescilli bulunan 2003/24865, 2008/63993, 2010/84291 ve 2011/104795 nolu “… +şekil” ibareli markalarının gözlük ve şemsiye üretim ve satışı yaptığını öğrendiklerini ve marka logosu olarak kullanılan şeklin müvekkilinin dünyaca meşhur logosunun ayniyet derecesinde benzeri olduğunu, şapkalı, bastonlu siyah ceketli yürüyen adam figürlü logolarının bu unsurların hepsinin iltibas edilerek davalı yanca ufak değişikliklerle kopyalandığını, böylece ortalama tüketicilerde gerek logo gerekse de … ibaresi nedeniyle gerçekleşen çağrışım sebebiyle, kalite ve güven duygusuyla, davalının ürünlerini satın alarak müvekkilinin markasına haksız rekabet ve tecavüz gerçekleştiğini, itibar kaybına yol açtığını, davalının müvekkilinin tanınmış markasını bilmemesine imkan yokken tescil yapmasının kötü niyetle hareket ettiğini gösterdiğini, bu nedenle anılan davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili adına TPE ve WIPO nezdinde tescilli … + şekil markasının tescilinden yaklaşık 10 yıl sonra ikame edilen ve 5 yıllık zaman aşımı süresi dolan bu davanın süre yönünden usulden ve sessiz kalma yönünden de hak kaybı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, esasen müvekkilinin tescilli markalarını tescilden beri sürekli olarak kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, ayrıca markalar arasında benzerlik bulunmadığını, markanın bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, parçalara ayırarak benzerlik bulmanın doğru olmadığını, markaların kullanıldığı hizmet sınıfındaki emtiaların da farklı olduğunu savunarak, davacı adına adına TPE nezdinde tescilli 29/06/2004 tarih ve 2004/19610 sayılı şekil ve 2004/19609 sayılı JOHNNIE WALKER ibareli markanın ise KHK 14. maddesi gereğince tescilden beri kullanılmaması nedeniyle 42/1-c maddesi gereğince hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini,talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ( 04/07/2017 tarihli 2013/246 Esas-2017/115 Karar sayılı kararıyla; ” Davacı yan adına tescilli ibare + şekillerden oluşan markalar incelendiğinde, bazılarının sadece Johnnie Walker ibaresinden oluştuğu, diğerlerinin ise ağırlıklı olarak Johnnie Walker + siyah renklerin hakim olduğu yürüyen, yürüyüş yapan şeklindeki insan figüründen oluştuğu, karşı yanın Rainwalker ibaresinin kullanıldığı + şekil ibareli markalarındaki şekil unsurunun ise sarı renkli pardösülü ve şemsiyeli yürüyen adam figüründen oluştuğu, siyah renkli figürdeki üst giysinin smokini andırdığı, sarı renkli insan figüründeki üstü giysinin ise pardösü şeklinde olduğu, açık şemsiyenin de görsel algıda ön plana çıktığı, şekiller karşılaştırıldığında her iki insan figüründeki sol ayağın önde, sağ ayağın geride oluşu ve çizmelerin kısmen benzerliğinin, ayrıca her ikisindeki şapka şeklinin kısmen benzerliğinin şekiller arasında yakınlık olduğu izlenimi uyandırsa da, markalar bütün olarak değerlendirildiğinde, walker ibaresinin ortak olduğu ve bu ibarenin kökeni İngilizce olup, Türkçe karşılığının yürüteç olduğu ve davacı markasındaki ibaredeki ilk kelimenin erkek ismi olduğu, davalı markalarındaki … ibaresinin ise yağmur anlamında olduğu, ibarelerin birbiri ile karıştırılmayacak nitelikte olduğu, zira karşılaştırmada bütünsel olarak değerlendirme yapılacağı gibi, yürüyen insan figürlerinin de kısmen çağrışım yapsa dahi, ibarelerin üzerindeki konumlandırılması, davacının logosunda kullanılan renkler ile davalı markasının logosunda kullanılan renklerin bir birinden çok uzak olduğu, gerek renk tonlarının uzaklığı, gerekse bu renklerin tüketiciler üzerindeki etkisi nazara alındığında, farklılığın artacağı, şekillerin bütün olarak değerlendirilmesi durumunda ayırt ediciliklerinin bulunduğu, dolayısıyla tüketiciler tarafından net bağlantı kurulamayacağı ve karıştırılma/iltibas bulunmadığı,davacı yanın … ibareli markasının WIPO kriterleri değerlendirildiğinde tanınmış marka niteliğinde ise de, davalının markasındaki logo ile davacı markasındaki logonun tüketiciler tarafından karıştırılmayacağı, yine ibareler arasında da yürüyüş anlamına gelen walker kelimesinin aynı olmasının genel nitelikli olan ve zayıf marka niteliği taşıyan bu ibare dolayısıyla tüketicilerin