Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5891 E. 2020/1791 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5891 Esas
KARAR NO: 2020/1791
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2017
NUMARASI: 2014/1541 E. – 2017/596 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, dava dışı …’ın vekillikten azledildiğini iddia etmiştir. İlk derece mahkemesince; “….Somut olayda, davacı tarafından davaya konu çekte davacı şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığı ve senedin bedelsiz olduğu ileri sürüldüğünden ispat yükü davacıya düşmektedir. Beyoğlu … Noteri’nin 05/05/2009 tarihli, … yevmiye nolu vekaletnamesi ile davacı şirket yetkilisi …’ın vekili olarak atanan …’ın vekillikten azledilmediği, 29/04/2013 keşide tarihli 25.000 TL bedelli Z1008167 nolu çekin … tarafından çek keşide etme yetkisinin bulunduğu dönemde … Ltd Şti adına keşide edildiği sabit olup davacı tarafça senedin bedelsizliği iddiası ispatlanamadığından davanın reddine, icra takibi durdurulmadığından davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine…” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çekte yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, mahkemenin defter incelemesi yapmadan karar vermesinin hatalı olduğunu, çekin bankaya ibraz tarihinden çok sonra icraya konulmasının davalının kötü niyetini gösterdiğini, müvekkilinin …’ı azlettiğini, çek tarihinde çek keşide etme yetkisi bulunmadığını, çekte yer alan imzanın şirket yetkilisine ya da vekiline ait olmaması sebebiyle çekin bedelsiz olduğunun ispatlandığını, eksik incelemeye dayalı ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davaya konu çek tarihinde dava dışı …’ın vekillikten azledildiğini ve çekten dolayı borçlu olmadığını iddia etmiş ise de; Beyoğlu …Noterliği’nin 08.05.2009 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnamesine göre davacı şirkete vekil olarak atanan …’ın çek tarihi itibarı ile çek keşide etme yetkisinin olduğu, davacının sunduğu azilnamedeki vekaletname bilgilerinin çek keşidesi hususunda verilen vekaletname ile örtüşmediği, çek bir ödeme aracı olup davacının çekin bedelsizlik iddiasını ispatlayamadığı, davacının iddiasının kapsamı ve çekin illetten mücerret olması nedeni ile ticari defter incelemesinin de esasa etkili olmayacağı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/10/2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.