Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5823 E. 2018/1289 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/5823 Esas
KARAR NO : 2018/1289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2017
NUMARASI : 2011/405 E. – 2017/556 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07.07.2011 tarihli dava dilekçesinde, “müvekkili ile davalı … Hizmetleri şirketi arasında 31.08.2007 ve 09.02.2007’de 2 adet FK Sözleşmesi imzaladığını ve dava dilekçesinde belirtilen takibi, malzemenin sözleşme gereği davalıya teslim edildiğini, sözleşmelere konu borcun ödenmemesi üzerine borçlulara çok sayıda ihtarname gönderildiğini, sözleşmeye konu bonolar nedeniyle Ticaret Mahkemelerinden ihtiyati hacizler aldıklarını ancak firmanın ve kefillerin tahsile kabil malvarlığına rastlanmadığını, finansal kiralama sözleşmelerinin İstanbul 8.Ticaret Mahkemesi’nin 2010/736 E. ve 2010/737 E.no’lu dosyalarıyla feshedildiğini, kararların davalı şirketce temyiz edildiğini, firmanın ve kefillerin borca batık oluşu nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün…E.sayılı dosyasında takip başlattıklarını, borçluların FK Sözleşmesindeki imzaya itirazları nedeniyle takibin durduğunu, senetlerde imzaları bulunmadığını iddia eden şirketin, bugüne kadar 6.265.645 TL ödeme yaptığını, ayrıca İstanbul 7.Ticaret Mahkemesi’nin 2010/1046 Değ.iş dosyasındaki ihtiyati haciz kararına itiraz ederken davalı şirketin, senetlerin sözleşmeye teminat olarak verildiğini kabul ettiğini, o dosyada sözleşmedeki imzaları kabul eden davalının bu dosyada imza itirazında bulunmasının kötüniyetli olduğunu” iddia ile itirazın iptalini, takibin devamını, %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece alınan 02.04.2013 tarihli ilk imza inceleme raporunda “09.02.2007 tarihli FK Sözleşmesi aslında ve 31.08.2007 tarihli FK Sözleşmesi aslında … adına atılmış imzaların bu kişinin eli ürünü olmadığı” belirtilmiş, 25.11.2013 tarihli ATK heyet raporunda ise 31.08.2007 tarihli FK Sözleşmesindeki Ufuklar şirketi adına ve … adına atılan imzaların …’ın el ürünü olduğu” görüşünü açıklamıştır.
Mahkemece 3.kez imza incelemesi yaptırılması düşünüldüğü ancak Prof. …’dan alınan bir mütalaa ibrazı sonrasında 3.imza incelemesi yaptırmayarak, bir muhasip bilirkişi’den 05.03.2015 tarihli hesap raporu aldığı görülmüştür.
05.03.2015 tarihli hesap raporunda, “davacının defter kayıtlarına göre, 09.02.2007 tarihli FK Sözleşmesi nedeniyle davacının alacağının 1.218.332,70 TL, 31.05.2007 tarihli FK Sözleşmesi nedeniyle davacının toplam alacağının faiz, sigorta ve masraflar dahil 2.857.080,90 TL olduğu,” görüşü açıklanmış, 18.01.2016 tarihli ek raporda ise faiz oranına ilişkin hususunun mahkeme takdirinde olduğunu buna göre istendiği takdirde yeniden hesaplama yapılabileceği” belirtilmiştir.
Mahkemece 19.04.2017 tarihinde, “dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, taraflar arasındaki protokol hükümleri nazara alınarak icra inkâr tazminatı, kötüniyet tazminatı ve taraf vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde gider avansının davacıya iadesine, karar vermiştir.
Davacı vekili istinafında, “davalılar ile müvekkili arasında Sulh sağlandığından ve itiraza konu dosya borcu ödendiğinden davanın konusuz kaldığını, mahkemenin bu yöndeki kararına itirazlarının olmadığını ancak davayı açmakta haklı nedenleri olduğu halde kararın 3. ve 4.bentlerinde davalı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmediğini, bunu kabul etmediklerini, kararın bu kısmının kaldırılması gerektiğini, taraflar arasındaki borç ödeme belgesinde yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin hariç tutulduğunu, ayrıca 19.04.2017 tarihli duruşmada dosya borcu ödendiği için davanın konusuz kaldığını, ancak yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin ödenmediğini, bu nedenle davanın konusuz kaldığını ancak vekalet ücreti ve yargılama giderleri, masraf talepleri olduğunu söylediklerini, kaldı ki, davanın konusuz kaldığı halde mahkemelerin, tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine hükmetmesi gerektiğini,” iddia ile belirttikleri şekilde kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin 19.04.2017 tarihli dilekçe ekinde bir protokol ve ayrıca bir Borç Ödeme Belgesi sunduğu ve davanın konusuz kalması nedeniyle reddini istediği, tamamının reddine karar verilmez ise takip konusu asıl alacak miktarı hatalı olduğundan, kısmen reddine ve yargılama gideri ile avukatlık ücretine hükmedilmesini istediği, 19.04.2017 tarihli son duruşmada davacı vekilinin de taraflar arasında sulh sağlandığını, davalılar tarafından icra dosya borcunun ödendiği, davanın konusuz kaldığı belirtilerek, karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesinin istendiği ve vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmediği belirtilerek vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olduğunun beyan edildiği görülmektedir.
Dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesi’nce taraflar arasındaki protokol gerekçe gösterilerek dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve gene protokol hükümleri gerekçe gösterilerek yargılama gideri, avukatlık ücretine ve icra inkâr tazminatına hükmedilmemiştir.
Taraflar arası protokolde, yargılama gideri ve yargılamada hükmolunacak vekalet ücreti hakkında hüküm bulunmayıp, davalı vekili de 02.05.2017 havale tarihli dilekçede yargılama gideri ve harcının protokole dahil olmadığını kabul ettiğinden, kabul edilen miktar talepten fazla olduğundan icra konusu miktar üzerinden davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunması gerekirken bundan imtina ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle istinaf isteminin kabulü ile davaya sebebiyet veren tarafın davalı taraf olduğu gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/405 E., 2017/556 K.sayılı kararının, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava konusuz kaldığından Esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 28.142,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 28.106,80 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdiren 93.056,85 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
-Davacı tarafça yapılan masraflar 18,40 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 1.007,00 TL bilirkişi ücreti, 235,00 TL tebligat, adli tıp, müzekkere ve posta ücreti olmak üzere 1.260,40 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- İstinaf yargılaması için harç ve yargılama giderleri;
-Davacı tarafın istinaf talebi kabul edildiğinden peşin yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 124 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 209,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
-Karar kesinleştiğinde, artan gider avanslarının talepleri halinde davacı ve davalı taraflara iadesine,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 30/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.