markaları karıştırmayacakları ve aralarında irtibat olduğu düşüncesi taşımayacağı tüm dosya kapsamı ile anlaşılmakla, ayrıca davacı markası tanınmış olsa dahi davalının iltibas oluşturmayan markasını tescilden itibaren 10 yıl gibi süre ile kullanması nedeniyle kötü niyetli olduğu da kanıtlanamayan davalının bu kullanımı suretiyle markasını ayırt edicilik kazandırdığı…davacının elinde baston bulunan yürüyen insan figüründen oluşan görselin FSEK kapsamında güzel sanat eseri niteliğinde olduğu tespit edilmiş ise de, davalının rain walker ibareli markalarındaki şemsiyeli adam figürünün davacının eserinden intihal suretiyle oluşturulmadığı, figürlerdeki şapka kısımları ile ayak ve çizme kısımlarının kısmen benzerlik arzettiği, ancak açılmış şemsiye, uzun pardösü ve figürün dik duruşu gibi etkenler ile birbiriyle yakınlık arzetmeyen çok farklı renklerin kullanılmış olması sebebiyle benzerlik bulunmadığı, olsa olsa ayak ve çizmenin kısmen benzerliğinin esinlenme olabileceği, dolayısıyla davalı markasındaki figürün davacının eserine tecavüz oluşturmadığı ” gerekçesiyle; asıl davanın reddine,”dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasanın 91. Maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı,… Paris Sözleşmesinin 15/c maddesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluğu doldurur nitelikte olmadığı… tavsiye niteliğinde olduğundan, TRİPS 19. Maddenin de uygulanma koşullarının mevcut olmadığı..dosya derdest iken KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptali sebebiyle davanın yasal dayanağı kalmadığı “gerekçesiyle; karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı-karşı davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan ikinci bilirkişi raporunda, müvekkilinin markasının tanınmış olduğu, eser niteliğine sahip bir görsel olduğu, markaların benzediği, bu benzerliğin haksız yararlanmaya yol açabileceği ve markanın ayırt edici karakterini zedeleyebileceğinin açıkça belirtilmesine karşın mahkemenin markaların çağrışım yapsa da bütünsel olarak karıştırma ihtimali yaratacak kadar benzer olmadığı ve markalar arasındaki kısmi benzerliğin, müvekkilinin logosundan esinlenme olarak kabul edilebileceğine yönelik değerlendirmelerin kabulünün mümkün olmadığını,-ikinci raporda karşılaştırılan tasarımların son derece benzer olduğunun ve tasarımlar arasında bulunan farkların küçük ayrıntılarda olduğu davaya konu markaya ayırt edicilik katmadığı, … ibaresinin davalıya ait logo üzerinde aynen kullanıldığını, tanınmış marka olarak bilinen “yürüyen adam” ifadesini pekiştirdiğinin tespitine rağmen, mahkemenin … ibarelerinin birbirinden farklı olduğu ve ortak kullanılan … ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve taraf logolarının kısmen ayak ve çizme noktalarında benzediğini, ancak taraf markalarında kullanılan renk, şemsiye ve pardesü figürleri ile markanın farklılaştığının ifade edilmesinin kabul edilemeyeceğini,-mahkemenin davacının elinde baston bulunan yürüyen insen figüründen oluşan görselin, FSEK kapsamında güzel sanat eseri olduğunu tespit etmişse de, benzerliğin kısmen esinlenme olabileceğini ve davacının eserine tecavüz olmadığına yönelik değerlendirmelerine katılmanın mümkün olmadığını,-davalı karşı davacının, markasının tescili esnasında müvekkilinin markasını bilmiyor olmasının mümkün bulunmadığını, kötüniyetli olduğu çok açık olmasına rağmen 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı ve sessiz kalma suretiyle hak kaybı iddiasının geçerli olmadığını, -hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere sessiz kalma yoluyla hak kaybı iddialarının tartışılabileceği tek markanın davalı karşı davacının 2003/24865 sayılı olduğunu, davalı karşı davacı tarafından sunulan belgelerin 2013 tarihli olduğunu, markanın bu tarihten itibaren kullanıldığını, sessiz kalma suretiyle hak kaybının söz konusu olamayacağını, -müvekkilinin bastonlu yürüyen adam logosunun uzun yıllardır tanınmış … markaları ile birlikte kullanıldığını, TPMK nezdinde markanın logosu ile birlikte T/00223 numarası altında tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığının 13/12/2011 tarihli kararı ile ve yargı kararlarıyla da tespit