Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5846 E. 2020/1788 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5846 Esas
KARAR NO : 2020/1788
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2017
NUMARASI : 2016/1047 2017/615
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili, müvekkilinin sağlık malzemeleri almak için ….SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. İle sözlü anlaşmaya vardığını HGS TIBBİ ….LTD.ŞTİ. söz konusu sağlık malzemelerinin kendinde olmadığını ancak sipariş verdiğinde kısa zaman içerisinde getirteceğini müvekkiline bildirdiğini, verilecek siparişten geri dönme imkanlarının olmadığını bunun için mağduriyet doğmaması için teminat senedi verilmesi gerektiğini müvekkil firmaya bildirdiğini müvekkil firma ticari örf ve adet gereği ve ayrıca güven ilişkisi içerisinde takibe konu 22/07/2016 tanzim, 14/11/2016 vadeli 50.000,00 TL bedelli teminat senedini söz konusu firmaya verdiğinim müvekkil firma aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu nedenle dava sonuna kadar tedbiren icra takibinin durdurulmasını takibin iptalini alacaklı tarafın %20 İcra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili, davanın tamamen haksız ve mesnetsiz iddialardan ibaret olduğunu bu nedenle davanın reddini istediği, davaya konu bononun teminat senedi değil borç senedi olduğunu bir ticari alışverişin söz konusu olmadığını, harcın eksik yatırıldığını harcın tamamlanmasını aksi halde davanın dava şartı yoksunluğundan reddine haksız davanın reddine kötü niyetle açılan dava nedeniyle davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın İİK 72.madde uyarınca açılmış kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olduğu, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, 18.11.2016 tarihinde Mustafa tarafından davalı aleyhine 50.000,00 TL bedelli bono için kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı, takibin kesinleştiğinin görüldüğü, bono incelendiğinde, keşidecesinin … lehtarın davalı olduğu, 50.000,00 TL bedelli, 22.07.2016 tarihli 14/11/2016 vadeli olduğu olduğu bedel kaydı kısmının boş olduğunun görüldüğü, dava konusu bono üzerinde “bedel ” kaydı olmadığı dikkate alındığında bunun aksinin de yukarıda belirtilen usulde ispatlanması gerektiği, dava konusu senette ihdas nedeni bulunmadığı, bu durumda ispat külfetinin davacı yanda olduğu, bilindiği üzere; HMK 200 vd maddeler gereğince senede karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikteki hukuki işlemlerin yazılı belge ile ispatının zorunlu olduğu, davacının, senede karşı ileri sürdüğü iddiaları yazılı olarak ispat etmek zorunda olduğu, davacı tarafça böyle bir yazılı belge sunulmadığı, davacı tarafından davaya konu bononun teminat senedi olduğu malların teslim edilmediği ve karşılıksız olduğundan bahisle dava açıldığı, davacı tarafından senedin ihdas nedeni talil edilerek bononun teminat amacı ile verildiğinin bildirildiği, kabul edilmiş ise de davaya konu bonoda nakden kaydının bulunmasa da nakdi olarak bedel kaydı bulunduğu anlaşılmış olup bunun yanında davacı tarafından senedin teminat senedi olduğu belirtilerek ihdas nedeninin talil edilmesi ve bononun gabin ve hata ile imzalandığına dair davacının sunduğu delillerle ispat edememesi karşısında ispat yükünün davacıda olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafa her ne kadar dilekçeler teati aşamasından sonra ön inceleme duruşması bittikten sonra yemin deliline başvurmuş ise de söz konusu iddianın genişletilmesi ve yemin deliline başvurusu hususunda davalının muvafakatının bulunmayışı ve bu talebini ıslah da etmemiş olması karşısında davacının yemin teklifinin yerinde görülmediği, aynı zamanda senedin teminat amaçlı karşılıksız olduğunun iddia edildiğie ilişkin menfi tespit davalarında, bononun üzerinde nakden kaydının bulunması nedeniyle bunun ihdas nedeninin talil olarak değerlendirilemeyeceği bunun yanında bononun karşılıksız olduğunun senede bağlı borç sebebinin gerçekleşmediğinin tanıkla ispat edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, davacının iradesinin sakatlığı hali dışındaki mal teslimi hukuki ilişki kapsamında tanık dinletme talebi yerinde görülmediği, tanık beyanlarının sadece irade sakatlığı konusunda dinlendiği, davacının teminat olarak verildiğini ileri sürdüğü bononun anlaşmaya aykırı olarak mal teslimi yapılamaması sebebiyle karşılıksız kaldığını yazılı delillerle