Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5848 E. 2020/1784 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5848 Esas
KARAR NO : 2020/1784
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2017
NUMARASI : 2015/1287 2017/254
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 23/01/2013 tarihli distribütörlük anlaşması yapıldığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirerek davalı tarafa iki adet 50.000,00 TL lik çek vermiş olduklarını, ancak davalı tarafın edimlerini yerine getirmemiş olduğunu, bunun üzerine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptali ile 100.000,00 TL üzerinden takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı tarafın sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında 23/01/2013 tarihinde sözleşme imzalanmış olduğunu, müvekkiline 2 adet 50.000,00 TL bedelli çek verildiğini, ancak 26/06/2013 tarihine kadar her hangi bir sipariş verilmediği gibi müvekkilinin bu hususta sürekli oyalanmış olduğunu, sadece 26/06/2013 tarihli , 3.780,00 TL bedelli faturaya konu numune sayılabilecek miktarda cüzi bir siparişin müvekkiline tevdi edildiğini, sözleşmenin distribütörü olan davacı tarafın iş bu edim yükümlülüğü olan sipariş verme şartını yerine getirmemiş ve bu kapsamda sözleşmenin 13. Maddesi yollamasıyla 20. Maddesinde ön görülen 750.000,00 USD tutarındaki tazminatı ödemekle mükellef hale gelindiğini, davacının yürürlülük süresi yaklaşık 1 yıl olan vaki sözleşme süresince müvekkili işletmeye yapacaığı diğer tüm işlerden alıkoyarak, hiç bir sipariş geçmeden, üretim yaptırmadan sözleşmeyi tek taraflı olarak atıl hale getirmiş olduklarını belirterek, davanın reddine, %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davanın itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın; davacı ile davalı arasındaki sözleşmeye istinaden davacı tarafça davalıya verilen paranın sebebi, sözleşmeye istinaden sipariş verilip verilmediği, verilmiş ise yerine getirip getirilmediği, yerine getirilmemiş ise sebebi, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ceza-i şartın davalı tarafça uygulanıp uygulanmadığı, bunun için bildirim gerekip gerekmediği ve davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa takip tarihi itibariyle miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığının görüldüğü, davacı tarafça İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takip talebinden 56000 USD alacak üzerinden takip başlatmış, %10,05 faizi ile fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden tahsili istemine dayandırmış ve yapılan itiraz üzerine takip durunca bu kez itirazın iptali ve tazminat talepli dava açmış, ancak davacı taraf bu kez 25/01/2013 tarihli sözleşmeye istinaden teslim edilmeyen malların bedeli ve cari hesap alacağnıın tahsilini dayanak olarak göstererek açtığı iş bu davada bu kez dava değerinin TL üzerinden göstererek 100.000,00 TL üzerinden icra dairesi ve dosya nosu da belirtilerek itirazın iptali ve tazminat talebinde bulunduğu, davacı vekiline en son 23/02/2017 tarihli oturumda davasının genel alacak davası mı yoksa itirazın iptali davasımı olduğunun sorulduğu, davacı vekili davalarının genel alacak davası değil itirazın iptali davası olduğunu belirttiği ve beyanını da imzası ile tasdik ettiği, Yargıtay Hukuk Genely Kurulunun 03/05/2016 tarih 2016/19-260 E, 2006/251 K nolu ilamında “itirazın iptali davasının itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlendiği, takip hukuku içinde ve takip talebi ile sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıktığı ve takip talepnamesinde dayanılan BORÇ VE BORCUN SEBEBİ İLE BAĞLILIK ESASTIR” şeklindeki değerlendirmesi dikkate alındığından davacının bu kurala uygun hareket etmediği, zira borç 56000 USD olarak takip talepnamesinde gösterilirken davada ise 100.000,00 Tl olarak göstermiş olmakla borca sıkı sıkıya bağlılık kuralından ayrılmış olup ve açıkça davasının genel alacak davası olmadığına bildirildiği, davalı tarafça her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de ; davacının açıkça kötü niyetli olduğunu gösterir davalı tarafça iddia ve ispat delilleri sunulamadığından davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi şartları oluşmadığı” gerekçesiyle davacının davasının reddine, şartlar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle “….Mahkemenin 23.02.2017 tarihli duruşmasında mahkemen tarafından itirazın iptali davasına konu olan icra dosyasında alacak miktarı olarak 56.000 USD lik takip yapılmasının sebebi sorulmuş olup mahkemede verdiğimiz beyanda cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle davalıya vermiş olduğumuz 50.000 TL lik iki adet çek toplamı 100.000 TL üzerinden itirazın iptali davası açıldığı beyan edilmiştir. Yine mahkemeye sunduğumuz beyanlarımızda müvekkil şirket davalı ile mal alımı konusunda anlaştığı müvekkil tarafından davalı tarafa 28.01.2013 tarihli tahsilat makbuzu ile 20.02.2013 vade tarihli 50.000 TL 05.03.2013 vade tarihli 50.000 TL olmak üzere 100.000 TL lik iki adet çek verildiği müvekkil şirket davalı ile yapmış olduğu sözlü anlaşma neticesinde günün ekonomik koşulları ,TL nin dolar kurunda değer kaybetmesi ,ürünlerin teslim edilmemesi halinde uğranılan zararın giderilmesi amacıyla çeklerin 100.000 TL lik kısmını dolar kuruna çevrildiği bildirilmiştir. Mahkemeye sunmuş olduğumuz dilekçe ekinde sunduğumuz T.C.M.B ‘nın 05.03.2013 tarihli dolar kuru alış 1.7949 TL satış 1.7981 TL , 20.02.2013 tarihli dolar kuru 1.7760 TL satış 1,7792 TL kur üzerinden 100.000 TL ‘nin 56.000 USD ye tekabül ettiği açıklanmıştır. Davalı aleyhine açılmış olunan İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında alacak sebebi olarak ‘‘ 25.01.2013 tarihli sözleşmeye istinaden teslim edilmeyen malların bedeli ve cari hesap alacağının tahsili’’ açıkça belirtilmiştir.Yine icra takibinde asıl alacak TL ye çevrilmiş olup TL üzerinden %10,50 avans faizi talebinde bulunulmuştur. Mahkemede açtığımız davada dava dilekçesinde dava konusu alacak olarak 25.01.2013 tarihli sözleşmeye istinaden teslim edilmeyen malların bedeli ve cari hesap alacağının tahsili’’ nin dava dilekçemizde belirttiğimiz alacakla sınırlı kalmak kaydı ile 100.000 TL alacağımızın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Zira mahkeme tarafından yapılan bilirkişi incelemesinde davacı müvekkilin 2 adet çeki davalıya verdiği bunun karşılığında davalı tarafın sözleşmede belirtilen edimlerini yerine getirmediği kanaatine varılmıştır. Müvekkil şirketin davalıdan 96.220 TL lik alacağının mevcut olduğu tespitinde bulunmuştur..Mahkemenin davamızı borç ve borcun sebebine bağlılık esasına uyulmaması sebebiyle reddetmesi hukuka aykırıdır.Mahkemenin gerekçeli kararında gerekçe gösterdiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/05/2016 tarih 2016/19-260 E, 2006/251 K nolu ilamının konusu farklı olup davamıza gerekçe gösterilmesi hukuka aykırıdır..Müvekkilimiz aralarında yapılan sözlü anlaşma gereği ödenmesi gereken bedeli yabancı paraya çevirmiştir.Yine taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. Maddesi yollamasıyla 20. Maddesinde ön görülen 750.000,00 USD tutarındaki yabancı kur tazminatın kabul edilmesi de iddiamızı doğrulamaktadır. Davalı aleyhine açılmış olunan İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında alacak sebebi olarak ‘‘ 25.01.2013 tarihli sözleşmeye istinaden teslim edilmeyen malların bedeli ve cari hesap alacağının tahsili’’ açıkça belirtilmiştir.Yine icra takibinde asıl alacak TL ye çevrilmiş olup TL üzerinden %10,50 avans faizi talebinde bulunulmuştur.İtirazın iptali davalarında icra takibinde talep edilen miktardan daha az miktarda talep edilmesi önünde bir engel bulunmamaktadır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı yanın dava dilekçesi ile takip talepnamesinin birbirinden farklı olduğu görülmektedir.Takip talebinde cari hesap alacağının tahsili istenilmiş, dava dilekçesinde ise ödenmeyen iki adet çekin tahsili için girişilen takibe itirazın iptali talep edilmiştir. Davacı yandan açıklama istenildiğinde ; dava dilekçesinden farklı olarak cari hesaptaki alacaklarını takip tarihi itibari ile USD de çevirdiklerini ve bu şekilde takip yaptıklarını beyan etmiştir.Akdi ilişki tarafların kabulünde olup, sözleşme ve ekteki fiyatlandırmaya göre ödemelerin TL cinsinden yapılacağı kararlaştırılmış olmakla ; davacının varsa alacağını TL cinsinden talep etmesi gerekir. Davacı ise alacağını kurdaki aleyhe değişimi dikkate alarak ve sözleşmede hüküm bulunmamasına rağmen USD cinsinden talep etmiş olup bu mümkün değildir. Ayrıca itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olmakla cari hesap alacağının takibe konu edip, davayı da ödenmeyen iki adet çeke hasretmek de itirazın iptali davasında teknik olarak imkan dahilinde değildir.Davacının davayı ıslah etme imkanı varken ıslah da etmediği, alacak davasına dönüştürmediği nedenle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi bu nedenle yerinde olup, istinaf başvurusun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile eksik kalan 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 22/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.