edildiğini, ikinci raporda davalı markalarının müvekkilinin markalarına benzerliğinin, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayabilecek ve markanın ayırt edici karakterini zedeleyebilecek nitelikte olduğunun açıkça belirtildiğini, emsal kararlar incelendiğinde müvekkilinin tescilli ve tanınmış ŞEKİL markasının küçük değişiklikler yapılmak suretiyle oluşturulan yeni markaların, genel anlamda ve bütün olarak bakıldığında arz ettikleri benzerlikler nedeniyle benzer bulunarak iptal edildiklerini,-davalının … ibaresini seçmesinin tesadüf olamayacağını,-davalının kötüniyetli kabul edilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu,-davalının 10 yıldır markayı kullanmadığını ve kötüniyetli olduğundan sessiz kalma suretiyle hak kaybının söz konusu olamayacağını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; karşı davada davacı tarafın 2004/19610 ve 2014/19609 sayılı markalarının kullanılmadığını, bilirkişilerin internet üzerinde yaptıkları araştırmada markaların belirttikleri emtialarda kullanılmadığını tespit ettiklerini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile oluşan boşluğun Anayasanın 90/5 maddesi uyarınca, Paris Konvansiyonu ve TRIPS anlaşmaları gereğince hakim tarafından doldurulması gerektiğini beyanla karşı davada verilen red kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; TPE Markalar Dairesi Başkanlığından gelen kayıtlardan, 2008/63993 sayılı “…+Şekil” markasının 35. sınıfta 05/11/2008, 2003/24865 sayılı “…+Şekil” markasının 7, 8, 9, 14, 18, 21, 28 ve 34. Sınıflarda, 2010/84291 sayılı “… + Şekil” ibareli markanın 9. sınıfta, 30/12/2010 tarihinden, 2011/104795 sayılı yine “… +Şekil” ibareli markanın 35. sınıfta 06/12/2011 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davalı adına tescil edildiği, 2004/01854 sayılı şekil markasının 33. sınıfta 29/01/2004 tarihinden, 2004/19610 sayılı şekil markasının 18 ve 25. Sınıflarda 24/06/2004 tarihinden, 2006/44499 sayılı ” …+ şekil” ibareli markanın 33. sınıfta 13/04/2006 tarihinden, 105528 sayılı “…” ibareli markanın 33. sınıfta 16/08/1998, 2003/11603 sayılı aynı ibareli markanın aynı sınıfta 14/05/2013 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.Davalı adına tescilli .. tescil numaralı 09, 14,18. Sınıflarda tescilli “… +Şekil” markasının, 02/12/2010 tarihli “Marka Devir Sözleşmesi” ile davalı … Tic. Ltd. Şti. Tarafından … devralındığı anlaşılmıştır.Dava dilekçesi ekinde sunulan 10 Ekim 1997 tarihli “Telif Hakkının Devri” sözleşmesine göre, davacı karşı davalı … Limited şirketinden “Bastonlu Adam Figürünün” telif hakkını devralmıştır.Mahkemece alınan 15/04/2016 tarihli raporda; markaların benzerliği yönünden yapılan incelemede, bütünsel olarak değerlendirildiğinde, genel olarak benzerlik bulunmadığı, davalı yan markalarında rain ve walker ibarelerinin bitişik yazıldığı, davacının markalarında ise Johnnie ve Walker ibarelerinin ayrı ayrı yazıldığı, sadece bir kelimenin ayniyeti sebebiyle benzer olduğuna işaret etmediği, walker ibaresinin anlam itibariyle de ayırt ediciliğe haiz olduğunun söylenemeyeceği, tüketicilerin walker ibaresini rahatlıkla anlayabilecekleri, ayrıca şekil unsuru ile ilgili yapılan değerlendirmede de, yürüyen adam figürünün kullanılmasının benzerlik açısından tek başına yeterli olmadığı, bütüncül olarak değerlendirildiğinde, pardösülerin farklı oluşu, ceketin arka kısmının uzun olması ve şapkasındaki figür farklılığının ve yağmur anlamına gelen rain kelimesi ile üzerindeki şemsiyenin ve davacı yan markalarındaki bastonun farkı ortadan kaldırmaktan uzak olduğunu, davacı yan markasının tanımmış marka olduğuna her hangi bir şüphe bulunmadığını, kötü niyetli hareket edilip edilmediği yönünden yapılan değerlendirmede de, davacının uzun süre sessiz kalması nedeniyle … sayılı marka yönünden hak düşürücü sürenin dolduğunu, diğer markalar yönünden benzerlik bulunmaması sebebiyle ve hatta 8/1-b maddesindeki sınıfsal benzerlik de söz konusu olmadığından, kelime unsurlarının da benzemediğini, şekiller oluşurken formatın benzerlik arzettiğini, ancak şekillerdeki belirgin farkılıklar dolayısıyla benzer kabul edilemeyeceğini, tescilli olunan mal ve hizmetlerin farklılık