ispat edememesi sebebiyle sonuç olarak kambiyo senetlerine dayalı alacak iddialarında ispat yükü bakımından temel kural takip edilecek olursa davalı alacaklının alacağının varlığını bonolarla ortaya koyduğu ve bonolardan dolayı iddia olunun temel ilişki kapsamında borçlu olmadıklarını dava konusu bononun teminat amaçlı olup ürün teslimi yapılmadığını bedelsizliğini borçlu/davacıların yazılı delille ispat edilmediği, her ne kadar davalı tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmişse de, menfi tespit davalarında kötü niyet tazminatı verilebilmesi için icra takibinin durdurulması veya paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bunun yanında verilmiş olunan bu ihtiyati tedbir kararının infaz edilmesinin şart olduğu, ilk derece mahkemesince Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiği ancak davacı tarafından bu verilen ihtiyati tedbirin teminatı yatırılmak suretiyle infaz edilmemiş olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın esastan reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Dava ve takibe konu bono, müvekkiller tarafından sağlık malzemeleri almak için HGS ıbbi cihazlar ve sağlık hizmetleri San. ve Tic. Ltd. şti. ile sözlü anlaşmaya varılması sonucu ticari örf ve adet gereği, ve güven ilişkisine dayanarak verilmiştir.Alacaklı davalı …, söz konusu teminat senedini aldığında … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ nin ortağı ve asıl sorumlusudur. Ancak davalı alacaklı …, takip konusu senet tanzim tarihinden hemen sonra 29/07/2016 tarihinde firma ortaklığından ayrılmış ve bunu sicil gazetesinde ilan ettirmiştir. Davacı ve daava dışı firma arasında mal alım satımı olmadığı da sabittir ve davalı yan bunu bilmektedir.Ayrıca müvekkillerim ürün siparişi konusunda yanıltılmıştır. Ortada hata/hile olmakla tanık dahil her türlü delille ispat mümkündür. Tanıklar da mal teslimi yapılmadığını beyan etmişlerdir. Ancak tanıkların bedelsizlik konusunda da ispat vasıtası olması gerektiğinden, senedin bedel kaydı olmaması nedeni ile mümkün olmakla bu hususta tanıkların dinlenmediğini ancak anlatımlarının bu hali ile de bedelsizlik iddiasını kanıtladığını….” beyanla kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava; takibe konu edilen bono nedeni ile borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davaya konu bononun Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edildiği ; alacaklının davalı ve borçlunun davacı olduğu; kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile takibe konu edildiği gelen icra dosyasından anlaşılmaktadır.Bononun; davacı yanca keşide edildiği ve lehdarın davalı olduğu, 50.000 ,00 TL bedelli olduğu 22.07.2016 düzenleme ve 14.11.2016 vadeli bulunduğu, bedel hanesinin boş bırakıldığı görülmektedir.Senedin bedel hanesinin boş bırakılmış olması nedeni ile davacının iddiasını her türlü delille kanıtlayabileceği yönündeki istinaf başvurusu ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede ; Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo Taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 691/1.maddesi). Bonoda şekil şartları TTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır.Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır.Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K. sayılı kararı )Borcun nedeninin yazılmamış olması davacı yan açısından tanıkla ispat edebilme olanağı elde edeceği bir eksiklik değildir.Yine davacının dava dışı şirketin mal göndermemesini ; hile/ hata olarak ileri sürmesi ve tanıkla ispat imkanı elde ettiği iddiasıyla ilgili olarak da ; akde aykırılık ile hata/hile kavramları farklı kavramlar olup, kambiyo senedine karşı akde aykırılığın ancak davada taraf olması halinde ve diğer koşullarla ilgili tarafa yöneltilebileceği de kabul edilmelidir.Senedin dava dışı şirkete mal alımı için avans olarak verildiği ,mal teslimi yapılmadığı yönündeki davacı iddiası ile ilgili olarak ; davalının ticari ilişkinin tarafı olmaması, senedin malen kaydı içermemesi, davalının şirket ortağı olmasının bu hukuki sonucu değiştirmeyecek oluşu dikkate alındığından davacının yazılı delille iddiasını ispat etmesi gerekmekte olup, böyle bir ispat vasıtası sunulmaması karşısında ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davacı yanın istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile eksik yatan 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.