arzettiğini, davacı yan markalarının tanınmış marka olduğunu, bu itibarla tescilli olmadığı mal ve hizmetlerde de korunacağını, ancak tanınmış markaların korunmasına ilişkin 8/4 maddesinde anılan itibara zarar verme, ayırt edici karakteri zedeleme gibi unsurların somut uyuşmazlıkta söz konusu olmadığını, ayrıca davalının şekil unsurunu oluştururken figürde kullandığı pardösü ve şemsiye unsurlarının davacı markasından farklılaştırma çabasını gösterdiğini, iyi niyetli kabul edilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.Mahkemece alınan 30/05/2017 tarihli raporda, tasarımcı bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede; tasarımların son derece benzer olduğu, tasarımlar arasındaki farkların küçük ayrıntılarda olup, ayırt edici nitelik kazandırmadığı, logolardaki … ibaresinin tanınmış marka olarak bilinen “yürüyen adam” ifadesini pekiştirdiği, davalıya ait markada davacı figüründeki bastonun ters çevrilerek şemsiye sapı olarak gösterildiği, smokin yerine figüre yağmurluk eklenmesinin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığı, şapka, papyon ve çizmelerin aynı şekilde kullanıldığı, “Rainwalker”ve “Johnnie Walker” isimlerinin benzer olduğu, kullanıcı nezdinde yarattığı izlenimin iltibas yaratacak kadar benzer olduğu yolunda görüş belirtildiği, pazarlama yönünden yapılan incelemede ise; Johnnie Walker ve Rain Walker markalarındaki logoların renklerinin ayrı olduğu, Johnnie Wolker logosunun beyaz renk fon üzerinde siyah ve kırmızı renklerin kullanıldığı, kırmızının dikkat çekici ve uyarıcı bir renk olduğu, gücü simgelediği ve satış rengi olarak bilindiği, beyazın ışığı, saflığı, sadeliği, temizliği, bilgi ve aydınlığı temsil ettiği, siyahın ise tüm renkleri emen otoritenin ve gücün rengi olduğu, şıklık, prestij ve hırsı tanımladığı, davalının kullandığı sarı rengin ise seçiciliğin ve dikkat çekiciliğin, lüksün sembolü olduğunu, canlılık, sıcaklık ve neşeyi çağrıştırdığını, ayrıca logolardaki kullanılan figürlerin tüketicinin zihninde imaj oluşturma ve konumlandırma noktasında birbirinden farklı olduğu yolunda görüş belirttiği, logo ile ilgili FSEK kapsamındaki iddialar dolayısıyla yapılan incelemede; tarafların Londra’da mukim şirketler olması nedeniyle İngiliz Telif Hakları Kanunu’na göre yapılan sözleşmede, dava konusu logonun eser niteliği taşıyacak özgünlükte olduğu, ancak davalının logosunun davacı logosu ile aynı olmayıp, bazı değişiklikler içermekte olduğu gibi, telif hakkı bakımından da uzun süre sessiz kalındığı, markaların tüketicinin zihninde imaj oluşturma ve konumlandırma noktasında birbirinden farklı olduğu yolunda görüş belirtildiği, marka uzmanının görüşünde ise, dava konusu markanın ilk tescilinin 2003 yılında olması ve davanın 2013 yılında açılmış olması sebebiyle 10 yıl gibi süre ile tescilli olan davalı markasının itibar ve değer kazandığının açık olduğu, ayrıca konuya ilişkin Hukuk Genel Kurulunun 19/02/1969 tarihli kararında belirtildiği üzere, davalının çabalarıyla yaratılan mal varlığı değerinin yok olması sonucuna yol açacak, hakkaniyete aykırı görünen böyle bir durumun varlığında uzun süre sessiz kalanı Medeni Kanununun 2. Maddesinin himaye etmeyeceği, yine Türk Ticaret Kanunun 18. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenen basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek yükümü getiren ilkeye de aykırılık teşkil edeceğini beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E :İstinaf başvurusuna konu asıl davada; davalı adına tescilli … sayılı markaların kötü niyetli tescil, iltibasa dayalı ve telif haklarına dayalı olarak hükümsüzlük talep edildiği, karşı davada ise, davacı-karşı davalı adına tescilli … sayılı markaların 556 Sayılı KHK’nın 42/1-c maddesine dayalı kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğü talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince davalı markalarının kötü niyetli tescil edilmediği, davacı markasının tanınmış marka olsa dahi, davalının markalarının iltibas oluşturmadığı ve davalının tescilden itibaren markasını 10 yıl gibi süre ile kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesinde; markaların benzer olmasının tek başına kötü niyeti ispat yönünden yeterli olmadığı, davalının kötüniyetli olduğunun dosyadaki deliller kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmakla kötüniyet yönünden ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Tanınmış marka korumasına ilişkin istinaf incelemesinde; davacı tarafın “bastonlu yürüyen adam” logosu ile birlikte tescil edilen “Johnnie Walker” markasının TPMK nezdinde özel/00223 numara ile tanınmış marka olarak tescil edildiği ve logo üzerinde davacının telif hakkı bulunduğu sabittir. Mahkemece alınan 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda grafik tasarımcı bilirkişi tarafından yapılan ayrıntılı karşılaştırma ve incelemede, tasarımların son derece benzer olduğu, tasarımlar arasındaki farkların küçük ayrıntılarda olup, ayırt edici nitelik kazandırmadığı, logolardaki … ibaresinin tanınmış marka olarak bilinen “yürüyen adam” ifadesini pekiştirdiği açıklanmıştır. Davacı tanınmış markasındaki ayırt ediciliği yüksek şekil unsurunun benzerinin ve WALKER ibaresi de davalı markalarında kullanılmakla, davalı markasının davacı markalarının tanınmışlığından faydalanma ve ayırt ediciliğini zedeleme ihtimali bulunduğu kanaatine varılmakla, mahkemenin iltibas ihtimali bulunmadığı yönündeki gerekçesi haklı bulunmamıştır. Davacının …+şekil markası ile davalının “… +Şekil” markası benzer olmakla birlikte, Davaya konu 2003/24865 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden, mahkemenin sessiz kalma suretiyle dava açma hakkının yitirildiğine dair gerekçesinin incelenmesi gerekmiştir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2012 tarih ve 2010/8788 E.-2012/10516 K. sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nın 15.04.2015 tarih ve 2013/11-1831 E.-2015/1198 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere “hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı duruma son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren ve uzun süre sessiz kalan kişinin, markayı kullanan ve uzun yıllardır markaya yatırım yaparak emek sarf edip, masraf eden ve ticari tanıtım yapan kişiye karşı, markanın kötü niyetle tescil ettirildiği iddiasıyla dava açması halinde, davalıdan önce, davacının bu davranışının MK’nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Zira üçüncü kişilerde oluşturulan güvene aykırı davranmak çelişkili davranış yasağının kapsamına girecektir”. Davalının davaya konu … tescil numaralı 09, 14,18. Sınıflarda tescilli “… +Şekil” markasını, 02/12/2010 tarihli “Marka Devir Sözleşmesi” ile … isimli kişiden devraldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili ” davalı karşı davacı tarafından sunulan belgelerin 2013 tarihli olduğunu, markanın bu tarihten itibaren kullanıldığını, sessiz kalma suretiyle hak kaybının söz konusu olamayacağını ” ileri sürmüştür. Cevap dilekçesi ekinde sunulan belgelerden, davacı tarafça, dava dışı markanın ilk sahibi …sayılı marka tescil başvurusuna itiraz ettiği, itirazının TPE’nin 17/03/2004 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, markadan haberdar olduğu, itirazında tanınmış markasından ve marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığından bahsettiği, ancak itirazın reddi kararı üzerine kurum kararının iptali için dava açmadığı gibi aradan geçen 9 yıl içinde de markanın hükümsüzlüğü için dava açmadığı, sessiz kaldığı .. tescil numaralı marka yönünden dava açma hakkının yitirildiği kanaatine varılmıştır.Davalı adına tescilli 2010/84291 sayılı “RAIN WALKER SUNTIME +şekil” markasının … tescil tarihi ile dava tarihi olan 19/11/2013 tarihi arasında, 5 yıldan az bir süre bulunduğu, sessiz kalma süresinin gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalının hükümsüzlük talebi reddedilen … başvuru numaralı markasının, bu marka yönünden kazanılmış hak sağlayıp sağlamayacağının incelenmesi gerekmiştir. Davalının 2010/84291 nolu “… +şekil” markası, 09. sınıfta tescillidir. Davalı adına tescilli … başvuru numaralı markası da 09. sınıfta tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2008 tarihli 2007/5747 E.- 2008/10251 K. sayılı “…” kararında da ifade edildiği üzere ; “bir marka sahibinin önceden adına tescil olan ve kullanmakta olduğu markasını ayırt edici işareti değiştirilmeksizin ve başkaları adına tescilli markalara yanaşılmaması kaydıyla aynı mal ve hizmetler yönünden yeni bir marka başvurusunda bulunmak istemesi kazanılmış haklar ilkesinin gereğidir”. Davalının … başvuru numaralı markası 09. sınıfta tescilli olmakla ve ayırt edici işaretin değiştirilmediği görülmekle 2010/84291 nolu markaya konu aynı ayırt edici işaretin, aynı mal ve hizmetler yönünden tescil ettirilmesi hukuka uygundur ve hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davalının 35. sınıfta 2008/63993 başvuru numaralı şekil+… ibareli markasının tescil tarihinin 18/11/2009 tarihi olduğu, 5 yıllık sessiz kalma süresinin gerçekleşmediği, davalının yine 35. sınıfta tescilli 2011/104795 nolu başvuru numaralı “… +şekil” markasında davacının tanınmış markasındaki logonun benzeri ve … ibaresinin kullanıldığı, davacının … tescil numaralı markasının 35. sınıfta tescilinin bulunmadığı, hükümsüzlüğü istenen … başvuru numaralı ve 2011/104795 nolu başvuru numaralı markalar yönünden kazanılmış hak teşkil etmeyeceği, davalı markalarının davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ve davacı markasının ayırt ediciliğini zedeleme ihtimali bulunduğundan ,556 Sayılı KHK 8/4 ve 9/1-c maddeleri gereğince hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılarak, bu markalara yönelik, istinaf sebepleri yerinde görülerek, davacı istinaf başvurusunun kabulüne, asıl davada mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı … başvuru numaralı şekil+RAINWALKER markası ile 2011/104795 nolu başvuru numaralı ” … +şekil” markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunda; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarıyla oluşan yasal boşluğun mahkeme tarafından doldurulamayacağına yönelik mahkeme gerekçesi yerinde ise de; davanın konusuz kalmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarıyla iptal edilen yasa hükümleri nedeniyle davalı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, karşı dava konusuz kalmakla, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça markanın iptali istenen sınıflarda kullanıldığı ispatlanamadığından dava tarihinde karşı davacı tarafın haklı olduğu kanaatiyle, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-Davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,3-İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarihli 2013/246 Esas-2017/115 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,-Davalı adına tescilli … başvuru numaralı şekil+… markası ile 2011/104795 nolu başvuru numaralı “… +şekil” markasının 556 sayılı KHK 8/4 ve 9/1-c maddesi gereğince hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,- Fazlaya ilişkin talebin reddine5- Asıl davada yargılama giderleri;- 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,-Davacı tarafça yapılan toplam 5.503,30 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1/4 oranda 1.375,83 TL’lık kısmının ve davacı tarafça yatırılan 48,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 4.910,00 TL vekalet ücreti taktirine, davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,-Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine, davanın ret edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 4.910,00 TL vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,
6- Karşı dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,7- Karşı davada yargılama giderleri;- 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan toplam 71,00TL yargılama giderinin davacı- karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine, bakiye giderin üzerinde bırakılmasına,-Kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacı lehine, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 4.910,00 TL vekalet ücreti taktirine, davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya ödenmesine,
8-İstinaf yargılaması yönünden;-Tarafların istinaf istemlerinin kabulü ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf karar harçlarının taraflara iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 58,50 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin 1/2 oranında 29,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.